Kontrollü overyan hiperstimülasyon uygulandığında iyi cevap veren (Good responder) ve zayıf cevap veren (Poor responder) infertil hastalardaki fsh reseptör polimorfizmlerinin, fertil kadınlardaki fsh reseptör polimorfizmleri ile karşılaştırılması
Comparison of fsh reseptor polymorphismis between infertile women (Poor responders and good responders after controlled ovarian hyperstimulation) and fertile women
- Tez No: 346860
- Danışmanlar: DOÇ. DR. MEHMET ŞİMŞEK
- Tez Türü: Tıpta Uzmanlık
- Konular: Kadın Hastalıkları ve Doğum, Obstetrics and Gynecology
- Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
- Yıl: 2011
- Dil: Türkçe
- Üniversite: Akdeniz Üniversitesi
- Enstitü: Tıp Fakültesi
- Ana Bilim Dalı: Kadın Hastalıkları ve Doğum Ana Bilim Dalı
- Bilim Dalı: Belirtilmemiş.
- Sayfa Sayısı: 96
Özet
FSHR'yi (follikül stimulan hormon reseptörü) kodlayan genler kromozom 2'de bulunmaktadır. Burada oluşan noktasal değişiklikler, FSH reseptör geninin dizilimindeki aminoasit sıralamasında değişiklik oluşturacak ve dolayısıyla genin işlevinde de değişiklik oluşturacaktır. Bu oluşan değişikliklerden bazıları reseptörün fonksiyonlarının artmasına neden olurken bazıları ise azalmasına neden olabilmektedir. Aktive edici mutasyonlar, FSH'nin az seviyelerinde, hatta yokluğunda bile FSHR aktivasyonuna yol açabilirler. Bu aktive edici mutasyonlar bazen, FHSR'nin başka tropik hormonlara da cevap vermesine yol açabilir (TSH gibi). İnaktive edici mutasyonlar reseptor ligand etkileşimini bozarak etki gösterebildiği gibi, FSH'ye bağlı oluşan sinyal iletiminini de bozarak etki gösterebilir. Bu oluşan etki derecesi değişkendir. Total blok ta oluşabilir, minimal etki azalması da oluşabilir. FSHR inaktive edici mutasyonları primer veya sekonder amenore, infertilite ve prematür overyan sendroma (POF) yol açabilmektedir. Tam tersi olarak ta aktive edici mutasyonlar, eksojen FSH hormonu verilsin veya verilmesin overyan hiperstimülasyon sendromuna (OHSS) yol açabilmektedirler. Nokta mutasyonlarının yanında, FSHR gen polimorfizmleri (özellikle codon 307 ve 680) oluştuğu zaman eksojen verilen FHS hormonuna yanıtta değişiklikler gözlenebilmektedir. Bu durum da yardımcı üreme teknikleri uygulanırken tedavi yanıtının değişiklikler göstermesine neden olabilmektedir. Biz çalışmamızda FSH resptöründe oluşabilen polimorfizm tiplerinin fertiliteye ve yardımcı üreme tekniklerindeki cevaba olan etkisini inceledik. Çalışmamız, Mayıs 2009 ve Kasım 2010 tarihleri arasında Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Anabilim Dalına başvuran hastalarda yapıldı. Kontrol grubuna, daha önce herhangi bir KOH protokolü uygulanmadan gebe kalmış hastalar seçildi. Çalışmaya katılan kontrol grubu hastalarının hepsinde korunmasız ilişkiye başlanmasından en fazla bir yıl sonra gebelik oluşmuştur. Good responder olarak belirlenen kategoriye alınan hastalarda bir infertilite tedavisi almış olmak ve bu tedaviye yanıt olarak elde edilen oosit sayısının 3'ün üzerinde olma kriteri arandı. Ayrıca verilen infertilite tedavisi sonucunda yeterli E2 seviyesi olmayan (E2 ≤ 660 pg/mL) hastalar bu gruba dahil edilmedi. Poor responder olarak belirlediğimiz gruba ise dahil olma kriterleri olarak KOH sonrasında elde edilen oosit sayısının 3 ve daha az olması ve tedavi sonunda ulaşılan E2 seviyesinin 660 pg/mL'den az olması şeklinde belirlendi. Tüm gruplarda yaş aralığı 23 ile 39 arasında tutuldu. Olguların genomik DNA'ları, periferal kandan modifiye non-enzimatik metod ile izole edildi. PCR reaksiyonu, Bio-Rad (MyCycler) ve PCR System 9700 (Gene Amp®) marka PCR cihazlarında gerçekleştirildi. Denatüre edilen PCR ürünleri ABI 3130 dizileme cihazına yüklenerek sonuçlar ABI sequence analysis v3.1 yazılım programında değerlendirildi. Veriler SPSS (version 18.0)( SPSS Inc., Chicago, USA) kullanılarak analiz edildi. Örneklemi tanımlamak için frekans dağılımı, ortalama, standart sapma gibi tanımlayıcı istatistikler kullanıldı. Farklılık bulunduğunda farklı grupların belirlenmesinde Bonferronni düzeltmesi yapılarak Mann-Whitney testi kullanıldı. Demografik özelliklerine ilişkin değerlerin karşılaştırılmasında iki ortalama arası fark testi ya da Mann-Whitney U testi kullanıldı. Gruplara göre genotiplerin karşılaştırılmasında Ki-kare testi kullanıldı. Analizlerde farklılıkların belirlenmesi için % 95 anlamlılık düzeyi (ya da α=0.05 hata payı) kullanıldı. Kontrol grubunda görülen hem Ala307Thr polimorfizmi hem de Ser680Asn polimorfizmi kendi içlerinde değerlendirildiğinde heterozigot polimorfizmin daha sık görüldüğü belirlendi. Kontrol grubunda Ala307Thr polimorfizmi için G/A genotip sıklığı %51 iken, Ser680Asn polimorfizmi için bu oran %53 olarak belirlenmiştir [Ser680Asn G/A polimorfizmi anlamlı şekilde (p=0,001) daha yüksek, Ala307Thr G/A polimorfizmi anlamlı şekilde (p=0,001) daha yüksek]. Çalışmamızda good responder grubunda Ala307Thr polimorfizminde homozigot polimorfizm oranı istatistiksel olarak anlamlı bir şekilde daha az görüldüğünü saptadık (p=0,013). Aynı şekilde good responder grubunda Ser680Asn polimorfizminde de homozigot genotipin (A/A) istatistiksel olarak anlamlı bir şekilde daha az olduğu saptadık (p=0,013). Poor responder grubundaki hasta sayılarını da istatistiksel açıdan karşılaştırdık. Poor responder grubumuza Ser680Asn polimorfizmi açısından bakıldığında heterozigot polimorfizmin anlamlı bir şekilde yüksek olduğunu saptadık (p=0,031). Kontrol grubu, good responder ve poor responder grupları arasında polimorfizmler karşılaştırıldığında istatistiksel olarak anlamlı farklılık saptanmıştır. Good responder grubunda hem Ser680Asn hem de Ala307Thr polimorfizmleri açısından homozigot polimorfizmin belirgin az görüldüğünü saptadık (p
Özet (Çeviri)
Genes coding FSHR, are on chromosome 2. Any changes occuring at these points will cause changes in amino acid arrengement in FSH receptor genes and this, as a result, will change the function of the gene. While some of these changes will result in an increase in receptor functions, some others result in a decrease in the same functions. Activating mutations may result in FSHR activation at low levels of FSH, or even in the absence of it. Sometimes these activating mutations may result in FSHR responding to other thropic hormones (e.g. TSH). Inactivating mutations may show effect by spoiling receptor ligand interaction; at the same time, these may also be effective by spoiling the signal transmission formed by FSH. The level of this resulting effect is changeable. A total bloc or a minimum effect may form. FSHR inactivating mutations may cause primer or seconder amenorrhea, infertility and premature overian syndrome (POF). On the contrary, activating mutations may cause overian hyperstimulation syndrome (OHSS), whether exogen FSH hormone is given or not. Besides point mutations, when FSHR gene polymorphisms are formed (especially codon 307 and 680), changes in response to exogen FSH hormone are observed. These results in changes in treatment response when artificial reproduction techniques are applied. In our study, we investigated the effect of the response in artificial reproduction techniques and fertility of polymorphism types formed in FSH receptor. The study involved patients at the department of Gynecology and Obstetrics in Akdeniz University between May 2009 – November 2010. Control group involved patients who became pregnant without any controlled ovarian stimulation treatment (COS) before. In all of the control group patients pregnancy occured at most one year later after intercourse. In patients taken into the category as good responder a criterium of having taken an infertility treatment and an oocyte count above 3 obtained as a response to this treatment was sought. Besides, patients without sufficient E2 level (E2 ≤ 660 pg/ml) as a result of infertility treatment were not included in this group. Criterium for being included in the group defined as poor responder was determined as oocyte count 3 or less at the end of controlled ovarian stimulation treatment and E2 levels less than 660 pg/ml after treatment. In all groups age interval was 23-39. Genomic DNA's of the patients was isolated from venous blood by modified non-enzymatic method. PCR reaction was carried out using Bio-Rad (MyCycler) and PCR Systems 9700 (Gene Amp) PCR instruments. Denaturated PCR products were loaded to ABI 3130 serial instrument and the results were evaluated using ABI squence analysis V3.1 software package. Data were analyzed using SPSS (version 18.0) (spss Inc., Chicago, USA). To evaluate the model definitional statistics such as frequency distribution, mean, standard variation were used. When disfferences were found, Bon ferronni correction was applied and Mann-Whithney test was used to determine different groups. Related to demographic features, in comparing the values, difference test between two means or Mann-Whitney U test was used. In comparing genotypes according to groups Ki-square test was used. To determine the differences in analysis 95% significance level (or α=0.05 error level) was used. When Ala307Thr polymorphism and also the Ser680Asn polymorphism seen in control groups were evaluated in itself, it was determined that heterozygot polymorphism was more frequent. Frequency of occurence for G/A genotype in Ala307Thr polymorphism in the control group was 51%, whereas this value was 53% for Ser680Asn polymorphism [Ser680Asn G/A polymorphism significantly (p=0.001) higher, Ala307Thr G/A polymorphism significantly (p=0.001) higher]. In our study, we determined that in good responder group, homozygot polymorphism ratio in Ala307Thr polymorphism was statistically less frequently seen in a significant way (p=0.013). It was also determined that in good responder group homozygot genotype (A/A) in Ser680Asn polymorphism was statistically less frequently seen in a significant way (p=0.013). Patient numbers in poor responder group was also statistically compared. In poor responder group heterozygot polymorphism in Ser680Asn polymorphism was significantly higher (p=0.031). When polymorphisms between control groups, good responder and poor responder groups were compared statistically significant differences were found. In good responder group in both Ser680Asn and Ala307Thr polymorphisms, homozygot polymorphism were seen less frequently (p
Benzer Tezler
- Kontrollü Overyan Hiperstimülasyon (KOH) uygulanan Olgularda Overyan Hiperstimülasyon Sendromu (OHSS) görülme insidansı
Incidence of Ovarian Hyperstimulation Syndrome (OHSS) in cases subjected to Controlled Ovarian Hyperstimulation
HÜSEYİN KUNTER TATAR
Tıpta Uzmanlık
Türkçe
2011
Kadın Hastalıkları ve DoğumÇukurova ÜniversitesiKadın Hastalıkları ve Doğum Ana Bilim Dalı
YRD. DOÇ. DR. İBRAHİM FERHAT ÜRÜNSAK
- Kontrollü overyan hiperstimulasyon ile intrauterin inseminasyon sikluslarında hcg ile ovulasyon tetikleme gününde serum progesteron düzeylerinin gebelik oranları ile ilişkisi
The relationship of serum progesterone levels with controlled overyan hyperstimulation and intrauterine insemination cycles of ovulation trigger days
BAŞAK DAĞDELEN
Tıpta Uzmanlık
Türkçe
2020
Kadın Hastalıkları ve DoğumTrakya ÜniversitesiKadın Hastalıkları ve Doğum Ana Bilim Dalı
PROF. DR. KORAY ELTER
- Kontrollü overyan hiperstimulasyon, ıcsı-et uygulanan zayıf over yanıtlı infertil hastalarda multidoz gnrh antagonisti ile uzun agonist protokollerinin karşılaştırılması
Başlık çevirisi yok
AYBİKE TAZEGÜL
Tıpta Uzmanlık
Türkçe
2007
Kadın Hastalıkları ve DoğumSelçuk ÜniversitesiKadın Hastalıkları ve Doğum Ana Bilim Dalı
DOÇ.DR. HÜSEYİN GÖRKEMLİ
- Farklı kontrollü overyan hiperstimulasyon protokollerinin follikülogenezde rol oynayan folliküler sıvı markırları üzerine etkisi
The effect of the different types of controlled ovarian hyperstimulation protocols on the follicular fluid markers that play a role in folliculogenesis
AYŞENUR KAYA KAHVECİ
Tıpta Uzmanlık
Türkçe
2010
Kadın Hastalıkları ve DoğumAnkara ÜniversitesiKadın Hastalıkları ve Doğum Ana Bilim Dalı
DOÇ. DR. CEM S. ATABEKOĞLU
- İn vitro fertilizasyon sikluslarında overyan yanıtın prediksiyonunda anti-mülleryan hormon ve sitokinlerin yeri
Impact of antimullerian hormone and cytokines in prediction of in vitro fertilization outcome
RAŞİT İLHAN
Tıpta Uzmanlık
Türkçe
2014
Kadın Hastalıkları ve DoğumFırat ÜniversitesiCerrahi Tıp Bilimleri Bölümü
YRD. DOÇ. DR. ZEHRA SEMA ÖZKAN