Geri Dön

Ön duvar myokard infarktüsü sonrası sol ön inen koroner arter lezyonuna uygulanan koroner anjioplastinin sol ventrikül fonksiyonlarına etkisi

Başlık çevirisi mevcut değil.

  1. Tez No: 31288
  2. Yazar: BERRİN UMMAN
  3. Danışmanlar: Belirtilmemiş.
  4. Tez Türü: Tıpta Uzmanlık
  5. Konular: Kardiyoloji, Cardiology
  6. Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
  7. Yıl: 1993
  8. Dil: Türkçe
  9. Üniversite: İstanbul Üniversitesi
  10. Enstitü: Tıp Fakültesi
  11. Ana Bilim Dalı: Kardiyoloji Ana Bilim Dalı
  12. Bilim Dalı: Belirtilmemiş.
  13. Sayfa Sayısı: 105

Özet

90 ÖZET Bu çalışmanın amacı ön duvar myokard infarktüsü geçirmiş hastalarda kronik dönemde infarktüsden sorumlu arter lezyonuna uygulanan anjioplastinin ve anjioplasti sonrası gelişen restenozun sol ventrikül fonksiyonları üzerine etkisini incelemektir. Çalışmaya ortalama yaşı 49 ± 10 yıl olan 29'u (% 94) erkek, 2'si (% 6) kadın toplam 31 hasta alındı. Hastaların 21'inde (% 68) Q dalgalı, 10'unda (% 32) Q dalgasız myokard infarktüsü bulguları mevcuttu. Q dalgalı myokard infarktüsü geçiren hastaların 14'ünde (% 67) anteroseptal, 7'sinde (% 33) yaygın ön duvar myokard infarktüsü bulguları tesbit edildi. Toplam 31 hastanın 8'ine (% 26) akut myokard infarktüsü esnasında intravenöz streptokinaz tedavisi uygulanmış, diğer 23'üne (% 74) uygulanmamıştı. Myokard infarktüsünden sonra anjioplasti tedavisine kadar geçen süre ortalama 77 ± 74 gün, anjioplastiden sonra kontrol anjiografiye kadar geçen süre ise 182 ± 160 gün olarak saptandı. Anjioplasti öncesinde hastaların klinik özellikleri, fonksiyonel kapasiteleri, angina pektoris derecesi, koroner arter hastalığı risk faktörleri ve kullandığı ilaçlar kaydedildi. Koroner arteriografi vö sol ventrikülografi sineanjiografik ve dijital kayıtlar kullanılarak birbirinden habersiz iki kardiolog tarafından değerlendirildi. Koroner arter lezyonu üç ayrı pozisyonda incelenerek ortalama darlık derecesi belirlendi. Lezyonun morfolojik tipi, sol ön inen koroner arter distaline kollateral akımın olup olmadığı, varsa derecesi tayin edildi. Sol ventrikülografide ventrikül duvarı sağ ön oblik pozisyonda beş, sol ön oblik pozisyonda beş segmente ayrılarak semikantitatif olarak her bir segmentin duvar hareket skoru belirlendi. Normal duvar hareketi 1, orta derecede hipokinezi 2, ağır hipokinezi 3, akinezi 4, diskinezi 5, anevrizma 6 olarak değerlendirildi. Sol ventrikülografi çizimlerinden ortalama Vcf, area-length metodu ile ejeksiyon fraksiyonu hesaplandı. Anjiografi esnasında sol ventrikül sistol ve diastol sonu basınçları ölçüldü ve kaydedildi.Koroner anjioplasti ayrı bir seansta ve dijital sineanjiografi görüntüleme yöntemi ile yapıldı. Darlık derecesinin % 50'nin altına inmesi başarılı anjioplasti olarak değerlendirildi. Koroner anjioplasti sonrasında angina pektoris gelişmesi halinde koroner arteriografi tekrarlandı. Şikayeti olmayan hastalarda ise anjioplastiden sonra üçüncü ile altıncı aylar arasında kontrol koroner arteriografi uygulandı. İkinci defa yapılan koroner arteriografi ve sol ventrikülografide de aynı ölçümler tekrarlandı. İstatistiksel analizlerde“Student-t testi”,“Yates91 X2 testi”,“Pearson korelasyon katsayısı”ve“multipl. regresyon analizi”uygulandı. Kontrol koroner arteriografîde toplam 31 hastanın 16'smda (% 52) anjioplasti yapılan damarın açık bulunduğu, 15'inde (% 48) restenoz geliştiği tesbit edildi. Restenoz gelişimi ile hasta yaşı, myokard infarktüsünden sonra anjioplastiye kadar geçen süre ve anjioplastiden sonra kontrole kadar geçen süre, infarktüsün Q dalgalı veya Q dalgasız olması, infarktüs lokalizasyonu, trombolitik tedavi uygulanıp uygulanmaması, anjiografik özellikler (rezidüel darlık derecesi, kollateral skoru, global ve bölgesel sol ventrikül fonksiyonları) arasında anlamlı bir ilişki saptanmadı. Sigara alışkanlığı ve anjioplasti öncesi darlık derecesi ile restenoz arasında anlamlı pozitif bir ilişki olduğu görüldü. Multipl regresyon analizi uygulandığında ise restenozun sadece sigara alışkanlığı ile arasındaki ilişki anlamlı bulundu, diğer tüm parametreler ile arasındaki ilişki ise anlamlı bulunmadı. Damarı açık bulunan hastalarda anjioplasti ile hastaların fonksiyonel kapasite ve klinik özelliklerinde belirgin düzelme olduğu, restenoz gelişen hastalarda ise fonksiyonel kapasitenin düzeldiği,“unstable”angina pektorisin azaldığı, stabil angina pektoris oranının ise arttığı tesbit edildi. Damarı açık bulunan hastalarda kollateral dolaşımın kaybolduğu, Mitral yetersizliği skorunun azaldığı, ejeksiyon fraksiyonunun anlamlı derecede arttığı, ortalama Vcf ve sol ventrikül diastol sonu basınçlarında anlamlı değişiklik olmadığı görüldü. Segment skor toplamlarının 19.25 ± 4.70'den 14.56 ± 4.10'a indiği (p 0.001 den küçük), antero-lateral, apikal, bazal-septal ve apikal-septal segment skorlarında belirgin düzelme olduğu görüldü (sırayla p=0.002, p 0.001 den küçük, p=0.001 ve p=0.001). Restenoz gelişen hastalarda kontrol anjiografide darlık derecesinin % 87.9 ± 13.9 olduğu, kollateral skorunun istatistiksel olarak anlamlı olmamakla beraber artma gösterdiği, Mitral yetersizliği, ejeksiyon fraksiyonu, ortalama Vcf ve sol ventrikül diastol sonu basınçlarında anlamlı değişiklik olmadığı tesbit edildi. Segment skor toplamlarının anjioplasti öncesi 19.7 ± 4.8, anjioplasti sonrası kontrolde 18.1 ± 4.6 olduğu, iki değer arasındaki farkın anlamlı olmadığı, apikal segment skorunun da anjioplastiden sonra anlamlı olarak azaldığı (p=0.001), diğer segment skorlarında anlamlı değişiklik olmadığı görüldü. Q dalgalı myokard infarktüsü geçiren 21 (% 68) ve Q dalgasız myokard infarktüsü geçiren 10 (% 32) hastanın anjioplasti öncesi klinik özellikleri karşılaştırıldığında iki grup arasında anlamlı bir fark bulunmadı. Her iki grupta da anjioplasti sonrası fonksiyonel kapasite ve“unstable”angina pektoris oranının anlamlı derecede azaldığı, stabil92 angina pektoris oranında anlamlı değişiklik olmadığı saptandı. İki grup arasında restenoz oranı bakımından anlamlı bir fark bulunmadı. Sol ventrikül global ve bölgesel fonksiyonlarının Q dalgalı myokard infarktüsü grubunda, Q dalgasız myokard infarktüsü grubuna göre daha bozuk olduğu, anjioplasti sonrası kontrolde ise her iki grupta da global sol ventrikül fonksiyonlarında hafif düzelme olduğu, Q dalgalı myokard infarktüsü grubunda bölgesel sol ventrikül fonksiyonlarında belirgin düzelme olduğu görüldü. Q dalgalı myokard infarktüsü geçiren 21 hastanın 14'ünde (% 67) anteroseptal, 7'sinde (% 33) yaygın ön duvar myokard infarktüsü bulguları vardı. Bu iki grubun anjioplasti öncesi ve sonrası klinik y,e anjiografik özellikleri bakımından aralarında anlamlı bir fark bulunmadı. Trombolitik tedavi uygulanmış olan toplam 8 (% 26) hastadan oluşan grup, uygulanmamış olan 23 (% 74) hastadan oluşan grup ile karşılaştırıldığında anjoplasti öncesi ve sonrası klinik özellikler bakımından aralarında anlamlı bir fark saptanmadı. Her iki grupta da anjioplastiden sonra klinik ve fonksiyonel düzelme olduğu görüldü. Anjioplasti öncesi anjiografik özellikleri karşılaştırıldığında mitral yetersizliği skoru ve apikal segment skorunun trombolitik tedavi uygulanmayan grupta daha yüksek olması dışında iki grup arasında anlamlı bir fark bulunmadı. Anjioplasti sonrası kontrol anjiografide ise ejeksiyon fraksiyonunun trombolitik tedavi uygulanan grupta diğerinden anlamlı derecede yüksek olduğu, diğer global fonksiyon parametreleri ve bölgesel duvar hareketlerinde anlamlı bir fark olmadığı tesbit edildi. Bu bulguların ışığı altında, ön duvar myokard infarktüsü sonrasında klinik ve laboratuar tetkikleri sonucunda myokard infarktüsü sahası içerisinde canlı ve fakat iskemik doku varlığı (hibernating myocardium) düşünüldüğü takdirde infarktüsden sorumlu arter lezyonunun anjioplasti ile açılmasının ve damar açıklığının devam etmesinin global ve bölgesel sol ventrikül fonksiyonlarında belirgin bir düzelme sağlayacağı düşünüldü. Global ve bölgesel sol ventrikül fonksiyonlarındaki düzelmenin hasta prognozunu ne yönde etkilediğinin ortaya konulabilmesi için bir takım yeni çalışmaların yapılmasının gerekli olduğu kanaatine varildi.

Özet (Çeviri)

Özet çevirisi mevcut değil.

Benzer Tezler

  1. Sol ön inen arter lezyonlarına bağlı ön duvar Miyokard İnfarktüsleri'nde sol ventrikül duvar hareketlerinin kolor kinesis dobutamin stres ekokardiyografi ile incelenmesi

    Analysis of left ventricular wall motion with color kinesis dobutamine stress echocardiography in acute myocardial infarction due to lesion in LAD

    CENGİZ KORUCU

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    1999

    KardiyolojiTrakya Üniversitesi

    Kardiyoloji Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. GÜLTAÇ ÖZBAY

  2. Akut miyokard enfarktüsü sonucu ölen kişiler ile başkanedenlerle ölenler arasında kalp duvar kalınlıkları vekapak ölçülerinin karşılaştırılması

    Comparison of heart wall thickness and valve measurements between deaths from acute myocardial infarction and other causes aim

    İSMAİL ALTIN

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2019

    Adli Tıpİnönü Üniversitesi

    Adli Tıp Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. OSMAN CELBİŞ

  3. Primer perkütan translüminal koroner anjiyoplasti uygulanan akut miyokard infarktüslü hastalarda sol ventrikül bölgesel sistolik fonksiyonunun longitudinal strain/strain rate ile değerlendirilmesi

    The assessment of left ventricular regional systolic function by longitudinal strain/strain rate in acute myocardial infarction patients undergoing primary percutaneous transluminal coronary angioplasty

    ENBİYA AKSAKAL

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2006

    KardiyolojiAtatürk Üniversitesi

    Kardiyoloji Ana Bilim Dalı

    PROF.DR. HÜSEYİN ŞENOCAK

  4. Kronik olarak tam tıkalı koroner artere uygulanan perkutan transluminal koroner anjioplasti sonuçlarının değerlendirilmesi

    The Assessment results of percutaneous transluminal coronary angioplasty in chronic total coronary artery occlusion

    TUFAN TÜKEK

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    1995

    Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıklarıİstanbul Üniversitesi

    PROF.DR. YILMAZ NİŞANCI