Ayrılma kaygısı bozukluğu olan hastalarda plazma allopregnanolon düzeyleri ve allopregnanolon düzeyinin çocuk, anne mizacıyla olan ilişkisinin değerlendirilmesi
The levels of plasma allopregnanolon in patients with separation anxiety disorder and the evaluation of the relationship between the levels of plasma allopregnanolon and child's temperament along with mother's temperament
- Tez No: 530480
- Danışmanlar: DR. ÖĞR. ÜYESİ SEVGİ ÖZMEN, DR. ÖĞR. ÜYESİ ESRA DEMİRCİ
- Tez Türü: Tıpta Uzmanlık
- Konular: Psikiyatri, Psychiatry
- Anahtar Kelimeler: Ayrılma kaygısı bozukluğu, allopregnanolon, nörosteroid, mizaç, anne mizaç, Seperation anxiety disorder, temperament, mother temperament, allopregnanolon, neurosteroids
- Yıl: 2018
- Dil: Türkçe
- Üniversite: Erciyes Üniversitesi
- Enstitü: Tıp Fakültesi
- Ana Bilim Dalı: Çocuk Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı
- Bilim Dalı: Belirtilmemiş.
- Sayfa Sayısı: 84
Özet
Amaç: Ayrılma Kaygısı Bozukluğu (AKB) çocukluk çağının en yaygın görülen anksiyete bozukluklarından biri olup etiyopatolojisi henüz tam olarak ortaya konamamıştır. Genetik ve nörobiyolojik etmenler ve çocuğun mizaç özellikleri ile birlikte çocuğun psikososyal ortamının, aile tutumlarının ve ebeveyn özelliklerinin AKB oluşumuna katkısı olduğu bildirilmiştir. Nöroaktif stereoidlerden biri olan allopregnanolonun GABA-A reseptörü üzerinden birçok psikiyatrik hastalığın etiyopatogenezine katkıda bulunduğu gösterilmiştir. Bu çalışmada amacımız plazma allopregnanolon düzeyleri ile çocuk ve anne mizacının AKB etiyolojisindeki yerinin araştırılmasıdır. Materyal ve Metod: Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk ve Ergen Psikiyatrisi Polikliniği'ne başvuran DSM-V tanı ölçütlerine göre AKB tanısı almış olan, 5-12 yaş aralığındaki herhangi bir nörolojik, metabolik, endokrin hastalığı ve zeka geriliği olmayan 27 çocuk ve annesi çalışmaya dahil edildi. Kontrol grubu olarak Erciyes Üniversitesi Çocuk ve Ergen Psikiyatrisi polikliniğinde değerlendirilen, hasta grubu ile yaş ve cinsiyet açısından uyumlu; herhangi bir psikiyatrik, nörolojik, metabolik, endokrin hastalığı ve zeka geriliği olmayan 23 sağlıklı gönüllü çocuk ve annesi alındı. Çalışmaya alınan tüm olgulara Okul Çağı Çocukları İçin Duygulanım Bozuklukları ve Şizofreni Görüşme Çizelgesi-Şimdi ve Yaşam boyu Şekli (ÇDŞG-ŞY) uygulandı ve çocukların ebeveynlerinden sosyodemografik veri formu doldurmaları istendi. Çalışmaya alınan tüm çocuklara Okul Çağı Çocukları İçin Mizaç Ölçeği (OÇÇMÖ) ve Çocuklar İçin Anksiyete Duyarlılık İndeksi (ÇADİ) uygulandı. Hasta ve kontrol grubu çocukların annelerinin mizaç özelliklerini belirlemek amacıyla annelere TEMPS-A ölçeği (Temperament Evaluation of Memphis, Pisa, Paris, San Diego Autoquestionaire) verildi. Plazma allopregnanolon düzeyleri biyokimya laboratuvarında Enzyme-liked immune-sorbent assay (ELISA) kitleriyle çalışıldı. Elde edilen veriler uygun istatistiksel yöntemlerle değerlendirildi. Bulgular: Çalışmaya katılan AKB olgularının yaş ortalaması 7.4±1.9 sağlıklı kontrollerin yaş ortalaması ise 8.4 ±2 olarak tespit edildi. Her iki grup yaş ortalamaları ve cinsiyet açısından kıyaslandığında, gruplar arasında anlamlı fark bulunmadı. Çalışmamızda AKB olan çocukların kontrol grubuna göre OÇÇMÖ puanları açısından değerlendirildiğinde yaptığı işi sürdürebilme alt boyutu puanlarının daha düşük (p=0.033); yaklaşma kaçınma alt boyutu (p=0.026) puanlarının ise daha yüksek olduğu tespit edilmiştir. Hasta ve kontrol grupları arasında ÇADİ puanları açısından istatistiksel olarak anlamlı farklılık bulunmamıştır. AKB olan grupla kontrol grubunun annelerinin TEMPS-A puanları arasında anlamlı farklılık bulunmamıştır. AKB olan grubun ÇADİ puanları ile anne TEMPS-A ölçek puanları arasında siklotimik mizaç (p=0.025), irritabl mizaç (p=0.033), anksiyöz mizaç (p=0.016) özellikleri ile pozitif yönde ilişki olduğu bulunmuştur. AKB grubundaki çocukların annelerinin anksiyöz mizaç özellikleri ile çocuğun olumsuz tepkisellik (p=0.044) ve yaptığı işi sürdürebilme (p=0.043) mizaç alt boyutlarının istatistiksel olarak anlamlı ilişki gösterdiği bulunmuştur. Çalışmamızda AKB olan grupta kontrol grubuna göre allopregnanolon ortalaması daha düşük olmakla birlikte, bu fark istatistiksel olarak anlamlı bulunmamıştır. Sonuçlar: Çalışmamızda AKB olan çocuklar mizaç açısından değerlendirildiğinde yaptığı işi sürdürebilme ve yaklaşma kaçınma alt boyutlarında gruplar arasında fark tespit edildi. Bununla birlikte AKB olan çocuklar ile kontrol grubunu oluşturan çocuklar arasında allopregnanolon düzeylerinin istatistiksel olarak anlamlı farklılık göstermediği tespit edilmiştir. Sonuç olarak çocuk ve anne mizaç özelliklerinin AKB oluşumunda önemli olduğu, çocuk ve anne mizacının birbirini karşılıklı olarak etkileyerek psikopatoloji oluşumuna zemin hazırladığı görülmekte olup, yatkınlaştırıcı mizaç özellikleri ve ailelerin tutumlarının belirlenip, hastalığın ciddi işlevsellik kaybına yol açmadan koruma ve tedavisinin mümkün olabileceği düşünülmüştür. Ayrıca çalışmamızda, plazma allopregnanolon düzeyleri açısından AKB grubu ile kontrol grubu karşılaştırıldığında; AKB grubu ile kontrol grubu arasında fark tespit edilmemiş olup; bu konuda daha geniş örneklemli çalışmalara ihtiyaç duyulmaktadır.
Özet (Çeviri)
Aim: Separation Anxiety Disorder (SAD) is one of the most common anxiety disorders in childhood yet,ethiopatogenesis is not clear. Genetic and neurobiological factors, family transmission, temperamental and environmental issues are condemned in the etiology of a SAD. Allopregnanolone, a neuroactive stereoid, has been shown to contribute to the etiopathogenesis of many psychiatric disorders through the GABA-A receptor. The aim of this study was to investigate plasma allopregnanolone levels and the place of the child and mother temperamental characteristics in the etiology of SAD. Material And Methods: Twenty-seven patients aged 5-12 years who were diagnosed with SAD according to DSM-5 diagnostic criteria applied to the Child and Adolescent Psychiatric Policlinic of Erciyes University Medical Faculty were included in the study. Twenty-three age and gender matched healthy children were included in the control group. The study inclueded 27 mothers of SAD group and 23 mothers of healty children. All children included in the study were evaluated the Kiddie Schedule for Affective Disorders and Schizophrenia-Present and Lifetime Version (K-SADS-PL). All parents were asked to filled sociodemographic data form about their children. School Aged Temperament Inventory (SATI) and Childhood Anxiety Sensitivity Index (CASI) were applied for all children included in the study. TEMPS-A scale was given to mothers in order to determine the temperamental characteristics of mothers of all subjects. Plasma allopregnanolone levels were studied in the biochemistry laboratory using enzyme-like immune-sorbent assay (ELISA) kits. The obtained data were evaluated by appropriate statistical method. Results: The mean age of SAD group was 7.4 ± 1.9 and the mean age of healthy control group was 8.4±2. There was no significant difference between the two groups in terms of mean age and gender. In comparision of the mean scores of SATI; it was found that the scores of the sub-dimension of task persistence were lower (p = 0.033) and the approach/withdrawal dimension (p = 0.026) were higher in SAD group than healthy children. There was no significant difference in CASI scores between patient and control groups. There were no differences between the two groups in terms of temperament characteristics of the mothers of the patients and control groups. There were positive correlations among CASI scores of SAD group and cyclothymic (p=0.025), irritable (p=0.033), and anxious (p=0.016) temperament scores of their mothers. A statistically significant relationship was found between the negative reactivity (p=0.044) and task persistence (p=0.043) temperamental sub-dimensions in SAD group and anxious temperament characteristics of mothers of children . In our study, although the mean of allopregnanolone was lower in the group with SAD compared to the control group, this difference was not statistically significant. Conclusion: In our study, children with SAD were evaluated in terms of temperamental characteristics; task persistence and approach/withdrawal sub-dimensions were found to be different from healthy controls. However, it was found that allopregnanolone levels did not show a statistically significant difference between children with SAD and control group. The results of the study supports that,maternal and child temperamental characteristics are important in the predisposition of SAD. It is seen that child and mother temperamental characteristics mutually affect each other and provide a basis for the formation of psychopathology. For this reason, it was thought that it is possible to determine the predisposing temperamental characteristics and family attitudes for prevention and treatment of the disease without leading to serious loss of functionality. In our study, plasma allopregnanolone levels in comparison with the control group of the SAD group; no difference was found between the SAD group and the control group; and further studies with large samples are needed on this subject.
Benzer Tezler
- Sosyal anksiyete bozukluğu tanılı hastalarda yetişkin ayrılma anksiyete bozukluğu eş tanısı: hastalık şiddeti, yaşam kalitesi ve bağlanma biçimleri ile ilişkisi
Adult separation anxiety disorder (ASAD) co-diagnosis in patients with a diagnosis of social anxiety disorder (SAD); its relation with disease severity, quality of life and attachment styles
SENA AKTAŞ
Tıpta Uzmanlık
Türkçe
2021
PsikiyatriSağlık Bilimleri ÜniversitesiPsikiyatri Ana Bilim Dalı
DOÇ. YUSUF ÖZAY ÖZDEMİR
- Panik bozukluğunda çocukluk ayrılma anksiyetesi ve ölüm kaygısı arasındaki ilişki
The relationship between death anxiety and childhood seperation anxiety in panic disorder
ERSİN BALTACI
Tıpta Uzmanlık
Türkçe
2018
PsikiyatriSağlık Bilimleri ÜniversitesiRuh Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı
DOÇ. DR. EJDER AKGÜN YILDIRIM
- Agorafobili ve agorafobisiz panik bozukluğu hastalarında bağlanma tarzları, yakın ilişkilerde stresle başa çıkma tarzları ve mizaç-karakter özelliklerinin karşılaştırılması
Başlık çevirisi yok
İDRİS ÜRE
Tıpta Uzmanlık
Türkçe
2010
PsikiyatriMaltepe ÜniversitesiPsikiyatri Ana Bilim Dalı
PROF. DR. R. PEYKAN GÖKALP
- Yetişkin ayrılma kaygısı bozukluğu ile benlik saygısı, bilişsel esneklik ve çocukluk çağı travmalarının ilişkisi
The relationship between adult separation anxiety disorder and self esteem, cognitive flexibility, and childhood traumas
ESRA MERVE ŞAHİN
Tıpta Uzmanlık
Türkçe
2022
PsikiyatriAtatürk ÜniversitesiRuh Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı
DR. ÖĞR. ÜYESİ SERAP SARI
- Obsesif-kompulsif bozukluğu olan annelerin çocuklarının ruhsal durumlarının değerlendirilmesi ve major depresif bozukluğu olan annelerin çocuklarıyla karşılaştırılması
Psychiatric assessment of children of mothers with obsessive compulsive disorder and comparison with the children of mothers with major depressive disorder
GÜL KARAÇETİN
Tıpta Uzmanlık
Türkçe
2010
Psikiyatriİstanbul ÜniversitesiÇocuk Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı
PROF. DR. LEVENT KAYAALP