Geri Dön

İnvaziv meme kanserlerinde intratümöral ve peritümöral lenf ve kan damarı dağılım yoğunluğunun değerlendirilmesi ve bunun meme kanseri moleküler alt tipleriyle ve diğer prognostik faktörlerle ilişkisi

The assesment of intratumoral and peritumoral lymphatic and blood vessel densities in invasive breast cancer and the correlation with breast cancer molecular subtypes and other prognostic factors

  1. Tez No: 316713
  2. Yazar: AYŞEGÜL ERDEM
  3. Danışmanlar: DOÇ. DR. FERDA ÖZKAN
  4. Tez Türü: Tıpta Uzmanlık
  5. Konular: Patoloji, Pathology
  6. Anahtar Kelimeler: Anjiyogenez, lenfanjiyogenez, invaziv meme kanseri, CD31, D2-40, Angiogenesis, Lymphangiogenesis, Invasive Breast Cancer, CD31, D2-40
  7. Yıl: 2012
  8. Dil: Türkçe
  9. Üniversite: Yeditepe Üniversitesi
  10. Enstitü: Tıp Fakültesi
  11. Ana Bilim Dalı: Patoloji Ana Bilim Dalı
  12. Bilim Dalı: Belirtilmemiş.
  13. Sayfa Sayısı: 112

Özet

Meme kanseri, kadınlarda en sık görülen ve en çok ölüme neden olan malignitedir. Meme kanserinden ölümün sebebi, genellikle metastazdır. Bu nedenle tümörün metastaz potansiyelinin saptanması, tedaviyi belirleyen en önemli faktördür. Tümör vaskülarizasyonunun değerlendirilmesi, özellikle metastaz riskini tahmin etmede yararlı olabilir.Son yıllarda tümör vaskülaritesi ve prognoz arasındaki ilişki çok sayıdaki solid tümörde olduğu gibi meme kanserinde de yaygın olarak araştırılmaktadır. Ancak anjiyogenez ve lenfanjiyogenez, genellikle birlikte incelenmemektedir. Ayrıca tümörün moleküler yapısı ile tümör vaskülarizasyonunun ilişkisi çok az çalışmanın konusu olmuştur. Bu çalışmada invaziv meme kanserlerindeki kan ve lenf damarı yoğunluklarının hem birbirleriyle, hem moleküler alt tiplerle, hem de klinik ve histopatolojik bulgularla korelasyonunu inceledik. Çalışmamızın amacı, tümör anjiyogenezi ve lenfanjiyogenezinin moleküler sınıflama ile varsa örtüşen noktalarını ortaya çıkarmak ve diğer prognostik faktörlerle ilişkisini incelemekti.Çalışmaya 40'ı neoadjuvan tedavi almamış, 6'sı tedavi almış toplam 46 invaziv meme karsinomu hastası dahil edildi. Malign veya premalign lezyon içermeyen 6 mammoplasti spesmeni kontrol olarak kullanıldı. İmmünhistokimyasal yöntemle (ER, PR, HER2, Ki67, CK 5/6 ve EGFR) her hastada tümörün moleküler alt tiplendirmesi yapıldı ve uygun tümör blokları seçilerek aynı bloklara hem CD31 hem D2-40 çalışıldı. Daha sonra bilgisayarlı yarı otomatik görüntüleme sistemiyle tümör içinde, tümör sınırında ve tümör dışında damar yoğunlukları saptandı. Kontrol grubunda ise adenozis çevresinde ve adenozis dışı alanda damar yoğunluğu ölçüldü. Hastaların klinik ve histopatolojik bulguları ayrıntılı olarak incelendikten sonra, moleküler alt tiplere göre değerlendirme yapıldı. Tüm hastalardaki tümör içi, tümör sınırı ve tümör dışı damar yoğunluğu ölçümleri, hem birbirleriyle hem kontrol grubuyla karşılaştırıldı. Damar yoğunluklarını moleküler, klinik ve histopatolojik bulgularla karşılaştırmak için, sadece neoadjuvan tedavi almayan 40 hasta incelemeye alındı.Moleküler alt tiplere göre sınıflanan olgular arasında sadece lenf düğümü (LN) metastazı, evre ve Ki67 proliferasyon indeksi açısından anlamlı fark saptandı (p0,05).Tüm hastalarda ortalama damar yoğunluğu değerleri, birbirleriyle karşılaştırıldığında tümör sınırındaki mikrodamar yoğunluğu (MDY) ve lenfatik damar yoğunluğu (LDY), tümör içi ve tümör dışına göre anlamlı derecede yüksek bulundu (p0,05). Bu bulgular, tümörde anjiyogenez ve lenfanjiyogenezin varlığını destekler nitelikteydi. MDY ve LDY arasında ise korelasyon bulunmadı. Bu sonuç, anjiyogenez ve lenfanjiyogenezin gelişiminde hipoksi gibi ortak tetikleyici mekanizmaların varlığıyla ilgili mevcut bilgilerle uyumlu değildi. Bu nedenle anjiyogenezle lenfanjiyogenezin gelişim mekanizmaları arasında farklılıklar olabileceği varsayıldı.Damar yoğunlukları moleküler, klinik ve histopatolojik bulgularla karşılaştırıldığında hasta yaşı, tümörün moleküler alt tipi, tümörün ER, PR ve HER2 pozitifliği ve tümör içindeki nekroz oranıyla MDY arasında; tümörün histolojik tipi, tümör büyüklüğü, LN metastazı, evre ve tümörün HER2 pozitifliği ile LDY arasında anlamlı fark saptandı (p0,05). Sonuç olarak ?tümör sınırındaki MDY'nu etkileyen ana etkenlerin ER, PR, HER2 pozitifliği, dolayısıyla tümörün moleküler alt tipi; tümör sınırı LDY'nu etkileyen başlıca etkenlerin ise, meme kanserinin majör prognostik faktörleri (LN metastazı, tümör büyüklüğü, evre) ve HER2 pozitifliği? olabileceği düşünüldü.Bizim çalışmamız, vaka sayısı az olmasına rağmen meme kanseri anjiyogenez ve lenfanjiyogenez mekanizmalarının daha iyi anlaşılmasında bir ipucu niteliği taşıyabilir. Elde edilen veriler ışığında, tümörün moleküler yapısı ve anjiyogenez üzerine yapılacak çalışmaların, özellikle üçlü negatif meme kanseri hastalarına anti-anjiyogenik tedavi seçeneğini sunabileceğini öngörmekteyiz.

Özet (Çeviri)

Breast cancer is the most frequent and fatal cancer in women. The reason of mortality is commonly the metastases. Thus, disclosing the metastasing capacity of the tumor is the most important factor in the identification of treatment. The evaluation of tumor vascularization may particularly be helpful in predicting the metastatic potential.In recent years the connection between tumoral vascularity and prognosis has been extensively investigated in breast cancer as in many other solid tumors. However, angiogenesis and lymphangiogenesis have not been commonly evaluated together. In addition, the association between the molecular subtypes and the vascularization of the tumor has been the subject of very few studies. In this study, we investigated the correlations between blood and lymphatic vessel densities in invasive breast cancer and their individual associations with the molecular subtypes, clinical parameters, and the histopathological findings. Our aims were to disclose the overlapping points, if any, of tumoral angiogenesis and lymphangiogenesis with the molecular subtypes and to investigate their interrelations with the other prognostic factors.In our study, 46 patients with invasive breast carcinoma were included and six of them recevied neoadjuvant treatment while 40 did not. Six specimens, which did not include malign or premalign lesions and obtained after mammoplasty, were used as the control group. The molecular subtyping was performed with immunohistochemical method (ER, PR, HER2, Ki67, CK 5/6 ve EGFR) in each patient and by selecting appropriate tumor paraffin blocks either CD31 or D2-40 were applied to the same blocks. After then, the vascular density was identified at the tumoral border, and inside and outside of the tumor by computerized semiautomatic image system. Vascular density was calculated either at the adenosis zone or in the areas out of the adenosis zone in the control group. After assessment of clinical and histopathological findings of the patients in detail, the analysis was made according to the molecular subtypes. The vascular density calculations at the tumoral border, and inside and outside of the tumor were either compared to each other or to the control group. In the comparison of vascular densities with molecular, clinical and histopathological findings, 40 patients who did not receive neoadjuvant therapy were assessed.Among the cases classified molecular into subtypes, significant differences were only detected for lymph node (LN) metastasis, stage and Ki67 proliferation index (p0,05).When the mean vessel density values of all patients, when compared to each other, were evaluated, the microvessel density (MVD) and lymphatic vessel density (LVD) at the tumor border were significantly higher than the intratumoral and peritumoral assessments (p0.05). These findings were to support the presences of angiogenesis and lymphangiogenesis. Any correlation between MVD and LVD was not detected. This result was not correlated with the current data related to common triggering mechanisms like hypoxia on the development of angiogenesis and lymphangiogenesis. For this reason, different developmental mechanisms for angiogenesis and lymphangiogenesis were postulated.When the vessel densities were compared to molecular, clinical and histopathological findings, MVD was significantly different for age, molecular subtype of the tumor, ER, PR ve HER2 pozitivity of the tumor and intratumoral necrosis rate while LVD was significantly different for histological type, size, LN metastasis, stage, and HER2 positivity of the tumor (p0.05). Consequently, ?the major parameters affecting MVD at the tumoral border appear to be ER, PR, HER2 positivity while the predominant factors for LVD were the major prognostic factors of breast carcinoma (LN metastasis, tumoral size, stage) and HER2 positivity?.Although the case number was limited, our study may provide specific clues to better understanding of breast cancer mechanisms for angiogenesis and lymphangiogenesis. According to the data we obtained in this study, we foresee that future studies on molecular tumor type and angiogenesis may provide anti-angiogenic treatment options particularly to triple negative breast cancer patients.

Benzer Tezler

  1. Memenin invaziv duktal karsinomlarında vasküler proliferasyonun prognostik faktörlerle karşılaştırılması

    Comparision of vascular proliferation and prognostic factors in invasive ductal carcinoma of breast

    EBRU ŞENER

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2008

    PatolojiAtatürk Üniversitesi

    Patoloji Ana Bilim Dalı

    YRD. DOÇ. DR. SARE ŞİPAL

  2. İn situ ve invaziv duktal meme karsinomlarında tümörü infiltre eden lenfositlerde immün kontrol noktası inhibitörlerinin ((PD-1, TIM-3, LAG-3 ve Tıgıt) ekspresyonu ve prognostik faktörler ile ilişkisi

    İn si̇tu ve i̇nvazi̇v duktal meme karsi̇nomlarinda tümörü i̇nfi̇ltre eden lenfosi̇tlerde i̇mmün kontrol noktasi i̇nhi̇bi̇törleri̇ni̇n ((PD-1, TIM-3, LAG-3 ve Tigit) ekspresyonu ve prognosti̇k faktörler i̇le i̇li̇şki̇si̇

    ELİF ACAR

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2020

    PatolojiGazi Üniversitesi

    Tıbbi Patoloji Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. AYŞE DURSUN

  3. Investigation of CYP17A1 and CYP19A1 gene expression levels and aromatase activity in invasive ductal breast cancer tissues

    Duktal meme kanseri olgularında CYP17A1 and CYP19A1 gen bölgelerinin ekspresyonlarının ve aromataz aktivitelerinin incelenmesi

    METE BORA TÜZÜNER

    Doktora

    İngilizce

    İngilizce

    2017

    Biyokimyaİstanbul Teknik Üniversitesi

    Moleküler Biyoloji-Genetik ve Biyoteknoloji Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. HAKAN BERMEK

    PROF. DR. OĞUZ ÖZTÜRK

  4. İnvaziv meme kanserlerinde tümörün sonoelastografik sertlik derecesinin ölçümü ile aksiller lenf nodu metastazı öngörülebilir mi?

    Can the measurement of the sonoelastographic stiffness degree of the tumor in invasive breast cancers predict axillary lymph node metastasis?

    RUHİ ERDEM ERGÜDEN

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2024

    Radyoloji ve Nükleer TıpAnkara Üniversitesi

    Radyoloji Ana Bilim Dalı

    DOÇ. DR. EBRU DÜŞÜNCELİ ATMAN