Geri Dön

Primer gergin omurilik sendromlu hastalarda kord serbestleştirilmesi ameliyatının üriner sistem semptomları ve ürodinami parametreleri üzerine etkisi

Başlık çevirisi mevcut değil.

  1. Tez No: 336771
  2. Yazar: SEVİM YENER TURAN
  3. Danışmanlar: DOÇ. DR. HALİL TUĞTEPE
  4. Tez Türü: Tıpta Uzmanlık
  5. Konular: Çocuk Cerrahisi, Pediatric Surgery
  6. Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
  7. Yıl: 2013
  8. Dil: Türkçe
  9. Üniversite: Marmara Üniversitesi
  10. Enstitü: Tıp Fakültesi
  11. Ana Bilim Dalı: Çocuk Cerrahisi Ana Bilim Dalı
  12. Bilim Dalı: Belirtilmemiş.
  13. Sayfa Sayısı: 91

Özet

AMAÇ: Gergin omurilik sendromu (GOS) konus medullarisin ucunun L1-L2 vertebra seviyesinde sonlanması gerekirken L1 vertebra seviyesinin altında anormal fiksasyonu olarak tanımlanır. Fiksasyon doğumsal olarak meydana gelirse primer GOS, herhangi bir intraspinal cerrahi sonrası skara bağlı olursa sekonder GOS olarak adlandırılır. Kordun normal fiksasyonunun olmamasının spinal kordda gerilmeye yol açtığı ve buna bağlı olarak da spinal kord ve sakral sinir köklerinde hipoksi ve iskemiye neden olduğu düşünülmektedir. (2) Bu patofizyolojik süreç ürolojik, nörolojik, iskelet-kas sistemini ilgilendiren değişik semptom ve bulgular ile sonuçlanır. Gergin omurilik sendromunda idrar kaçırma, bozulmuş mesane duyumu, işeme bozuklukları, vezikoüreteral reflü ve hidronefroz üriner sistem sorunları olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu çalışmada, primer gergin omurilik sendromu tanısıyla kord serbestleştirilmesi ameliyatı yapılan hastalarda, cerrahinin üriner sistem semptomları ile ürodinami parametrelerine olan etkisini (mesane hacmi, işeme basıncı, maksimum detrüsör basıncı, mesane kompliyansı ve postmiksiyonel rezidüel idrar miktarı) ve üriner sistem semptomları ile ürodinami parametreleri arasındaki ilişkiyi irdelemeyi amaçladık. Tüm bu bulguları ameliyat sonrası 3. ve 12. ayda değerlendirerek cerrahinin neden olduğu değişikliklere zamanın etkisini araştırdık. HASTALAR VE YÖNTEM: Bu çalışmaya Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Nöroşirurji ile Kartal Eğitim ve Araştırma Hastanesi Nöroşirurji kliniklerinde, primer GOS tanısı konularak cerrahi planlanan hastalar dahil edildi. Çalışmada yer alan 40 hastanın primer GOS tanısı, bu kliniklerce öykü, fizik muayene ve MRG sonuçları ile konuldu. Hastaların tanıları SEP ve ürodinamik inceleme ile de desteklendi. Tüm hastalara prospektif olarak ameliyat öncesi ve sonrası 3 ile 12. ayda ürolojik semptom sorgulaması ve ürodinamik inceleme yapılması planlandı. Ürodinamik çalı?mada mesane kapasitesi, işeme basıncı, maksimum detrüsör basıncı, kompliyans ve postmiksiyonel rezidüel idrar olmak üzere 5 parametre değerlendirildi. Hastalar üriner sistem semptomlarının ameliyat öncesi ve sonrası olup olmamasına göre 4 gruba ayrıldı. Bunlar; 1. grup: ameliyat öncesi üriner semptomu var, ameliyat sonrasında yok olan hastalar, 2. grup: ameliyat öncesi üriner semptomu var, ameliyat sonrası var olan hastalar, 3. grup: ameliyat öncesi üriner semptomu yok, ameliyat sonrasında var olan hastalar, 4. grup: ameliyat öncesi üriner semptomu yok, ameliyat sonrası yok olan hastalardan oluşturuldu. BULGULAR: Hastaların 25?i (% 62,5) kız, 15?i (% 37,5) erkek idi. Yaş aralığı 1,5-16 yaş ( ortalama: 7,2 yaş ) arasında saptandı. Ortalama takip süresi 2,8 yıl (1-6,6 yıl ) idi. Ameliyat öncesi ve sonrası ürolojik semptomda iyileşme olup olmamasına göre oluşturulan gruplara baktığımızda, 1. grupta 13 hasta, 2. grupta 11 hasta, 3. grupta 3 hasta ve 4. grupta 13 hasta olduğu saptandı. Hastaları ameliyat sonrası 3. ve 12. ayda üriner semptom açısından değerlendirdiğimizde, semptomatik açıdan 3. ile 12. ay arasında herhangi bir fark olmadığı görüldü. Ameliyat öncesi yapılan ürodinamik incelemede, hastaların yaşlarına göre hesaplanan BMK?nın % 0.5 oranında azalmış olduğu görüldü. Ameliyat sonrası bakılan ilk ölçümde BMK?nın % 2.6 oranında, ikinci ölçümde % 9.5 oranında artmış olduğu saptandı. Ameliyat öncesi işeme basıncı 40 cmH2O?nun üzeri (anormal) saptanan hasta sayısı 23 (% 62.2) kişi, ameliyat sonrası ilk ölçümde 22 (% 59.5) kişi, ameliyat sonrası ikinci ölçümde 16 (% 42.1) kişi olarak belirlendi. Ameliyat öncesi maksimum detrüsor basıncı 15 cmH2O?nun üzeri (anormal) saptanan hasta sayısı 33 (% 82.5), ameliyat sonrası ilk ölçümde 31 (% 77.5), ameliyat sonrası ikinci ölçümde 21 (% 52.5) kişi olarak belirlendi. Ameliyat öncesinde, hastaların işeme sonrası ölçülen rezidüel idrar miktarı BMK?nin %10?undan daha fazla olan hastaların sayısı 20 (% 50) kişi olarak belirlendi. Ameliyat sonrası ilk ölçümde 17 (% 42.5), ikinci ölçümde 15 (%37.5) hastanın, işeme sonrası rezidüel idrar miktarı var olarak raporlandı. Kompliyans değerlendirilmesinde kompliyans (

Özet (Çeviri)

AIM: While the spinal cord should end at the level of the L1-2 vertebra, tethered cord syndrome (TCS) is defined as the abnormal fixation of the conus medullaris below the level of L1. Primary TCS is the congenital abnormal fixation of the spinal cord while secondary TCS is due to scarring after any intraspinal surgery. It is thought that the abnormal fixation leads to stretching of the spinal cord which leads to hypoxia and ischemia of the spinal cord and the sacral nevre root. This pathophysiological process leads to urological, neurological and musculo-skeletal system signs and symptoms. TCS can present with urinary system problems such as incontinance, impaired bladder sensation, vesicoureteral reflux and hydronephrosis. In this study we evaluated the surgical urinary symptom scores and its effect on urodynamic parameters (bladder volume, voiding pressure, maximum detrussor pressure, bladder compliance and postvoiding residue) and compared urinary system symptoms with urodynamic parameters in patients had spinal cord release surgery due to TCS. All patients were evaluated at 3rd and 12th postoperative months to determine the effect of surgery over time. PATIENTS AND METHOD: Patients operated on due to primary TCS at the Neurosurgery clinics of Marmara University School of Medicine and Kartal Education and Research Hospital were included in this study. The 40 patients? TCS diagnosis was made with clinical history, physical examination and MRI results. Diagnosis was supported by SEP and urodynamic findings. All patients were prospectively followed and urological symptom questioning and urodynamic studies were planned for 3rd and 12th postoperative months. Five parameters ? bladder capacity, voiding pressure, maximum detrussor pressure, compliance and postvoiding residual urine, were evaluated on urodynamic studies. Patients were seperated into 4 groups according to the presence of urinary symptoms before and after surgery. (Group 1: preop urinary symptoms positive, postop urinary symptoms negative; Group 2: preop urinary symptoms pozitive, postop urinary symptoms positive; Group 3: preop urinary symptoms negative, postop urinary symptoms positive; Group 4: preop urinary symptoms negative, postop urinary symptoms negative.) RESULTS: Twenty-five females (62,5%) and 15 males (37.5%) were included in the study. The average age was 7.2 years (range 1.5 ? 16 years.) The average follow up time was 2.8 years (1 - 6.6 years.) There were 13 patients in group 1, 11 in group 2, 3 in group 3 and 13 in group 4. When compared at 3rd and 12th postoperative months we found no difference in urinary symptoms. Preoperative urodynamic studies showed that the bladder capacity was 0.5% lower than the expected capacity calculated by age. The bladder capacity was found to be 2.6% and 9.5% more than the expected capacity at the 3rd and 12th postoperative months, respectfully. Voiding pressure over 40 cmH2O (abnormal) was found in 23 (62.2%) patients preoperatively and this rate decreased to 59.5% (n=22) and 42.1% (n=16) at the 3rd and 12th postoperative months. There were 33 patients (82.5%) with a maximum detrussor pressure above 15 cmH2O (abnormal) preoperatively. At the postoperative 3rd and 12th months, this rate decreased to 77.5% (n=31) and 52.5% (n=21) respectfully. There were 20 patients (50%) with residual urine that was measured to be 10% more than their expected bladder capacity. At the postoperative 3rd and 12th months, the rate decreased to 42.5% (n=17) and 37.5% (n=15) respectfully. When compliance was evaluated, an abnormal complience was noted (

Benzer Tezler

  1. Gergin omurilik sendromlu hastalarda preop ve postop motor uyarılmış potansiyel, elektrofizyolojik iletim çalışmaları,nörolojik muayene ve lumbosakral MRG tetkiklerinin karşılaştırılması

    Pre-operational and post-operational motor stimulated potential, electrophysiological conduction studies in patients with tethered cord syndrome, neurological examination and comparison of lumbosacral MRG investigations

    ÜMMÜ SERPİL SARI

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2013

    NörolojiCelal Bayar Üniversitesi

    Nöroloji Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. DENİZ SELÇUKİ

  2. Gergin omurilik sendromuna eşlik eden terminal sirengomiyeli

    Terminal syringomyelia in association with tethered cord syndrome

    ILGAZ KAAN ERKAN

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    1998

    Nöroşirürjiİstanbul Üniversitesi

    Nöroşirürji Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. FARUK ÜNAL

  3. Miyofasiyal ağrı sendromunda ESWT (Ekstracorporeal Shock Wave Therapy) ve US (Ultrason)'Un tedavi etkinliklerinin karşılaştırılması: Plasebo kontrollü çalışma

    Comparison Of the effectiveness of ESWT andultrasound treatments in myofascial pain syndrome: Plasebo controlled study

    SEMRA AKTÜRK

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2012

    Fiziksel Tıp ve RehabilitasyonFırat Üniversitesi

    Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Ana Bilim Dalı

    DOÇ. DR. ARZU KAYA

  4. Primer kalça ve diz artroplastisi ameliyatı yapılan hastalarda postoperatif antiemetik kullanımının retrospektif analizi

    Investigation of anti-emetic drugs use after hip and knee surgery

    ÖMER ASİOĞLU

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2023

    Anestezi ve ReanimasyonErciyes Üniversitesi

    Anesteziyoloji Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. KUDRET DOĞRU

    DOÇ. DR. ÖZLEM ÖZ GERGİN

  5. Primer dismenorede kinezyo bantlama ve yaşam stili değişikliklerinin ağrı, vücut farkındalığı ve yaşam kalitesi üzerine etkisi

    The effect of kinesio taping and lifestyle changes on pain, body awareness and quality of life in primary dysmenorrhea

    HANİFE DOĞAN

    Doktora

    Türkçe

    Türkçe

    2019

    Fizyoterapi ve RehabilitasyonHacettepe Üniversitesi

    Temel Fizyoterapi Ve Rehablitasyon Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. TÜRKAN AKBAYRAK