Geri Dön

İstanbul'un Anadolu Yakası kıyılarında mesire alanlarının dönüşümü (1839-1938) ve günümüze yansımaları

Transformations Of Mesires Along The Anotolian Side Of Istanbul (1839-1938) And Their Connection With The Present

  1. Tez No: 520306
  2. Yazar: ÖZGÜN ARIN
  3. Danışmanlar: PROF. DR. AYGÜL AĞIR
  4. Tez Türü: Doktora
  5. Konular: Peyzaj Mimarlığı, Landscape Architecture
  6. Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
  7. Yıl: 2018
  8. Dil: Türkçe
  9. Üniversite: İstanbul Teknik Üniversitesi
  10. Enstitü: Fen Bilimleri Enstitüsü
  11. Ana Bilim Dalı: Peyzaj Mimarlığı Ana Bilim Dalı
  12. Bilim Dalı: Peyzaj Mimarlığı Bilim Dalı
  13. Sayfa Sayısı: 660

Özet

İstanbul tarihi ile bütünleşmiş değerler arasında, gündelik yaşam unsurlarından biri olan tarihi yeşil alanlar kentin geniş coğrafyasının her noktasında izini hissettiren yerlerdir. Bu alanlar arasındaki mesireler ise, arazi yapısı yönüyle özünde taşıdığı“çayır”kimlikleriyle var olmuştur. Çalışmada, kentin hızla değişen kamusal yaşam alanları ve toplumsal değişimin yarattığı farklı mekan kullanım tercihleri, tarihsel bir süreç analizi anlayışı ile ele alınmaktadır. Bu doğrultuda tez çalışmasının amacı, 19. yüzyıl ve Erken Cumhuriyet Dönemi'nde İstanbul'da yaşayan her sınıfın gezinti başta olmak üzere diğer sosyal aktivitelerini gerçekleştirebildiği mesire alanlarının yeşil alan potansiyelleri esas alınarak, fiziksel durumları ve sosyal açıdan toplum yaşamına etkilerinin kentin Anadolu Yakası kıyılarında incelenmesi ve bu alanların günümüzdeki durumlarının ortaya konmasıdır. Bu doğrultuda,“İstanbul'un 19. yy'dan 20. yy başına kadar fiziksel, sosyal ve siyasal olaylar ışığında mesire alanlarının dönüşümü nasıl olmuştur?”sorusu çerçevesinde Anadolu Yakası kıyıları boyunca seçilen alanlar üzerinde detaylı bir inceleme gerçekleştirilmiştir. Fiziksel ve sosyal değişimin, 19. yy'da kent yaşamının her alanına yansıyan Batı etkili süreç esas alınarak mesireler üzerinden incelendiği çalışmada 1839-1938 arası döneme odaklanılarak mesireler üzerinden bir durum değerlendirmesi yapılmaktadır. Siyasi, idari, toplumsal ve kültürel açıdan birçok kırılmanın yaşandığı bu süreçte, kentlinin gündelik yaşamında 19. yy'dan önce yer edinen ve fiziksel anlamda sınırı olmayan doğal alanlar olarak özünde gezinti (teferrüc) amacı taşıyan mesireler de dönüşüme girmiştir. 20. yy başlarında Cumhuriyet Dönemi ile birlikte Osmanlı etkisinin yerini alan modern yaşam unsurlarıyla yeni kamusal alanlarına kavuşan İstanbul'da, mesireler yüzyıl ortasına değin varlıklarını canlı tutabilmiştir. Bu yeni anlayış içinde düzenlenen parklar ise, mesirelerin tasarlanmış, sınırlı ve tanımlı yeşil alanlara dönüşen hali olarak günümüze ulaşmıştır. Çalışmada, başta literatür kaynakları olmak üzere 19. ve 20. yy dönemlerine ait tarihi haritalar, Osmanlı ve Cumhuriyet Dönemi arşiv belgeleri, tarih yazıcıları, seyahatnameler, kente dair gravürler ve tarihi fotoğraf arşivlerinden yararlanılarak bir kurgu oluşturulmuştur. Bu kurguyu destekleyen en önemli aşama ise çalışma alanlarında gerçekleştirilen ve günümüz durumunu ortaya koyan arazi gezileridir. Arazi çalışmalarında yapılan tespitler ve literatür bilgileri doğrultusunda; eski mesire alanlarının büyük bir kısmının kentin koşulsuz biçimde yaşadığı yapılaşma faaliyetlerinin etkisiyle yok olduğu görülmektedir. Günümüze ulaşabilenler ise arazi bütünlüğünün büyük kısmını yitirmiş olmasına rağmen kamusallığını devam ettirmektedir. Tezin birinci bölümünde, çalışmanın amacı, kapsamı oluşturan temel unsurlar ve bu süreçte izlenen yöntem hakkında detaylı bilgi verilmektedir. İkinci bölümde, mesire kavramı ve bu kavramın tarihte ilişkili olduğu yakın kavramlar ele alınarak aralarındaki ilişki sorgulanmaktadır. Bu bölümde, kavramsal çeşitliliğe dair yapılan açıklamalar ile birlikte belirlenen bir konu akışı çerçevesinde sırasıyla; etimolojik açılım, mesire alanlarının mülkiyet ve buna bağlı olarak arazi kullanım durumu, kültürel peyzaj değerleri, bu alanlara ulaşım koşulları, toplumsal açıdan üstlendikleri roller, mesirelerin ziyaret süreleri ve ziyaret edilme nedenleri olarak belirlenen konu bütünlüğü ele alınmaktadır. Aynı zamanda, mesire kimliğinden bağımsız düşünülmemesi gereken bir diğer önemli unsur olan yabancıların gözlemleri de bu alanlardaki yaşam hakkında değerli ve detaylı bilgiler sunmaktadır. Bu bölümde, kenti belirli süreler içinde, farklı bölgelerini deneyimleyen gezgin ve seyyah izlenimlerine de yer verilmektedir. Ve son olarak, mesireler kadar etkili olmamasına rağmen kent tarihinde manzara potansiyeli ile öne çıkmış olan mezarlık alanlarına değinilmektedir. Üçüncü bölümde, mesire alanlarının dönüşümünün incelendiği Tanzimat ve Erken Cumhuriyet Dönemleri arasından, içinde Tanzimat Dönemi'nin yer aldığı 19. yy'a değin mesirelere genel bir bakışla kent içindeki durumları incelenmektedir. Mesire kavramının ortaya çıkışından evvel, kentin tarihi ve kültürel omurgasını oluşturan Bizans Dönemi sayfiyelerinden başlamak üzere, Osmanlı Dönemi'ne ait mesirelere kısaca değinilerek 19. yy'a kadar kent için hazırlanmış olan tasvirler yorumlanmaktadır. 15. yy'dan 17. yy'a kadar olan zaman aralığında kent için önemli kabul edilen tasvirler, kentin Osmanlı hakimiyetine girmesinden sonraki süreçte yerleşim, ulaşım, açık alan ve önemli mimari eserler açısından öne çıkan unsurları okuyarak yorumlayabilmek adına oldukça önem taşımaktadır. Özünde hanedanın özel mülkü olan hasbahçelerin fiziksel ve sosyal açıdan bir nevi devamı olduğu tespit edilen mesirelerin halka açık yeşil alanlar olduğu kabulünden yola çıkarak yapılan araştırmalarda, 19. yy'a kadar kentte“mesire”olarak tanımlanan yerlerin az olduğu görülmektedir. Dolayısıyla, bu bölümde ele alınan alanlar literatürde“hasbahçe”ya da“bahçe”adıyla ifade edilen yeşil alanlar olmaktadır. Ancak, kent tarihinde 18. yy'da öne çıkan Avrupa Yakası'nda Haliç kıyısındaki Kağıthane Mesiresi ve bu yüzyılın ortaları ile 19. yy'da öne çıkan Göksu-Küçüksu Mesiresi bu durumun dışında kalan yerlerdir. Dördüncü bölümde, mesirelerin dönüşümüne odaklanılan 19. yy'da Tanzimat Dönemi'nden Cumhuriyet'in ilk yıllarına kadar olan süreç içerisinde kent bütününde mesire alanlarının genel durumu üzerinde durulmaktadır. Avrupa ve Anadolu Yakası'ndaki mesirelerin kentin sosyal ve fiziksel özellikleri ile olan ilişkisinin belirlenmesi adına, Batılılaşma süreci ve bu sürecin kamusal yaşamın yeniden biçimlenişi üzerindeki etkileri dikkate alınarak kentin arazi yapısı, merkez (Tarihi Yarımada) ve merkez dışında oluşan yerleşim yerleri ile birlikte değerlendirilmektedir. Takip eden süreçte, Cumhuriyet Dönemi'nin getirdiği yenilik ve değişimlerin mesire alanları üzerindeki etkilerinin“park”kavramı üzerinden bir sorgulaması yapılmaktadır. Bu noktada, 19. yy'da Batılı yaşam unsurlarının etkisinin arttığı İstanbul ile özellikle Avrupa'daki açık yeşil alan kullanımları arasında“park”kavramı çerçevesinde bir karşılaştırma yapılmıştır. Avrupa'daki park hareketlerinin 19. yy öncesindeki gelişim-değişim sürecine dair yapılan bir araştırma ile bu sürecin Osmanlı'daki karşılığı yorumlanmaktadır. Beşinci bölüm, çalışma kapsamında seçilen mesire alanlarının anlaşılabilir ve sıralı bir anlatım kurgusu sağlamak adına oluşturulan bazı konu başlıkları çerçevesinde incelenmesinden oluşmaktadır. Bu bölümde, mesireler ile ilgili literatür kaynakları, arşiv belgeleri, dönem kronikleri, gezgin ve seyyah gözlemleri, fotoğraf arşivleri ve tarihi haritalardan oluşan geniş kapsamlı ve sistemli bir sıra takip edilerek çalışılmıştır. Bahsedilen çalışma araçları, bu alanların günümüze yansıyan durumlarını tespit edebilmek adına her çalışma alanında belirli aralıklarla gerçekleştirilen ve içeriği arazi fotoğrafları ve geziler esnasında edinilen gözlemlerden oluşan arazi çalışmasından elde edilen veriler ile desteklenmektedir. Çalışma alanları tekil olarak konum, topografya, ulaşılabilirlik, yerleşim dokusu, yeşil alan niteliği ve mimari eserler açısından incelendikten sonra altıncı bölümde bütüncül olarak daha tanımlı bir yorum getirebilmek adına toplum yaşamına sosyal açıdan katkıları yönüyle değerlendirilmektedir. Bu bölümde her çalışma alanı için literatür kaynakları, arşiv belgeleri ve arazi gezilerinden elde edilen bilgiler doğrultusunda çalışma alanları ve bulundukları yerleşimlere yönelik bir süreç analizi tablosu hazırlanmıştır. Sözkonusu süreç analizleri bir nevi sentez niteliğinde olup, Bizans Dönemi'nden 20. yy başlarına kadar uzayan geniş bir dönem içinde hazırlanmıştır. Sadece, bazı alanlarda 20. yy ortalarına değin fiziksel/sosyal açıdan ortaya çıkan gelişmelerin önemli olmaları zaman aralığını değişken kılmaktadır. Tablolardan ortaya çıkan süreç analizi, aynı zamanda mesire kimliği öne çıkan çalışma alanlarının belirlenmesi konusunda oldukça belirgin sonuçlar ortaya koymaktadır. Tarihsel süreç analizini takiben, alanların 19. yy'da ve 20. yy başlarında yer aldıkları tarihi haritalar detaylı olarak incelenerek mesirelerin ve yakın çevresinin belirli dönemlerdeki fiziksel alan durumları hakkında yorum yapılabilmektedir. Altıncı bölümde ise, beşinci bölümde detaylı olarak incelemesi yapılan mesire alanları;“fiziksel açıdan (konum, yeşil alan işlevi)”,“mimari eserler”ve“sosyal durum”olmak üzere üç temel başlık altında değerlendirilmektedir. Başlık sınıflandırması, çalışma alanları hakkında yapılan araştırmaların neticesinde elde edilen bilgilerin dayandığı ağırlıklı konuların tespiti ile sistematik bir yaklaşım geliştirmek adına oluşturulmuştur. Bu kapsamda, değerlendirmesi yapılan her konuya dair üretilen şematik görseller ve çizelgeler ile toparlayıcı ve sonuca yönelik yorumlar yapılmıştır. Mesire alanları, literatür incelemeleri ve arazi gezileri sonucunda oluşan yorumlar doğrultusunda;“varlığını tamamen yitiren”,“varlığını kısmen koruyan”ve“günümüze ulaşmış olan”olmak üzere 3 temel sınıfa ayrılmıştır. Bu sınıflama içinde;“varlığını tamamen yitiren”mesirelerin (Kuşdili Çayırı, Haydarpaşa/İbrahimağa Çayırı, Istavroz Çayırı, Kuleli Bahçe, Vaniköy, Kandilli Setli Mesiresi, Göksu-Küçüksu Mesiresi, Kavacık Mesiresi, Paşabahçe-İncirköy) günümüzde büyük bölümünün yerleşime açılarak yapılaşma faaliyetlerine (konut, ticaret, otopark alanına dönüşüm ve benzeri) maruz kaldığı görülür.“Varlığını kısmen koruyan”mesireler; tarihteki yeşil alan sınırlarını büyük ölçüde yitirmiş olup, geride kalan arazi parçalarının günümüzde birçoğu“park”olmak üzere (Havuzbaşı Mesiresi-Havuzbaşı Parkı, Sultaniye Çayırı-Sultaniye Parkı), çay bahçesi (eski Moda Çayırı-Moda Aile Çay Bahçesi), sahil kıyısı piknik yeri (Çubuklu Mesiresi) ya da çayır işlevini sürdüren yeşil alanlara (Beykoz Çayırı) dönüştüğü tespit edilmiştir.“Günümüze ulaşmış olan”mesirelerin ise; eski yeşil alan kimliklerini park olarak (Fenerbahçe Parkı, Yoğurtçu Parkı ve Baruthane Parkı) devam ettirdikleri görülür. Kent tarihinde, toplumun her kesimi tarafından ziyaret edilen ve doğal alalar olarak sınırları bulunmayan mesire alanları, kentin fiziksel büyüme süreci sonunda kentsel doku içinde kalan yeşil alanlara dönüşmüştür.

Özet (Çeviri)

Historical green spaces, integrated into the history of the city of Istanbul, have been one of the most significant components of its wide geography due to their value as social areas. Among them, mesires emerge as original“lawn areas”in the topography of the city. In this study, rapidly changing public spaces of the city and preferences of using different areas due to social changes are handled with an understanding of the historical processes. In this context, the aim of the thesis is to analyse mesires, which were the most popular areas mainly preferred for promenade by people from different social walks during the 19th century and the Early Republican Period, with their green area potential, physical and social effects and contributions to the social life along the Anatolian Side of the Bosphorus; and to define their status in the present. A detailed study has been conducted on the selected areas along the Anatolian shores in the context of the research question:“How did the transformation processes of mesires in the 19th-early 20th century affect by physical, social and political events ?”. Physical and social changes in the 19th century, influenced by the western lifestyle and reflected in all aspects of city life, are assessed in the study, mainly focusing on the period between 1839-1938. During this time many political, administrative, social, and cultural modifications came into being, so recreation also began to move into the city's natural areas, or mesires, that had already gained popularity before the 19th century and were used for strolling and social activities. From the Ottoman Empire to the Republican Period, mesires kept their existence up until the middle of the century but with a new design approach, turning them into designed, limited and defined green spaces named as“parks”. The following tools have been implemented in this research: firstly, literature sources, then, historical maps of the 19th and 20th centuries; also, archive documents of the Ottoman and the Republican Period, chronicles, historical travel books, engravings of the City and historical photographs. The most important component of this study is field studies performed in each area mentioned in the paper to define the existing site situation. As a result of the source analysis, it is seen that, most of mesires seem to have disappeared under the influence of random construction activities that the city has been recently experiencing. And those places that managed to stay mostly intact continue enjoying their popularity serving as local attractions, although they have lost most of their land integrity. In the first chapter of the study, detailed information is given about the aim of the study, its main components and the methods of this process. In the second chapter, the relationship between the concept of“mesire”and its history are closely examined. This chapter has a chronological order which outlines the etymology, ownership and land use situations of mesires, their value as a“cultural landscape”, access conditions to these areas, their social role, visiting times and the reasons for visiting these areas. These themes are evaluated together with conceptual information. Also, historical accounts of foreigners and travellers observing and experiencing life in different counties of the city within certain time periods should not be overlooked as they provide valuable and detailed information about the life in the mesires. And finally, cemeteries are mentioned, which, despite their aesthetic potential, never gained as much social application as mesires. In the third chapter, general situation of mesires before the Tanzimat Period in the 19th century Istanbul will be considered. Firstly, summer places (sayfiye), which existed before the mesire concept in the Byzantine Era and constituted the historical and cultural backbone of Istanbul, are examined, followed by the mesires in the Ottoman Time. Then, important descriptions dated between the 15th and 17th centuries are interpreted, giving us a valuable insight into the City's life at that time, including settlement, transportation, open areas and valuable architectural works of art during the Ottoman Period. The research has shown that, the mesires were considered to be the Ottoman Dynasty's private properties (hasbahçe) and that there were few places known as“mesires”until the 19th century. So, in this chapter green areas are quoted by the literature sources as“private gardens of the sultan (hasbahçe)”or“gardens”. However, Kağıthane Mesiresi on the shores of the Golden Horn in the European Part built in the 18th century and Göksu-Küçüksu Mesiresi in the Anatolian Part established in the middle of the 18th century can be considered as exceptions. In the fourth chapter, the main focus is on the general situation of mesires and their transformations throughout the city between the Tanzimat Period in the 19th century and the first quarter of the Republican Period in the 20th century. With the aim of defining the relationship between mesires, which are located in European and Anotolian Parts, and City's physical-social potentials, Westernization process and its' effects on remodeling public life is taken into account. With this aim, the city's topography is evaluated, including the center (Historical Peninsula) and its outer settlements. Moreover, innovations and changes brought by the Republican Period and their effect on the mesires are questioned through the concept of“park”. At this point, a comparison is done between Istanbul, where western lifestyle became a norm in 19th century, and Europe in terms of open area usage regarding“park”concept. This comparison is supported by the evidence of change and development of park movements in Europe before 19th century and interpreted as their Ottoman counterparts. In the fifth chapter, selected areas are studied in the context of the chronological theoretical basis in order to provide an understandable and sequential narrative with definite subject matters. In this part, a comprehensive and systematic analysis of literature data, archive documents, period chronicles, traveler observations, photograph archives and historical maps is supported by field studies statistics, including site photographs and site observations. Field studies were performed in each study area at certain intervals, firstly with the aim of determining the location, topography, transportation, settlement character, green area quality and architectural works of art and secondly, for evaluating their social contributions to public life mentioned in the sixth chapter. In this part, a historical process table is prepared for each area and their located settlement, with the reference to the literature sources, archive documents and field study datas. This process analysis is also a kind of synthesis and includes a wide time scope from the Byzantine Period to the first part of 20th century, with the exception of some study areas mentioning the mid-20th century, related to some important developments happening at that time. The analysis of the historical processes also reveals quite clear results about the identification of“mesire”notion. Following this, a detailed historical analysis of maps dated between the 19th and the early 20th centuries was done in order to draw conclusions about physical field situation of mesires and their surroundings during certain periods. In the sixth chapter, a general evaluation of the study areas' details discussed in the fifth chapter is done. In this part, mesires are observed from the three main stand points, namely“physical perspective (location, green area quality)”,“architectural work of art”and“social role”. This categorization is the result of the research of each study area and is developed in order to provide a more systematic approach. In this context, different schematic images and charts are designed for each evaluated topic to provide integrated and result oriented interpretation approach. As a result, mesires are categorized into three basic groups, such as those“which have disappeared”,“partially preserved”and those“preserved to the present time”. In this categorization, most of the mesires,“which have disappeared”(Kuşdili Lawn, Haydarpaşa/İbrahimağa Lawn, Istavroz Lawn, Kuleli Garden, Vaniköy, Kandilli Settled Mesire, Göksu-Küçüksu Mesiresi, Kavacık Mesiresi, Paşabahçe-İncirköy) are identified to be negatively affected by the settlement processes and exposed to construction activities (transformation about housing, commercial or carpark areas, etc.). Mesires, which are“partially preserved”are identified as those which have lost most of their green area potential from the past, as most of the land was lost and turned into different site facilities. Their remained land areas were mostly transformed into“parks”(such as Havuzbaşı Mesiresi to Havuzbaşı Park, Sultaniye Lawn to Sultaniye Park), tea gardens (old Moda Lawn to Moda Family Tea Garden); the picnic area near the sea shore (Çubuklu Mesiresi) or areas still keeping their lawn identity (Beykoz Lawn). And areas that are“preserved to the present time”aim to keep their historical green area identity as“parks”such as Fenerbahçe, Yoğurtçu and Baruthane Parks. As a result of the study, it is seen that mesires that are“partially preserved”and“preserved to the present”are able to sustain their historical identity while still enjoying the popularity. In the history of Istanbul, mesires, which have a wide user group from every social background, have transformed into green natural spaces within the urban fabric as the physical growth of the City has stopped.

Benzer Tezler

  1. İstanbul kenti sahil dolgu alanlarının peyzaj planlaması açısından değerlendirilmesi

    Analyzing land fill on the coast line of Istanbul in terms of landscape planning

    FATMA AYÇİM TÜRER

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    1999

    Şehircilik ve Bölge Planlamaİstanbul Teknik Üniversitesi

    PROF.DR. AHMET CENGİZ YILDIZCI

  2. Bir geçiş dönemi olarak İstanbul'da 3. Ahmet Devri mimarisi

    Ottoman architecture in İstanbul during the period of Ahmet 3. (1703-1730)

    GÜLÇİN CANCA

    Doktora

    Türkçe

    Türkçe

    1999

    Sanat TarihiMimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi

    Sanat Tarihi Ana Bilim Dalı

    DOÇ. DR. ZEKİ SÖNMEZ

  3. İstanbul-Göksu ve çevresinin tarihi coğrafyası ve mekânsal değişimi (1394-1877)

    Historical geography and spatial change of Istanbul-Goksu and its environs (1394-1877)

    MUHAMMED ALİ BAŞARAN

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    2022

    CoğrafyaMarmara Üniversitesi

    Şehir Çalışmaları Ana Bilim Dalı

    DOÇ. DR. YUNUS UĞUR

  4. İstanbul'un Karadeniz kıyılarında mikroplastik kirliliğinin araştırılması

    Investigation of microplastic pollution in the Blacksea coasts of Istanbul

    MÜGE ŞENER

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    2019

    Çevre Mühendisliğiİstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa

    Çevre Mühendisliği Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. NİLGÜN BALKAYA

  5. 18. yüzyıl İstanbul Boğaziçi kıyı camileri ve koruma sorunları

    18th century Istanbul Bosphorus coastal mosques and protection problems

    RUKİYE BOSTAN GÜNER

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    2019

    MimarlıkYıldız Teknik Üniversitesi

    Mimarlık Ana Bilim Dalı

    DR. ÖĞR. ÜYESİ BANU ÇELEBİOĞLU