Geri Dön

The Autonomy of art and aestheticism in architecture

Sanatın özerkliği ve mimarlıkta estetikçilik sorunu

  1. Tez No: 47195
  2. Yazar: RANA NERGİS ÖĞÜT (SABUNCUOĞLU)
  3. Danışmanlar: PROF.DR. HALUK PAMİR
  4. Tez Türü: Doktora
  5. Konular: Mimarlık, Architecture
  6. Anahtar Kelimeler: Özerklik, estetikçilik, kültür endüstrisi, toplumsal dönüşüm, öncü (avangard) sanat, postmodernizm, Autonomy, aestheticism, culture industry, social trans formation, avant-garde, postmodernism. IV
  7. Yıl: 1995
  8. Dil: İngilizce
  9. Üniversite: Orta Doğu Teknik Üniversitesi
  10. Enstitü: Fen Bilimleri Enstitüsü
  11. Ana Bilim Dalı: Belirtilmemiş.
  12. Bilim Dalı: Belirtilmemiş.
  13. Sayfa Sayısı: 218

Özet

Öz SANATIN ÖZERKLİ?İ VE MİMARLIKTA ESTETİKÇİLİK SORUNU Öğüt (Sabuncuoğlu), Rana Nergis Doktora, Mimarlık Bölümü Tez Yöneticisi: Prof. Dr. Haluk Pamir Eylül 1995, 218 sayfa Bu çalışma temel olarak birbiri ile yakın ilişkili üç tema üzerine kuruludur: mimarlığın bir sanat olarak toplumsal / kültürel üretim içindeki rolünün ve sınırlarının bilgi kuramsal çerçevesi; burjuva toplumunda mimarlığın özerklik sorununun Aydınlanmanın dialektiği içerisinde açılımı; mimarlık sanatının toplumsal dönüşümdeki rolü konusuna doğrudan bağlı olan estetikçilik ve sanatın politik işlevi. Son yıllarda, mimarlığın bir sanat olarak anlamının yok olmasından modernizmi ve onun akılcı felsefesini sorumlu tutan görüşlerin giderek ağırlık kazandığı görülmektedir. Görüngübilim (phenomenology) ve yapısalcılık-sonrası (poststructuralism) gibi birbirinden çok farklı felsefi temellere dayanan söylemlerin, aydınlanmanın akılcı bilgikuramsal çerçevesinden yola çıkan modernizmin mimarlık sanatına kaynak oluşturan mitik öğeyi bütünüyle göz ardı edip mimarlığı evrensel, mantıksal ölçülebilir değerler alanına ait bir nesneye indirgediği konusunda fikir birliğine varmaları ilginç bir olgudur. Gerek sanatla dolayımsız bir ilişkinin bir tür modernizm-öncesi ayrışmamış bilincin yeniden canlandırılması ile mümkün olabileceğini savunan görüngübilimin;gerek akılcılığın ve tarihin, insan doğasının kaçınılmaz özelliği olarak gördükleri güç ve iktidar tutkusunu aşmaya çalışan boşuna çabalar olduğunu söyleyen yapısalcılık-sonrası düşüncenin, sanata yabancılaşma sorununun tarihsel boyutunu gözardı ettikleri görülmektedir. Bu çalışmada mimarlığın sanat olarak önemi, Kantçı felsefe geleneği ve (Habermas'ın geliştirdiği biçimiyle) Eleştirel Kuram'a dayanılarak oluşturulmuş tarihsel bir çerçeve içerisinde tartışılmaktadır. Bu açıdan bakıldığında, mimarlığın şiirsel boyutunun kaybolmasının, aydınlanma çağı ile başlayıp burjuva toplumunu oluşturan bir dizi kültürel, toplumsal, teknik dönüşümün- sonucunda sanatın (bir yanda din ve devlet gibi kurumsal otoritenin gücünden, diğer yanda bilim ve ahlak gibi diğer düşünce alanlarından) bağımsızlaşıp özerk bir disiplin olarak gelişmesi ve topluma yabancılaşması sorunu ile yakından bağlantılı olduğu anlaşılmaktadır. Modern burjuva toplumunda sanatın modern-öncesi geçmişe göre farklılaşan üretim ve alımlama koşullarına bağlı olarak ortaya çıkan“kültür endüstrisi”nin özellikle 20 yüzyıl mimarlığı üzerindeki etkisi ve sanatsal özerklik sorunsalı ile ilişkisi bu çalışmada ağırlıklı olarak tartışılmakta; öncü-sanat (avangard) ve postmodernizm gibi yüzyılın belirleyici sanatsal olgularının bu bağlamda yeni bir değerlendirmesi yapılmaktadır.

Özet (Çeviri)

ABSTRACT THE AUTONOMY OF ART AND THE PROBLEM OF AESTHETICISM IN ARCHITECTURE Öğüt (Sabuncuoğlu), Rana Nergis Ph.D., Department of Architecture Supervisor: Prof. Dr. Haluk Pamir September 1995, 218 pages This study is structured around three parallel themes: the loss of architecture's poetic significance which aims to discuss the nature and the limits of architecture as an art in a general epistemological perspective; the problematic nature of architecture's autonomy in the bourgeois society within the historical dialectic of the Enlightenment; and the problem of aestheticism and its political implications which is an issue directly related with the question concerning the limits of architecture's transformative power. For two decades, there has been a marked tendency to attribute the loss of architecture's poetic significance to modernism and its rationality. Even those who speak from entirely different philosophical perspectives such as phenomenology and poststructuralism surprisingly converge on this point, although for different reasons, accusing modernism and its philosophical foundations for depriving architecture of its mythical rhetorical substance giving prominence to logos, i.e., to what counts as muniversal objective knowledge. Both viewpoints fail to recognize the historicity of the problem concerning art's alienation from society: the former by unrealistically suggesting a revival of pre-enlightened consciousness; the latter by renouncing rationality and history as futile attempts to overcome the“will to power”which they assume to be an unsurpassable part of human existence. In this study, the significance of architecture as an art is discussed from the point of view of a historical-philosophical framework, developed from Kantian epistemology and the Critical Theory (of Habermas). It is maintained that the loss of poetic element in architecture is part of a complex set of social, cultural, technical transformations that have brought about art's separation from life in modern bourgeois society. A significant consequence of these transformations has been the development of the aesthetic as an autonomous discipline independent from religion and state, with its own rationality distinct from science and morality. An important part of this work is devoted to the discussion of the new social-cultural forms concerning the production and reception of architecture, such as the culture industry, that have developed as a result of the changed relationships between art and society. Particular consideration is given to the impact of culture industry on the 20th century architecture, and a re-assessment of its two decisive moments, the avant-garde and postmodernism, has been made regarding their position within the broader question of art's autonomy in the bourgeois society.

Benzer Tezler

  1. 1970'lerden günümüze mimarlık alanında heykelsi biçimler

    The sculpturel forms in architecture since 1970's to the present day

    MELİHA SÖZERİ

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    2007

    Güzel SanatlarMarmara Üniversitesi

    Heykel Ana Sanat Dalı

    YRD. DOÇ. ÜMİT ÖZTÜRK

  2. Kentsel tasarım sürecinde kamusal sanatın yeri: İstanbul'daki mahalle ve semt parkı örnekleri

    Public art in urban design process: Neighborhood and district park examples in Istanbul

    GÜL SİVASLIOĞLU ÖZALTIN

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    2015

    Güzel Sanatlarİstanbul Teknik Üniversitesi

    Peyzaj Mimarlığı Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. MEHMET OCAKÇI

  3. Günümüz marjinal estetiği

    Marginal aesthetic of today's

    HAKAN ÖZER

    Sanatta Yeterlik

    Türkçe

    Türkçe

    2011

    Güzel SanatlarMarmara Üniversitesi

    Resim Ana Sanat Dalı

    YRD. DOÇ. EMRE ZEYTİNOĞLU

  4. The picture in Dorian Gray: Object agency and Oscar Wilde's decadent ideas in the picture of Dorian Gray and its screen adaptations

    Dorian Gray'deki portre: Dorian Gray'in Portresi ve ekran uyarlamalarında nesne eyleyiciliği ve Oscar Wilde'in dekadanlık fikirleri

    EMİNE AKKÜLAH DOĞAN

    Yüksek Lisans

    İngilizce

    İngilizce

    2018

    İngiliz Dili ve EdebiyatıHacettepe Üniversitesi

    İngiliz Dili ve Edebiyatı Ana Bilim Dalı

    DR. ÖĞR. ÜYESİ SİNAN AKILLI

  5. Adorno's conception of autonomous art in light of kant's and Hegel's philosophies

    Kant ve Hegel felsefeleri ışığında Adorno'nun otonom sanat anlayışının analizi

    İLAY İNCEEFE

    Yüksek Lisans

    İngilizce

    İngilizce

    2018

    FelsefeOrta Doğu Teknik Üniversitesi

    Felsefe Ana Bilim Dalı

    DOÇ. DR. BARIŞ PARKAN