Geri Dön

Umbilikal kordon prolaktin düzeylerinde gebelik süresince ortaya çıkan değişiklikler ve bunun fetal akciğer olgunlaşmasına yapmış olduğu etkinin değerlendirilmesi

Evaluation of umbilical cord prolactin levels during pregnancy and its related effect on fetal lung maturity

  1. Tez No: 44635
  2. Yazar: CEM DANE
  3. Danışmanlar: DOÇ.DR. FUAT DEMİRKIRAN
  4. Tez Türü: Tıpta Uzmanlık
  5. Konular: Kadın Hastalıkları ve Doğum, Obstetrics and Gynecology
  6. Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
  7. Yıl: 1995
  8. Dil: Türkçe
  9. Üniversite: İstanbul Üniversitesi
  10. Enstitü: Cerrahpaşa Tıp Fakültesi
  11. Ana Bilim Dalı: Belirtilmemiş.
  12. Bilim Dalı: Belirtilmemiş.
  13. Sayfa Sayısı: 66

Özet

ÖZET Kliniğimizde doğum yapan 255 gebe ve bunlardan doğan 255 yenidoğan çalışma kapsamına alındı. Gebelerin 85' inde (% 33) preeklampsi, diabei, kronik hipertansiyon, erken membran rüptürü gibi maternal patolojiler bulunurken geriye kalan 170 gebede herhangi bir maternal patoloji saptanmadı. Gestasyonel yaşları 24 ile 42 arasında değişen bu gebelerden doğan bebeklerden hemen doğum sonrası kordon kanı alınarak prolaktin düzeylerine bakıldı. Proiaktin ölçümleri kliniğimiz Endokrinoloji laboratuarında yapıldı. Olguların yaş ortalaması 25,4±5,02 idi. İkiyüzellibeş gebenin 188 tanesi vajinal doğum (% 73), geri kalanı sezaryenle doğurtuldu. Yirmidördüncü haftadan başlayarak 37. haftanın sonuna kadar gebelik haftası arttıkça buna paralel olarak prolaktin düzeyinin yükseldiği görüldü (p< 0,001). Ayni şekilde doğum ağırlığının artmasına paralel olarak kordon prolaktin düzeylerinin yükseldiği saptandı ( p< 0,001). Yirmidört ile otuzdördüncü gebelik haftaları arasında en düşük prolaktin ortalaması diabetik annelerden doğan bebeklerde ( 198±69,2 ), en yüksek prolaktin ortalaması ise kronik hipertansif annelerden doğan bebeklerde (344,3±164,1) bulundu (p>0,05). Otuzbeşinci ile 42. haftalar arasında ise en yüksek prolaktin ortalamasının (585,6±112,4) ayni şekilde kronik hipertansiyoniu annelerden doğan bebeklerde, en düşük prolaktin ortalamasının ise diabetik annelerden doğan bebeklerde olduğu (312,4+146,8) bulundu (p< 0,01). Erkek bebeklerin prolaktin düzeyleri (31 8,1 ±135), kız bebek ortalama prolaktin düzeylerine (323,1 ±160,1) nazaran düşük olduğu görüldü (p > 0,05). Gerek 24. iie 34., gerekse 35. ile 42. gebelik haftalar arasında doğum şekli ile kordon prolaktin değerlerinin dağılımı arasında belirgin bir fark yoktu (p >0,05). 53İkiyüzellibeş olgu bir bütün olarak ele alındığında 29. ile 31. gebelik haftaları hariç diğer gruplardan RDS geiişen bebeklerin prolaktin değerlerinin RDS gelişmeyenlere göre anlamlı olarak düşük olduğu görüldü. Ancak yalnızca maternal patolojisi olmayan gebeler ele alındığında gerek 24. ile 34. (162,5±76,8), gerekse 35. ile 42. gebelik haftası arasında RDS gelişen olguların prolaktin ortalamalarının (244±47,1), RDS gelişmeyenlere göre anlamlı olarak düşük olduğu görüldü (p 0,05). Yirmidört ile otuzdört gebelik haftası arasında RDS gelişen toplam 49 olgunun 38' i matemaî patolojisi olmayan gruptan, 11' i maternal patolojin grupta idi. Maternal patolojisi olmayan 38 olgunun ortalama prolaktin değerleri (162,5±76,8) saptanırken maternal patolojileri olan olguların ortalama prolaktin değerleri (244, 3±1 49,84) bulundu (p 0,05) Yirmidört ile yirmisekiz, 32 ile 34, 35 ile 37 gebelik haftaları için sırasıyla 80 ng/mi, 255 ng/ml, 330 ng/ml gibi prolaktin sınır değerleri bulundu. Bu sınır değerleri kullanıldığında 24. - 28. haftalar arasında prolaktinin RDS tanısında sensitivitesinin %72, spesifitesinin ise % 77 olduğu saptandı. Oîuziki - otuzdört ve 35 ile 37 gebelik haftalan arasında bu oranlar sırasıyla % 66, %73, %100, % 95 olarak bulundu. Sonuç olarak gebelik haftası ve doğum ağırlığının artması ile birlikte kordon prolaktin düzeyieri yükselmektedir. Cinsiyet ile fetal prolaktin üretimi arasında herhangi bir ilişki yoktur. Kronik hipertansiyon ve preekiampsi fetal prolaktin üretimini önemli oranda arttırmaktadır. RDS gelişen bebeklerde kordon prolaktin değerleri gelişmeyenlere göre belirgin olarak düşüktür. Sınır değerler bulunduğunda kordon prolaktin düzeyleri akciğer matürasyonunu, önemli bir doğrulukla tespit edilebilmektedir. 54

Özet (Çeviri)

Evaluation of umbilical cord prolactin levels during pregnancy and its related effect on fetal lung maturity. The study comprises 255 pregnant women who delivered two hundred and fiftyfive newborns in University of istanbul, Cerrahpaşa Faculty of Medicine, Department of Gynecology and Obstetrics. In 85 (%33) of the patients, maternal risk factors such as preeclampsia, chronic hypertension, premature rupture of membranes and diabetes mellitus were ideniified.The remaining patients had no risk factors (170 patients). The blood samples of the newborns of 24 - 42 gestational weeks were obtained via the umbilical cords after delivery and serum prolactin levels were measured in the endocrinology laboratory of our clinic. The mean age of the patients 25,4 ±5,1. 73 % of the patients were delivered spontaneously, whereas in the remaining 27 % of the patients C/S was performed. It has been observed that the serum prolactin level increases parallel to the increasing gestational age from the 24th week to until the end of the 37th week (p< 0,001). Similarly increasing birth weight was parallel to cord biood prolactin levels (p< 0,001). Between 24-34 weeks of gestation we observed the lowest prolactin levels (198 ± 69,8) in the newborns of the diabetic patients whereas the highest prolactin levels (344,3 ± 164,1) were obtained in the newborns of the chronic hypertensive patients (p>0,05). Between 35 - 42 weeks the highest prolactin levels (585,6 ± 112,4) were obtained in the newborns of the chronic hypertensive mothers whereas the lowest prolactin levels (312,4 ± 147,8) were seen in the patients whose pregnancies were by diabetes mellitus (p< 0,01). Serum prolactin levels seemed to be lower in males (318,1 ± 134,9) than in females (323,1 ±160,1) but it was not statistically significant (p >0,05). Neither in 24 - 34 weeks nor in 35 - 42 weeks of gestations serum prolactin levels were not affected significantly according to the route of delivery (p> 0,05). 55When we evaluated the 255 patients as a whole, except for 29-31 weeks of gestation serum prolactin levels of the newborns who developed RDS were significantly lower than the serum prolactin levels of the newborns without RDS. In addition, when the patients without any maternal risk factors were considered, both in 24 - 34 weeks (162,5 ± 76,8) and in 35 - 42 weeks (244 ±47,1) serum prolactin levels of the patients who developed RDS were significantly lower (p 0,05). Between 24 - 35 gestational weeks RDS developed in 49 patients; 38 of them were in the group without maternal risk factors, and 1 1 of the them had maternal risk factors. The mean serum prolactin level of the newborns without the maternal risk factors was 162,5 ± 76,8. The mean serum prolactin level of the newborns with the maternal risk factors was 244,3 ± 149,8, (p < 0,02). Between 35 - 42 weeks RDS was observed in 8 patients; 50 % of them were in the group with the maternal risk factors and the other 4 in the group without the maternal risk factors. The serum prolactin levels of these two groups were not statistically significant (p >0,05). Prolactin cut-off levels were calculated 80 ng/ml, 255 ng/ml, 330 ng/ml in the 24 ih -28 th, 32 nd - 34 th, 35 th - 37 th gestational weeks, respectively. When these cut-off levels were taken in to account, between 24 th - 28 th weeks the sensitivity of the serum prolactin levels predicting RDS was 72 % and the specificity was 77 %. Between 32-34 weeks and 35 - 37 weeks these ratios were calculated as % 66, % 73, % 100, % 95, respectively. In conclusion, serum prolactin levels increases proportionately with the gestational age and birth weight. There is no relationship between serum prolactin levels and fetal sex. Synthesis of the serum prolactin levels increases significantly in patients with chronic hypertension and preeclampsia. Cord serum prolactin levels of the patients who developed RDS were significantly lower than the newborns without RDS. As a result, when these cut-off levels were considered, the serum prolactin levels predicted fetal lung maturation significantly. 56

Benzer Tezler

  1. Doppler ultrasonografide umblikal arter rezistans indeksi yüksek ve normal olan gebelerin sezaryen sonrası anne ile kordon kanında kortizol ve prolaktin seviyelerinin karşılaştırılması

    In this study, we aimed to investigate and compare umbilical cord and the mothers blood cortisol and prolactin levels of pregnants with high RI umbilical artery levels and normal RI umbilical artery levels

    NEŞET YILDIRIM

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2007

    Kadın Hastalıkları ve DoğumYüzüncü Yıl Üniversitesi

    Kadın Hastalıkları ve Doğum Ana Bilim Dalı

    DOÇ. DR. HANIM GÜLER ŞAHİN

  2. Hematopoetik kök hücre kaynağı olarak umbilikal kordon kanının özellikleri ve hücre ayırma işlemleri

    The Characteristics of umbilical cord blood as a hematopoietic stem cell source and cell separation procedures

    DERYA ALABAZ

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    1999

    Çocuk Sağlığı ve HastalıklarıÇukurova Üniversitesi

    Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. ATİLA TANYELİ

  3. Umbilikal kordon klemplenme zamanı ve kordon hemoglobin düzeyi ile ciddi neonatal hiperbilirubinemi riski arasındaki ilişkinin araştırılması

    Evaluation of the relationship between timing of umbilical cord clamping, cord blood hemoglobin level and risk of severe neonatal hyperbilirubinemia

    YÜKSEL YAŞARTEKİN

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2017

    Çocuk Sağlığı ve HastalıklarıUfuk Üniversitesi

    Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. SERDAR ÜMİT SARICI

  4. Umbilikal kordon kanında sitogenetik incelemeler

    Başlık çevirisi yok

    AYHAN DEVİREN

    Doktora

    Türkçe

    Türkçe

    1992

    Tıbbi Biyolojiİstanbul Üniversitesi

    Tıbbi Biyoloji Ana Bilim Dalı

    PROF.DR. ASIM CENANİ