Geri Dön

İlk inme atağı olan olgularda sessiz serebral lezyonların değerlendirilmesi

Evaluation of silent cerebral lesions in patients with first ischemic stroke attack

  1. Tez No: 272764
  2. Yazar: ESRA ACIMAN DEMİREL
  3. Danışmanlar: DOÇ. DR. UFUK EMRE
  4. Tez Türü: Tıpta Uzmanlık
  5. Konular: Nöroloji, Neurology
  6. Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
  7. Yıl: 2010
  8. Dil: Türkçe
  9. Üniversite: Zonguldak Karaelmas Üniversitesi
  10. Enstitü: Tıp Fakültesi
  11. Ana Bilim Dalı: Nöroloji Ana Bilim Dalı
  12. Bilim Dalı: Belirtilmemiş.
  13. Sayfa Sayısı: 82

Özet

Görüntüleme yöntemleri ile saptanan, sessiz serebral lezyonlar, sessiz serebral infarkt (SSİ) ve lökoariozis (LA) olarak tanımlanmaktadır. Yakın zamanda yapılan sınırlı sayıdaki çalışmada, SSİ ve LA'in inme riskini artırdığı, inme sonrası mortalite ve morbiditeyi etkilediği gösterilmiştir. Bu nedenle SSİ ve LA'in risk faktörlerinin belirlenmesi ve önlenmesi önem kazanmıştır. Biz bu çalışmada, kliniğimize ilk iskemik inme atağı ile başvuran hastalarda SSİ ve LA sıklığını, risk faktörlerini belirlemeyi ve inme prognozu üzerine etkilerini değerlendirmeyi amaçladık. Çalışmaya ilk iskemik inme atağı ile başvuran ve manyetik rezonans görüntülemesi (MRG) yapılan 114 hasta alındı. Hastaların, klinik ve laboratuvar özellikleri, MRG sonuçları kayıt edildi. SSİ olan ve olmayan hastaların, lezyon sayısı (tekli ve çoklu) ve lokalizasyonu, klinik özellikleri, laboratuar sonuçları karşılaştırıldı. LA ya da periventiküler beyaz cevher lezyonlarının (PVBCL) şiddeti Fazekas skorlaması ile değerlendirildi. LA şiddeti, hastaların klinik, laboratuvar sonuçları ile karşılaştırıldı ve risk faktörleri değerlendirildi. SSİ ve LA'in inme alt tipleri, özürlülük ve mortalite ile ilişkisi araştırıldı. Hastaların %50,9'u erkek, %49,1'i kadın olup, yaş ortalaması 66,0 idi. Hastaların %78,95'inde SSİ saptandı. Lezyonların %16,4'ü tekli, %83,6'sı ise çoklu idi. Fazekas skorlamasına göre, hastaların %19,3'ü grade 0, %41,2'si grade 1, %39,5'i id-PVBC grubundaydı. Artmış vücut kitle indeksi (VKİ), hipertansiyon (HT) ve hiperlipidemi (HL) varlığı ile SSİ ilişkili (sırasıyla p=0,023, p=0,012, p=0,019) bulunurken, LA ile ilişki gözlenmedi (p>0,05). Yaşla birlikte SSİ (p=0,010) ve LA'da (p>0,001) artış saptandı. Düşük ejeksiyon fraksiyon (EF) oranı, SSİ varlığı (p=0,029) ve LA şiddeti (p=0,036) ile ilişkili bulundu. İd-PVBCL grubunda hemoglobin ve hematokrit değerleri daha düşüktü. SSİ'nin, inme rekürrensi, mortalite ve prognoz üzerine etkisi gözlenmezken, LA varlığının inme prognozu ve özürlülük üzerine olumsuz etkisi saptandı. Lojistik regresyon analizinde, HL ve id-PVBCL'ın, SSİ için bağımsız risk faktörleri olduğu gösterildi. Sonuç olarak, bu çalışmada, SSİ ve LA prevalansı inme hastalarında yüksek bulunmuştur. HL ve ileri düzey LA varlığı SSİ için bağımsız risk faktörleridir. Artmış LA şiddeti inme prognozunu ve özürlülüğü olumsuz yönde etkilemektedir. SSİ ve LA varlığı ile bazı parametreler ilişkili bulunurken, bazı faktörlerin sadece LA ile ilişkili bulunması, SSİ ve LA gelişiminde farklı etkenlerin rol oynayabileceğini düşündürmektedir. Şüphesiz bu konu ile ilgili daha geniş çalışmalara ihtiyaç vardır.

Özet (Çeviri)

Silent cerebral lesions, which were detected by imaging methods, were defined as silent cerebral infarction (SCI) and leukoaraiosis (LA). In the limited number of recent studies, SCI and LA are have been shown to increased risk of stroke and affect mortality and morbidity after stroke. Therefore, the known risk factors for SCI, LA and prevention of them has gained importance. In this study, we aimed to evaluate the frequency of silent cerebral lesions, to identify the risk factors of silent cerebral lesions and their impact on the prognosis of stroke in patients with first-ever ischemic stroke. A total of 114 patients with first-ever ischemic stroke who underwent brain MRI were enrolled in this study. Features of clinical and laboratory and MRI results of the patients were recorded. Number (single and multiple) and localization of lesions, clinical features, laboratory results of patients with and without SCI were compared. LA severity scores were evaluated by Fazekas. Patients' clinical and laboratory results were compared with LA severity and their risk factors were evaluated. SCI and LA associated with stroke subtype, stroke morbidity and mortality were investigated. 58 patients (50.9%) were male and 56 (49.1%) were female, mean age was 66,0 (35-86). 78.95% of all patients had SCI. 16.4% of lesions were single, 83.6% of lesions were multiple. According to Fazekas scoring, 22 patients were grade 0 (19.3%), 47 patients (41.2%) were grade 1 (41.2%), 45 patients were advanced periventricular white matter hyperintensity (adv-PWMH) group (39.5%). High BMI, hypertension, and hyperlipidemia were associated with SCI (p=0,023, p=0,012, p=0,019), while there was no association with LA (p>0,05). SCI (p=0,010) and LA (p< 0,001) were increased with age. Low ejection fraction (EF) was associated with SCI and the severity of LA (p=0,029, p=0,036). Hemoglobin and hematocrit values were low in adv- PWMH. While presence of SCI had no effect on stroke recurrence, mortality and prognosis of stroke, the presence of LA was inversely related with prognosis and disability of patients with stroke. Multiple logistic regression analysis, HL and the presence of adv-PWMH were found to be an independent risk factor for SCI. In conclusion, the prevalence of SCI and LA were higher in stroke patients. HL and the presence of adv-PWMH were an independent risk factor for SCI. Increased LA severity was related to poor stroke prognosis and disability. While presence of SCI and LA are related to some parameters, some parameters are related to only presence of LA. It is considered that different factors may be play role in development of SCI and LA. Certainly, the larger population studies are needed for evaluation of this subject.

Benzer Tezler

  1. Serebrovasküler hastalıklarda klinik ve BT ilişkileri

    Başlık çevirisi yok

    ENGİN OLCAY

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    1987

    NörolojiEge Üniversitesi

    Nöroloji Ana Bilim Dalı

  2. İnme sonrası üst ekstremite spastisitesinde ultrasonografi rehberliğinde botulinum toksin tip a enjeksiyonunun ağrı, üst ekstremite fonksiyonları, spastisite, fonksiyonel bağımsızlık ve yaşam kalitesi üzerine etkisi

    Effects of botulinum toxin type a injection in ultrasound guide on pain, upper extremity functions, spasticity, functional independence and life quality in spasticity of upper extremity after stroke

    MERVE ATEŞ YALÇIN

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2018

    Fiziksel Tıp ve RehabilitasyonSağlık Bilimleri Üniversitesi

    Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. KADRİYE ÖNEŞ

  3. Akut dönem iskemik inmeli hastalarda intratekal immunglobulin düzeyinin klinik bulgular ve prognozla ilişkisi

    The relationship of intrathecal immunoglobulin levels with clinic symptoms and prognosis for acute phase ischemic stroke patients

    ASLI BOLAYIR

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2013

    NörolojiAnkara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi

    Nöroloji Ana Bilim Dalı

    DOÇ. DR. HESNA BEKTAŞ

  4. Geçici iskemik atak ve minör inme hastalarının risk değerlendirmesinde difüzyon manyetik rezonans görüntüleme ile desteklenmiş ABCD22 skoru'nun değeri

    Value of ABCD2 scoreassessment with exhaustive diffusion weighted magnetic resonans imaging in risk management of transient ischemic attack and minor stroke patient

    AYCA ÖZEL SÖNMEZ

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2015

    NörolojiGazi Üniversitesi

    Acil Tıp Ana Bilim Dalı

    DOÇ. DR. İSA KILIÇASLAN