İznik Geç Bizans Dönemi insanlarının çene ve dişlerinin antropolojik açıdan incelenmesi
Anthropological analyses of jaws and teeth of nicaea late Byzantine population
- Tez No: 52825
- Danışmanlar: PROF.DR. METİN ÖZBEK
- Tez Türü: Doktora
- Konular: Antropoloji, Anthropology
- Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
- Yıl: 1996
- Dil: Türkçe
- Üniversite: Hacettepe Üniversitesi
- Enstitü: Sosyal Bilimler Enstitüsü
- Ana Bilim Dalı: Antropoloji Ana Bilim Dalı
- Bilim Dalı: Belirtilmemiş.
- Sayfa Sayısı: 246
Özet
ÖZET İznik Roma Açıkhava Tiyatrosu' ndan gün ışığına çıkarılan ve Geç Bizans dönemine (13. yy) tarihlendirilen 558 bireye ait iskelet kalıntısının daimi dişleri antropolojik açısından incelenmiştir. Gömü gelenekleri, demografik yapılan ve yaralanma izleri dikkate alındığında iskelet kalıntılarının cavea içi, cavea dışı ve kilise çevresi olmak üzere en az üç grubu oluşturdukları belirlenmiştir. Bu gruplar arasında cavea içi, çoğunlukla 20-40 yaşlan arasında yaşamlarını yitirmiş erkeklerden oluşmakta ve kadın, bebek ve çocuklara nadiren rastlanmaktadır. İncelenen bireylerin kalınman üzerinde saptanan kesici ve delici alet darbeleri, bu bireylerin savaşçılar olduğunu göstermektedir. Kesici ve delici aletlerin sonucunda oluşan yaralanmaların hemen hemen tamamının iyileşmiş olması, bireylerin ölüm nedenlerinin bir savaşta göğüs göğüse mücadeleden kaynaklanmadığını yansıtmaktadır. Cavea dışı ve kilise çevresi gruplan bebek, çocuk, erişkin erkek ve kadınlar ile yaşlıları içerisinde banndırması ve düzenli gömü gelenekleriyle birer olağan“halk gömüsü”nü oluşturmaktadır. Anadolu'da gün ışığına çıkanlmış eski insan topluluklarıyla karşılaştırıldığında cavea dışının gömü gelenekleri Müslümanlara, cavea içi ve kilise çevresi gruplannınki ise Hristiyanlara benzemektedir. iznik topluluğu, Alpin, Akdeniz, Eurafrican ve Dinarik olamak üzere 4 ayn ırkın temsil edildiği heterojen bir morfolojiye sahiptir. Bu heterojenlikte en sık rastlanan ırk grubunu Alpinler, en az rastlananı ise Dinarikler oluşturmaktadır. Diş varyasyonlan üzerinde gerçekleştirilen analizlerde, iznik topluluğunun Avrupa Beyazlanmn yanısıra, Asya Sanlarının özelliklerini de gösterdikleri belirlenmiştir. Toplulukta kürek biçimi kesici diş, carabelli tüberkülü ve protostylid gibi varyasyonların rastlanma sıklığı, Avrupa Beyazları ile Asya Sarıları için belirlenen değerlerin arasında yer almaktadır. Bu durumun en önemli nedeni, İznik ve çevresinde yaşayan topluluklara, İL yüzyıl sonrası Batı Anadolu'ya kadar yayılan Asya kökenli insan topluluklardan gen akışının olmasıdır. iznik topluluğunda çürük sıklığı, hypoplasia, diştaşı, periyodontal hastalıklar, çürüğe dayalı dişözü açılması ve ölüm öncesi diş kaybı yüksek düzeydedir. Aşınmaderecesi ise oldukça hafiftir. Dişlerin sürmesinden sonra ortaya çıkan bu lezyonlardan elde edilen değerler, İznik topluluğunun beslenme yapısı ve yaşam biçiminin tarıma ve özellikle tahıla dayandığını göstermektedir. Elde edilen bulgular, 6. yüzyıldan 16. yüzyıla kadar genelde Bizans ve Osmanlı imparatorlukları, özelde ise Bithynia bölgesi ve İznik'te üretim-tüketim İlişkilerinin tarıma, özellikle de buğdaya dayandığı yönündeki bilgilerle uyum içerisindedir. Bununla birlikte, iznik topluluğunda diş lezyonlannm genellikle hafif derecede gelişim göstermesi, topluluğu oluşturan bireylerin çoğunlukla genç erişkin bireylerden oluşmasından kaynaklanmaktadır. Bu nedenle, İznik topluluğu diş patolojileri açısından ele alınırken, bu topluluğun özel durumu dikkate alınmalıdır. İznik topluluğunu oluşturan üç grupta çene ve diş hastalıklarının sıklığı ve lezyonların şiddeti birbirlerinden farklıdır. Gruplar arasındaki farklılık özellikle cavea dışı ve kilise çevresinde daha belirgindir. Cavea dışı, yüksek çürük sıklığı, hypoplasia, diştaşı, periyodontal hastalıklar, ölüm öncesi diş kaybı ve düşük aşınma değeriyle kilise çevresi grubuna nazaran yumuşak, şekerli, yapışkan, iyi hazırlanmış karbonhidratlı besinlere daha fazla yönelmiş oldukları söylenebilir. Buna karşın kilise çevresi grubunda aşınma şiddetinin fazla oluşu, çürük ve diştaşına rastlanma oranlarının görece düşük olması, diğer gruplardan daha sert ve lifli besinlere ağırlık verdiklerini düşündürmektedir. Cavea içi, diğer iki gruptan daha iyi bir ağız sağlığına sahiptir. Diş patolojilerinde gruplar arasında ortaya çıkan farklılık, toplam taç alanı ve molar taç alanı değerlerinde de kendini göstermektedir. Dişlerin minelerinde gelişimsel rahatsızlıklara yüksek oranda rastlanılması, topluluğun tarıma dayalı yaşam biçimiyle uyum içerisindedir. Oldukça verimli bir ovada yer alan iznik'te mine hypoplasialanndan yalnızca beslenme sorumlu tutulamaz. İskeletlerin yaşlandınldığı dönemde İznikliler ile Latinler arasında meydana gelen savaşların, topluluğun besin kaynaklarındaki azalmaya ve ardından gelen enfeksiyonel hastalıklara zemin hazırladığı düşünülmektedir.
Özet (Çeviri)
uı SUMMARY The permanent teeth belonging to the skeletal remains of 558 individuals exhumed from the Roman Amphitheater in Nicaea, dating to the Late Byzantine period (13th century AD) were examined. Taking into consideration of the burial customs, the demographical structure and injuries, the skeletal remains have been defined as forming at least three groups, the extracavea, the introcavea and the church area groups. The group exhumed from the introcavea area is found to be constituted mainly of adult males of age range 20-40, with but a few remains belonging to infants, children and females. The cut marks caused by arms show that these individuals were warriors. The fact that these wounds have healed demonstrates that the cause of death for these individuals was not fighting. The introcavea and church area groups are constituted of infants, children, males and females and reflect orderly burial customs, thus, form examples of“common burial.”When compared to other ancient human communities of Anatolia, the burial customs observed extracavea area seem to belong to Muslim, whereas those observed in the introcavea and church areas seem to belong to Christians. The Nicaean population displays a heterogeneity in which are represented four races of Alpine, robust and gracile Mediterranean and Dinaric. The Alpine race is the most common whereas the Dinaric individuals are the rarest. The analyses effectuated on dental variations show that the Nicaea population displays the particularities of Asiatics as well as those of European whites. The frequency of the variations such as the shovel-shaped incisors, the carabelli tubercles and protostylid are somewhere in between the values set forth for the European whites and the Asiatics. The most important reason for that, would be the genetic drift from the Asiatics who settled in West Asia after the 1 1th century. The carious rate, tartar, alveolar resorption, pulp exposure caused by decay and ante-mortem tooth loss are high in the Nicaean population, whereas the attrition degree is slight. The incidence of these post-eruptive lesions shows that the dietaryIV customs and life style of the Nicaea are based mainly on agriculture and especially on the consumption of cereals. The finds are in harmony with the information that the main productive activity of the Byzantine and Ottoman populations and especially that of the Bithynia region and Nicaea is based on agriculture, and particularly on wheat. The frequency of oral pathology and the severity of lesions vary in three groups. The differences are more obvious between the church area and the extracavea groups. The extracavea group seems to have been more oriented towards soft, sugary, sticky, well-preserved high carbohydrate foods than the church area group, in regard of its higher degree of tooth decay, hypoplasia, tartar, alveolar resorption, and ante-mortem tooth loss. On the other hand, the consumption pattern of the church area group seems to have been based more on harder and fibrous foods in regards of its higher degree of attrition and, lower degree of tooth decay and tartar. The introcavea group displays a better oral health than the other groups. The differences in dental pathology between groups display themselves in the values concerning total crown area and molar crown area. The high degree of developmental anomalies in the enamel is congruous with the agricultural mode of production. In Nicaea which is situated on a fertile plain, the enamel hypoplasia cannot solely be explained by nutritional patterns. The wars between the habitants of Nicaea and the Latins during this period may have caused decrease in food sources, thus preparing the ground for infectious diseases.
Benzer Tezler
- Yeni Cami'nin akustik açıdan performans değerlendirmesi
Evaluation of the acoustical performance of the New Mosque
EVREN YILDIRIM
Yüksek Lisans
Türkçe
2003
Mimarlıkİstanbul Teknik ÜniversitesiMimarlık Ana Bilim Dalı
PROF. DR. SEVTAP YILMAZ DEMİRKALE
- İznik geç Bizans dönemi iskeletlerinin paleoantropolojik açıdan incelenmesi
Başlık çevirisi yok
YILMAZ SELİM ERDAL
Yüksek Lisans
Türkçe
1991
AntropolojiHacettepe ÜniversitesiSosyal Antropoloji Ana Bilim Dalı
PROF.DR. METİN ÖZBEK
- İznik Gölü Bazilikal Kilise 2019 ve 2021 yılı Atrium kazıları: Bizans dönemi seramikleri
İznik Lake Basilical Church 2019 and 2021 Atrium excavations: Byzantine period ceramics
MUHAMMED ÇINAR
Yüksek Lisans
Türkçe
2022
ArkeolojiBursa Uludağ ÜniversitesiArkeoloji Ana Bilim Dalı
DOÇ. DR. REYHAN ŞAHİN
- A study on the building techniques and materials in the late antique and Byzantine fortifications in Anatolia: Ancyra and Nicaea
Anadolu'daki geç antik ve Bizans Dönemi surlarının yapım tekniği ve malzeme bakımından incelenmesi: Ankara ve İznik
MERCAN YAVUZATMACA
Yüksek Lisans
İngilizce
2016
MimarlıkOrta Doğu Teknik ÜniversitesiKültürel Mirası Koruma Ana Bilim Dalı
DOÇ. DR. UFUK SERİN
- Nikaia'daki erkek ve kadın heykelleri
Men and women sculptures from Nikaia
MURAT AKIN
Yüksek Lisans
Türkçe
2019
ArkeolojiBursa Uludağ ÜniversitesiArkeoloji Ana Bilim Dalı
PROF. DR. MUSTAFA ŞAHİN