Geri Dön

Dolgun geometrili bir gemide kıç formu ve pervane konumunun sevk verimine olan etkisinin incelenmesi

An investigation into the effect of the aft form and propeller location on the propulsive efficiency of a blunt ship

  1. Tez No: 445065
  2. Yazar: GÜRBÜZ BİLİCİ
  3. Danışmanlar: YRD. DOÇ. DR. UĞUR ORAL ÜNAL, DOÇ. DR. EBRU SARIÖZ
  4. Tez Türü: Yüksek Lisans
  5. Konular: Gemi Mühendisliği, Marine Engineering
  6. Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
  7. Yıl: 2016
  8. Dil: Türkçe
  9. Üniversite: İstanbul Teknik Üniversitesi
  10. Enstitü: Fen Bilimleri Enstitüsü
  11. Ana Bilim Dalı: Gemi İnşaatı ve Gemi Makineleri Mühendisliği Ana Bilim Dalı
  12. Bilim Dalı: Belirtilmemiş.
  13. Sayfa Sayısı: 101

Özet

Son yüzyılda iklim değişikliği en büyük çevre problemlerden biri haline gelmiştir. Zararlı gaz salınımları bu değişikliğin en önemli kaynaklarından birini temsil etmektedir. Salınımların en aza indirilmesi için birçok uluslararası kuruluşlar değişik düzenlemeler yapmıştır. Bir denizcilik kuruluşu olan IMO (International Maritime Organization), EEDI (Energy Efficiency Design Index) parametresiyle gemiler için bu salınımları kontrol altına almayı amaçlamaktadır. Gemiler bu parametreyi sağlamak için yakıt tüketimini azaltmakta veya kalitesini arttırmaktadır. Tasarımcılar geminin hidrodinamik performansını arttırarak aynı servis hızına daha az enerji dolayısıyla daha az yakıt miktarı ile ulaşmak istemektedir. Buradaki asıl amaç hidrodinamik performansı arttırarak yakıt tüketimini azaltılması yönündedir. Hidrodinamik performansının artması kısaca, daha az makine gücü kullanarak aynı servis hızı ile geminin sevk edilmesi olarak tanımlanabilir. Bu tanım doğrultusunda hidrodinamik performans, boyutsuz genel sevk verimi katsayısı ile ilişkilendirilebilir. Bu parametre aynı zamanda gemi dizayn halkasının en başından itibaren önemli bir yer tutmaktadır. Gerek deneye gerek ise hesaplamalı çalışmalarda gemi-pervane arasındaki etkileşim göz önünde bulundurularak bu katsayının hesabı yapılmaktadır. Gemi ile pervane geometrisinin ve gemi formu ile pervane arasındaki açıklığın etkileşim üzerinde önemli bir yeri vardır. Bu kapsamda gemi geometrisinin değişimini ve farklı pervane konumlarının genel sevk verimine olan etkisi üzere çalışmalar yapılmıştır. İlk olarak Bölüm 1'de literatürde gemi pervane etkileşimi ile farklı form ve pervane konumlarının etkisi hakkında yapılan çalışmalar özetlenmiştir. Tez kapsamında yapılan tüm çalışmalar Hesaplamalı Akışkanlar Dinamiği (HAD) vasıtasıyla gerçekleştirilmiştir. Bu doğrultuda Bölüm 2'de HAD yöntemleri ve HAD yöntemlerinde kullanılan parametreler hakkında bilgi verilmiştir. Aynı zamanda bu bölümde; Reynolds Ortalaması Alınmış Navier Stokes (RANS) temeline dayanan SST k-ω türbülans modeli ve basınç hız arasındaki bağıntıyı veren SIMPLE algoritması hakkında detaylı bilgiler verilmiştir. HAD çalışmalarının sağlıklı olarak yürütülebilmesi için kullanılan teknik ve yöntemlerin deneysel verilerle geçerlenmesine ihtiyaç vardır. Bölüm 3'te HAD teknik ve yöntemlerin geçerlemeleri yer almaktadır. Geçerleme çalışmaları MOERI (Maritime and Ocean Engineering Research Institute) tarafından geliştirilen U kıç formlu KVLCC2 (KRISO - Korea Research Institute of Ships and Ocean Engineering -Very Large Crude Carrier) gemisi kullanılarak yapılmıştır. KVLCC2 gemisinin geçerleme çalışmaları, çift model yaklaşımıyla sonsuz derinlik kabulü yapılarak gerçekleştirilmiştir. Literatür araştırması sonucu elde edilen deneysel veriler ile yapılan HAD çalışmalarından elde edilen veriler karşılaştırılarak geçerleme işlemleri tamamlanmıştır. KVLCC2 formu ile ilgili yapılan tüm analizlerde tüm serbestlik dereceleri ihmal edilerek trim ve batma değerleri hesaba katılmamıştır. Geçerleme çalışmasının akabinde HAD ile elde boyutsuz eksenel hız değeri, limit akım hatları, türbülans kinetik enerjisi ve spesifik dispasyon oranı konturları deney sonuçları ile karşılaştırılmıştır. KVLCC2 geometrisi çift model (ÇM) analizine ait oluşturulan ağ örgüleri için belirsizlik çalışması yürütülerek, GCI değeri elde edilmiştir. Gemi-pervane etkileşimi analizlerinde kullanılmak üzere MOERI tarafından KVLCC2 dolgun formlu geometrisi için dizayn edilen KP458 (MOERI) pervanesi kullanılmış ve açık su karakteristiği değerleri hesaplanmıştır. KVLCC2' gemi geometrisinde olduğu gibi KP458 pervanesi içinde Bölüm 3'de anlatıldığı şekilde geçerleme çalışmaları yapılmıştır. HAD çalışmalarından elde edilen itme ve moment değerleri boyutsuzlaştırılarak deney verileri ile karşılaştırarak geçerleme çalışmaları yapılmıştır. KP458 pervanesine açık su analizine ait oluşturulan ağ örgüleri için belirsizlik çalışması yürütülerek, GCI değeri elde edilmiştir. Bölüm 3.3'de tezin amacı doğrultusunda KVLCC2 (ana form) geometrisinden yola çıkarak oluşturulan varyasyon geometrilerden bahsedilmektedir. Ana formdan yola çıkarak kıç bölgesinin yaklaşık % 25'lik kısmında gerekli modifikasyonlar yapılmıştır. Bu işlem, kıç bölgesindeki seçilmiş en kesit eğrilerinin paralel olarak baş ve kıç tarafa doğru α=Αx/LBP= 1.812×10-3 birim kaydırılması şeklinde gerçekleştirilmiştir. Baş tarafa doğru kaydırılması sonucunda oluşan Varyason-1 (Var-1) formu, kıça doğru kaydırılması sonucunda ise Varyasyon-2 (Var-2) formu ortaya çıkmıştır. Modifikasyonlar geminin ana değerleri (LBP, B, T) sabit tutularak gerçekleştirilmiştir. Oluşan yeni formların tekne katsayısı, ıslak alan, su altı hacmi ve LCB değerlerindeki değişim ile en kesit alanları eğrisindeki değişim incelenmiştir. Islak alan değerindeki değişim Var-1 % 0.145 oranında azalma iken Var-2 için % 0.12 oranında artış olarak gerçekleşmiştir. Oluşturulan yeni formlarda LCB'nin konumu da değişmiştir. Ana form için LCB (%) 3.48 (başa doğru) iken Var-1'de 3.474 değerini Var-2'de ise 3.485 değerine sahip olduğu görülmüştür. Bu süreç içinde su hatların ve varyasyonlar için oluşturulan yüzeylerin mümkün olduğunca düzgün olmasına dikkat edilmiştir. Var-1 ve Var-2 için çift model analizi yapılmış olup toplam direnç katsayısı ve form faktörü değerleri ana form ile karşılaştırılmıştır. Bu karşılaştırma sonucunda ana forma oranla Var-1 formunda % 0.8, Var-2 formunda ise %1.6'lik bir artış meydana geldiği görülmüştür. Sayısal değerlendirmeye ek olarak Bölüm 3.3'te bu üç form basınç ve limit akım hatları yönünden karşılaştırma yapılarak toplam dirençteki artışının sebebi yorumlanmıştır. Bölüm 3.3.3'te pervanenin eksenel konumunun genel sevk verimi üstündeki etkisi görmek amacıyla oluşturulan gemi-pervane kombinasyonları hakkında bilgiler içermektedir. Yapılan çalışma kapsamında ana form dahil olmak üzere üç adet gemi formuyla beş farklı gemi-pervane vakası tasarlanmıştır. Eksenel konum değişimi, gemi formunun değişim miktarı, α=Αx/LBP= 1.812×10-3, referans alınarak yapılmıştır. Bunun sebebi ise aynı formlar arasında, pervane konumunun etkisini sağlıklı şekilde incelenmesidir. Bu doğrultuda, ana form ile pervane ana konumda olan Vaka-1, Var-1 ile pervane h miktarı kadar geri (başa doğru) konumda olan Vaka-2, Var-2 ile pervane h miktarı kadar ileri (kıça doğru) konumda olan Vaka-3, Var-1 ile pervane ana konumda olan Vaka-4 son olarak ise ana form ile pervane h miktarı kadar ileri (kıça doğru) konumda olan Vaka-5 şeklinde belirlenmiştir. Bölüm 3.4'te gemi-pervane etkileşim analizi için oluşturulan çözüm bölgesi ve parametrelerine değinilmiştir. Ek olarak genel sevk verimi başta olmak üzere sevk veriminin diğer bileşenleri, oluşturulan beş form için karşılaştırılmalı olarak listelenmiştir. Etkileşim analizi, değişken yük yöntemi izlenerek gerçekleştirilmiştir Değişken yük yöntemi, sabit ilerleme hızında iken pervane devir sayısının değiştirilmesi olarak tarif edilmektedir. Sevk verimi hesabı, ölçekli modelin öz sevk noktasında iken, gemi ile pervane arasındaki denge durumu, ΑS=RS-TB=0, yapılmaktadır. Bundan dolayı öz sevk noktasının belirlenmesi etkileşim analizindeki ilk adımı oluşturmakta olup bu çalışma kapsamında interpolasyonlu hesaplama yöntemi kullanılmıştır. Bu yöntemde üç adet ilerleme katsayında (J) etkileşim analizi yapılmaktadır sonraki adımda ise J ve ΑS arasında ikinci dereceden bir eğri uydurularak ΑS=0 olduğu noktadaki J değeri yaklaşık öz sevk noktası (JS) olarak belirlenir. Uydurulan bu eğri ile genel sevk verimi ve diğer parametreler JS için hesaplanmıştır. Tüm vakalar için JS değeri çok yakın olmasına rağmen diğer parametreler arasında gözle görülür farklıklar olduğu görülmüştür. Sonuçlar irdelendiğinde pervane ile gemi arasındaki açıklığın rölatif olarak sabit kaldığı, sadece kıç formların etkisinin gözlemlendiği Vaka-1, Vaka-2 ve Vaka-3 arasında genel sevk verimi açısından %1.5 gibi küçük miktarda farklılıklar görülmüştür. Fakat Vaka-1 ile Vaka-5 ve Vaka-2 ile Vaka-4 gibi örnekler ise form sabit iken pervane ile gemi arasındaki açıklığın artması ile sevk veriminin yaklaşık %4 miktarda arttığı saptanmıştır. Bu miktarlarda yapılan form değişikliğinin sevk verimi üstünde pervane konumunun değişmesi kadar etkili olmadığı, pervane konumlarının sevk verimi üstünde daha baskın parametre olduğu ortaya çıkmıştır. Bu sonuçlar ile oluşturulan beş adet gemi-pervane sisteminde Vaka-4 en iyi gemi-pervane kombinasyonu olduğu görülmüştür.

Özet (Çeviri)

In the last century, the public has begun to consider global warming and climate change phenomena, more than ever, with the increasing awareness and major changes which could be seen as proof. Yet, on the background of these phenomena's there was only one human made reason which is emission of hazard gases. Onwards, several international agencies whom could take precautions on emissions of hazard gases or the countries who dealed on a agreement had stepped toward control and management of emissions. An international organization, which is IMO (International Maritime Organization) , has imposed EEDI (Energy Efficiency Design Index) to manage emissions derived from marine based sources. As a result, the marine vessels had to manage their fuel consumption, so that the EEDI parameter would be acceptable. Hence, it can be seen that the easiest way to decrease fuel consumption is either by decreasing service speed or achieving a better hydrodynamic performance, thus the ship-owners had requested in new designs to maintain service speed and improvision of hydrodynamic performance. To define hydrodynamic performance, it may be related with dimensionless propulsion efficiency. This parameter, on the other hand,has taken an important role in design circle of a ship since the 1st cycle which is the initial design. This parameter is evaluated through consideration of the interaction between the propeller and the ship's hull via experiments, or computational disciplines. Additionally, the interaction is also affected by the hull form, propeller geometry also the axial distance between propeller and hull. In this perspective, the studies have been conducted on effect of the changes in the hull form and position of the propeller. First of all, in the section 1 the studies on variated hull form and position of the geometry from the literature has been presented. In the thesis, all studies have been conducted via utilization of Computational Fluid Dynamics (CFD). In accordance with this objective, the section two presents the CFD methods, as well as the parameters have been used in these. Additionally, in this section, Reynolds' Averaged Navier Stokes based SST k-w turbulence model and the SIMPLE algorithm which is relating the velocity and pressure has been explained in details. In order to use CFD applications on this problem, the methods which has been used should be verified via experimental data. In Section three the verification cases of utilized CFD methods has been stated. The verification cases consist analysis of a U aft profiled KVLCC2 (KRISO- now MOERI – Very Large Crude Carrier 2) ship which has been developed by MOERI (Maritime and Ocean Engineering Research Institute), in addition to that, verification process of the case has been completed by comparison of the experimental data, that can be found on literature searches, to the analysis performed with assumptions of the double model hull and infinite depth. Moreover, during the analysis of verification the DOF motions were ignored, thus trim and sinkage of the hull were not accounted for. Following the verification study, the dimensionless axial velocity value, limit stream lines, turbulence kinetic energy and specific dissipation ratio contours have been compared with the experimental outputs. Finally, by evaluating the mesh independency for double model KVLCC2 analysis, uncertainty due to the mesh has been presented and GCI value was obtained. The propeller to be used in hull-propeller interaction analysis has been selected to be KP458 (MOERI). The corresponding propeller was developed by MOERI for using on KVLCC2 hull, moreover the experimental data for open water characteristics is available in literature. Similar to hull form, the verification of the propeller analysis has been achieved by considering dimensionless thrust and moment coefficients, and these values have been compared with experimental data in order to show the compliance. Finally, mesh independency for the propeller in the case of open water analysis have been presented via evaluation of the GCI. In the third subsection of the section three, in accordance the objective of the thesis the new variations of the KVLCC2 was created based on the existing hull form. These variations have been made in the 25% of the hull on the aft side with the modifications made by shifting the section lines toward or away from the aft. The amount of the shifting of selected section lines has been decided to be α=Αx/LBP= 1.812×10-3 units, the first variation which was named to be“variation 1”was created by shifting section lines toward the aft, also the second variation is named to be“variation 2”was created by shifting the section lines in the opposite direction. While forming the new hull forms as variation 1 and 2, the main dimensions of the ship was preserved yet due to the shifting of the sections wetted area of the hull was changed by -0.145% and +0.12% respectively. In addition to wetted area, position of the LCB is also affected as referenced in mid-point of the LBP and positive direction is toward fore, moving from 3.48% to 3.474% and 3.485% for variation 1 and 2 respectively. In the mentioned process, the continuity of the waterlines and the hull was carefully checked, but the changes in the hull form was also effected the total resistance coefficient in variation 1 by +0.8% and variation 2 by +1.6% based on the original hull. Finally, beside the numerical evaluation, the comparison between these three hulls has been made through pressure and limit streamlines and the reason why total resistance was increased is explained. In the third sub section of the section mentioned above, effect of the axial position of the propeller and combination of these position with the variation of the hull was covered. Within the study, 5 combinations of the propeller axial position -hull variation was created by 3 hull variations including one original hull form. Change in the propeller axial position was made apart from the variation of the hull which is α=Αx/LBP= 1.812×10-3, in order to find out the effect of the propeller axial position relative to each variated hull. In this perspective the analysis case was formed to be; the original hull and original propeller position as Case 1, original hull and propeller shifted by α to the fore as Case 2, variation 2 and propeller shifted by α to the aft as Case 3, variation 1 and the original propeller position as Case 4 and, the original hull and propeller shifted by α to the fore as Case 5. In the fourth subsection of the section three, the computational domain and parameters for hull-propeller interaction analysis was covered. Additionally, propulsive efficiency was compared for the five cases which is formed to analyze the interaction. Hull-propeller interaction analysis was performed by load varying method also known as constant speed method. The varying load method, can be defined as change in RPS (revolution per second) of the propeller in constant speed of hull. Propulsive efficiency was evaluated in the self-propulsion point where equilibrium between hull and propeller occurs, which can be expressed in ΑS=RS-TB=0 clearly. Due to this, searching the self-propulsion point is essential step of evaluation of the propulsive efficiency thus results in an interpolated search method. In this method, three independent cases with different advance coefficient (J) was analyzed and a second order polynomial was fitted on data, so that the equilibrium condition for which ΑS equals to zero can be found. Further the advance coefficient in this point was indicated as JS, showing the self-propulsion point. Even though JS was found to be insignificantly different in quantitative, in the other parameters of the analysis the difference was clear and striking. Through an examination, it can be said that the difference in propulsive coefficient remained to be in a diminutive range of 1.5% for the cases which are consisting of Case 1, Case 2 and Case 3 where relative distance of propeller has kept to be same but the hull was variated. In contrast, Case 1, Case 5 and Case 2 where the hull kept as original but the propeller was shifted the change in propulsive coefficient increased promisingly by 4%. As a result, it can be seen that the variation in the hulls was not effective in optimizing the propulsive coefficient, rather than that, the position of the propeller was the effective parameter for optimizing propulsive coefficient. In the end of all examination, it can be said that the Case 4 was the best combination so far from the 5 Cases.

Benzer Tezler

  1. Fairing of two dimensional ship lines

    İki boyutlu tekne form eğrilerinin düzgünleştirilmesi

    EBRU NARLI

    Yüksek Lisans

    İngilizce

    İngilizce

    1995

    Gemi Mühendisliğiİstanbul Teknik Üniversitesi

    PROF.DR. KADİR SARIÖZ

  2. Patara Tepecik Nekropolü ve Bey Evi'nden ele geçen kırmızı astarlı seramikler: İ.Ö. 2 - İ.S. 4. yy.

    Red slip ware from Tepecik Rural House and Necropolis in Patara: 2nd c. B. C.-4th c. A. D.

    ÇİLEM UYGUN

    Doktora

    Türkçe

    Türkçe

    2009

    ArkeolojiAkdeniz Üniversitesi

    Klasik Arkeoloji Ana Bilim Dalı

    DOÇ. DR. GÜL IŞIN

  3. Eklemeli imalat ile üretilen farklı dolgu geometrisi ve yoğunluğa sahip pla esaslı yapıların mekanik davranışlarının deneysel olarak araştırılması

    Experimental investigation of mechanical behavior of pla-based structures with different infill geometry and density produced by additive manufacturing

    RUKİYE YEŞİLOĞLU

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    2022

    Makine MühendisliğiKarabük Üniversitesi

    Makine Mühendisliği Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. MUSTAFA GÜNAY

  4. Strengthening of reinforced concrete frames by custom shaped high strength concrete masonry blocks

    Betonarme çerçeve yapısal sistemlerin özel geometrili ve yüksek dayanımlı beton bloklar ile güçlendirilmesi

    GÜRAY ARSLAN

    Yüksek Lisans

    İngilizce

    İngilizce

    2009

    İnşaat MühendisliğiOrta Doğu Teknik Üniversitesi

    İnşaat Mühendisliği Bölümü

    DOÇ. DR. M. UĞUR POLAT

  5. Rüzgar enerjisi türbinleri yüzeysel temellerinin geoteknik tasarımı

    Geotechnical design of shallow foundation for windenergy turbines

    YILDIRIM BAYAZIT

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    2019

    Enerjiİstanbul Teknik Üniversitesi

    İnşaat Mühendisliği Ana Bilim Dalı

    DR. ÖĞR. ÜYESİ BERRAK TEYMÜR