Geri Dön

Glial tümörlerde ortalama nükleol hacminin prognostik önemi

Porgnostic significance of mean nucleolar volume in glial tumors

  1. Tez No: 494447
  2. Yazar: ŞEYMA SİNEM ÖZBEY
  3. Danışmanlar: UZMAN SELMA ŞENGİZ ERHAN
  4. Tez Türü: Tıpta Uzmanlık
  5. Konular: Patoloji, Pathology
  6. Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
  7. Yıl: 2018
  8. Dil: Türkçe
  9. Üniversite: Sağlık Bilimleri Üniversitesi
  10. Enstitü: İstanbul Okmeydanı Eğitim. ve Araştırma. Hastanesi
  11. Ana Bilim Dalı: Tıbbi Patoloji Ana Bilim Dalı
  12. Bilim Dalı: Belirtilmemiş.
  13. Sayfa Sayısı: 60

Özet

AMAÇ: Glial tümörler tüm primer beyin tümörleri içerisinde en sık görülen tümörlerdir. Prognostik olarak heterojen bir tümör grubudur. Glial tümörlerde prognozla ilişkisi en iyi kanıtlanmış parametre tümörün histolojik derecesidir. Histolojik derece Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) tarafından belirlenmiş morfolojik kriterlere dayanmakla birlikte Ki-67 proliferatif indeks(Pİ) ve mitotik figürlerin sayısı da bu değerlendirmede yardımcı olarak kullanılmaktadır. Nükleer morfometrik ve stereolojik yöntemler böbrek, uterus, prostat, larinks, meme, kolorektal, over ve mesane tümörleri gibi değişik tümör tiplerinde prognozu belirlemede anlamlı sonuçlar sağlamıştır. Ancak literatürde, bu morfometrik yöntemlerin nükleol üzerine uygulanmasına dair çalışma bulunmamaktadır. Çalışmamızın amacı nükleoler morfometrik yöntem ile glial tümörlerde ortalama nükleol hacminin bilinen prognostik faktörler ve sağkalım süresi ile arasındaki ilişkinin saptanmasıdır. GEREÇ (HASTALAR) VE YÖNTEMLER: Sağlık Bilimleri Üniversitesi Okmeydanı Sağlık Uygulama ve Araştırma Hastanesi Patoloji Bölümü'nün rapor arşivinden Ocak 2008 - Temmuz 2017 tarihleri arasında laboratuvara gönderilmiş, glioblastom, astrositom, diffüz astrositom, anaplastik astrositom, fibriler astrositom, oligodendrogliom, anaplastik oligodendrogliom, pilositik astrositom, astroblastom, oligoastrositom, düşük dereceli glial tümör ve yüksek dereceli glial tümör tanılı, klinik verilerine ve hazır boyalı preperatlarına ulaşılabilen 154 vaka çalışmaya alındı. Olgular morfolojik kriterlere sadık kalınarak 2016 DSÖ sınıflamasına göre revize edildi. Bu vakaların arşivimizdeki hazır hematoksilen ve eozin (H&E)boyalı lamları yeniden değerlendirilerek nükleollerin en belirgin olduğu alanlar saptanıp mikroskoba entegre fotoğraf makinesi ile fotoğraflandı. Elde edilen fotoğraflar dijital ortama aktarılıp toplamda 5000 kat büyütme elde edildi. Ortalama nükleol hacimleri Gundersen ve ark. tarafından tanımlanıp Dokanağlu ve Yörükoğlu tarafından nükleol için modifiye edilen morfometrik yöntem ile hesaplandı. BULGULAR: Çalışmamıza dahil edilen glial tümör olgularının %62,3'ünü (n = 96) glioblastom, %16,9'unu diffüz astrositom (n = 26), %6,5'ini anaplastik astrositom (n = 10), %4,5'ini oligodendrogliom (n = 7), %3,2'sini anaplastikoligodendrogliom (n = 5), %3,2'sini pilositik astrositom (n = 5), %1,3'ünü oligoastrositom (n = 2), %1,3'ünü anaplastik oligoastrositom (n = 2), %0,6'sını astroblastom (n = 1) olguları oluşturmaktadır. Olguların %4'ü (n = 6) derece 1, %24'ü (n = 37) derece 2, %9,7'si(n = 15) derece 3 ve %62,3'ü (n = 96) derece 4 tümörlerdir. 68 olguda bildirilen Ki-67 Pİ değerleri 1 ile 90 arasında değişmektedir. 36 olguda bildirilen 10 büyük büyütme alanındaki (BBA) mitotik figür sayısı da 1 ile 25 arasında değişmektedir. 103 olguda nükleol belirginliği saptanmış, 51 olguda ise nükleol belirginliği saptanmamıştır. Yapılan istatistiksel analizlerde nükleol belirginliği durumu ile tümör derecesi arasında anlamlı ilişki saptanmıştır. Ancak nükleol belirginliği durumu ile sağkalım süresi, Ki-67 Pİ değeri ve mitotik figür sayısı arasında istatistiksel olarak anlamlı ilişki elde edilmemiştir. Çalışmamızın diğer parametreleri olan nükleol yaygınlığı (nükleol belirginliği olan hücrelerin toplam tümör hücrelerine oranı) ve ortalama nükleol hacmi ile sağkalım süresi, tümör derecesi, Ki-67 Pİ değeri ve mitotik figür sayısı arasında da anlamlı ilişki saptanmamıştır. SONUÇ:Çalışmamızda ortalama nükleol hacmi ile sağkalım süresi ve glial tümörlerde prognostik önemi kanıtlanmış parametreler arasında anlamlı ilişki saptanmamıştır. ANAHTAR KELİMELER:Glial tümör, glioblastom, diffüz astrositom, nükleol, ortalama nükleol hacmi, morfometrik yöntem.

Özet (Çeviri)

AIM: Glial tumors are the most common primary brain tumors. Glial tumors are prognostically heterogenous group of tumors and the best prognostic factor is histological grade of tumor. Histological grade is determined by morphological criterias which are assigned by World Health Organisation (WHO). Ki-67 proliferative index (PI) and number of mitotic figures on 10 high power field (HPF) are used as auxillary methods while determining grade of tumor. In order to determine the prognosis of a tumor, nuclear morphometric and stereological methods are used and proven to be suggestive in renal, uterine, prostate, larynx, breast, colorectal, ovarian and bladder carcinomas. However, there aren't any studies which apply these methods for nucleolar region. The purpose of our study is to establish the relationship between mean nucleolar volume and survival time of patients; also the relationship between mean nucleolar volume and proven prognostic factors in glial tumors. MATERIAL AND METHODS: From the report archive of Okmeydani Health Research and Practice Center of Health Sciences University Pathology Department, 154 cases whose clinical datas and hematoxilen and eosine (H&E) stained preparates could be reached and diagnosed as glioblastoma, diffuse astrocytoma, anaplastic astrocytoma, fibrillary astrocytoma, astroscytoma, oligodendroglioma, anaplastic oligodendroglioma, pilocytic astrocytoma, astroblastoma, oligoastrocytoma, low grade glial tumor and high grade glial tumor are included to our study. Cases are reclassified by their morphological fetaures according to 2016 WHO classification. H&E stained preparates are reevaluated and areas which have the most prominent nucleoli are photographed by a camera which is readily integrated to a microscope. Then these photographs are transfered to a digitilazed platform and magnified to reach 5000x magnification. Mean nucleolar volume is calculated by the method which was formulated for nucleus by Gundersen et al. and then modified for nucleolus by Dokanakoglu and Yorukoglu. RESULTS: 62,3% (n = 96) of the cases were diagnosed as glioblastoma, other tumors were 16,9% (n = 26) diffuse astrocytoma, 6,5% (n = 10) anaplastic astrocytoma, 4,5% (n = 7) oligodendroglioma, 3,2% (n = 5) anaplastic oligodendroglioma, 3,2% (n = 5) pilocytic astrocytoma, 1,3% (n = 2) oligoastrocytoma, 1,3% (n = 2) anaplastic oligoastrocytoma and 0,6% (n = 1) astroblastoma. The most common histological grade was grade 4 (62,3%, n = 96); grade 2 tumors constituted 24% (n = 37) of cases, grade 3 tumors ( 9,7%, n =15) and grade 1 (4%, n = 6) were relatively few. Ki-67 PI value was reported in 68 of cases and Ki-67 PI values ranged between 1 and 90. Mitotic figure count in 10 HPF was reported in 36 cases and ranged between 1 and 25. In 103 of cases nucleolar prominence was detected. In 51 of cases nucleolus was not prominent in entire tumor. There is a statistically significant relationship between tumor grade and nucleolar prominence status. However there is not a statistically significant relationship between nucleolar prominence status and survival, Ki-67 PI, mitotic figure count. No statistical relationship is determined between extention of nucleolus (raito of the tumor cells which have nucleolar prominence to total tumor cells), mean nucleolar volume and survival, tumor grade, Ki-67 PI, mitotic figure count. CONCLUSION: In our study, no significant relationship is determined between mean nucleolar volume and prognostically proven parameters of glial tumors or survival of patients. KEY WORDS: Glial tumor, glioblastoma, diffuse astrocytoma, nucleolus, mean nucleolar volume, morphometric method.

Benzer Tezler

  1. Glial tümörlerde indolamin 2,3- dioksijenaz-1 ekspresyonu

    Indolamin 2,3- dioxygenase-1 expression in glial tumors

    MÜNİR KAYA

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2020

    OnkolojiFırat Üniversitesi

    İç Hastalıkları Ana Bilim Dalı

    DOÇ. DR. ASUDE AKSOY

  2. Karadeniz Teknik Üniversitesi Tıp Fakültesi Patoloji Anabilim Dalı'nda 2005-2016 yılları arasında tanı alan glial tümörlerin Dünya Sağlık Örgütü (WHO) 2016 sınıflaması ışığında değerlendirilmesi

    The evaluation of glial tumors cases diagnosed between 2005-2016 at Karadeniz Technical University Faculty of Medicine Department of Pathology with WHO 2016 classification

    NİLAY BAKOĞLU

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2017

    PatolojiKaradeniz Teknik Üniversitesi

    Tıbbi Patoloji Ana Bilim Dalı

    YRD. DOÇ. DR. EMEL ÇAKIR

  3. Radyolojik ileri görüntüleme tekniklerinin intrakranyal kitlelerin tanısına katkısının araştırılması

    Contribution of advanced radiological imaging techniques to the diagnosis of intracranial masses

    HÜSEYİN KASAP

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2021

    Radyoloji ve Nükleer TıpSelçuk Üniversitesi

    Radyoloji Ana Bilim Dalı

    DOÇ. DR. MEHMET ÖZTÜRK

  4. Glial tümörlerde manyetik rezonans spektroskopi (MRS) bulgularının histopatoloji sonuçları ile ilişkisinin değerlendirilmesi

    Evaluation of the relationship of magnetic resonance spectroscopy (MRS) findings with histopathological results in glial tumors

    GÖZDE TOKATLI

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2019

    Radyoloji ve Nükleer TıpDokuz Eylül Üniversitesi

    Radyoloji Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. EMEL ADA

  5. Glial tümörlerde tiyoredoksin redüktaz değerleri

    Thioredoxin reductase levels in glial tumors

    RAHŞAN KEMERDERE

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2008

    Nöroşirürjiİstanbul Üniversitesi

    Nöroşirürji Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. BÜLENT CANBAZ