Les relations entre l'état et la société civile a l'époque du parti unique 1923-1938
Tek parti yönetiminin sivil toplum örgütlerine müdahale ve etkileri 1923-1938
- Tez No: 279351
- Danışmanlar: DOÇ. DR. BİROL CAYMAZ
- Tez Türü: Yüksek Lisans
- Konular: Siyasal Bilimler, Political Science
- Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
- Yıl: 2010
- Dil: Fransızca
- Üniversite: Galatasaray Üniversitesi
- Enstitü: Sosyal Bilimler Enstitüsü
- Ana Bilim Dalı: Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölümü
- Bilim Dalı: Siyaset Bilimi Ana Bilim Dalı
- Sayfa Sayısı: 287
Özet
Bu çalışmanın genel amacı; Türkiye'deki Sivil Toplum arayışlarına ve birikimine tarihsel ve siyasal perspektiften bakarak ışık tutmak ve bu yolla bilimsel literatüre katkıda bulunmaktır. Türkiye'nin geçmişte ve günümüzdeki en büyük sorunlarından birisi şüphesiz sağlıklı, özerk ve yapıcı bir sivil toplumu ve sivil toplum kültürünü oluşturamamış olması ya da var olduğu kadarıyla, sivil toplum kültürünün çok geç ortaya çıkmış olmasıdır. Bu durumu daha net görebilmek için, Cumhuriyet'in kurulduğu 1923 yılından başlayarak, Tek Parti rejiminin kurulduğu 1925 sonrası ve yerleştirildiği 1930'lu yıllara bakmak, Atatürk'ün vefat ettiği 1938 yılına kadar, devlet-sivil toplum ilişkilerini mercek altına almak gerekmektedir. Yeni devletin temel kodlarının belirlendiği ve yerleştirildiği Tek Parti döneminde, Osmanlı döneminden gelen birçok sivil örgüt baskı altına alınarak, yeni rejimin güdümüne girmeye mecbur edilmiş, buna karşı direnen örgütlenmeler 1935 yılına kadar birer birer kapatılmışlardır. Bu dönem boyunca bazı derneklerin devletin yan kuruluşu gibi çalıştıkları ve birçok konuda önemli çalışmalar yaptıkları da bir gerçektir. Ancak, bu gerçek bize maalesef güçlü bir sivil toplum kültürü bırakamamıştır. Türkiye'de batılı bir demokratik sistemi temel amaç edindiği iddia edilen ve bu anlamda vesayetçi bir rejim olduğu konusunda yaygın akademik kabul bulunan Tek Parti rejiminin, modern sivil yapılanmalara karşı baskıcı tutumu 1930'lar dünyasını ve Türkiyesini düşündüğümüzde bile bizi belli bir çelişki ile karşı karşıya bırakmaktadır. Özgür bireylerin oluşturduğu bir sivil toplum yapısına sahip olmadan muasır medeniyetin üzerine çıkmak hedefi nasıl gerçekleştirilecektir? Eğer böyle bir hedef gerçekten varsa (ki olduğuna dair yaygın kanı mevcuttur) sivil toplum ve demokratikleşme hedeflerinin ötelenmesini doğru ve meşru kabul edebilir miyiz? Çalışmamızda yukarıdaki sorulardan yola çıkarak, Atatürk'ün parti ve devletin başında bulunduğu dönemi mercek altına alarak, devlet-sivil toplum ilişkilerine teorik ve pratik açıdan bakmaya çalıştık.
Özet (Çeviri)
The general goal of this study is to explain the quests and the bringings of the civil society in Turkey in an historical and political perspective and to contribute thus to the scientific literature. It is necessary to examine the relations between the State and the civil society starting from 1923 for reaching 1938 during which Atatürk deceased looking at the period after 1925 in which the unique party regime had been founded and at the 1930?s in which it had been established. In the Unique Party period distinguished by the determination and the establishment of the principal codes of the new states, many civil structures had been constrained to be submitted to the total control of the new regimen being repressed, the resisting organizations had been abolished until 1935 one after the other. It is true that some associations started to work like subsidiary institutions of the State and that they realized important Works about many subjects. But this fact had not been able to leave us a strong civil society culture. The authoritarian attitude of the Unique Party Regimen which is supposed to target a democratic occidental system and considered in this sense as a tutelary regimen in the academic surroundings put us in front of a contradiction even when we take into consideration the world and the Turkey of 1930?s. How will it be realized the target to reach the modern civilizations level without having a civil society structure created by free individuals? Can we accept as true and legitimate the postponement of the democratization and the civil society purposes if it really exists (there are convictions about its existence)? We tried to approach the relations between the State and the civil society in the years in which Atatürk was leading the party and the State from the theoretical and practical point of view beginning from this conception in our study.
Benzer Tezler
- La contradiction systèmatique entre l'ἔχω-logique de Grundlinien et la méthodologie phénoménologique de Hegel
Grundlinien'in ἔχω-mantığı ile Hegel'in fenomenolojik metodolojisi arasındaki sistematik çelişki
KAAN GÜNDEŞ
Yüksek Lisans
Fransızca
2024
FelsefeGalatasaray ÜniversitesiFelsefe Ana Bilim Dalı
DR. ÖĞR. ÜYESİ UMUT ÖKSÜZAN
- Hukuk güvenliği bakımından mülkiyet hakkına vergisel müdahaleler: AİHM kararları ışığında bir inceleme
Tax interventions on right to property in terms of legal security: An examination in the light of ECHR decisions
AYŞE NUR YAYLA
Yüksek Lisans
Türkçe
2023
HukukGalatasaray ÜniversitesiKamu Hukuku Ana Bilim Dalı
DR. ÖĞR. ÜYESİ BALCA ÇELENER
- İfade özgürlüğünde caydırıcı etki
The chilling effect on freedom of expression
DİDEM TOMBUL
Yüksek Lisans
Türkçe
2023
HukukGalatasaray ÜniversitesiKamu Hukuku Ana Bilim Dalı
DOÇ. DR. ÖZEN ÜLGEN ADADAĞ
- Axel Honneth'in toplum felsefesinde tanınma ve özgürlük
Recognition and freedom in Axel Honneth's social philosophy
DOLUNAY ÇÖREK
Yüksek Lisans
Türkçe
2020
FelsefeGalatasaray ÜniversitesiKamu Hukuku Ana Bilim Dalı
PROF. DR. AHMET ULVİ TÜRKBAĞ