Teoride ve uygulamada istikrar politikaları ve sermaye piyasalarına etkileri
Stabilazation polices and effects of stabilazation policies in capital markets
- Tez No: 53208
- Danışmanlar: DOÇ.DR. MEHMET SÜMER
- Tez Türü: Yüksek Lisans
- Konular: Ekonomi, Economics
- Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
- Yıl: 1996
- Dil: Türkçe
- Üniversite: İstanbul Üniversitesi
- Enstitü: Sosyal Bilimler Enstitüsü
- Ana Bilim Dalı: Belirtilmemiş.
- Bilim Dalı: Belirtilmemiş.
- Sayfa Sayısı: 117
Özet
TEZ ÖZETİ İstikrar programlarının temel amacı ekonominin mal, sermaye ve döviz piyasalarında dengenin sağlanmasıdır. Ekonomide uzun dönemde sürekli büyümenin gerçekleşmesini sağlama ve kısa dönemde karşılaşılan denge sizliklerin giderilmesini amaçlayan istikrar programlarının temel unsurları para politikaları, maliye politikaları ve döviz kuru politikalarıdır. Aynca uzun dönemde arzı arttırmaya yönelik politikalarda istikrar porgramlannın içinde görülür. Bu politikalar kullanılarak toplam talep kontrol edilmeye ve ekonomide dengelerinin sağlanmaya çalışılır. Fiyat istikrarının sağlandığı, istihdam seviyesinin tam istihdama yaklaştığı ve dış ödemeler dengesizlik leri bulunmayan bir ekonomi istikrarlı olarak kabul edilir. İstikrar politikalarına teoride farklı bakış açılarıyla yaklaşılmaştır. Teori deki en temel ayırım Keynezyen Monetarist ayırımdır. Keynezyen görüş, piyasa mekanizmasının doğasında olduğunu varsaydığı kararsızlıkları ortadan kaldırmak için maliye politikasının, para arzında yapılacak değişikliklerden daha etkili olacağını ileri sürer. Keynezyen modelde para talebi ve yatırım talebi faiz oranları ile ters orantılıdır. Para arzı arttırılarak faiz oranları düşürülebilir ve bu da yatırım ve dolayısıyla tüketim harcamaları yoluyla Ulusal gelirde bir artışa yol açabilir fakat Keynezyen modelin varsayımları altında bunun gerçekleşmesi her zaman mümkün olmaz. Bunun nedeni Keynezyen mo delde yatırımların faiz oranına karşı her zaman yüksek duyarlılığa sahip olamayacağı varsayımıdır. Bu da para ve faiz politikalarının kullanımıyla yatırımların arttırılarak ekonomik canlanmanın her zaman sağlanamayacağı anlamına gelir. Bu nedenle Keynezyen görüşte devletin ekonomiye direkt müdahale ederek harcamalar ve vergi azalmaları yoluyla ekonomide gelir leri arttırması yani maliye politikası kullanımı ekonomik hayatı can landırmada daha etkili olacaktır.IV Monetaristler ise para talebinin kararlı bir yapıya sahip olduğunu ve tüketim ve yatırım harcamalarının para arzına karşı oldukça duyarlı bir yapıya sahip olduğunu savunurlar. Monetaristlere göre maliye politikası yoluyla devletin ekonomiye direkt olarak müdahale etmesi faiz oranlarını yükselterek özel yatırımları daraltacak ve gelir düzeyinde istenilen etkileri meydana getiremeyecektir. Bu nedenle monetarist görüşe göre ekonomik istikrarın sağlanmasında para politikası, maliye politikasına göre daha etkin olacaktır. İstikrar programlan konusunda bir diğer ayırımda Heteredoks-Ortodoks İstikrar programlan ayırımıdır. Ortodoks istikrar programlan yurt içi enflasyon oranının hızlı olarak düşürülmesini ve ödemeler bilançosunda sürekli bir denge oluşturulması amacını güderler. Ortodoks istikrar prog ramları bu amaçlara ulaşmak için reel ücretlerin düşürülmesi yoluyla sağlanacak sıkı talep yönetimini benimserler ve sıkı para ve maliye politi kalarının kullanılması taraftandırlar. Heteredoks istikrar programları ise şok politikalar izleyerek ve fiyat kontrolleri ve dondurmaları uygulayarak ekonomiyi ilk etapta içinde bulun duğu hiper enflasyondan kurtarmayı amaçlayan programlardır. Heteredoks istikrar programlarıda ilk etapta sıkı para ve maliye politikalarının kul lanılmasını önermekte, ilerleyen sahfalarda ise genişletici para politika larının kullanılmasını önermektedirler. Ekonomide istikrar sağlamak amacıyla uygulanan istikrar programlan, ekonomideki tüm kurum ve değişkenleri etkiler. Sermaye Piyasalarıda bu kurumlardan biridir. Tasarruf sahipleri ile orta ve uzun vadede fon talep eden kuruluşlar arasmda direk ilişki ve iletişim kuran sermaye piyasa larının temel unsuru olan Menkul Kıymet Borsaları, ekonominin içinde bu lunduğu koşullardan etkilendiği gibi bu koşullann oluşumuna katkıda da bulunur. Bu bakımdan ekonomik istikrarın sağlanması amacıyla uygulanan istikrar programları sermaye piyasaları üzerinde önemli etkilerde bulunur.Ekonomik büyümeye bağlı olarak sermaye piyasasının gelişip büyümesi doğaldır. Büyüyen bir ekonomide daha fazla gayri safî milli hasıla meyda na gelecek, artan milli hasılanın getirdiği tasarruf artışları, sermaye piya sasındaki talebe bağlı olarak, sermaye piyasasının gelişimine katkıda bulu nacaktır. Sermaye piyasasında menkul kıymetlerin fiyat hareketleri ile ekonomik büyüme arasında yakın bir ilişki olduğu görülmektedir. Genel olarak büyüyen bir ekonomide menkul kıymetlerin özellikle hisse senetlerinin ve rimliliklerinde artışlar meydana gelmektedir. Özet olarak sermaye piya sasındaki oluşumların ekonomideki uzun süreli trende bağlı olarak gelişme gösterdiği söylenebilir. Ekonomideki daralma dönemlerinde sermaye piya salarında gerek işlem hacmi, gerekse de getiri oranlarında düşme görülmektedir. Bununla beraber genelde görülen ekonomik daralmanın so nucunda ulaşılan nokta, bir önceki daralma sonucundan daha yukarıdadır. Bu da sermaye piyasalarının ekonominin gelen gelişme trendi ile aynı yönde hareket ettiğini gösterir. Sermaye Piyasaları para piyasaları ile direkt ilişki içinde bulunduk larından, asıl amacı para piyasalarında dengeyi sağlamak olan para politi kaları sermaye piyasaları üzerinde de etkide bulunur. Uygulanan sıkı para politikaları, para arzını daraltıp, faiz oranlarını yükseltirken sermaye piya salarına etkisi olumsuz olur. Piyasadaki para mikîannın daralması sonucun da menkul kıymet borsalarında işlem hacmi ve menkul kıymet fiyatlarında düşmeler görülür. Uygulanan genişletici para politikası ise para arzını arttırıp faiz oranını düşürdüğünden sermaye piyasası üzerinde de genişletici etki yapar. Bu durum hisse senedi piyasasına alternatif durumda olan sabit getirili yatırım araçlarının getirişini düşürdüğü için, tasarrufların ve atıl fonların değişken getirili finansal varlıklar olan hisse senetlerine yönelmesini sağlar.VI Merkez Bankalarının gözettiği amaçlar, enflasyon ve işsizliğin azaltılması ile faiz oranlarının ve döviz kurlarında istikrarın sağlanmasıdır. İşlem maliyetini düşüren teknolojik gelişmeler ile mali liberalizasyona yol açan düzenleme' değişiklikleri, sermaye piyasalarının dünya çapında bütünleşmesine katkıda bulunmuştur. Döviz üzerinden hesaplanan yeni enstrümanların ortaya çıkışı para talebinin istikrarını azaltmıştır. Finansal li- beralizasyon sonucu gelişmekte olan ülkelerde faiz hadlerinde yükselmeler görülmüş, buda yabancı kaynakların getirişi yüksek olan bu ülkelere yönelmesini sağlamıştır. Ekonomik istikrar sağlamak amacıyla devletin gelir ve harcama politika larıyla ekonomik sisteme müdahalesi maliye politikası olarak adlandırılır. Maliye politikalarının sermaye piyasaları üzerlerindeki etkisi devletin fon arz eden ve fon talep eden olarak sermaye piyasasındaki davranışından da kaynaklanır. Temel olarak devletin sermaye piyasası yoluyla borçlanmaya gitmesi, özel kesimin sermaye piyasasındaki rolünün azalmasına yol açar. Bu da tahvil fiyatlarının yükselmesi ve hisse senedi fiyatlarının düşmesi so nucunu doğurur. Aynı zamanda devletin, sermaye piyasasma fon talep eden taraf olarak girmesi ekonomide faizlerin yükselmesi sonucunu doğurur, buda sermaye piyasasmı olumsuz yönde etkiler. Ekonomik istik rarsızlık durumlarında devlet vergi politikaları yoluyla da sermaye piya sası üzerinde etkide bulunabilir, menkul kıymet kazançlarının ve işlemlerin vergilendirilmesi sonucu menkul kıymetler borsasında hisse senedi fiyat larında ve işlem hacminde azalmalar görülür. Döviz kuru politikalanda ekonomik istikrarın sağlanmasında önemli rol ler oynamaktadır. Ekonomideki dış dengesizlikler aynı zamanda iç istik rarın da bozulmasına neden olmakta, uygulanacak kur politikaları dış istik rarın sağlanmasının yanında iç istikrarın da sağlanmasında etkili olmakta veya iç istikrarsızlığın nedenlerinden biri olarak karşımıza çıkabilmektedirler. Döviz kuru kontrolü ve sabit kur rejimi ile enflasyonu azaltmaya çalışan politikaların ihracat alanında duraklamaya sebep olduğuve yerli paranın aşırı değerlenmesi sonucunda sermaye kaçışına yol açtığı görülürken, diğer taraftan uygulanan esnek kur politikası zaman zaman enf lasyonun sürmesine neden olan etkenlerden biri olarak rol oynamaktadır. Döviz kuru politikasının sermaye piyasasına etkisi iki açıdan ele alınabilir. İlk olarak döviz başlı başına bir yatırım aracı olarak düşünülebilir ve ser maye piyasasının karşısına alternatif olarak çıkabilir. Bu da toplam tasar rufların sermaye piyasasına yönelen kısmını etkileyecektir. Bunun yanında döviz kuru, ülkeye yabancı sermaye girişini etkileyen önemli unsurlardan biridir. Bu yolla döviz kuru, sermaye piyasasına girecek yabancı fonların miktarı üzerinde de etkili olmaktadır. Brezilyada yaşanan ekonomik gelişmeler sonucunda 1986 Şubat' ında %400'lere varan bir enflasyon oranı ile karşı karşıya kalınmış olup, Cruza- do planı olarak adlandırılan istikrar programı uygulamaya konulmuştur. Planda fiyatlar ve döviz kuru dondurulmuş, ücretlerde sabit artışlar öngörülmüştür. Planda ilk etapta sıkı para politikası uygulanmış olup, mali politikalar yardımıyla ekonomide canlanma sağlanmıştır. İstikrar programı ile orta vadede büyüme için yeni bir trend sağlanmış olup, buna bağlı ola rak hisse senedi piyasasında hisse senetlerin değerleri ve getirileri artmıştır. Bununla beraber ilk altı aylık süre içinde görülen ekonomik gelişmeler so nucu istikrar programının etkisi azılmış, ekonomi istikrarsızlık ortamına tekrar sürüklenirken, sermaye piyasalarında panik yaşanmıştır. Arjantin 1985'te aylık %30'lara varan enflasyon karşısında Austral Planı olarak adlandırılan istikrar programını uygulamaya koymuştur. Austral Planıyla enflasyonun düşürülmesi amaçlanmış, bunun için toplam talebi daraltıcı politikalarla birlikte ücret ve fiyat dondurmalarına gidilmiştir. Austral planının açıklanmasıyla, Arjantin ekonomisinde finansal varlıkların getirilerinde önemli değişiklikler olmuş, menkul kıymetler borsası en yüksek getiriyi sağlayan finansal araç olmuştur. Hisse senedi piyasasındaki artışın sebebi Arjantinde yatırımları arttırmak amacıyla uygulamaya konu lan politikalardır. Austral Planının uygulanmasıyla ilk aşamada enflasyon kontrol altma alınmış olmakla beraber, 1988'ın ikinci yarısında enflasyonistvın baskılar tekrar ortaya çıkmış ve program başarısızlıkla sonuçlanmış, ser maye piyasalarında sağlanan geçici iyileşme ise kaybolmuştur. Türkiye'de 5 Nisan 1994 istikrar programının uygulamaya konulmasına neden olan kriz, 1993 yılının son üç ayında kendini göstermiş ve 27 Ocak 1994 devalüasyon kararının alınmasına neden olmuştur. Bu dönem içinde döviz kurlarındaki yükseliş baskısının önlenmesi için devalüasyon yapılmış, devalüasyondan sonra ise kurlardaki baskının önlenmesi için yüksek faiz politikasına başvurulmuştur. Uygulanan bu politikalara rağmen kurlardaki artış baskısı önlenememiş olup, yüksek faizler ekonominin reel kesimi üzerinde olumsuz etkiler yapmış, üretim ve istihdam hacmi düşmüştür. Ekonomide görülen bu gelişmeler karşısında 5 Nisan 1994 tari hinde ekonomik istikrar programı uygulamaya konulmuştur. Kararlarla, is tikrarlı büyümenin sağlanması, fiyat istikrarı ve dış ödemeler dengesi istik rarının sağlanarak döviz kuru ve faizde istikrarın sağlanması amaçlanmıştır. Bu amaçlara ulaşmak için kamu gelirlerinin arttırılarak, kamu harcamalarının kısılması yoluna gidilmiş, Merkez Bankası kaynak larının kullanımı azaltılmaya çalışılmış ve yüksek faiz politikası uygu lanmıştır. Özetlemek gerekirse, 1994 yılının başında döviz kurlarında artışla kendi ni gösteren ve 27 Ocak 1994 tarihinden sonra devalüasyona ve yüksek faiz politikası uygulanmasına neden olan kriz MKB üzerinde oldukça olumsuz etkiler doğurmuştur. Bu dönemde endeks sürekli olarak düşmüş, işlem hac mi ve hisse senedi getirilerinde önemli düşüşler görülmüştür. Bu dönemde Bankacılık ve fînans sektörünün krizden daha fazla etkilenmesi mali en dekste düşüşün daha fazla hissedilmesine yol açmıştır. 5 Nisan 1994 tari hinde uygulamaya konulan istikrar programı ilk etapta yüksek faiz politi kası izlediğinden IMKB üzerinde bir canlanma sağlanamamıştır. Döviz kurundaki artış baskısı, gecelik faizlerde yüksek faizlerle, engelleme çabası Haziran 1994 ayı başlarında satışa sunulan %50 net faizli 3 aylık Hazine Bonoları ile sona ermiş, bu noktadan sonra dövizdeki artış eğilimi kırılmışve ekonomide mevduat faizlerinde düşüş sağlanmıştır. Bu dönemde kredi lerdeki engellemeler kalkmış ve yaşanan parasal genişleme, IMKB üzerindeki etkisi Temmuz, Ağustos ve Eylül aylarında göstermiştir. Bu dönemde gerek getiri oranları, gerekse işlem hacminde artışlar görülmüştür. Kriz döneminde negatif getiriye sahip olan endeks, istikrar programının uygulamaya konulduğu Nisan ayını yükselişle kapamış olup, Mayıs, Haziran ye Temmuz aylarında en yüksek getiriyi sağlayan yatırım aracı olmuştur. Kriz döneminde en yüksek getiriyi sağlayan döviz ise 1994 yılı Mayıs, Haziran ve Temmuz aylarında negatif getiriye sahip olmuştur.
Özet (Çeviri)
Özet çevirisi mevcut değil.
Benzer Tezler
- Enflasyonla mücadelede istikrar politikaları
Başlık çevirisi yok
BİLGİN ORHAN ÖRGÜN
Yüksek Lisans
Türkçe
1998
EkonomiMarmara Üniversitesiİktisat Ana Bilim Dalı
PROF. DR. OSMAN ZEKAYİ ORHAN
- Türkiye'de bütçe açıklarının nedenleri, etkileri ve açıkların finansman yolları (1980-1993).
Başlık çevirisi yok
MEHTAP MEYDAN
- Menkul kıymet analizi ve portföy yönetimi İstanbul Menkul Kıymetler Borsası'nda bir uygulama
Başlık çevirisi yok
FATMA SAHİLLİOĞLU(GÜNEŞ)
Yüksek Lisans
Türkçe
1993
İşletmeİstanbul ÜniversitesiUluslararası İşletmecilik Ana Bilim Dalı
PROF. DR. A. BÜLENT PAMUKÇU