Geri Dön

Technology-led evolution of interior space: Interiors becoming products

Teknoloji ile değişen mekanlar: İç mekanların ürünleşmesi

  1. Tez No: 421277
  2. Yazar: SENA SEMİZOĞLU
  3. Danışmanlar: DOÇ. DR. ÇİĞDEM KAYA
  4. Tez Türü: Yüksek Lisans
  5. Konular: Endüstri Ürünleri Tasarımı, Mimarlık, Industrial Design, Architecture
  6. Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
  7. Yıl: 2015
  8. Dil: İngilizce
  9. Üniversite: İstanbul Teknik Üniversitesi
  10. Enstitü: Fen Bilimleri Enstitüsü
  11. Ana Bilim Dalı: Endüstri Ürünleri Tasarımı Ana Bilim Dalı
  12. Bilim Dalı: Belirtilmemiş.
  13. Sayfa Sayısı: 147

Özet

Günümüzde Bilgi ve İletişim Teknolojileri (BIT) hayatın her alanında karşımıza çıkmaktadır. Bu teknolojiler kendilerinden önceki birçok teknoloji gibi hayata dahil olurken alışkanlıkları değiştirmekte ve değişen alışkanlıklar ve trendler doğrultusunda ürün ve mekan algıları ve tasarımları da değişmektedir. İnsan-Bilgisayar Etkileşimi alanı gelişen teknolojiler doğrultusunda insanlara bu teknolojileri daha kolay ve verimli kullanabilmek amacıyla araştırmalar yapılan bir alandır. Bu alandaki çalışmalar arayüz, yapay zeka, sanal gerçeklik gibi birçok çalışmayı kapsamaktadır. Kullanıcı arayüzleri İnsan-Bilgisayar Etkileşimi alanında önemli bir yer tutmuştur. Her bir işlem için ezberlenen komutların girilerek işlem yapıldığı komut tabanlı sistemlerden genel kullanıma daha uygun olan Pencere, İkon, Menu ve İşaretçi (Windows, Icons, Menus and Pointers [WIMP]) arayüzlerine geçilmiştir. Bu dönemde bilgisayarlarla etkileşim klavye, fare ve ekranlar aracılığıyla olmuştur ve Grafik olarak ifadeleştirme büyük önem kazanmıştır. Komut tabanlı kullanıcı arayüzlerinden sonra Grafik Tabanlı Kullanıcı Arayüzleri gelmiştir. Grafik tabanlı arayüzlerin insanların yüzyıllar boyu bilişsel olarak geliştirdiği duyu derinliğini karşılayamaması, teknolojiyle etkileşimi yapay bir hale getirmiş ve görme öncelikli olmak üzere görme ve duyma duyularını öne çıkarmıştır. Çeşitli teknoloji alanlarındaki gelişmelerle diğer duyulara da hitap edebilecek dijital algılama sistemleri geliştirilmektedir. Bunların da verdiği olanaklarla Tangible (Somut) kullanıcı arayüzleri geliştirilmeye başlanmıştır. Gerçek hayattaki objeler dijital ortamdaki modellemelerle eşleştirilerek eş zamanlı değişimlerin yapılması sağlanmaktadır. Bu arayüzlerde de gerçek hayatta varolan objelerin rijitliği, dijital ortamların esnekliğini karşılayamadığından zorluklar doğmaktadır. Bu alandaki araştırmacılar, yeni nesil kullanıcı arayüzlerinin malzeme, üretim vb alanlarda yapılan araştırmalarla birlikte daha esnek malzemeleri olası kılarak dijital esneklik ve somut rijidite dengesini kurmasını beklemektedir. Arayüzlerden farklı olarak Bilgi ve İletişim Teknolojileri hayatımıza“akıllı”kavramını da getirmiştir. Akıllı olarak tabir edilen ürünler genellikle birden fazla işi yapmaya yarayan bilgisayar sistemleri gömülü ürünlerdir. Burada akıllı sıfatı kullanılırken gerçek bir zekanın doğaçlama ve hızla gereken bilgileri süzme yeteneklerinin karşılanmadığını belirtmek gerekmektedir. Bilgisayar sistemlerinin çevrelerini algılamaları sağlanabilmekle beraber gerçek akıl göstergesi olan hareketlerde bulunmaları şu an için gerçekleşebilir değildir, programlandıkları ölçüde zekilerdir. Yapay zeka araştırmaları ile insan gibi komplike ve basit düşünceleri bir arada üretebilen sistem tasarımları amaçlanmaktadır. Ancak insan zekasının esnekliği ve programlanmadan da çeşitli hareketleri uyarlayarak çözümler sunma yeteneği henüz yapay olarak gerçekleştirilememektedir. Bilgi ve İletişim Teknolojilerinin getirdiği bir başka kavram da 'sanal gerçeklik'tır. Dijital olarak var edilen bu gerçeklik, görsel algıların çeşitli kandırmacalar kullanılarak manipüle edilmesi ile inandırıcılık kazanmaktadır. 80 ve 90lı yıllarda bilimkurgu konseptlerinin de etkisiyle araştırmalarda ön planda yer alsa da, insanların yapay bir ortamla ilişkide bulunurken duyularını tam anlamıyla kullanamamaları ve gerçek dünyaya tamamen bir alternatif olarak sunulması bu alandaki çalışmaların arttırılmış gerçeklik gibi alanlara kaymasına sebebiyet vermiştir. Arttırılmış gerçeklikte kişiler gerçek hayata entegre edilmiş çeşitli dijital eklentilerle bilgi aktarımı hızlandırılabilmektedir. Bilgi iletişim teknolojilerindeki bu gelişmeler sanal dünya ile gerçek dünyaya giderek yaklaştırırken insanla yakından etkileşimde olan mimarlık ve ürün tasarımı gibi alanları da etkilemektedir. Bilgisayar teknolojilerinin sunduğu parametrik tasarlama programları ile tasarlama sürecinde büyük farklılıklar yaşanmıştır. Çok uzun süreler tutan çizimler, paylaşımda yaşanan güçlükler bu programlar sayesinde büyük oranda aşılmıştır. Tasarlama sürecine bilgisayar dahiliyetinin avantajlarının yanında dezavantajları da mevcuttur. 3 boyutlu ürün ve mekan tasarımlarının 2 boyutlu arayüzlerle gerçekleştirilmesi algılamada sorunlara yol açmaktadır. Ayrıca bütün bedenin algıladığı bir yapıyı sadece görsel algılar üzerinden tasarlamak bedensel algılamayı köreltmektedir ve mimarlık teorisyenleri tarafından bu durum eleştirilmektedir. Tasarlama süreçlerine dahil olmanın haricinde, bilgi ve iletişim teknolojileri çeşitli elektronik ekipmanlarla ürünlere ve mekanlara dahil olmaktadır. Mekanlara özgü ilk kullanımlar daha çok mekanın fiziksel koşullarını düzenlemek üzerine olmuştur. Bu koşullar havalandırma, ısıtma/soğutma, aydınlatma, güvenlik mekanizmaları olarak genellenebilir. Isı, hareket, ses gibi çoklu algılayıcılar sayesinde mekandaki çeşitli aktiviteleri gözlemlemek mümkün olmaktadır. Bu teknolojinin bir getirisi yalnız yaşayan yaşlıların, ya da epilepsi gibi nöbetli rahatsızlıkları olan bireylerin tek başlarına yaşamalarını destekleyici entegrasyonlar yapılabilmesidir. Çeşitli eklentilerle kişilerin hayati fonksiyonları otomasyon sistemleri tarafından takip edilebilmekte ve acil durumlarda sağlık ekiplerine veya istenilen kişilere bilgilendirme yapılabilmektedir. Ürünler mekanlara oranla çok daha uzun süredir bilgi ve iletişim teknolojilerine konak olmaktadır. Telefonlar, bilgisayarlar, tabletler hep bu teknolojilerin uzantısı olarak ortaya çıkmış ve zaman içinde fiziksel olarak değişime uğrasalar da bilgi ve iletişim teknolojilerine ev sahipliği yapmaya devam etmektedirler. Malzeme ve üretim tekniklerindeki kısıtlamalardan ötürü elektronik aletlerin yaygın olarak kullanıldığı ilk dönemlerde 'kara kutular'ın iç mekanlarda baskın olarak var olduğu görülmektedir. Mekanların ve ürünlerin temel özellikleri uzun seneler boyunca gelişmiş ve oturmuştur. Örneğin masa, sandalye, duvarlar, zemin vb. Kalıplaşmış temel elemanların yanında bahsedilen kara kutular mekanın bütünlüğünü bozmakta ve insanın doğal etkileşimini kötü yönde etkilemektedir. Ürünün çalışmasını sağlayan teknolojiyi anlamak ve kullanmak kimi zaman yorucu ve bezdirici olabilmektedir. Bu olumsuzlukları aşmak için bilgi ve iletişim teknolojilerinin mekanların asıl elemanlarına entegrasyonu çeşitli araştırmacılar tarafından önerilmiştir. BIT ürünlerinin mekansallaşması mimari teorilerde de karşılık bulmaktadır. Teknolojinin hayatın her alanında gelişmekte olduğu açıkça belli iken, teknolojinin mekanlara ürünler üzerinden dahil olduğu da gerçektir. Bu ürünlerin mekansal anlamda getirdiği olumsuzluklar karşısında kullanımlarını reddetmek doğru bir yol değildir, gelişen teknolojiler ile mekana entegrasyon sağlanarak mekansal bütünlüğün tekrar oluşması ve bununla birlikte yeni olanaklar sunulması olasıdır. 2. Dünya Savaşı sonrasında askeri kökenli teknolojilerin tasarımcılar tarafından ürünlere uygulanması, ürün tasarımında yeni kavramların doğuşuna sebep olmuştur. Mimarlıkta da benzer bir şekilde, yıkılan hayatları ve şehirleri yeniden inşa etmek adına yeni kavramlar ortaya atılmıştır. Bu dönemde hafiflik, yeniden üretilebilirlik ve inşa edilebilirlik, farklı koşullara uyum sağlayabilir olma ve mobilite mimarlar tarafından önemli hususlar olarak dile getirilmiştir. Bu doğrultuda mekanlara ürünsel olabilecek özelliklerin eklendiği görülebilmektedir. Teknoloji ve mimarlığın yakın ilişkisi düşünüldüğünde 20. Yüzyıl mimarlığındaki bu kavramlar karşılıklarını malzeme ve inşaat teknolojilerindeki gelişmelerle karşılamaya çalıştığı söylenebilir. 21. Yüzyılda ise Bilgi ve İletişim Teknolojileri mekanları değişebilir kılmada farklı olanaklar sunmaktadır. Mekanın bir anlam taşıdığı ve mimarlığın yapıdan ibaret olmadığı mimarlar tarafından çokça savunulan bir sav olmuştur. Daha önce de belirtildiği gibi bedensel bir deneyim sunan mimari yapıtlar BİT destekli tasarlama süreçlerinde görsellik diğer duyuların önüne geçecek şekilde değişmiştir. Algılamada ve duyusallıkta yaşanan kaybın BİT'lerin mekanlara doğru şekillerde entegre olması ile aşılabilir hale geleceği öngörülebilir. Kullanıcı arayüzlerindeki gelişmeler ve ürünleri kısıtlayan fiziksel zorunlulukların aşılması ile bunlar mekanlara dahil olmakta ve mekanların kullanımını değiştirmektedir. Bu değişim olumlu ya da olumsuz birçok farklı şekilde yorumlabilse de mimarlığın temelinde yatan insan-ürün-mekan ilişkisi ve mekansal bütünlüğün önemi unutulmamalıdır. Birçok mimar ve tasarımcı teknolojinin insan doğasına zarar vermeyecek şekilde hayata dahil olması gerektiğini savunmuşlardır. Bilgi ve iletişim teknolojilerinin fiziksel hayatı baskın bir şekilde etkilemesi, faydalarına gölge düşürmektedir. Bilgi ve İletişim Teknolojileri günlük hayata dahil olurken duyuaal zenginliğimizde kayba yol açmış, alışkanlıklarımızı ve bağlantılı olarak ürünlerin doğasını değiştirmiştir. Algıda oluşan farklılıklar mimarlığı ve mekanları da etkilemektedir. Bu alandaki yeni gelişmeler, akıllı sistemler, arttırılmış gerçeklik vb gibi, bu kaybı azaltmak için öneriler sunmaktadır. Ürünler mekanlara entegre olurken, mekanlar ürünsel özellikler kazanmaktadır. Teknolojinin üretilmesi ve yaygın kullanıma geçmesi arasındaki zamanda bu teknolojinin insan-ürün-mekan ilişkine en az zararı verecek şekilde kullanılabileceği düşünülmelidir. Kara kutuların ve kabloların mekanları domine etmesi olumsuz bir örnek olarak düşünülebilir. Mekanların BİT'lere konak haline gelmesi ile ortaya çıkabilecek olumsuz durumların çok daha büyük ölçekli olabileceği öngörülebilir. BİT gömülü mekanlar üretmek farklı uzmanlık alanlarından bilgi ve deneyim gerektirmektedir. Mimarların yüzyıllardır insan-mekan ilişkisini tartışması bu alanda derin bir birikime işaret etmektedir. Benzer şekilde insan-ürün ilişkisinin tasarımcılar tarafından derinlemesi incelendiği görülebilir. Teknolojiyi geliştiren taraf olarak mühendislerin katkısı unutulmamalıdır. Bu bağlamda birbirinden farklı alanların katkısının da farklı olacağı düşünülerek bu alanların deneyim ve bilgisinin birlikte daha zengin olanaklar sunabileceği öngörülebilir. Bu durumda da insan-ürün-mekan ilişkisini zedelememek adına mimarların, endüstriyel tasarımcıların, etkileşim tasarımcılarının ve mühendislerin bir arada çalışması desteklenmelidir.

Özet (Çeviri)

Information and Communication Technologies (ICTs) are widely used by crowds. These technologies, like their ancestors, change daily habits and alter space-product perceptions and designs. Human-Computer Interaction (HCI) is the field that investigates noble ways to integrate these technologies into daily life by offering subtle interactions. This field covers user interface research along with artificial intelligence, augmented reality research. User Interface design stands as an important aspect as the mediums change but the need for a designed interface does not. To connect with the digital world there must be an interface; digital or physical, graphical or multidimensional. Thus the emergence of this area is important to understand the trends in the designed mediums. Another important aspect that should be taken into consideration in design is the notion of artificial intelligence. Though it is not possible to create a human-like intelligence in a short period, there are some finely programmed systems that can assist humans during their daily tasks. One other advancement in ICTs that affects products and environments is augmented reality. It brings the ability to add digital entities into everyday surroundings. Even though the interaction is achieved with head displays, this technology brings several advantages. While the technological aspects of the ICTs are investigated under the field of Human-Computer Interaction, the relation between products and these technologies cannot be missed. ICTs are both changing the trends in the market, and the designing process along with the features of the objects. Do-it-yourself communities, Makers communities along with the free-knowledge sources on the World Wide Web changes the way people interact with design. Another aspect related to products is the immaterialisation. Though physical presences of ICTs were dominant for years, this dominance lose importance as they become embedded into each other and into surroundings. For several years of Human-Computer Interaction research, the interaction was through black boxes with screens and keyboards. With developments in related areas both the interaction and the host of these technology is changing, becoming more natural, more humane. The way of interaction is changing from visual experience to total body experience, while the designed medium is shifting to environments from products. This shift leads to interdisciplinary collaborations. Though defining a discipline and defending their professionalists' rights is important, in this changing world where the knowledge is reachable by anyone interested is possible, designers, engineers and craftsmen should be open about interdisciplinary work. Rooms are becoming products and electronic products are being embedded to space. For architects and interior architects/designers it is important understand the dynamics of these technologies. The 'Smart' notion can offer many complementary features to homes other then adjusting lights/ HVAC/ locks of the house or tracking health of inhabitants. With the Internet of Things many household objects became able to communicate each other and the inhabitants, and with the developments in Artificial Intelligence research it would be possible to say homes will become personal assistants. Interior architects should combine their knowledge about human behaviour and space organization with Information and Communication Technologies (ICTs). Whole body experience has been used by architects for centuries as buildings and interior spaces are designed to embrace human body and senses. Their knowledge can lead to new possibilities in the user interface design. The ICTs and Interaction Design offer new ways of architecture, but to make use of these ways architects should learn about the delicacies of technology. ICTs are offering the mind, while architecture is offering the vessel. To create subtle interaction between technology and humans and also to protect humans' rich attainments gained through centuries collaboration should be supported. While architects can offer their knowledge about human-space relation, product designers can offer their knowledge of product-human relation. Engineers as the developers of these technologies also have deep knowledge that can be a great contribution to these fields. Thus collaboration between the each related field should be supported as this would result in more successful and less harmful environments.

Benzer Tezler

  1. Endüstri 4.0 kavramının etkileşimli mekan tasarımı sürecinde mekan morfolojisi üzerindeki etkileri

    Effects of the industry 4.0 concept on spatial morphology in interactive interior space design process

    SENCER ÖZDEMİR

    Doktora

    Türkçe

    Türkçe

    2023

    MimarlıkMimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi

    İç Mimarlık Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. BURÇİN CEM ARABACIOĞLU

  2. Isıtma araçlarının gelişimi ve elektrikli bir ısıtma aracının belirli gereksinimlere göre tasarlanması

    Evolution of heaters and designing a heating device for specific needs

    HÜLYA ALTUĞ

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    1994

    Mimarlıkİstanbul Teknik Üniversitesi

    PROF.DR. NİHAT TOYDEMİR

  3. Ortak çalışma alanlarında yaratıcı endüstrilerin teknolojik ihtiyaçlarını karşılamaya yönelik mekansal özelliklerin araştırılması

    Investigation of spatial characteristics to meet technological needs of creative industries in coworking spaces

    SULTAN ELİF YILMAZ

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    2024

    Mimarlıkİstanbul Üniversitesi

    İç Mimarlık Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. HATİCE UMUT TUĞLU KARSLI

  4. LED aydınlatma aygıtlarının sistem entegrasyonu ve aygıt tasarım örneği

    System integration of LED lighting devices and example of device design

    MURAT OĞUZ SEVER

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    2018

    İç Mimari ve DekorasyonMimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi

    İç Mimarlık Ana Bilim Dalı

    DOÇ. DR. DAMLA ALTUNCU

  5. Konutun toplu konuta kadar evrimi ve toplu konut örneklerinin iç mekanlarının incelenmesi

    The evaluation of housing into public housing and the analysis of public housing samples internal area

    DİDEM TELLİ

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    2010

    MimarlıkMimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi

    İç Mimarlık Ana Bilim Dalı

    YRD. DOÇ. DR. EMRE KAVUT