Major depresif bozukluk tanılı hastalarda hastalık şiddeti, klinik özellikleri ile otomatik düşünceler ve işlevsiz şemalar arasındaki ilişkinin incelenmesi
Investigation of the relationship between clinical characteristics, automatic thought, and dysfunctional schemas in major depressive disorders
- Tez No: 466906
- Danışmanlar: DOÇ. DR. KADİR ÖZDEL
- Tez Türü: Tıpta Uzmanlık
- Konular: Psikiyatri, Psychiatry
- Anahtar Kelimeler: bilişsel terapi, bilişsel davranış terapileri, şema, tutumlar, nüks, congitive therapy, cognitive behavior therapy, schema, attitudes, recurrence
- Yıl: 2017
- Dil: Türkçe
- Üniversite: Sağlık Bilimleri Üniversitesi
- Enstitü: Ankara Dışkapı Yıldırım Beyazıt Eğitim Ve Araştırma Hastanesi
- Ana Bilim Dalı: Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı
- Bilim Dalı: Belirtilmemiş.
- Sayfa Sayısı: 87
Özet
Giriş ve Amaç: Depresyon en sık görülen ruhsal hastalıklardandır. Tanı ve tedavi sürecindeki zorluklar nedeniyle yeni modellere ihtiyaç duyulmaktadır. Bilişsel davranışçı terapiler ile depresyonda olumlu sonuçlar alınmaktadır. Biz bu çalışmamızda depresyonla ilgili olarak klinik semptomatoloji, otomatik düşünceler, ara inançlar ve temel inançların etkileşimini incelemeyi amaçladık. Gereç ve Yöntem: Poliklinik başvurusu sonrası değerlendirilen hastalara SCID-I ve sosyodemografik veri formu uygulanmıştır. Değişen kriterler açısından DSM-5 kriterleri ile tekrar tanılar değerlendirilmiştir. Sonrasında hastalar Otomatik Düşünceler Ölçeği (ODÖ), Fonksiyonel Olmayan Tutumlar Ölçeği kısa formu (FOTÖ-R), Kişilik İnanç Ölçeği kısaltılmış Türkçe formu (KİÖ-KTF), sosyal karşılaştırma ölçeği ve SCIDII ile değerlendirilmiştir. Çalışmamıza 101 depresyon hastası, 82 gönüllü sağlıklı kontrol grubu katılmıştır. Bulgular: Yapılan değerlendirmeler sonucunda kontrol grubu ile depresyon grubu arasında bütün bilişsel alt ölçeklerde anlamlı fark bulunmuştur ve bu fark depresyon grubunun daha olumsuz bilişsel tutumları ile ilişkilidir. İlk atak ve yineleyici depresyon grubunu kendi içerisinde kıyasladığımızda sadece otomatik düşüncelerin kişisel uyumsuzluk ve değişme istekleri alt faktöründe gruplar arasında anlamlı fark vardı ve bu fark ilk atak grubun daha olumsuz yorumlamalarından kaynaklanıyordu. Depresyon şiddeti üzerinden değerlendirdiğimizde ise tüm bilişsel ölçeklerde ağır şiddetteki 60 depresyon grubunun daha olumsuz tutumları saptandı ve gruplar arasında anlamlı fark vardı. Sonuç: Depresyon oldukça önemli bir ruhsal hastalık ve halk sağlığı sorunudur. Tekrarlayan bir doğası olması ve kronikleşmesi nedeniyle oldukça yüksek yeti yitimine neden olmaktadır. Bilişsel davranışçı tedavi ile başarılı sonuçlar alınmaktadır.Ancak depresyonun bilişsel modelinin geliştirilmesi için yeni çalışmalara ihtiyaç duyulmaktadır.
Özet (Çeviri)
AIM: Depression is one of the most common psychiatric disorders. New models are needed because of the difficulties in diagnosis and treatment. Cognitive behavioral therapies have positive results in depression. In this study, we aimed to investigate the interaction of clinical symptomatology, autonomic thinking and dysfunctional schemas about depression. Method: SCID-I and sociodemographic data form were applied to the patient after the outpatient clinic application. In terms of changing criteria, DSM-5 criteria and rediagnoses were evaluated. Patients were assessed with the Automatic Thouhgts Questionnaire (ATQ), the Short Form of Dysfunctional Attitudes Scale (DAS-R), the Personality Beliefs Questionnaire Short Form (PBQ-SF), the Social Comparison Scale, and SCID-II. Our study included 101 depressed patients and 82 healthy control groups participated. Results: As a result of the evaluations, a significant difference was found in all cognitive subscales between the control group and the depression group and this difference is related to the more negative cognitive attitudes of the depression group. When we compared the first episode and recurrent depression group within themselves, there was a significant difference between the groups only in the sub-factor of personal 62 incompatibility and change desire for automatic thinking, and this difference was due to the more negative interpretations of the first episode group. When we assessed depression on the basis of severity, on all cognitive scales, more negative attitudes of severe depression group were found and there was a significant difference between the groups. Conclusion: Depression is a very important mental illness and public health problem. Due to its repetitive nature and its chronicity it causes a very high disability. Successful results are obtained with cognitive behavioral therapy. However, new studies are needed to develop the cognitive model of depression.
Benzer Tezler
- Majör depresif bozukluk tanılı hastalarda serum S100-B ve vılıp-1 düzeylerinin değerlendirilmesi
Evaluation of serum S100-B and vilip-1 levels in patients with major depressive disorder
NAGİHAN AYAZ NAYCI
Tıpta Uzmanlık
Türkçe
2023
PsikiyatriSağlık Bilimleri ÜniversitesiRuh Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı
DOÇ. DR. HASAN KAYA
DOÇ. DR. AYBENİZ CİVAN KAHVE
- İntihar girişimi olan ve olmayan depresyon tanılı ergenlerin dürtüsellik ve umutsuzluk düzeylerinin ve nöropsikolojik test performanslarının karşılaştırılması
Impulsivity, hopelessness and neuropsychological test performances among depressed adolescent suicide attempters
ARMAĞAN ARAL
Tıpta Uzmanlık
Türkçe
2018
PsikiyatriOndokuz Mayıs ÜniversitesiÇocuk ve Ergen Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı
DOÇ. DR. GÖKÇE NUR SAY
- Çocukluk çağı travmasının şizofreni kliniği ile ilişkisi
The relationship between childhood trauma and the clinic of schizophrenia
NAİLE DİLA AY
Tıpta Uzmanlık
Türkçe
2013
PsikiyatriOndokuz Mayıs ÜniversitesiPsikiyatri Ana Bilim Dalı
DOÇ. DR. ÖMER BÖKE
- Bipolar bozuklukta yaşam olaylarının hastalık başlangıcından önceki sıklığı ve hastalık gidişi üzerindeki etkisinin araştırılması
The life events effect the start and the outcome of bipolar disorder
AYMAN SALEH