Construction risk management in developing countries
Gelişmekte olan ülkelerde inşaat risk yönetimi
- Tez No: 496310
- Danışmanlar: PROF. DR. FATMA HEYECAN GİRİTLİ
- Tez Türü: Yüksek Lisans
- Konular: Mimarlık, İnşaat Mühendisliği, Architecture, Civil Engineering
- Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
- Yıl: 2017
- Dil: İngilizce
- Üniversite: İstanbul Teknik Üniversitesi
- Enstitü: Fen Bilimleri Enstitüsü
- Ana Bilim Dalı: Mimarlık Ana Bilim Dalı
- Bilim Dalı: Belirtilmemiş.
- Sayfa Sayısı: 123
Özet
İnşaat sektörü, son ürünlerinin genelde taşınmaz tesisler olmasının da etkisiyle, geçmişte çoğunlukla yerel bir sektör olarak görülmüştür. Tarihte birkaç örneği olsa da, gerçek anlamda uluslararası inşaat projeleri 1950'lerden sonra yaygınlaşmaya başlamıştır. Özellikle 2. Dünya Savaşı sonrası hızlanan endüstrileşme ve yapılaşma sürecinde, ülkeler arası teknoloji, bilgi ve iş gücü aktarımı zorunlu hale gelmiştir. Bu globalleşme süreci 1990'ların sonuna doğru, birtakım uluslararası kuruluşlar ve ticaret anlaşmalarının da yardımıyla ciddi anlamda hız kazanmış ve inşaat sektörü de bu gelişmelerden fayda sağlamıştır. Ayrıca, gelişmekte olan ülkelere yapılan finansal yardımlar ve Ortadoğu bölgesinde petrol, doğalgaz gibi doğal kaynaklardan elde edilen gelirler uluslarlarası inşaat işlerinin artışında önemli bir rol oynamıştır. Bu bağlamda, gelişmekte olan ülkelerde, büyük ölçekli liman, havaalanı, otoyol, fabrika gibi yerel müteahhitlerin kapasitelerini aşan kompleks inşaat projelerine gereksinim artmıştır. Bu durum da inşaat hizmetlerinin“ithal”edilmesine zemin hazırlamıştır. Uluslararası sektörlerde genel olarak gelişmiş ülkeler, gelişmekte olan ve az gelişmiş ülkelere teknoloji ve uzmanlık hizmeti sağlamaktadır. Öte yandan, gelişmekte olan ülkeler piyasaya hazır üretim mallar, az gelişmiş ülkeler ise işgücü sunmaktadır. Dolayısıyla gelişmekte olan bir ülkede yürütülen büyük ölçekli kompleks projeler, hem gelişmiş hem de gelişmekte olan diğer ülkelerin katkısıyla gerçekleşmektedir. Gelişmekte olan ülkelerin karakteristik özelliklerine bakıldığında, ekonomi, sosyal hayat, insan hakları ve teknoloijk gelişmeler gibi bazı alanlarda, gelişmişlik kriteri olarak kabul edilen değerleri belli bir düzeyde sağladıkları, ancak gelişmiş ülkelere kıyasla biraz daha geride oldukları görülmektedir. Ayrıca gelişmekte olan ülkelerin ekonomik yapıları incelendiğinde, inşaat sektörünün önemli bir rolü olduğu anlaşılmaktadır. Birçok alt sektör ve yan sanayi içeren inşaat sektörü, ülke çapında ekonomik hareketlilik sağlayabilmesi nedeniyle gelişmekte olan ülkelerde genellikle ön planda olan ve yüksek yatırımlar yapılan bir sektördür. Tüm bu gelişmelerle birlikte, dünya genelinde birçok müteahhit firma uluslararası inşaat sektörüne giriş yapmaya başlamıştır. Yerel piyasaların daralması, ekonomik problemler, şirket büyütme hedefleri ve yüksek kar beklentileri, inşaat firmalarını uluslararası piyasalara yönlendiren diğer faktörlerdir. Ancak yabancı bir ülkede, uluslararası bir inşaat projesi yürütmek, yerel piyasada proje gerçekleştirmeye göre çok daha yüksek oranda risk içermektedir. Bu tip projeler, inşaat sektöründeki genel risklere ilave olarak, uluslararası alanda karşılaşılan diğer ekonomik, teknik ve lojistik risklere de maruz kalmaktadır. Özellikle gelişmekte olan ülkelerdeki inşaat projelerinde karşılaşılan riskler, ülkenin sosyo-politik ve ekonomik koşullarından direkt olarak etkilenmektedir. Bu durum da uluslararası pazarda iş yapan müteaahitlerin özel önlemler almalarını ve detaylı bir risk yönetim süreci yürütmelerini zorunlu kılmaktadır. Risk ve belirsizlik, inşaat projelerinin doğasında yer alan faktörlerdir. Birbirine bağlı yüzlerce aktiviteden oluşan inşaat projelerinde, en ufak belirsizlikler dahi riske dönüşmekte ve proje başarısını tehdit eden unsurlar haline gelmektedir. İnşaat projelerindeki riskler genel olarak teknik, lojistik, yönetimsel, çevresel, sosyo-politik ve finansal olmak üzere altı kategoride toplanmaktadır. Bu kategorilere ek olarak inşaat riskleri, kaynaklarına, karakteristik özelliklerine ve bağlı oldukları faktörlere göre de kategorize edilebilmektedir. Proje riskleri incelenirken göz önünde bulundurulması gereken bir diğer konu da pozitif risklerdir. Proje sürecindeki herhangi bir belirsizlik, tehdit anlamına gelmeyip, bünyesinde fırsatlar barındırıyor olabilir. Bu tip fırsatların da değerlendirilmesinde proje risk yönetim süreçleri önemli bir rol oynamaktadır. Risk yönetimi, kurumsal anlamda 1950'lerden sonra yaygınlaşmaya başlamıştır. Öncelikle büyük şirketler tarafından, iş portföyünü belli başlı risklere karşı güvence altına almak amacıyla kullanılmıştır. 1950-60'lı yıllarda bu alanda akademik çalışmalar hız kazanmış ve elde edilen bulguları piyasa koşullarına uyarlamak için de ayrıca çalışmalar yapılmıştır. Risk yönetimi kavramının inşaat sektöründe yaygınlaşması ise 1990'lı yılları bulmuştur. Genel anlamda risk yönetimi, potansiyel tehditlerin ve risklerin belirlenmesi, analiz edilmesi ve bu risklere karşı eylem planları hazırlanması olarak ifade edilebilir. Uygulanan eylem planlarına dair süreç ve sonuçların gözlemlenmesi ve bunlara yönelik analizler yapılması da risk yönetim sürecinin bir parçasıdır. Aynı zamanda fırsatlar veya pozitif riskler de bu süreç kapsamında değerlendirilip, bu doğrultuda eylem planları hazırlanmaktadır. Bu eylem planları, riskin etkilerini azaltmak üzerine olabileceği gibi, riskten kaçınmak, riski paylaşmak, riski transfer etmek ve kimi zaman da riski kabullenmek gibi stratejilerden oluşabilmektedir. Bu risk yönetim süreçlerinin şirket düzeyinde yürütülmesi kurumsal firmalar için büyük önem arz etmektedir. Daha önce de belirtildiği gibi, uluslararası inşaat piyasası yerel piyasalara göre çok daha yüksek oranda ve farklı tipte riskler içermektedir. Uluslararası inşaat projeleri genellikle büyük ölçekli karmaşık projeler olup, piyasaya ve ülke şartlarına bağlı ekonomik, sosyo-politik ve çevresel faktörlerden direkt olarak etkilenmektedir. Bu faktörler gelişmekte olan ülkelerde çok daha hassas ve değişken olduğundan dolayı, bu ülkelerde yürütülen projelerde sıradan inşaat riskleri çok daha güçlü bir etkiyle hissedilmektedir. Uluslararası inşaat projelerinde risk yönetimiyle ilgili olarak, literatürde birçok araştırma bulunmasına karşın, bu çalışmaların genellikle piyasa, ülke ve proje seviyesinde riskler şeklinde, genel bir kategorizasyon kullanılarak gerçekleştirildiği görülmüştür. Ayrıca bazı çalışmalarda, araştırmacılar farklı ülkelerden ve farklı projelerden topladıkları verileri bir arada analiz etmişlerdir. Ancak her ülkenin, coğrafyanın ve projenin kendine özgü dinamikleri olduğundan dolayı, uluslararası bir inşaat projesine risk yaklaşımı proje özelinde gerçekleştirilmelidir. Özellikle gelişmekte olan ülkelerde yürütülen projelerde, risk yönetim planlaması yapılırken, her aşamada ülkenin sosyo-politik ve ekonomik atmosferi göz önünde bulundurulmalı, bu faktörlerin riskler üzerindeki etkileri daima hesaba katılmalıdır. Bu bağlamda, bu tez çalışması kapsamında, gelişmekte olan bir ülkede yürütülen, büyük ölçekli bir uluslararası inşaat projesi seçilmiş, anket ve görüşmeler yardımıyla, bu projeye dair bir risk değerlendirme çalışması yapılmıştır. Çıkan sonuçlar doğrultusunda, kritik öneme sahip riskler için müteahhit firmada alınan risk aksiyonları incelenmiştir. Bu vaka çalışması için seçilen proje, Türkmenistan'ın Türkmenbaşı şehrinde yer alan, 2017 yılı itibariyle inşaatı devam eden“Uluslararası Türkmenbaşı Liman Projesi”dir. Proje bedeli yaklaşık 1,5 milyar Amerikan Doları olup, yapımı mühendislik, tedarik ve inşaat sözleşmesi ile anahtar teslim olarak bir Türk inşaat şirketi tarafından tek başına üstlenilmiştir. Proje büyük ölçekli bir liman kompleksi olup, içerisinde tersane, yolcu/feribot terminali, yük terminalleri, otoyol ve demiryolu gibi birçok inşaat kalemi bulunmaktadır. Proje katılımcıları arasında işveren temsilcisi olarak bir Alman firması ve 3. parti bağımsız denetim şirketi olarak da bir İtalyan firması yer almaktadır. Vaka çalışması kapsamında, uluslararası inşaat projelerinde sıklıkla karşılaşılan 50 tip risk belirlenmiş ve 7 ana kategori altında toplanmıştır. Literatür araştırmasında belirlenen 6 risk kategorisine ek olarak, proje için önem arz eden, 3. parti ile alakalı riskler de ayrı bir kategoride toplanmıştır. Böylece belirlenen 50 adet risk, anket kapsamında, sosyo-politik, yönetimsel, finansal, teknik, lojistik, çevresel ve 3. parti ilişkili riskler olmak üzere kategorize edilmiştir. Ankete, liman projesinin, proje yönetim ekibinde görevli 20 çalışan katılmıştır. Çalışanların bir kısmı saha ofisinde, bir kısmı merkez ofiste görevli personeller olup, meslekleri ve sektördeki tecrübeleri çeşitlilik göstermektedir. Vaka çalışmasının ilk bölümünde, katılımcıların meslek, yaş ve inşaat sektöründeki tecrübeleri ile ilgili birtakım kişisel ve mesleki bilgiler toplanmıştır. İkinci bölümde ise belirlenmiş 50 riske dair bir anket sunulmuştur. Anket kapsamında, katılımcılardan her bir risk için 1 ve 5 arasında bir risk etki değeri seçmeleri, ardından tecrübe ve kişisel görüşlerine göre, bu riskin proje sürecinde gerçekleşme ihtimalini yüzde olarak belirlemeleri istenmiştir. Buna göre her bir riskle ilgili risk puanı hesaplanmıştır. Çalışmanın üçüncü bölümünde ise, ikinci bölümden elde edilen veriler doğrultusunda belirlenen en kritik 15 risk için şirketin aldığı aksiyon planları incelenmiştir. Bu bilgilerin toplanması, risklerin kategorilerine göre, ilgili departmanların yöneticileriyle yapılan birebir görüşmeler yardımıyla gerçekleşmiştir. Anket sonuçları doğrultusunda bu 50 risk faktörü, öncelikle puanlarına göre en yüksekten en düşüğe doğru sıralanmıştır. Genel sonuçlara göre en yüksek ve en düşük risk puanlarına sahip riskler incelenmiş ve bu sonuçlar, olası gerekçeleriyle birlikte yorumlanmıştır. Genel olarak, geciken hakediş ödemeleri, proje bitiş tarihinin sapması, bütçe aşımları, iş programındaki sapmalar, geciken proje teslimleri ve lojistik ile ilgili risklerin yüksek puanlara sahip oldukları görülmüştür. En düşük puanlara sahip riskler ise, doğal afet, savaş gibi mücbir sebepler, ikili ülke ilişkilerine dayalı politik riskler ve firmanın ülke koşullarına uyum sağlayamamasından kaynaklı riskler olarak görülmüştür. Çalışmada ayrıca, bu risklerin yüksek veya düşük olarak puanlanmasının olası nedenleri üzerinde de durulmuştur. Çalışmada, sonuçlar arasındaki standart sapma değerleri de hesaplanmış ve sonuçların genel olarak paralellik gösterdiği ancak belli başlı riskler konusunda fikir ayrımları olduğu da görülmüştür. Örneğin merkez ofis çalışanları, en kritik risk olarak,“işveren'den gelen hakediş ödeme gecikmeleri”ni belirlemiş iken, saha ofisinden katılımcılar“proje tamamlanma tarihinin kaçırılması”nı en kritik risk olarak değerlendirmiştir. Bu riskler gerçekleştiğinde ortaya çıkan sonuçlar, şirketin çeşitli departmanlarında farklı etkilerle hissedilmesinden dolayı, bu tip görüş ayrılıkları ortaya çıkmıştır. Bunlara ek olarak, şirketteki poziyon, çalışma lokasyonu (saha veya merkez ofis), cinsiyet, meslek gibi katılımcıların karakteristik özelliklerine göre ortaya çıkan risk sıralamaları da hesaplanmıştır. Sonuçlar arasındaki oy birliği ve korelasyon, Pearson ve Kendall's W korelasyon testleri kullanılarak incelenmiştir. Aralarında pozitif veya negatif korelasyon görülen risk faktörleri ve katılımcıların özelliklerine göre ortaya çıkan risk sıralamalarına ilişkin sonuçlar detayları ile birlikte tez çalışmasının 4. kısmında ve ekler bölümünde sunulmuştur. Vaka çalışmasının ilk iki bölümünden elde edilen sonuçların analiz edilmesinin ardından, genel sonuçlara göre en yüksek risk puanlarına sahip 15 risk belirlenmiştir. Şirkette bu risklere karşı alınan önlemler, hafifletme ve eylem planlarıyla ilgili bilgi edinmek amacıyla, bu risklerin ilgili olduğu departmanların yöneticileriyle görüşmeler yapılmış ve ilgili detaylar tez çalışmasının 4. bölümünde sunulmuştur. Genel anlamda bu önlemler, risklerin ülkeye ve coğrafyaya ait dinamiklerin direkt olarak etkisinde olduğu da göz önünde bulundurularak, finansal, teknik ve lojistik alanda geliştirilen birtakım riskten kaçınma ve riski hafifletme yöntemlerinden oluşmaktadır. Bu tez çalışması kapsamında, gelişmekte olan ülkeler, uluslararası inşaat sektörü, inşaat sektöründeki riskler ve risk yönetimi konuları incelenmiştir. Ardından, bulguların desteklenmesi ve yeni bilgiler elde edilmesi amacıyla, gelişmekte olan bir ülkede yürütülmekte olan büyük ölçekli bir inşaat projesi seçilmiş ve yukarıda detayları özetlenen vaka çalışması gerçekleştirilmiştir. Bu araştırmaların sonucunda, çalışmanın giriş bölümünde bahsedilen, uluslararası inşaat, gelişmekte olan ülkeler ve inşaat risk yönetimine dair ifadeler büyük ölçüde doğrulanmış olup, gelecekteki araştırmalar için de birtakım öneriler sunulmuştur.
Özet (Çeviri)
Since the final products of construction industry are generally unmovable items such as buildings, facilities or infrastructures, the construction industry has been considered as a local industry in the past. However, through the benefits of globalization, which increased after 1950s, construction industry began to internationalize like many other industries and this internationalization increased rapidly by the help of international institutions and commercial agreements in the late 1990s. Developing countries has a major role in international construction market. When the characteristics of developing countries are examined, it can be seen that they provide the development criteria in economy, social life, human rights or technology at a certain level, but not as much as the developed countries. Besides, when the economic structure of developing countries are examined, it can be seen that the construction industry has an important role in these countries, since its ability to provide a nationwide economic mobility through its various sub-industries. Due to increasing need of complex construction projects, which are beyond the capacity of local contractors, developing countries become an attractive market for international contractors. Financial aids provided for developing countries and increasing income from natural resources in the Middle East, are some of the other factors, which increase the importance of developing countries in the international construction market. All these factors along with the great profit expectations, lead contractors to the international market. However, international construction market contains much more risk than local construction markets. In addition to regular construction risks, international projects are exposed to financial, technical and logistical risks in overseas construction market. Especially in developing countries, these risks exist alongside various local factors such as socio-political and economic stress, lack of resources or institutional inabilities. These facts make it necessary for international contractors to take special precautions against construction risks, especially when operating in developing countries. Risk and uncertainty are inherent elements of construction business. Generally, these risks are gathered under six categories, which are technical, logistical, managerial, environmental, socio-political and economical risks. Construction risks can also be classified according to their sources, characteristics or the factors they are affected by. Risk management is a concept, which became popular at corporate level after 1950s, also with the help of increasing academic studies on this subject. However, it became a popular topic in construction industry in 1990s. Generally, risk management refers to the process of identification and evaluation of potential risks, developing response plans and monitoring the results. Opportunities or positive risks are also identified and evaluated in the risk management process. The response plans against the risks can be avoiding, mitigating or sharing the risk as well as accepting it. As it is already stated, international construction projects are exposed to high amount of risk, since international projects are usually large scaled projects and directly affected by economic or socio-political status of the target country. There is a large number of studies in the literature regarding to international construction risks. However, many studies focus on these risks in a general categorization such as market, country or project level risks. In addition, some of the studies collect data from various projects and from various countries, which may mislead the researcher, since every country and every project have their own dynamics. In this sense, this study presents a detailed case study based on a specific international construction project, which is located in a developing country. The selected project for this case study is“Turkmenbashi International Seaport”, which is located in Turkmenbashi, Turkmenistan and under construction by the year 2017. The project value is approximately 1.5 billion US dollars and was undertaken by a single Turkish construction company. It is a complex project consisting of terminals, shipyards, railroads, highways and administration facilities. In the scope of the case study, 50 risk factors are identified, which are common in large-scale international projects according to literature review. In the first part of the study, background information was collected from the participants, which are 20 employees from head office in Turkey and site office in Turkmenbashi. In the second part, participants were asked to evaluate the identified risks in terms of their risk impact level (scale of 1 to 5) and probability of occurrence (percentage) according to their experience and insight. In the final part of the survey, 15 top rated risks were identified through the data collected from the second part of the survey. Afterwards, in order to collect information about the mitigation and response techniques used in the company against these risks, open-ended interviews were carried out with the executives of the related departments. According to the results of the study, highest and lowest rated risks were analyzed. Generally, risks related to delayed payments from employer, budget overruns, missing the project deadline, late submittal of projects and logistics were rated as the highest risks. On the other hand, risks related to force majeure, intercountry relations or company's adaptation to the country were considered as the lowest level risks. The probable reasons for these risk ratings were also explained in the study. Among the responses, the standard deviation values were calculated and it was observed that the results were generally consistent; however, there are some different opinions about certain risks due to the characteristics of the participants. In this context, the risk rankings made by respondents according to their characteristics such as managerial level, gender, profession, working location (headquarters or site) were analyzed using Pearson and Kendall's W correlation tests. The results and correlations are presented in the appendices and fourth chapter of the study. According to the results received in the second part of the case study, 15 top rated risks were identified. After that, interviews were carried out with the executives in the company in order to gather information about risk response and mitigation techniques used at the company and details are presented in the fourth chapter of the study. In general terms, these measures consist of a number of risk avoidance and mitigation methods developed on financial, technical, managerial and logistical risks by taking into account the fact that these risks are directly influenced by the dynamics of the country and geography. Within the scope of this thesis, developing countries, international construction industry, risks in construction and risk management issues are examined. In order to support the findings and obtain new information regarding to the subject, a case study is carried out, of which the details are summarized above. As a result of this thesis, the statements presented in the introductory part of the study are verified and a number of suggestions are provided for the future studies.
Benzer Tezler
- Risk management of build-operate-transfer (BOT) project in developing countries
Gelişmekte olan ülkelerde yap-işlet devret (YİD) tipi projelerin risk yönetimi
İREM ÖZDOĞAN (DİKMEN)
Yüksek Lisans
İngilizce
1996
İnşaat MühendisliğiOrta Doğu Teknik Üniversitesiİnşaat Mühendisliği Ana Bilim Dalı
DOÇ. DR. MUSTAFA TALAT BİRGÖNÜL
- Türkiye'de inşaat projelerinde çalışanların risk azaltıcı önlemler karşısında iş sağlığı ve güvenliği algılarının değerlendirilmesi
Evaluation of employees in Turkey in construction project risk mitigation measures against the perception of occupational health and safety
MUHAMMED AVCİ
- Kurumsallaşma sürecindeki yüklenici inşaat firmalarında risk yönetim uygulamalarının maliyet performansı üzerine etkisinin araştırılması
Investigation of the effect of risk management applications on cost performance in contractor construction companies in the process of institutionalization
GÖKÇEN ARSLAN
Yüksek Lisans
Türkçe
2021
İnşaat MühendisliğiAkdeniz Üniversitesiİnşaat Mühendisliği Ana Bilim Dalı
PROF. DR. AYNUR KAZAZ
- Management of political risk in public non-building construction projects
Bina inşaatı dışındaki kamu inşaat projelerinde politik risklerin yönetimi
MURAT ŞEFİK YAZAN
Yüksek Lisans
İngilizce
1996
İnşaat MühendisliğiOrta Doğu Teknik Üniversitesiİnşaat Mühendisliği Ana Bilim Dalı
YRD. DOÇ. DR. MUSTAFA TALAT BİRGÖNÜL