11 Eylül ve değişen Amerikan hegemonik söylemi: Ekonomi politiğinin realist bir analizi
11 September and the changing American hegemonic discourse: A realist analysis of political economy
- Tez No: 263461
- Danışmanlar: DOÇ. DR. MUHİTTİN ATAMAN
- Tez Türü: Yüksek Lisans
- Konular: Uluslararası İlişkiler, International Relations
- Anahtar Kelimeler: ABD, 11 Eylül, Realist Ekonomi Politik, Savunmacı Realizm Saldırgan Realizm, Irak, Afganistan, Latin Amerika, America, September 11, Realist Political Economy, Defensive Realizm, Offensive Realizm, Iraq, Afghanistan, the European Union, Latin America
- Yıl: 2010
- Dil: Türkçe
- Üniversite: Abant İzzet Baysal Üniversitesi
- Enstitü: Sosyal Bilimler Enstitüsü
- Ana Bilim Dalı: Uluslararası İlişkiler Ana Bilim Dalı
- Bilim Dalı: Uluslararası İlişkiler Bilim Dalı
- Sayfa Sayısı: 137
Özet
11 Eylül saldırıları tarihte yer alan önemli olaylardan biri olması nedeniyle bu araştırmanın konusunu oluşturdu. Bu çalışmada saldırıların dünya ve ABD kamuoyundaki yankılarına yer verilirken ABD dış politikasındaki değişikliklerden de bahsedilmiştir. Geleneksel olarak Amerikan dış politikasının ?öteki? algısı üzerinden yürütüldüğü görülmektedir. Soğuk Savaş sonrası ve Komünizmin çöküşünden sonra ötekisini yitirmiş olmanın getirdiği boşluk 11 Eylül saldırılarından sonra ?terörizm? ve ?terörizmle mücadele? ile doldurulmaya çalışılmıştır. Komünizmin yerini İslam dini ve Müslüman ülkeler almıştır. Terörizmle mücadele adına Afganistan'a saldırılar düzenlenmiş, ardından da ?terörizmi? önleme söylemi ile Saddam Hüseyin rejimini Taliban ile ilişkilendirerek Irak'a operasyon düzenlenmiştir. ABD dış politikası 11 Eylül öncesi ve sonrası olmak üzere ikiye ayrılmış; örnek olarak da Irak, Afganistan, AB ve Latin Amerika bağlamında incelenmiştir. ABD'nin kuruluşundan Soğuk Savaşın sonuna kadar dış politikası savunmacı realizm ile tanımlanmış; Soğuk Savaşın bitimiyle ABD daha çatışmacı politikalar yürütmeye başlamıştır. 11 Eylül saldırıları bu politikaların (saldırgan realizmin) dönüm noktasını oluşturmuştur. Önleyici savaş doktrini ile Başkan Bush artık yeni bir dönemin başladığını, ?terörizmin? ve ?terörist devletlerin? ortadan kaldırılacağını ilan etmiştir. Latin Amerika'da başta Küba olmak üzere, Venezüella ve Şili gibi devletlerin dize getirilmesi için ekonomik ve siyasi ambargo dahil ilişkilerin sınırlandırılması yolu denenmiştir. Afganistan ve Irak gibi ülkelerin dize getirilmesi için de doğrudan askeri güç kullanılmıştır.ABD'nin küresel güç rekabetinde artık eski konumu koruyamamaktadır. Çin, AB, Japonya ve Rusya gibi aktörlerin ABD hegemonyasına meydan okumaya başlamıştır. Özellikle Ortadoğu ve Avrasya bu güçlerin çıkarları için hayati önemde bölgelerdir. Aslında ABD'nin ?terörle mücadele? bahanesiyle kendi çıkarları için bu bölgelerdeki siyasi iktidarları dönüştürmek, petrol ve doğalgaz akışını kontrol etmek, bölgedeki ekonomik çıkarlarını koruyabilmek ve yükselen büyük güçleri sınırlandırmak için operasyonlar düzenlemiştir.11 Eylül olayından sonra ABD dış politikası ulus-devlet, güç ve çıkar eksenli realist ekonomi politik teorinin argümanlarıyla açıklandı. Uluslararası ilişkilerin anarşik yapısı nedeniyle devletlerin çatışmacı ilişkilerinin siyasette güç elde etmenin ekonomide de refah elde etmek üzerine odaklandığı görülmektedir. ABD dış politikasının çatışmacı, tek taraflı, saldırgan ve uluslararası rızayı önemsemeyen bir eksende tezahür etmiştir.Bu çalışmanın konusu olan ülkelerden Afganistan ve Irak'ın saldırıya uğramaları, AB ile Latin Amerika ise ABD'nin dış politikasında çok önemli yer tutmaları dolayısıyla seçilmiştir. Latin Amerika ülkeleri ile ilişkiler Amerika'nın kuruluş yıllarına kadar uzanmış. ABD bu ülkeleri arka bahçesi olarak görmüş, direkt ve dolaylı yollardan baskı oluşturularak bu ülkelerin siyasi ve ekonomik yönden sömürgesi olmasını istemiştir. AB ile ilişkiler ise önceleri gelişmesini ve genişlemesini destekleyen işbirliği yolunda ilerlemiş, ancak birliğin sorunlarını çözüp güçlenmeye başlamasından sonra ABD'nin bazı politikalarına karşı duruş sergilemesi ve yeni güç ekseni yaratmak istemesinden sonra karşıtlık temelinde gelişmiştir. ABD halkının, bu saldırgan ve savaş yanlısı politikalara karşı muhalefetinin yükselmesi ve Amerikan siyasetinin Irak ile Afganistan'da başarısızlığa uğraması sonucu daha ılımlı dış politika yürüten Demokrat Barak Obama iktidara gelmiştir. Başkan Obama, uluslararası rızaya önem veren, barıştan yana, uzlaşmacı, demokratik değerlerin ön planda olduğu ABD imajı yaratmak isteyen bir lider profili çiziyor görünmektedir.
Özet (Çeviri)
Since September 11 attacks is considered as one of the most important events in recent history, it is chosen as the subject of this study. In this study, implications of the attacks on in the world and American public and its impact on the changes in U.S. foreign policy have been analyzed. Traditionally American foreign policy has been implemented through the perception of ?other.? After the September 11, the US filled the gap of the other emerged with the end of the Cold War and communism with the religion of Islam and Muslim countries. The US invaded Afghanistan in the name of the fight against terrorism, then Saddam Hussein regime, associated with Taliban, was overthrown using the prevention of ?terrorism? discourse. U.S. foreign policy was studied in two periods: Pre and post September 11. Iraq, Afghanistan, the EU and Latin America are analyzed as case studies. From the beginning to end of the cold war American foreign policy is defined with defensive realism; the US has been following a conflictual foreign policy since the end of the Cold War. September 11 attacks formed the cornerstone of this policy of aggressive realism. With preventive war doctrine, President Bush declared that a new era began for American foreign policy and that ?terrorism? and ?terrorist states? would be eliminated. The US tried to restrict Latin America countries such as Cuba, Venezuela and Chile by utilizing economic and political embargo. It used direct military means against Afghanistan and Iraq in order to bring them to heel.The US can no longer preserve its global hegemony. Global actors such as China, the EU, Japan and Russia began to challenge the US hegemony. Particularly the Middle East and Eurasia are very significant regions for these powers. In fact, with the pretext of ?anti-terrorism,? the US organized operations in order to convert political powers in these regions according to its interests, to control flow of oil and natural gas, to preserve its economic interests and to control the rising great powers.After the events of September 11, US foreign policy was explained with arguments of realist political economy emphasizing the nation-state, power and interest. Due to anarchic structure of international relations, conflictual relations between states emphasize achieving political power and economic welfare. Conflictual, one-sided and aggressive American foreign policy was implemented by ignoring international consent.While Afghanistan and Iraq were chosen as case studies of this research due to their invasion by the US, the EU and Latin America were chosen since they occupy an important place in the US foreign policy. Relations with Latin American countries go back to the US early years. The US has been seen these countries as its backyard, and put pressure through direct and indirect means in order to force these countries to be dependent on the US both politically and economically. Relations with the EU improved with the US support of the development and expansion of the union. But after the EU solved its problems and began to question the certain US policies and to emerge as a new power axis, the relations were deteriorated. After the American people?s opposition to the aggressive and pro-war American policies and failed policies in Iraq and Afghanistan, the more moderate Democrat Barak Obama has come to power. The new president seems to follow a peaceful and conciliatory foreign policy respecting democratic values and emphasizing the international consent.
Benzer Tezler
- Interregional Relations: Perspectives on the Summit of South American-Arab Countries 'New' patterns of engagement
Bölgelerarasi ilişkiler: Güney Amerika - Arap Ülkeleri zirvesindeki 'Yeni' angajman yapısı perspektifleri
MARSHA MARİE HALL
Yüksek Lisans
İngilizce
2015
Uluslararası İlişkilerOrta Doğu Teknik ÜniversitesiOrtadoğu Araştırmaları Ana Bilim Dalı
PROF. DR. MELİHA BENLİ ALTUNIŞIK
DOÇ. DR. DERYA GÖÇER AKDER
- Uluslararası politikada Ortadoğu: Kavramlar, projeler, aktörler
Middle east in international policy: Abstracts, projects, actors
HALİS ÇEVİK
Yüksek Lisans
Türkçe
2005
Uluslararası İlişkilerSelçuk ÜniversitesiUluslararası İlişkiler Ana Bilim Dalı
DOÇ.DR. ŞABAN ÇALIŞ
- İki Körfez Savaşı çerçevesinde ABD-Suriye ilişkileri
US-Syrian relations in framework of two Gulf Wars
MUHAMMET MUSA BUDAK
Yüksek Lisans
Türkçe
2010
Uluslararası İlişkilerAnkara ÜniversitesiUluslararası İlişkiler Bölümü
PROF. DR. ÇAĞRI ERHAN
- İkibinli yıllarda Türkiye-İsrail ilişkileri
Turkish-Israeli relations in the 2000s
ŞEFİK KOLAT
Yüksek Lisans
Türkçe
2006
Siyasal BilimlerSakarya ÜniversitesiUluslararası İlişkiler Ana Bilim Dalı
Y.DOÇ.DR. KEMAL İNAT
- ABD ulusal güvenlik stratejileri çerçevesinde Türkiye ile ittifak ilişkilerindeki dönüşüm (2003-2016 dönemi)
Transformation of the alliance relations with Turkey within the frame of the US national security strategy (2003-2016 term)
GÜLŞAH ÖZDEMİR
Doktora
Türkçe
2020
Uluslararası İlişkilerÇanakkale Onsekiz Mart ÜniversitesiUluslararası İlişkiler Ana Bilim Dalı
PROF. DR. SONER KARAGÜL