Açık lateral internal sfinkterotomi sonrası anal inkontinans gelişmesi için risk faktörleri ve inkontinans gelişen hastalarda yaşam kalitesi
Başlık çevirisi mevcut değil.
- Tez No: 387011
- Danışmanlar: PROF. DR. MUSTAFA ÖNCEL
- Tez Türü: Tıpta Uzmanlık
- Konular: Genel Cerrahi, General Surgery
- Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
- Yıl: 2006
- Dil: Türkçe
- Üniversite: Sağlık Bakanlığı
- Enstitü: Dr. Lütfi Kırdar Kartal Eğitim ve Araştırma Hastanesi
- Ana Bilim Dalı: Genel Cerrahi Ana Bilim Dalı
- Bilim Dalı: Belirtilmemiş.
- Sayfa Sayısı: 52
Özet
Anal fissür, anal bölgenin en sık görülen patolojilerinden olup, anal verge ile linea dentata arasındaki skuamöz epitel ile döşeli anal kanalda dikey doğrultuda çatlak, yırtık şeklinde bir lezyondur. Anal fissüre her yaşta rastlanabilirse de en sık genç ve orta yaşlarda rastlanır. Cinsiyet dağılımı açısından önemli bir fark yoktur1,2 . Anal fissür tanısı konduktan sonra topikal medikal uygulamalardan cerrahi sfinkterotomiye kadar uzanan birçok tedavi seçeneği bulunmaktadır. Fissür tedavisinde amaç, anal sfinkterdeki spazmı azaltmak veya ortadan kaldırmaktır. Anal fissür tedavi edilmezse ilerleyen zamanlarda fissüre ait komplikasyonlar ortaya çıkabilir, bu da hastanın yaşam kalitesini düşürür 2,3. Birçok çalışmada anal fissürün iskemik orijinli olduğu, cerrahi veya kimyasal olarak anal sfinkter basıncının düşürülmesi ile anal fissürün iyileşeceği iddia edilmiştir. Kronik Anal fissürlerin tedavisi esas olarak cerrahidir. Cerrahi tedavide günümüze kadar çok sayıda yöntem uygulanmıştır. Bunların bir kısmı , halen uygulanmakta olup bir kısmı ise artık günümüzde kullanılmamaktadır. Cerrahi metodlardan lateral internal sfinkterotominin (LİS) diğer metodlara üstünlüğü Hawley, Hoffman ve Goligher 15,61 tarafından ispatlanmıştır.Bu çalışmaya Dr.Lütfi Kırdar Kartal Eğitim Araştırma Hastanesi Genel Cerrahi Kliniklerinde Ocak 2003 ile Aralık 2005 yılları arasında, kronik anal fissür tanısı ile açık lateral internal sfinkterotomi (LİS) operasyonu uygulanan hastalar retrospektif olarak dahil edilmişlerdir. Bu çalışmada, hastanemizde 2003-2005 yılları arasında açık LİS ( Lateral İnternal Sfinkteretomi ) operasyonu uygulanan, ameliyattan bir ay önce herhangi bir anal inkontinans öyküsü olmayan ,telefonla ulaşabildiğimiz toplam 253 hasta değerlendirmeye alınmıştır. Kronik anal fissür tedavisinde uygulanan açık lateral internal sfinkterotomi sonrası Wexner skoruna göre inkontinans gelişimini etkileyebilecek faktörler (yaş,cinsiyet,vaginal doğum öyküsü,ek prosedur,operator tecrübesi) ve açık LİS sonrası inkontinans gelişen hastaların yaşam kaliteleri incelenmiştir.
Özet (Çeviri)
This study aims to evaluate the risk factors for incontinence after lateral internal sphincterotomy (LIS) and assess quality of life in different levels of incontinence. Methods: All consecutive patients (n = 253) with chronic anal fissure who underwent LIS between 2003 and 2006 were retrospectively reviewed. All patients were questioned for possible anal incontinence according to the Wexner Incontinence Score (WIS). Demographics, vaginal delivery history, additional procedures and surgeon's experience were evaluated as risk factors. Endoanal ultrasound (EUS) was performed in incontinent patients to assess the thickness of the remaining internal sphincter and to evaluate any injury in the external sphincter. Quality of life was questioned with SF-36. Results: Twenty-eight (11.7%) patients suffered from incontinence (mean WIS = 3.6 8 2.5). The search for a risk factor was unsuccessful when continent and incontinent groups were compared. In subgroup analyses, patients were found to be suffering from mild (WIS ! 5, n = 19) or severe (WIS 1 5, n = 9) incontinence. Vaginal delivery history was found more often in the severely incontinent subgroup than in the continent group (p ! 0.05). Also, vaginal delivery history and the additional procedures were more frequently observed in the severely incontinent subgroup than in the mildly incontinent subgroup. EUS did not find any external sphincter injury in these cases. WIS had negative correlations with the physical and mental component scores of SF-36. Conclusion: In our opinion, the threat for incontinence is unpredictable; however, vaginal delivery history may increase the risk of severe incontinence.Çalışmamızda anal inkontinans Wexner skorlama sistemiyle değerlendirilmiştir. Wexner skoru 1 veya daha fazla olan tüm hastalar inkontinanslı olarak kabul edilmiştir. İnkontinanslı - 43 - hastalarımızın ortalama Wexner skoru 3.61 ± 2.47 idi. En yüksek Wexner skoru bir hastamızda tespit edilen 10 idi. Çalışmamızda yaş ortalaması 37.06±9.82 idi. En genç hastamız 18 yaşındayken en yaşlı hastamız 67 yaşındaydı. İnkontinans gelişen hastalarımızda ise yaş ortalaması 36.88±9.80 olarak tespit edildi. İnkontinans gelişmeyen hastaların ortalama yaşı ise 38.5±10.07 idi. İki grup arasında yapılan karşılaştırmada ise yaş açısından istatistiksel olarak anlamlı bir fark yoktu (p>0.05). Bu sonuç lateral internal sfinkterotomi sonrası inkontinans gelişmesinde yaşın bir risk faktörü olmadığını göstermektedir. Çalışmamızda ki hastaların yalnızca %32 (81 hasta) si erkekti. Bu oran literatürde bir çok çalışmada %50 ye yakındır. Bizim çalışmamız cinsiyet açısından literatürden oldukça farklı bir sonuç vermiştir. İnkontinans gelişen hastaların %28,6 (8 hasta) sı erkekti. İnkontinans gelişmeyen hastaların ise %32,4 (73 hasta) ü erkekti. Cinsiyet açısından iki grup kıyaslandığında istatistiksel olarak anlamlı bir fark tespit edilmedi (p>0.05) . Bu sonuç lateral internal sfinkterotomi sonrası inkontinans gelişiminde cinsiyetin bir risk faktörü olmadığını göstermektedir. Çalışmamızda ki 172 kadının 89 (%51,7) ında ameliyat öncesi dönemde vajinal doğum öyküsü mevcuttu. İnkontinans gelişmeyen 78 (%51,3) kadın hastada vajinal doğum öyküsü vardı. İnkontinans gelişen kadın hastaların ise 11 (%55) inde vajinal doğum öyküsü vardı. Vajinal doğum öyküsü açısından iki grup kıyaslandığında istatistiksel olarak anlamlı bir fark tespit edilmedi (p>0.05). Bu sonuç lateral internal sfinkterotomi sonrası inkontinans gelişiminde vajinal doğum öyküsünün bir risk faktörü olmadığını göstermektedir. Çalışmamızda retrospektif olarak incelenen ameliyat bilgilerinden iki değişken (uygulanan ek prosedürler ve operatörün tecrübesi) irdelenmiştir. İnkontinans gelişmeyen hastaların 64 (%28,4) ünde lateral internal sfinkterotomi sırasında ek prosedür (Hemorroidektomi, fistülotomi, polipektomi) uygulanmışken, inkontinans gelişen hastaların 7 (%25) sinde ek prosedür uygulanmıştı. Ek prosedür (Hemorroidektomi, fistülotomi, polipektomi) varlığı açısından iki grup kıyaslandığında istatistiksel olarak anlamlı bir fark tespit edilmedi
Benzer Tezler
- Anal fissürlü hastalarda isosorbit dinitrat ile lateral internal sfinkterotominin klinik iyileşme ve anal kanal istirahat basıncına etkilerinin karşılaştırılması
Başlık çevirisi yok
GÜRDAL ÖREN
Tıpta Uzmanlık
Türkçe
2000
Genel CerrahiÇukurova ÜniversitesiGenel Cerrahi Ana Bilim Dalı
PROF.DR. EMİN UĞUR ERKOÇAK
- Kronik anal fissürlü hastalarda erus ve anal manometri ile yapılan ölçümlerle sfinkter basıncı ve anal uzunluğunun ameliyat kararına ve postoperatif sürece etkisi
The effect of sphincter pressure and anal length on the decision of surgery and postoperative process by measurements with erus and anal manometry in patients with chronic anal fissure
FADİME KUTLUK
Tıpta Uzmanlık
Türkçe
2022
Genel Cerrahiİstanbul Üniversitesi-CerrahpaşaGenel Cerrahi Ana Bilim Dalı
PROF. DR. ASİYE PEREK
- Kronik anal fissürün cerrahi tedavisinde spinal veya lokal anestezi altında açık ve kapalı teknikle lateral internal sfinkterotomi
Başlık çevirisi yok
D. RASİM BİLECEN
Tıpta Uzmanlık
Türkçe
2004
Genel CerrahiGaziantep ÜniversitesiGenel Cerrahi Ana Bilim Dalı
YRD. DOÇ. DR. İLYAS BAŞKONUŞ
- Kalkaneus kırıklarında cerrahi yöntemlerle tedavi edilen hastaların klinik, radyolojik ve fonksiyonel sonuçları
Clinical, radiological and functional outcomes of patients with calcaneal fractures treated with open and close surgical techniques
AHMET DEMİREL
Tıpta Uzmanlık
Türkçe
2023
Ortopedi ve TravmatolojiNecmettin Erbakan ÜniversitesiOrtopedi ve Travmatoloji Ana Bilim Dalı
DOÇ. DR. AHMET FEVZİ KEKEÇ