Safveti Ziya'nın hayatı ve eserleri
Başlık çevirisi mevcut değil.
- Tez No: 32230
- Danışmanlar: DOÇ.DR. BİLGE ERCİLASUN
- Tez Türü: Doktora
- Konular: Biyografi, Türk Dili ve Edebiyatı, Biography, Turkish Language and Literature
- Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
- Yıl: 1993
- Dil: Türkçe
- Üniversite: Gazi Üniversitesi
- Enstitü: Sosyal Bilimler Enstitüsü
- Ana Bilim Dalı: Belirtilmemiş.
- Bilim Dalı: Belirtilmemiş.
- Sayfa Sayısı: 533
Özet
ÖZET VE DE?ERLENDİRME Kırımlı Rıfat Bey ailesinden olan Mustafa Safvetî Ziya, Musa Safvetî Paşa'nın torunu, Orman ve Maadin Müdürü Ahmet Ziya Bey'in oğludur. 1873'te İstanbul'da doğan Safvetî Ziya, ilk öğrenimini özel hocalardan tamamladıktan sonra Galasaray Sultanisi'ne verilir. Safvetî Ziya'nın babası Ahmet Ziya Bey Boğaziçi'nde Boyacıköy'de Kuleli Yalı diye bilinen görkemli bir yalıda oturmaktadır. Safvetî Ziya ve ablası Nezihe Hanımefendi bu yalıda dünyaya gelirler. Bahçe işlerini çok seven ve yalının etrafında kendi zevkine göre bir bahçe kuran Ahmet Ziya, aynı zamanda iyi eğitim görmüş, sanattan, edebiyattan ve özellikle müzikten anlayan, eğlenmekten hoşlanan biridir. Aynı zamanda Şûra-yı Devlet üyesi de olan Ahmet Ziya, gelip gitmek zor oluyor diyerek Beyoğlu'nda bir kira evi tutar. Yazlan yalıda kışları ise bu kira evinde oturan Ahmet Ziya, çocuklarının eğitimi ve öğretimine de özen göstermiş, onlara devrinin en ileri eğitimini aldırmıştır. ilk öğretiminden sonra Galatasaray'a verilen Safvetî Ziya burada kendisi gibi sanat ve edebiyattan hoşlanan arkadaşlar edinmiş, Türk ve Fransız edebiyatının önde gelen eserlerini okumuş, edebî zevkini geliştirmiştir. Başarılı bir eğitim-öğretimden sonra bu okulun hem Fransızca hem de Türkçe bölümünden mezun olmuştur. Hariciye kalemine memur olarak giren yakışıklı, bilgili, görgülü genç, yine aynı yerde oturan ve zamanın sadrazamı Said 481Paşa'nın dikkatini çekmiş, memuriteye başlamasından henüz bir yıl geçmeden Şûra-yı Devlet üyeliği ile taltiflendirilmiş, aynı zamanda da Said Paşa'nın damadı olmuştur. Genç yaşta Şûra-yı Devlet üyesi ve sadrazam damadı olan Mustafa Safvetî Ziya, bu evlililikten ve sadrazam damatlığından pek mutlu olmaz. Ailenin tek erkek çocuğu olması ve özenle yetiştirilmesi onda çok sağlam bir izzet-i nefis duygusu geliştirdiğinden, sadrazam damatlığını bırakarak, Servet-i Fünûn'a intisap eder. Daha Servet-i Fünûn topluluğuna katılmazdan önce Onların Ruhu adlı küçük bir hikâyesi Servet-I Fünûn'da yayınlanmış olan Safvetî Ziya'nın bundan başka Ma'lûmat'ta, Derûn-i Dil hikâyesi ile Fransız Edebiyatından Maupassant ve Emile Zola hakkında yazdığı iki yazı yayınlanmıştır. Ma'Iûmat'ın saray yanlısı olması ve bu doğrultuda yayın yapması, ayrıca bu dergide eski edebiyatçıların toplanmış olması, yeni edebiyat taraftan olan Safvetî Ziya'yı bu dergiye yazmak yerine Servet-i Fünûn'a yazmaya itmiştir. Bilindiği üzere Servet-Î Fünûn edebiyatta yenilikten yana tavır koymuş ve bu anlayışa bağlı olan herkese sayfalarını açmıştır. Sadrazam damatlığını ve Ma'lûmat'ı terk ederek yeni edebiyat taraftarı olan Servet-i Fünûn'a intisabı Safvetî Ziya'nın hayatındaki en büyük dönüm noktasıdır. İlk önceleri Servet-i Fünûn'da küçük hikâyeleri yayınlanan Safvetî Ziya, Halit Ziya ve Mehmet Rauf'un teşvikiyle, şöhretini sağlayacak olan Salon Köşelerinde adlı romanını tefrika eder. Bu eser, dönemin salonlarında yaşanan hayatı aksettirmesi açısından olduğu kadar, dili ve üslûbu açısından da önemli bir eserdir. Tevfik Fikret'in şiirleriyle kurmaya çalıştığı uygar, medenî dünyanın salonlarda ne tarzda cereyan ettiğini göstermesi yanında, o gün için medenî dünyayla en kısa yoldan temas edebildiğimiz bir mekânı ve o mekânda yaşayan hür dünyanın insanlarını tanıtması açısından da önemli bir eserdir. Eserde vatan, millet sevgisi aşk temasının ardına gizlenerek verilmiştir. Bu, devrin gerçeğinden kaynaklanan bir durumdur. Çünkü istibdat yönetimi bu konulara girilmesine müsâde etmemektedir. Devrin bu olumsuzluğunun yanında Servet-i Fünûn neslinin aşkı ve kadını sanatlarında her şeyden önde 482ÖZET VE DE?ERLENDİRME Kırımlı Rıfat Bey ailesinden olan Mustafa Safvetî Ziya, Musa Safvetî Paşa'nın torunu, Orman ve Maadin Müdürü Ahmet Ziya Bey'in oğludur. 1873'te İstanbul'da doğan Safvetî Ziya, ilk öğrenimini özel hocalardan tamamladıktan sonra Galasaray Sultanisi'ne verilir. Safvetî Ziya'nın babası Ahmet Ziya Bey Boğaziçi'nde Boyacıköy'de Kuleli Yalı diye bilinen görkemli bir yalıda oturmaktadır. Safvetî Ziya ve ablası Nezihe Hanımefendi bu yalıda dünyaya gelirler. Bahçe işlerini çok seven ve yalının etrafında kendi zevkine göre bir bahçe kuran Ahmet Ziya, aynı zamanda iyi eğitim görmüş, sanattan, edebiyattan ve özellikle müzikten anlayan, eğlenmekten hoşlanan biridir. Aynı zamanda Şûra-yı Devlet üyesi de olan Ahmet Ziya, gelip gitmek zor oluyor diyerek Beyoğlu'nda bir kira evi tutar. Yazlan yalıda kışları ise bu kira evinde oturan Ahmet Ziya, çocuklarının eğitimi ve öğretimine de özen göstermiş, onlara devrinin en ileri eğitimini aldırmıştır. (Ik öğretiminden sonra Galatasaray'a verilen Safvetî Ziya burada kendisi gibi sanat ve edebiyattan hoşlanan arkadaşlar edinmiş, Türk ve Fransız edebiyatının önde gelen eserlerini okumuş, edebî zevkini geliştirmiştir. Başarılı bir eğitim-öğretimden sonra bu okulun hem Fransızca hem de Türkçe bölümünden mezun olmuştur. Hariciye kalemine memur olarak giren yakışıklı, bilgili, görgülü genç, yine aynı yerde oturan ve zamanın sadrazamı Said 481Paşa'nın dikkatini çekmiş, memuriteye başlamasından henüz bir yıl geçmeden Şûra-yı Devlet üyeliği ile taltiflendirilmiş, aynı zamanda da Said Paşa'nın damadı olmuştur. Genç yaşta Şûra-yı Devlet üyesi ve sadrazam damadı olan Mustafa Safvetî Ziya, bu evlililikten ve sadrazam damatlığından pek mutlu olmaz. Ailenin tek erkek çocuğu olması ve özenle yetiştirilmesi onda çok sağlam bir izzet-i nefis duygusu geliştirdiğinden, sadrazam damatlığını bırakarak, Servet-i Fünûn'a intisap eder. Daha Servet-i Fünûn topluluğuna katılmazdan önce Onların Ruhu adlı küçük bir hikâyesi Servet-I Fünûn'da yayınlanmış olan Safvetî Ziya'nın bundan başka Ma'lûmat'ta, Derûn-i Dil hikâyesi ile Fransız Edebiyatından Maupassant ve Emile Zola hakkında yazdığı iki yazı yayınlanmıştır. Ma'Iûmat'ın saray yanlısı olması ve bu doğrultuda yayın yapması, ayrıca bu dergide eski edebiyatçıların toplanmış olması, yeni edebiyat taraftan olan Safvetî Ziya'yı bu dergiye yazmak yerine Servet-i Fünûn'a yazmaya itmiştir. Bilindiği üzere Servet-Î Fünûn edebiyatta yenilikten yana tavır koymuş ve bu anlayışa bağlı olan herkese sayfalarını açmıştır. Sadrazam damatlığını ve Ma'lûmat'ı terk ederek yeni edebiyat taraftarı olan Servet-i Fünûn'a intisabı Safvetî Ziya'nın hayatındaki en büyük dönüm noktasıdır. İlk önceleri Servet-i Fünûn'da küçük hikâyeleri yayınlanan Safvetî Ziya, Halit Ziya ve Mehmet Rauf'un teşvikiyle, şöhretini sağlayacak olan Salon Köşelerinde adlı romanını tefrika eder. Bu eser, dönemin salonlarında yaşanan hayatı aksettirmesi açısından olduğu kadar, dili ve üslûbu açısından da önemli bir eserdir. Tevfik Fikret'in şiirleriyle kurmaya çalıştığı uygar, medenî dünyanın salonlarda ne tarzda cereyan ettiğini göstermesi yanında, o gün için medenî dünyayla en kısa yoldan temas edebildiğimiz bir mekânı ve o mekânda yaşayan hür dünyanın insanlarını tanıtması açısından da önemli bir eserdir. Eserde vatan, millet sevgisi aşk temasının ardına gizlenerek verilmiştir. Bu, devrin gerçeğinden kaynaklanan bir durumdur. Çünkü istibdat yönetimi bu konulara girilmesine müsâde etmemektedir. Devrin bu olumsuzluğunun yanında Servet-i Fünûn neslinin aşkı ve kadını sanatlarında her şeyden önde 482ÖZET VE DE?ERLENDİRME Kırımlı Rıfat Bey ailesinden olan Mustafa Safvetî Ziya, Musa Safvetî Paşa'nın torunu, Orman ve Maadin Müdürü Ahmet Ziya Bey'in oğludur. 1873'te İstanbul'da doğan Safvetî Ziya, ilk öğrenimini özel hocalardan tamamladıktan sonra Galasaray Sultanisi'ne verilir. Safvetî Ziya'nın babası Ahmet Ziya Bey Boğaziçi'nde Boyacıköy'de Kuleli Yalı diye bilinen görkemli bir yalıda oturmaktadır. Safvetî Ziya ve ablası Nezihe Hanımefendi bu yalıda dünyaya gelirler. Bahçe işlerini çok seven ve yalının etrafında kendi zevkine göre bir bahçe kuran Ahmet Ziya, aynı zamanda iyi eğitim görmüş, sanattan, edebiyattan ve özellikle müzikten anlayan, eğlenmekten hoşlanan biridir. Aynı zamanda Şûra-yı Devlet üyesi de olan Ahmet Ziya, gelip gitmek zor oluyor diyerek Beyoğlu'nda bir kira evi tutar. Yazlan yalıda kışları ise bu kira evinde oturan Ahmet Ziya, çocuklarının eğitimi ve öğretimine de özen göstermiş, onlara devrinin en ileri eğitimini aldırmıştır. (Ik öğretiminden sonra Galatasaray'a verilen Safvetî Ziya burada kendisi gibi sanat ve edebiyattan hoşlanan arkadaşlar edinmiş, Türk ve Fransız edebiyatının önde gelen eserlerini okumuş, edebî zevkini geliştirmiştir. Başarılı bir eğitim-öğretimden sonra bu okulun hem Fransızca hem de Türkçe bölümünden mezun olmuştur. Hariciye kalemine memur olarak giren yakışıklı, bilgili, görgülü genç, yine aynı yerde oturan ve zamanın sadrazamı Said 481Paşa'nın dikkatini çekmiş, memuriteye başlamasından henüz bir yıl geçmeden Şûra-yı Devlet üyeliği ile taltiflendirilmiş, aynı zamanda da Said Paşa'nın damadı olmuştur. Genç yaşta Şûra-yı Devlet üyesi ve sadrazam damadı olan Mustafa Safvetî Ziya, bu evlililikten ve sadrazam damatlığından pek mutlu olmaz. Ailenin tek erkek çocuğu olması ve özenle yetiştirilmesi onda çok sağlam bir izzet-i nefis duygusu geliştirdiğinden, sadrazam damatlığını bırakarak, Servet-i Fünûn'a intisap eder. Daha Servet-i Fünûn topluluğuna katılmazdan önce Onların Ruhu adlı küçük bir hikâyesi Servet-I Fünûn'da yayınlanmış olan Safvetî Ziya'nın bundan başka Ma'lûmat'ta, Derûn-i Dil hikâyesi ile Fransız Edebiyatından Maupassant ve Emile Zola hakkında yazdığı iki yazı yayınlanmıştır. Ma'Iûmat'ın saray yanlısı olması ve bu doğrultuda yayın yapması, ayrıca bu dergide eski edebiyatçıların toplanmış olması, yeni edebiyat taraftan olan Safvetî Ziya'yı bu dergiye yazmak yerine Servet-i Fünûn'a yazmaya itmiştir. Bilindiği üzere Servet-Î Fünûn edebiyatta yenilikten yana tavır koymuş ve bu anlayışa bağlı olan herkese sayfalarını açmıştır. Sadrazam damatlığını ve Ma'lûmat'ı terk ederek yeni edebiyat taraftarı olan Servet-i Fünûn'a intisabı Safvetî Ziya'nın hayatındaki en büyük dönüm noktasıdır. İlk önceleri Servet-i Fünûn'da küçük hikâyeleri yayınlanan Safvetî Ziya, Halit Ziya ve Mehmet Rauf'un teşvikiyle, şöhretini sağlayacak olan Salon Köşelerinde adlı romanını tefrika eder. Bu eser, dönemin salonlarında yaşanan hayatı aksettirmesi açısından olduğu kadar, dili ve üslûbu açısından da önemli bir eserdir. Tevfik Fikret'in şiirleriyle kurmaya çalıştığı uygar, medenî dünyanın salonlarda ne tarzda cereyan ettiğini göstermesi yanında, o gün için medenî dünyayla en kısa yoldan temas edebildiğimiz bir mekânı ve o mekânda yaşayan hür dünyanın insanlarını tanıtması açısından da önemli bir eserdir. Eserde vatan, millet sevgisi aşk temasının ardına gizlenerek verilmiştir. Bu, devrin gerçeğinden kaynaklanan bir durumdur. Çünkü istibdat yönetimi bu konulara girilmesine müsâde etmemektedir. Devrin bu olumsuzluğunun yanında Servet-i Fünûn neslinin aşkı ve kadını sanatlarında her şeyden önde 482ÖZET VE DE?ERLENDİRME Kırımlı Rıfat Bey ailesinden olan Mustafa Safvetî Ziya, Musa Safvetî Paşa'nın torunu, Orman ve Maadin Müdürü Ahmet Ziya Bey'in oğludur. 1873'te İstanbul'da doğan Safvetî Ziya, ilk öğrenimini özel hocalardan tamamladıktan sonra Galasaray Sultanisi'ne verilir. Safvetî Ziya'nın babası Ahmet Ziya Bey Boğaziçi'nde Boyacıköy'de Kuleli Yalı diye bilinen görkemli bir yalıda oturmaktadır. Safvetî Ziya ve ablası Nezihe Hanımefendi bu yalıda dünyaya gelirler. Bahçe işlerini çok seven ve yalının etrafında kendi zevkine göre bir bahçe kuran Ahmet Ziya, aynı zamanda iyi eğitim görmüş, sanattan, edebiyattan ve özellikle müzikten anlayan, eğlenmekten hoşlanan biridir. Aynı zamanda Şûra-yı Devlet üyesi de olan Ahmet Ziya, gelip gitmek zor oluyor diyerek Beyoğlu'nda bir kira evi tutar. Yazlan yalıda kışları ise bu kira evinde oturan Ahmet Ziya, çocuklarının eğitimi ve öğretimine de özen göstermiş, onlara devrinin en ileri eğitimini aldırmıştır. (Ik öğretiminden sonra Galatasaray'a verilen Safvetî Ziya burada kendisi gibi sanat ve edebiyattan hoşlanan arkadaşlar edinmiş, Türk ve Fransız edebiyatının önde gelen eserlerini okumuş, edebî zevkini geliştirmiştir. Başarılı bir eğitim-öğretimden sonra bu okulun hem Fransızca hem de Türkçe bölümünden mezun olmuştur. Hariciye kalemine memur olarak giren yakışıklı, bilgili, görgülü genç, yine aynı yerde oturan ve zamanın sadrazamı Said 481Paşa'nın dikkatini çekmiş, memuriteye başlamasından henüz bir yıl geçmeden Şûra-yı Devlet üyeliği ile taltiflendirilmiş, aynı zamanda da Said Paşa'nın damadı olmuştur. Genç yaşta Şûra-yı Devlet üyesi ve sadrazam damadı olan Mustafa Safvetî Ziya, bu evlililikten ve sadrazam damatlığından pek mutlu olmaz. Ailenin tek erkek çocuğu olması ve özenle yetiştirilmesi onda çok sağlam bir izzet-i nefis duygusu geliştirdiğinden, sadrazam damatlığını bırakarak, Servet-i Fünûn'a intisap eder. Daha Servet-i Fünûn topluluğuna katılmazdan önce Onların Ruhu adlı küçük bir hikâyesi Servet-I Fünûn'da yayınlanmış olan Safvetî Ziya'nın bundan başka Ma'lûmat'ta, Derûn-i Dil hikâyesi ile Fransız Edebiyatından Maupassant ve Emile Zola hakkında yazdığı iki yazı yayınlanmıştır. Ma'Iûmat'ın saray yanlısı olması ve bu doğrultuda yayın yapması, ayrıca bu dergide eski edebiyatçıların toplanmış olması, yeni edebiyat taraftan olan Safvetî Ziya'yı bu dergiye yazmak yerine Servet-i Fünûn'a yazmaya itmiştir. Bilindiği üzere Servet-Î Fünûn edebiyatta yenilikten yana tavır koymuş ve bu anlayışa bağlı olan herkese sayfalarını açmıştır. Sadrazam damatlığını ve Ma'lûmat'ı terk ederek yeni edebiyat taraftarı olan Servet-i Fünûn'a intisabı Safvetî Ziya'nın hayatındaki en büyük dönüm noktasıdır. İlk önceleri Servet-i Fünûn'da küçük hikâyeleri yayınlanan Safvetî Ziya, Halit Ziya ve Mehmet Rauf'un teşvikiyle, şöhretini sağlayacak olan Salon Köşelerinde adlı romanını tefrika eder. Bu eser, dönemin salonlarında yaşanan hayatı aksettirmesi açısından olduğu kadar, dili ve üslûbu açısından da önemli bir eserdir. Tevfik Fikret'in şiirleriyle kurmaya çalıştığı uygar, medenî dünyanın salonlarda ne tarzda cereyan ettiğini göstermesi yanında, o gün için medenî dünyayla en kısa yoldan temas edebildiğimiz bir mekânı ve o mekânda yaşayan hür dünyanın insanlarını tanıtması açısından da önemli bir eserdir. Eserde vatan, millet sevgisi aşk temasının ardına gizlenerek verilmiştir. Bu, devrin gerçeğinden kaynaklanan bir durumdur. Çünkü istibdat yönetimi bu konulara girilmesine müsâde etmemektedir. Devrin bu olumsuzluğunun yanında Servet-i Fünûn neslinin aşkı ve kadını sanatlarında her şeyden önde 482ÖZET VE DE?ERLENDİRME Kırımlı Rıfat Bey ailesinden olan Mustafa Safvetî Ziya, Musa Safvetî Paşa'nın torunu, Orman ve Maadin Müdürü Ahmet Ziya Bey'in oğludur. 1873'te İstanbul'da doğan Safvetî Ziya, ilk öğrenimini özel hocalardan tamamladıktan sonra Galasaray Sultanisi'ne verilir. Safvetî Ziya'nın babası Ahmet Ziya Bey Boğaziçi'nde Boyacıköy'de Kuleli Yalı diye bilinen görkemli bir yalıda oturmaktadır. Safvetî Ziya ve ablası Nezihe Hanımefendi bu yalıda dünyaya gelirler. Bahçe işlerini çok seven ve yalının etrafında kendi zevkine göre bir bahçe kuran Ahmet Ziya, aynı zamanda iyi eğitim görmüş, sanattan, edebiyattan ve özellikle müzikten anlayan, eğlenmekten hoşlanan biridir. Aynı zamanda Şûra-yı Devlet üyesi de olan Ahmet Ziya, gelip gitmek zor oluyor diyerek Beyoğlu'nda bir kira evi tutar. Yazlan yalıda kışları ise bu kira evinde oturan Ahmet Ziya, çocuklarının eğitimi ve öğretimine de özen göstermiş, onlara devrinin en ileri eğitimini aldırmıştır. (Ik öğretiminden sonra Galatasaray'a verilen Safvetî Ziya burada kendisi gibi sanat ve edebiyattan hoşlanan arkadaşlar edinmiş, Türk ve Fransız edebiyatının önde gelen eserlerini okumuş, edebî zevkini geliştirmiştir. Başarılı bir eğitim-öğretimden sonra bu okulun hem Fransızca hem de Türkçe bölümünden mezun olmuştur. Hariciye kalemine memur olarak giren yakışıklı, bilgili, görgülü genç, yine aynı yerde oturan ve zamanın sadrazamı Said 481romancılarından biri olan Halit Ziya'nın yolunda olan ve özellikle dil ve üslûpta onun gibi yazmaya çalışan Safveti Ziya, yazma tekniği, tip ve karakter yaratma, tahlil ve realist tasvirler yapma açısından ondan çok geridir. Hanım Mek tupları serisinde yayınladığı mektuplarla (bunlara mensur şiir/hikâye karışımı demek mümkün), Bir Safha-ı Kalp'te yer alan; Sevda-i Girizân, Bir Tesadüf, Bir Sergüzeşt, Bir Yâdla ve Kadın Ruhu'nda yayınlanmış hikayeleriyle Servet-i Fünûn edebiyatının göz yaşıyla yazılmış örneklerini vermiştir. Recaizâde ile başlayan“göz yaşı edebiyatı”, Servet-i Fünûn yıllarında Mehmet Rauf, Hüseyin Cahit, özellikle Safvetî Ziya ve Saffet Nezîhî ile sürmüştür. Onların bedbin ha yat görüşleri, marazîlikleri popüler edebiyatta yaygın bir şekil almıştır. Onların eserlerinden başlayarak cemiyeti etkisi altına alan bedbinlik ve marazîlik Kerime Nadir ve Muazzez Tahsinlerle günümüze kadar gelmiştir. 490
Özet (Çeviri)
Özet çevirisi mevcut değil.
Benzer Tezler
- Safveti Ziya hayatı ve eserleri
Başlık çevirisi yok
ZÜLFİYE GÜLTEKİN
Yüksek Lisans
Türkçe
1994
Türk Dili ve EdebiyatıAtatürk ÜniversitesiTürk Dili ve Edebiyatı Eğitimi Ana Bilim Dalı
PROF. DR. ŞERİF AKTAŞ
- Serveti Fünun dönemi Türk romanında batılılaşmanın sembolü olarak piyano
Piano as a symbol of westernization in Servet-i Fünun period Turkish novel
AHMET ALUMUR
Yüksek Lisans
Türkçe
2022
MüzikAtatürk ÜniversitesiMüzik Bilimleri Ana Sanat Dalı
DOÇ. DR. ŞEVKİ ÖZER AKÇAY
- Servet-i Fünûn romanında karamsarlık
Pessimism on the novel of the Servet-i Fünun
ZEYNEP ŞENER
Yüksek Lisans
Türkçe
2016
Türk Dili ve EdebiyatıGazi ÜniversitesiTürk Dili ve Edebiyatı Ana Bilim Dalı
DOÇ. DR. NEZAHAT ÖZCAN
- Safvetî Ziya: hayatı, romanları ve tiyatro eseri = Safvetî Ziya: his life, his novels and his play
Başlık çevirisi yok
A. MELDA ÜNER
Yüksek Lisans
Türkçe
1997
Türk Dili ve EdebiyatıBoğaziçi ÜniversitesiTürk Dili ve Edebiyatı Ana Bilim Dalı
PROF. DR. ZEYNEP KERMAN
- Servet-i Fünûn romancılarının romanlarında tasvir
Description in the novels of Servet-i Funun novelists
SELDA GÜREL
Doktora
Türkçe
2013
Türk Dili ve EdebiyatıSakarya ÜniversitesiTürk Dili ve Edebiyatı Ana Bilim Dalı
PROF. DR. HASAN AKAY