İbn Sînâ'da Aşk ve Schopenhauer'da irade: Ontolojik bir araştırma
Love in Ibn Sînâ and Will in Schopenhauer: An ontological research
- Tez No: 534409
- Danışmanlar: PROF. DR. TAHSİN GÖRGÜN
- Tez Türü: Yüksek Lisans
- Konular: Felsefe, Philosophy
- Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
- Yıl: 2018
- Dil: Türkçe
- Üniversite: İstanbul 29 Mayıs Üniversitesi
- Enstitü: Sosyal Bilimler Enstitüsü
- Ana Bilim Dalı: Felsefe Ana Bilim Dalı
- Bilim Dalı: Belirtilmemiş.
- Sayfa Sayısı: 141
Özet
İbn Sînâ açısından aşk, Zorunlu Varlık tarafından var oldukça var olarak kalmak isteyen canlı, cansız bütün bir tabiata varlıklarını koruma adına bahşedilen, aynı zamanda Varlığın bizâtihî kendisine işaret eden önemli bir kavramdır. Aşkın tecellî etmesi ile varoluş bir ve aynı anlama gelmektedir ve aşk varlığın garantörü durumundadır. İbn Sînâ bir iç muharrik olarak kabul ettiği; ontolojik, epistemolojik, kozmogonik ve psikolojik olmak üzere çeşitli formülasyonlarına yer verdiği aşkı, Mutlak İyilik ile özdeş kabul etmekte ve bireysel varlıkların tamamının fıtrî bir aşk ile Tanrı'ya bağlı olduğunu ortaya koyma amacını taşımaktadır. Bu amaç dahilinde İbn Sînâ, cansız varlıklardan başlayarak ilâhî nefislere varana kadar varlık dairesinin her aşamasında tecellî eden aşkın tüm görünüşlerine rağmen küllî olduğunun altını çizmektedir. Öte yandan Schopenhauer'da bütün bir evrenin itici gücü olarak nitelendirilebilecek irade, temel gerçeklik olmakla birlikte, yaşamın sürekliliğini temin eden ve yeni yaşam formlarının açığa çıkmasını sağlayan merkezî bir kavramdır. Schopenhauer iradeyi insanın kendi varlığına ilişkin dolaysız farkındalığı/bilgisi üzerinden temellendirmektedir.“İrade (Alm. Wille) bedenin a priori bilgisi ve beden de iradenin a posteriori bilgisi”dir. Buradan çıkarılacak sonuç insanın, aynı zamanda irade olarak tezahür ettiği ve dolayısıyla iradenin her bir ediminin aynı zamanda bedenin de bir edimi olmak durumunda olduğudur. İrade bir bütün halinde ve doğanın bütününde aktif bir güç olarak kendisini göstermektedir. Schopenhauer nedensellik ilkesinden bağımsız bir biçimde işleyen iradeyi, diğer her şeyin kendisinden türediği, varlığın en temel ilkesi olarak kabul etmekle birlikte, tezahürlerinin çeşitliliği içerisinde değişmeksizin kaldığı ve birliğini daima koruduğunu düşünmüştür.
Özet (Çeviri)
According to Avicenna, Love is bestowed by necessary being to living and inanimate creatures to save their existence, at the same time it is the exact concept of being. Love is warrantor of being and manifestation of Love is the identic to the being. Assuming Love as a moving force, Avicenna defines it as ontological, epistemological, cosmogonic, and psychologic formulations, aiming to illustrate dependence from God as absolute goodness. Within this aim, Avicenna, beginning from inanimate being until divine essence, highlight that despite its different appearances Love is universal. On the other hand, according to Schopenhauer, will as the essential reality, providing and eliciting concept of life. Schopenhauer underlines will as substantive knowledge of existence of man. Will is the a priori knowledge of body and body is the a posteriori knowledge of will. Thus, man is the manifestation of will and at the same time all the fulfilment of will is the fulfilment of body. Will, as a whole displaying itself as an active strength in nature. Realizing unbound to causality principle, will is the source of being and the fundamental principle of existence according to Schopenhauer and it is unchanging and preserve its unity.
Benzer Tezler
- İbn sina'da aşk kavramı
The concept of love in Avicenna
HÜSEYİN KÖKSAL
Yüksek Lisans
Türkçe
2007
FelsefeGazi ÜniversitesiFelsefe ve Din Bilimleri Ana Bilim Dalı
Y.DOÇ.DR. FERİT USLU
- İbn Sînâ felsefesinin teleolojik boyutları
Teleological dimensions of avicenna's philosophy
HATİCE TOKSÖZ
- Mevlevilikte müzik felsefesi
Music philosophy in Mevlevi
YALÇIN ÇETİNKAYA
Sanatta Yeterlik
Türkçe
2000
Müzikİstanbul Teknik ÜniversitesiTemel Bilimler Ana Bilim Dalı
PROF. DR. NEVZAD ATLIĞ