Geri Dön

Görmeyen bireylerin mekan algısı ve deneyimleri çerçevesinde mekânsal çok-duyululuk

Spatial multi-sensoriality through the experiences and spatial perception of visualy disabled individuals

  1. Tez No: 521755
  2. Yazar: AYLİN AYNA
  3. Danışmanlar: PROF. DR. FATMA ZEYNEP AYGEN
  4. Tez Türü: Doktora
  5. Konular: Mimarlık, Architecture
  6. Anahtar Kelimeler: Mekân, Görme Engellilik, Mekân Algısı, Çok-duyululuk, Evrensel Tasarım, Space, Visual Disability, Spatial Perception, Multisensoriality, Universal Design
  7. Yıl: 2018
  8. Dil: Türkçe
  9. Üniversite: Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi
  10. Enstitü: Fen Bilimleri Enstitüsü
  11. Ana Bilim Dalı: Mimarlık Ana Bilim Dalı
  12. Bilim Dalı: Mimari Tasarım Sorunları Bilim Dalı
  13. Sayfa Sayısı: 449

Özet

Gelişen teknoloji ve kolaylaşan görsel bilgi üretimi, artan temsil ve paylaşım ortamları, görme odaklı ve görsel bilgi merkezli düşünme ve üretim biçimlerinin yaygınlaşmasına neden olmaktadır. Görsel düşünme ve temsil ortamlarındaki gelişim ve yaygınlaşma ise insanların yaşama alışkanlıklarını, algılama, düşünme ve davranma biçimlerini etkilemektedir. Mimarlık disiplini de bu etkiye maruz kalmakta, tasarım sürecinden temsile, üretilen mekândan mekânın deneyimlenmesine, tüm süreçlerde görsel ağırlıklı yaklaşımlar gözlemlenebilmektedir. Mimarlıkta görsel baskınlık üzerine düşünüldüğünde,“görme engelli bireyler için görme merkezli bir dünyanın bir yandan hem anlaşılmasının hem de erişilmesinin ne kadar zor olabileceği”,“bu durumu aşabilmenin yollarının nasıl olabileceği”,“mekân gibi çok-duyulu bir gerçekliğin karakteristiğinin nasıl anlaşılabileceği”,“mekânın görme-dışı varlığı”gibi sorular akla gelmektedir. Görmeyen bireylerin mekân algısı bu çerçevede bizi yönlendirebilecek, mekânı ve mekânın çok-duyulu varlığını araştırmamıza ve kavramamıza yardımcı olabilecek aracılar olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu araştırma bizi bir yandan görme engelli bireylerin erişimine, deneyimine uygun mekânlar tasarlanması yolunda bilgilendirecek, bir yandan da –esasen- duyusal bakımdan zenginleştirilmiş, duyusal farkındalığın tasarım sürecindeki kararlara etki edebildiği mekânlar ile herkes için farklı, daha etkileşimli ve zengin deneyim süreçlerinin sağlandığı mekânsal üretimler konusunda fikir verecektir. Bu doğrultuda, gören ve (kısmi veya tamamen) görmeyen bireylerle İtalya'da ve Türkiye'de çeşitli çalışmalar yürütülmüştür. İtalya'da yürütülen pilot çalışmalar, gören ve görmeyen bireylerden oluşan toplamda 20 katılımcı ile birebir olarak gerçekleştirilmiştir. Katılımcıların mekânsal deneyimlerine ilişkin paylaşımlarda bulundukları ve mekânsal tanımlamalar yaptıkları çalışmalar, görmeyen bireylerin mekânsal duyumsama konusunda farkındalıklarının daha yüksek olduğu ve mekânın duyusal verilerine ilişkin paylaşımlarının daha fazla detaylandığını göstermektedir. Ek olarak, işitme duyusunun gören ve görmeyen tüm katılımcılar genelinde aktif biçimde mekân ile ilişkili olarak kullanılıyor olduğu, görmeyen bireylerin tamamının duyuların etkileşimini vurgularken, gören bireylerin duyuları tekil olarak değerlendirmeye daha yatkın oldukları sonuçlarını ortaya koymaktadır. Katılımcıların paylaşımları ayrıca duyusal verilerin mekân algısına olan etkileri, duyuların mekânsal deneyimdeki yeri ve duyusal verilerin birbirleri ile olan etkileşimli işleyişi konusunda bilgi sahibi olmamızı sağlamaktadır. Çalışmalardan çıkan bir diğer önemli nokta ise içinde yaşanılan mekânsal gerçekliklerin mekân algısını etkilediği yönünde olmuştur. Türkiye'de yürütülen çalışmalar, pilot çalışmalar ve mülakat çalışmaları olarak iki ayrı başlıkta gerçekleştirilmiştir. İstanbul'daki pilot çalışmalar kapsamında gören, (kısmi veya tamamen) görmeyen bireyler ve mimarlarla çalışılmıştır. Söz konusu çalışmalar, görme engelli bireylerin mekânsal tanımlama konusunda temsiller oluşturmak yerine sözlü aktarımda bulunmanın tercih edildiği, mekânsal deneyime ilişkin paylaşımların yaşanmış ya da yaşanmakta olan erişim problemleri üzerinde ağırlık kazandığı, mimarların mekân tanımlamalarında deneyimleri yerine çoğunlukla genel tanımlar üzerinden temsiller oluşturdukları ve görme duyusunun mekânsal algılarında ağırlık kazandığı sonuçları ortaya çıkmaktadır. İstanbul'da yapılan diğer çalışma, yapılmış olan bu çalışmalardan edinilen deneyim ve bilgilerle, mülakat nitelikli olarak yeniden düzenlenmiş ve gören, (kısmi veya tamamen) görmeyen bireylerden ve mimarlardan oluşan toplamda 25 kişi ile gerçekleştirilmiştir. Çalışmalar, görmeyen bireylerin paylaşımlarında işitme duyusunun, gören grupların ise psikolojik- duygusal etkilere ilişkin ifadelerin mekânsal deneyim çerçevesinde paylaşımlarında yer bulduğunu göstermektedir. Katılımcılar tarafından yapılan paylaşımlar ve detaylı ifadeler, mekânın duyusal varlığına ilişkin detaylı veri sağlamaktadır. Mekânsal deneyim ve mekân algısı konusunda işitme duyusu hem gören hem görmeyen bireyler için önemli bir duyu olarak çıkarken, görmeyen bireyler için işitme, dokunma, kinestetik- hareket duyuları, gören bireyler için ise görme, psikolojik- duygusal etkiler en sık değinilen duyular olmuşlardır. Katılımcılar genelinde bakıldığında izlenim belirtir ifadelerin kullanılmış olduğu, bu ifadelerden erişilebilirlik ağırlık kazandığı gözlemlenmiştir. İşitme ve kinestetik- hareket duyuları gören ve görmeyen her iki grup için de tanımlı mekânların çoğu ile ilişkilendirilmiştir. Tekil olarak mekânlara ilişkin duyusal verilerin de paylaşılmış olduğu çalışma, mekânların tasarımında aracı olarak kullanılabilecek duyuların ve farklı nitelikteki mekânlar için mekânsal deneyimi zenginleştirme potansiyeline sahip farklı duyusal verilerin anlaşılmasına yardımcı olmaktadır. Çalışmalar genelinde öne çıkan bir diğer nokta ise düzen- alışkanlık duyusu ve farklılık- dikkat çekici unsurlar konusundaki yaygın paylaşımlar olmuştur. Özellikle görmeyen bireylerin paylaşımlarında –hem İtalya'daki hem Türkiye'deki çalışmalar genelinde- düzen, mekâna ilişkin alışkanlıklar, belirli durum ve unsurların süreğenliği gibi durumlar mekânlara ilişkin fikir yürütebilmek, mekânları deneyimleyebilmek, kendini güvende, rahat hissetmek ve aidiyet duyabilmek konularında önemli noktalar olarak ifade edilmiştir. Öte yandan, mekânlara ait farklı, dikkat çekici unsurların bulunmasının da –bunlar işitsel öğeler, nesneler, zamana dayalı unsurlar vb. olabilir- referans sağlamak ve dolayısıyla hareket etmek, bağımsız mobilizasyon sağlamak, konum ve yön belirleyebilmek gibi konular için gerekli olduğu ifade edilmiştir. Tüm bu çalışmalar, kurgulanmış olan nitel ağırlıklı yaklaşım ve fenomenolojik değerlendirme yöntemi ile –nicel araştırma yöntemleriyle karşılaştırıldığında sınırlı sayıda katılımcı ile gerçekleştirilmiş olsa da- mekânın çok-duyulu varlığına, duyusal zenginliğin ve deneyim kalitelerinin arttırılabilmesine yönelik potansiyellerine ilişkin çıkarımlar yapabilmemizi sağlamaktadır. Bu çıkarımlar, mimari tasarımın temel kaygılarından olan mekânların deneyimi, kullanımı, ihtiyaç ve beklentiye karşılık verebilmesi meselelerinde herkesi kapsayacak sonuçlar üretebilmemize yardımcı olacak potansiyeli barındırmaktadır. Duyusal verilerin tasarıma içkin öğeler olarak kullanılması konusunda mevcut duyular, algı ve yeni deneyim biçimleri üzerine çalışılan sanatsal çalışmalar, enstalâsyonlar, teknolojik ve bilimsel yenilikler, bu çalışmalardaki yeni algı ve deneyim arayışları, duyusal tercümeler ve en önemlisi de interaktif karakter, mekânsal deneyimin zenginleştirilebilmesi ve“herkes”için tasarlanacak mekânlar çerçevesinde yol gösterici niteliktedir. Çok-duyululuk ve interaktivite, bu bağlamda, mekân tasarımında dikkate alınması gereken kavramlar olarak öne çıkmaktadır.

Özet (Çeviri)

Technological developments, facilitating production of visual information and increasing representational and sharing environments induce becoming widespread of visually dominant and visual information-centered thinking and production forms. The development and popularization of visual thinking and representation influences daily habits of life, perception, thinking and behaviours of individuals. The effects of visually dominant approaches can be seen in all architectural processes from design to practice and experience. When thinking about visual dominancy in architecture, the questions such as“how is it difficult for a visually impaired individual to understand and access a space, in such a visually dominant world”,“ how can the problems be overcome”,“how to understand the character of a space with its multi-sensoriality”,“non-visual presence of space”come to mind. In this frame, visually impaired individuals' spatial perception can be seen as a tool helps us to explore and to understand the multisensorial presence of space. This research will inform us about how to design spaces suitable for experience of disabled people and their accessibility, in one hand. On the other hand, it will give an idea about how to design more interactive, experiential and multisensorial spaces developed though a design process with full of the sensorial awareness. In this context, a number of empirical studies were conducted with sighted and (partially or totally) visually disabled individuals in Italy and in Turkey. Pilot studies conducted in Italy have been carried out with 20 participants from both groups of sighted or visually disabled individuals. In the studies, participants had shared their spatial experiences and made some representations (drawings, models or verbal descriptions) of spaces. The statements of participants show that visually disabled individuals have a higher awareness about spatial multi-sensoriality and their statements about sensing spaces are more detailed than sighted participants'. In addition, the commonly usage of hearing sense for both groups of participants, the tendency of sighted participants to think about senses as apart from each other and the emphasis of interaction between the senses highlighted by visually disabled participants, are also some of the other results exposed from the study. Participants' statements also enable us to have knowledge about the effects of sensorial datum to spatial perception, the role of senses for spatial perception and experience, and also the interactivity of senses. Another important point that emerges from the studies is the affect experiences of spatial realities to spatial perception. Studies conducted in Turkey, were conducted as in two parts, which one of a pilot study (some like the studies in Italy) and the other as interviews. Pilot studies had made with sighted individuals, (partially or totally) visually disabled individuals and architects. These studies exposed visually impaired individuals preference to use verbal communication rather than using drawings or materials to make spatial representations. It is one of the prominent points that visually disabled participants had focused on accessibility and the problems about accessibility that they are faced. The other empirical study, interviews were developed through the experiences and observations come from the pilot studies, and they made with sighted individuals, (partially or totally) visually disabled individuals and architects. The study shows that the most commonly mentioned sense in perception of spaces is hearing for visually disabled participants and psychological- emotional effects for sighted participants. Sense of hearing is seen as an important sensation for both sighted and visually disabled participants. While senses of hearing, touching and kinaesthetic are the most frequently mentioned senses for visually disabled participants, for sighted participants the most frequently mentioned ones are senses of vision and psychological effects. When we look at the study generally, it seems that statements, descriptions of participants include impressions and the impressions of participants are mainly about problems that they faced in daily life. Participants also made comments and descriptions about specific architectural space definitions (such as parks, bazaars, shopping centres, public buildings, sport centers etc.) about their sensorial characteristics. The datum about their sensorial characteristics helps to understand the senses that can be used as a tool in the design process and their potential to enrich the spatial experience. The statements about order in daily habits and the notion of contrast can be highlighted as another remarkable point of the study. Especially visually disabled participants had underlined the importance of“order/ continuity”–especially in daily life and objects, conditions about daily routines- to understand spaces easily, to feel more comfortable, in secure and to gain sense of belonging. Similarly, to find an attention-grabbing or signal elements in spaces had mentioned with its importance about specifying some reference points –such as aural elements, an object, a tactile surface etc.- to provide an independent mobilization, to find the direction and to understand position accurately. With the qualitative approach and the phenomenological evaluation methods used in all these studies allow us to make inferences about the multi-sensorial presence and sensorial richness of spaces and the potentials for enhancing the quality of spatial experience. These inferences have the potential to design and practice for“all”in terms of experience, usage, need and anticipation of spaces issues, which are the main concerns of architectural design. Art studies, installations, technological and scientific innovations about sensation, perception and new experimental forms, especially the interactive character used as a tool for these studies, can be used as a guiding light to enrich spatial experience and to design spaces for all. In this context, multi-sensoriality and interactivity stand out, as notions need to be considered in space design.

Benzer Tezler

  1. Grafitinin yer oluşturucu etkisi: Karaköy örneği

    Effects of graffiti as place-maker: The case of karakoy

    AYŞE GÜL GEMCİ

    Doktora

    Türkçe

    Türkçe

    2022

    MimarlıkYıldız Teknik Üniversitesi

    Mimarlık Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. DENİZ ÖNDER

  2. Görme engellilerin mekan okumasına etki eden parametrelerin saptanması

    Determination of the parameters that affect the spatial legibility of the visually impaired people

    ÖZLEM BELİR

    Doktora

    Türkçe

    Türkçe

    2012

    MimarlıkYıldız Teknik Üniversitesi

    Mimarlık Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. DENİZ ERİNSEL ÖNDER

  3. Eğitim yapılarında yangın tahliye performansını artırmaya yönelik algıya dayalı bir yaklaşım

    Perception-based approach to enhancing fire evacuation performance in educational building

    SÜLEYMAN CEVAT ÇEVRİMLİ

    Doktora

    Türkçe

    Türkçe

    2024

    MimarlıkKonya Teknik Üniversitesi

    Mimarlık Ana Bilim Dalı

    DOÇ. DR. BİLGEHAN YILMAZ ÇAKMAK

  4. Görme engelli bireylere yönelik web tabanlı sınav uygulamasının tasarımı, geliştirilmesi ve kullanılabilirliği

    Design, development and usability of the web based exam application for visually impaired individuals

    MUSTAFA DOĞUŞ

    Doktora

    Türkçe

    Türkçe

    2022

    Eğitim ve ÖğretimGazi Üniversitesi

    Özel Eğitim Ana Bilim Dalı

    DOÇ. DR. SALİH ÇAKMAK

  5. Environmental perception and 'Affect' interaction within public interiors: İstanbul courthouses

    Kamusal iç mekanlarda çevresel algı ve duygulanım etkileşimi: İstanbul adliye binaları iç mekanları değerlendirilmesi

    ÖZGÜN AYHAN

    Yüksek Lisans

    İngilizce

    İngilizce

    2019

    Psikolojiİstanbul Teknik Üniversitesi

    İç Mimarlık Ana Bilim Dalı

    DOÇ. DR. EMİNE GÖRGÜL