Geri Dön

Demokrasi perspektifinden totalitarizm kavramı ve Hannah Arendt

The concept of totalitarianism and Hannah Arendt from the democratic perspective

  1. Tez No: 310932
  2. Yazar: ASİME TUBA GÜLMEZ STEWART
  3. Danışmanlar: PROF. DR. SUNA BAŞAK
  4. Tez Türü: Doktora
  5. Konular: Siyasal Bilimler, Political Science
  6. Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
  7. Yıl: 2012
  8. Dil: Türkçe
  9. Üniversite: Gazi Üniversitesi
  10. Enstitü: Sosyal Bilimler Enstitüsü
  11. Ana Bilim Dalı: Siyaset ve Sosyal Bilimler Ana Bilim Dalı
  12. Bilim Dalı: Kamu Yönetimi Bilim Dalı
  13. Sayfa Sayısı: 273

Özet

Bu çalışmada, demokrasi perspektifinden, kavramsal bir totalitarizm analizi yapılmaktadır. Arendt, kitlelerin teveccühüne mazhar olabilecek bir demokrasi anlayışına odaklanmak yerine, kamusal alana öncelik verir. Çalışmada, Arendt'in totalitarizmin anti-tezi olduğunu söylediği hakiki politika (genuine politics) anlayışı olarak onun kamusal alan teorisini okumak önerilmektedir. Eş anlamlı gibi kullanılan modern zamanların ve antik zamanların anti-demokratik yönetimlerinin (despotizm, tiranlık, diktatörlük ve totalitarizm) birbirileriyle olan farkı sorgulandıktan sonra; anti-demokratik yönetim şekilleri, hem totaliter sistem ve otoriter sistem ayrımını hem de diktatörlük kategorisini içeren yeni bir model yardımıyla incelenmektedir. Ayrıca totalitarizmin ortaya çıkışında etkili olduğu varsayılan modernizm ile totalitarizm arasında zorunlu bir ilişki olup olmadığı sorgulanmaktadır. Totalitarizmin unsurları olarak ideoloji, parti, lider, terör ve teknoloji incelendikten sonra totalitarizm kavramına yöneltilen eleştirilerden bahsedilmektedir. Totalitarizm tartışmaları denildiği zaman, akla ilk gelen isimlerden biri Hannah Arendt'tir. Arendt'in totalitarizm teorisi fenomenolojik oluşuyla diğer totalitarizm anlatılarından ayrılır. Arendt'in totalitarizm anlayışını daha iyi anlamak onun politik düşüncesinin temel kavramlarını (özellikle insanlık durumu, vita activa, insani çoğulluk ve kamusal alan gibi) bilmeyi gerektirir. Arendt'e göre totalitarizm ilk kez modern zamanlarda ortaya çıkan yeni bir yönetim şeklidir fakat modern öncesi tecrübeleri de içerir. Arendt için, totalitarizmin ortaya çıkışında en büyük etken kitlelerdir ve kitle toplumunun en temel özelliği ortak dünyayı/kamusal alanı yitirmiş olmasıdır. Çalışmada, totalitarizm tecrübesinin izole ettiği, `fazlalık' konumuna sürüklediği ve yersiz bıraktığı insan için yeni bir `yer' arayışında olan Arendt ile birlikte, iktidar bağlamında kamusal alan, demokrasi ve totalitarizm tartışmasına geri dönülmektedir. Müzakereci demokrasi bir liberalizm eleştirisi olarak okunduğu takdirde, Arendt'in farklı bir önem kazanan liberal demokrasi eleştirisi ve Habermas'ın Arendt'ten ilham alarak geliştirdiği müzakereci demokrasi teorisi incelenmektedir. Müzakereci demokrasi ve Arendt'in düşüncesi arasındaki antagonizma, Arendt'in düşüncesindeki agonistik ve postmodern unsurlar vurgulanarak belirtilmektedir. Kavramları zıtlarıyla birlikte düşünen Arendt için totalitarizmin anti-tezi hakiki politikadır (genuine politics). Arendt'in ne olduğunu açık bir şekilde ifade etmediği hakiki politika olarak onun kamusal alan teorisini okumak mümkündür.Anahtar Sözcükler- Diktatörlük- Totalitarizm- Hannah Arendt- Şiddet- Demokrasi

Özet (Çeviri)

In this study, a conceptual analysis of totalitarianism is carried out from the democratic point of view. Arendt gives priority to the public sphere instead of focusing on democracy. In the study, it is suggested to read Arendt?s theory of public sphere as what she calls genuine politics which she mentioned as the antithesis of totalitarianism. After the difference between modern and ancient anti-democratic governments (namely despotism, tyranny, dictatorship, and totalitarianism) is questioned, the types of anti-democratic governments are analysed with the help of a classification which includes both the authoritarian systems? and totalitarian systems? division and the category of dictatorship. On the other hand, whether there is a necessary connection between totalitarianism and modernism which is assumed to have an effect on the emergence of totalitarianism is questioned. After analysing ideology, party, leader, terror and technology as the elements of totalitarianism, the critiques of the concept of totalitarianism are mentioned. Hannah Arendt is one of the first that should come to mind when on the subject of totalitarianism. What distinguishes Arendt?s theory of totalitarianism is her phenomenological approach. To better appreciate Arendt?s understanding of totalitarianism, one should know the meanings of the fundamental concepts of her thought such as the human condition, vita activa, human plurality, and public sphere. According to Arendt, totalitarianism which emerged for the first time in modern ages is a new form of government and it includes the pre-modern experiences as well. For Arendt, masses are the greatest factors on the emergence of totalitarianism and the main characteristic of the mass society is that it lacks a common world/public sphere. In the study, together with Arendt who is in search of a new place for humans who are isolated, driven to be superfluous and left without a place by the experience of totalitarianism; the public sphere, democracy and totalitarianism in the context of power is revisited. Arendt?s critique of liberal democracy which gains a specific importance of deliberative democracy is read as a critique of liberal democracy and Habermas? deliberative democracy which was inspired by Arendt?s thoughts are discussed. The antagonism between Arendt?s thought and deliberative democracy is underlined by highlighting the agonistic and postmodern elements in Arendt?s thoughts. For Arendt, who is considering the concepts with their opposites, the antithesis of totalitarianism is genuine politics. It is possible to read genuine politics which was not explained by Arendt clearly as her theory of public sphereKey Words- Dictatorship- Totalitarianism- Hannah Arendt- Violence- Democracy

Benzer Tezler

  1. Türk Devrimi'nin hukuksal yönlerinin demokrasi bakımından değerlendirilmesi

    Analyzation of the legal aspects of the Turkish Revolution in terms of democracy

    KEREM ALİ VAHAP

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    2024

    HukukMarmara Üniversitesi

    Kamu Hukuku Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. BİHTERİN DİNÇKOL

  2. L'Islamophobie croissante en Europe

    Avrupa'da yükselen İslam karşıtlığı

    ONUR SEVİM

    Yüksek Lisans

    Fransızca

    Fransızca

    2024

    Uluslararası İlişkilerGalatasaray Üniversitesi

    Uluslararası İlişkiler Ana Bilim Dalı

    DR. ÖĞR. ÜYESİ ZEYNEP ARIKANLI

  3. Kamu diplomasisi aracı olarak sağlık: Koronavirüs çalışmalarının Türkiye'nin yumuşak gücüne etkisi

    Health, as a tool of public diplomacy: The effect of Turkiye's performance during the COVID-19 pandemic to its public diplomacy

    ASLIHAN BEDIER

    Doktora

    Türkçe

    Türkçe

    2024

    Halkla İlişkilerMarmara Üniversitesi

    Halkla İlişkiler ve Tanıtım Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. MEHMET EMİN BABACAN

  4. Türkiye'de yönetişim ve katılımcı demokrasi perspektifinden valiliklerde halkla ilişkiler uygulamaları

    Public relations practices in governorships from the perspective of governance and participatory democracy in Turkey

    HACER HANDE ERGİN ÇAĞATAY

    Doktora

    Türkçe

    Türkçe

    2024

    Halkla İlişkilerİstanbul Aydın Üniversitesi

    Halkla İlişkiler ve Tanıtım Ana Bilim Dalı

    DOÇ. DR. GONCA YILDIRIM ÖGE

  5. The closure of the political as a problem of democracy: A critique on democratic thought in Turkey

    Demokrasi sorunu olarak politikanın kapanması: Türkiye?de demokrasi düşüncesinin bir eleştirisi

    H. ERTUĞ TOMBUŞ

    Doktora

    İngilizce

    İngilizce

    2009

    Siyasal Bilimlerİhsan Doğramacı Bilkent Üniversitesi

    Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölümü

    DOÇ. DR. ASLI ÇIRAKMAN