Geri Dön

Non-alkolik yağlı karaciğer hastalığında uzun süreli takip verileri

The data of the long timed follow-up of non-alcoholic fatty liver disease

  1. Tez No: 456107
  2. Yazar: ERTUĞRUL EROL
  3. Danışmanlar: PROF. DR. İKBAL BİLLUR CANBAKAN
  4. Tez Türü: Tıpta Uzmanlık
  5. Konular: Gastroenteroloji, Gastroenterology
  6. Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
  7. Yıl: 2014
  8. Dil: Türkçe
  9. Üniversite: İstanbul Üniversitesi
  10. Enstitü: Cerrahpaşa Tıp Fakültesi
  11. Ana Bilim Dalı: İç Hastalıkları Ana Bilim Dalı
  12. Bilim Dalı: Belirtilmemiş.
  13. Sayfa Sayısı: 53

Özet

AMAÇ: Bu çalışmada biyopsi ile yağlı karaciğer hastalığı tanısı konmuş olan hastalarda klinik, biyokimyasal veriler, ultrasonografi ve non-invaziv fibroz parametrelerinin uzun süreli takipte prognoz göstergeleri olarak değerlendirilmesi amaçlanmıştır. MATERYAL VE METOD: Çalışmamızda İ.Ü.Cerrahpaşa Tıp Fakültesi hepatoloji polikliniğinde biyopsi ile NAYKH tanısı konmus, alkol kullanmayan 40 hasta 10 yıl boyunca takip edildi. Yaş, cinsiyet, AST, ALT, trigliserid, LDL, total kolesterol, trombosit sayısı, açlık insülini ve glukoz değerleri belirlendi ve yağlanma derecesi için ultrasonografi yapıldı. VKİ, insülin direncinin (İD) belirlenmesi için Homa-IR ve nn-invaziv fibroz göstergesi olarak APRİ skoru hesaplandı. BULGULAR: Çalışmamıza dahil edilen 40 hastanın 22'si erkek ve 18'iı kadın olup, yaş ortalaması 56,309,11 idi. Tip 2 diabetes mellitus (DM) tanılı 21 hastanın ortalama ALT değeri anlamlı şekilde fazla (p=0,049) olup 12'sinde (%57,1) non-alkolik steatohepatit (NASH) saptanırken, DM tanısı olmayan 7 hastada (%36,8) NASH mevcuttu. Ortalama steatoz, enflamasyon ve fibroz dereceleri DM olan grupta anlamlı derecede daha yüksekti (sırasıyla, p=0,02, 0,02 ve 0,04). DM tanılı hastaların takiplerinde ALT düzeylerindeki anlamlı derecede azalma 10. yıl değerlerinde (p=0,004), DM tanısı olmayan hastalarda ise ALT düzeyindeki azalma ilk 5 yıldan itibaren anlamlı düzeyde saptandı (p=0,02). İD olan grupta takip sonu ALT değerleri ve APRİ skoru anlamlı düzeyde yüksekti (sırasıyla, p=0,043 ve 0,028). AST ve ALT yüksekliği ROC curve analizinde İD göstergesi olarak anlamlı bulundu (sırasıyla, AUROC=0,082 ve 0,081). İnsülin direncinin de APRİ skor ve Fibroscan artışına istatistiksel olarak anlamlı düzeyde bağımlı olduğu saptandı(sırasıyla, p=0,04 ve 0,008). SONUÇ: DM tanılı hastalarda ortalama ALT değeri, yağlanma, steatoz ve fibrozis dereceleri anlamlı şekilde fazla olup, takip verilerinde ALT değerlerindeki azalma DM tanısı olmayanlarda daha belirgin idi. İnsülin direnci fibroz göstergeleri olan APRİ skor ve Fibroscan artışına istatistiksel olarak anlamlı düzeyde bağımlı bulundu ve AST ve ALT yüksekliğinin insülin direnci göstergesi olarak anlamlı olduğu görüldü. Bulgularımız diabetes mellitus ve insülin direncinin NAYKH progresyonu için risk faktörü olduğunu ve yüksek ALT değerlerinin olumsuz prognostik gösterge olarak değerlendirilebileceğini göstermektedir.

Özet (Çeviri)

AIM: In this study, we evaluated the availability of clinical, biochemical, ultrasonographical findings, and non-invasive fibrosis markers as prognostic parameters in 40 non-drinker patients with biopsy proven non-alcoholic fatty liver disease (NAFLD) and long term follow up-period. MATERIALS AND METHODS: Forty patients with no alcohol intake and biopsy proven diagnosis of NAFLD were followed up for 10 years at Hepatology Outpatient Clinic in Cerrahpasa Medical Faculty of Istanbul University. Age, sex, AST, ALT, trigliserid, LDL, total cholesterol, platelet count, fasting glucose and insülin levels were determined. Abdominal ultrosonography was performed to evaluate the steatosis degree. BMI and for the prediction of insülin resistance, Homa-IR and as non-invasive fibrosis marker, APRI score were calculated. RESULTS: The mean age of the whole cohort (m/f=22/18) was 56,30±9,11. Patients with type 2 diabetes mellitur (DM) had statistically significant higher ALT levels than those without DM (p=0,049). While 12 of the 21 diabetic patients (%57,1) had non-alcoholic steatohepatitis (NASH), only 7 patients (%36,8) witout DM had NASH. Steatosis-, inflammation grade and fibrosis-stage were significantly higher in diabetic patients ( p=0,02, 0,02 ve 0,04, respectively). While patients had a statistically significant decrease in ALT levels ( p=0,02) in the first 5 years of the follow up period, patients with DM achieved the significant reduction in ALT levels after 10 years (p=0,004). At the last examination, patients with insülin resistance (IR) had significantly higher ALT levels and APRI score than those without IR (p=0,043 ve 0,028, respectively). The ROC curves revealed significant discriminative power of AST and ALT levels for the diagnosis of insülin resistance (AUROC=0,082, and 0,081, respectively). Insulin resistance was independently associated with APRI score and fibroscan findings (, p=0,04 ve 0,008, respectively). CONCLUSION: Patients with type 2 DM had statistically significant higher ALT levels, steatosis-, inflammation grade and fibrosis-stage than those without DM. Patients without DM had significantly higher decrease in ALT levels during the follow-up period. IR was independently associated with fibrosis markers, such as APRI score and fibroscan results and high AST and ALT levels were closely asociated with IR. Our findings showed that IR and DM were risk factors for NAFLD progression and high AST and ALT levels correlated with the severity of liver disease in NAFLD.

Benzer Tezler

  1. Alkolik olmayan yağlı karaciğer hastalığında mikroveziküler steatoz sıklığı ve önemi

    Başlık çevirisi yok

    GÜRKAN ÇELEBİ

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2014

    GastroenterolojiGATA

    Dahiliye Ana Bilim Dalı

    DOÇ. DR. CEMAL NURİ ERÇİN

  2. İnsan hepatoselüler karsinom hücre hattında (HEPG2) lipotoksik ve mitotoksik streste mitokondriyon yanıtı

    Mitochondrial response to lipotoxic and mitotoxic stress in human hepatocellular carcinoma cell line (HEPG2)

    YAPRAK YALÇIN

    Doktora

    Türkçe

    Türkçe

    2019

    Tıbbi BiyolojiBaşkent Üniversitesi

    Tıbbi Biyoloji Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. FATMA BELGİN ATAÇ

  3. Orta ve şiddetli psoriasiste biyolojik ajan kullanımının karotid arter intima media kalınlığı ve hepatosteatoz derecesi üzerine etkisinin incelenmesi

    Examination of the effect of the usage of biological agents on the carotid artery intima-media thickness and the degree of hepatosteatosis in moderate and severe psoriasis

    HARİKA ÖDEMİŞ

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2022

    DermatolojiSağlık Bilimleri Üniversitesi

    Deri ve Zührevi Hast. Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. BURÇE CAN KURU

  4. Çocukluk çağı non-alkolik yağlı karaciğer hastalığında noninvaziv görüntüleme yöntemleri ile laboratuvar değerlerinin karşılaştırılması

    Comparison of laboratory values with noninvasive imaging methods in childhood non-alcohic oil liver disease

    CANER DOĞAN

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2020

    Çocuk Sağlığı ve HastalıklarıSağlık Bilimleri Üniversitesi

    Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı

    DOÇ. DR. SEDA GEYLANİ GÜLEÇ

    UZMAN MERYEM KEÇELİ

  5. Alkolik olmayan yağlı karaciğer hastalığında endotel disfonksiyonu ve karotid aterosklerozunun araştırılması

    The investigation of endothelial dysfunction and carotid atherosclerosis in non-alcoholic fatty liver disease

    CEM HAYMANA

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2010

    GastroenterolojiGATA

    Dahiliye Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. KENAN SAĞLAM