Geri Dön

Türk Sosyal Sigortalar Hukukunda işverenin prim ödeme yükümlülüğü

The Obligation of premium paying of the employer in Turkish social insurence law

  1. Tez No: 54515
  2. Yazar: DOĞAN KORKMAZ
  3. Danışmanlar: PROF.DR. SARPER SÜZEK
  4. Tez Türü: Yüksek Lisans
  5. Konular: Hukuk, Law
  6. Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
  7. Yıl: 1996
  8. Dil: Türkçe
  9. Üniversite: Ankara Üniversitesi
  10. Enstitü: Sosyal Bilimler Enstitüsü
  11. Ana Bilim Dalı: Belirtilmemiş.
  12. Bilim Dalı: Belirtilmemiş.
  13. Sayfa Sayısı: 136

Özet

ÖZET Günümüzde sosyal devlet, bireyleri sosyal risklere karşı korumak, onların geleceği güvenle bakmalarını sağlamak ödevini yüklenmiştir. Bu nedenle sosyal devlet, sosyal güvenlik yöntemleri aracılığıyla, bireyin bu temel gereksinimi karşılamaya çalışacaktır. Sosyal güvenliğin önemli özelliği bu hakkın toplumdaki herkese ait olmasıdır. 1982 Anayasamızın 60. maddesinde,“Herkes, sosyal güvenlik hakkına sahiptir. Devlet, bu güvenliği sağlamak gerekli tedbirleri alır ve teşkilatı kurar”denilmek suretiyle bireyin sosyal güvenlik hakkı açık bir biçimde ifade edilmiştir. İşte, bireye sosyal güvenlik hakkı sağlayacak devletin anayasal bir görevidir. Fakat, ülkemizde devletin sosyal güvenliğin finansmanına katılmaması, bireyin sosyal güvenlik hakkını daraltmaktadır. Sosyal güvenlik yöntemi olan sosyal sigortaların finansmanı, mevcut yasal düzenlemelere göre işverenin prim ödeme yükümlülüğü ile doğrudan bağlantılıdır. Esasen sosyal sigorta primlerinin işveren tarafından, Kuruma süresinde ve eksiksiz ödenmesi, üçüncü kişilerin nakdi olumlu edimde bulunma borcuna bir örnektir. Sosyal Sigortalar Kanunu işverene, sigortalı çalıştırmasıyla birçok sorumluluk yüklemektedir. Örneğin, işveren, Sosyal Sigortalar Kanunu 79. maddesine göre, prim belgelerini, 80. maddeye göre de primleri, süresinde Kuruma vermek zorundadır. Anılan kanunda, 3203 sayılı kanunla yapılan değişiklikten sonra, işverenle birlikte işveren vekilininde prim ödeme yükümlülüğü artık kaçınılmazdır. Yeni düzenleme, işveren vekili için cezai sorumluluğun yanında mali sorumluluğu da öngörmektedir. Ülkemizde sosyal sigorta primleri, sigortalı ve işveren paylarından oluşmaktadır. İşveren, kendi prim payı ile birlikte sigortalının da payını, ücretinde kesip süresinde ve tam olarak Kuruma yatırmak zorundadır. Kurum, iş kazaları, meslekhastalıkları, hastalık, analık, malullük, yaşlılık ve ölüm sigortalarını karşılayan her türlü yardım ve ödemeleri ve de Sosyal Sigortalar Kurumunun bütün yönetim giderlerini karşılamak üzere, Sosyal Sigortalar Kanunu hükümlerine göre prim alır. Sosyal Sigortaların temel finansman kaynağı olan primlerin hukuksal niteliği konusunda, öğretide, vergi veya ücret olduğuna dair iki temel görüş var. Fakat iki görüşün her zaman birbiriyle bağdaşmaz olmadığı dikkate alınarak, sigortalının ödediği primleri ücretinin devamı, işverenin ödediği primleri ise vergi olarak nitelemek yanlış olmaz. Prim oranlan, sigorta türlerine göre değişkenlik göstermektedir. İş kazaları ve meslek hastalığı sigortası primini ve de analık sigortasını primini işveren tek başına öderken, hastalık, yaşlılık, malûllük ve ölüm sigortaları priminin ödenmesine işverenle birlikte sigortalıda katılmaktadır. Sigortalı ve işverenin, Kuruma ödeyecekleri primlerin matrahını teşkil eden sigortalı kazançlarının kapsamına, sigortalının o ay içinde hak ettiği ücret, prim, ikramiye ve bu nitelikteki istihkaktan o ay içinde ödenenler ve de idare ve yargı mercilerince verilen karar gereğince sigortalılara o ay içinde yapılan ödemelerin, brüt toplamı girer. İşveren, her takvim ayı içinde çalıştırdığı sigortalının sigorta primleri hesabına esas tutulacak kazançlar toplamı ve prim ödeme gün sayılan ile sigorta primlerini gösteren aylık sigorta primleri bildirgesini ve dört aylık sigorta primleri bordrosunu, yönetmelikte öngörülen sürelerde eksiksiz, Kuruma vermekle yükümlüdür. Bununla birlikte, işverenin, bu bildirge ve bodroların doğruluğu için, diğer kanunlar (TTK, VUK, KMK, DK, SK,İK) uyarınca ve bu kanunlara göre geçerli olmak koşuluyla, defter ve belge tutmak zorunluluğu vardır.İşveren, prim bildirge ve bordrolarını süresinde ve eksiksiz Kuruma vermek veya bunların dayanağı olan defter ve kayıtları diğer kanunlar gereğince geçerli olarak tutmazsa hukuki ve cezai yaptırımlarla karşılaşır. 3395 sayılı kanundan önce ölçümleme olarak ifade edilen bu hukuki yaptırım, işverence, belgelerin Sosyal Sigorta İşlemleri Tüzüğünde belirtilen usul ve esaslara göre düzenlememesi, belgelerin süresinde verilmemesi, belgelerin dayandığı kayıtların belgelerde yazılı olanları doğrulayıcı nitelikte görülmemesi veya belgelerde yazılı olanları doğrulayacak kayıt ve belgelerin gösterilmemesi halinde, Kurum tarafından uygulanmaktaydı. Kuruma tanınan bu taktir yetkisi ise, yargının denetimi ile sınırlandırılmıştır. 3395 sayılı kanunun SSK m. 79'da yaptığı değişiklikle, ölçümleme kavramı yerine resen düzenleme kavramı kullanılmaya başlanılmıştır. Resen düzenleme ise Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliğinde belirtilen prim belge veya kayıtların işverence süresinde verilmemesi veya süresinde noksan verilmesi koşullarında, Kurum tarafından işverene uygulanan hukuki yaptırımdır. Yeni düzenleme ile ölçümleme nedenleri azaltılmış, ölçümlemeye karşı itiraz mercii olan Prim İtiraz Komisyonu kaldırılmıştır. Oldukça karmaşık bir yapıya sahip olan ölçümleme yeni düzenlemeyle basitleştirilmiştir. Fiilen veya kayden sigortalı çalıştıran işveren, sigortalının prime esas ücretlere hak kazanmasıyla birlikte, prim ödeme yükümlüsü olur. İşverenin SSK m. 80 fi gereğince sigortalılara ait prim paylarını ücretlerinden kesip, Kuruma yatırması yasal vekalet ilişkisine dayanır. Sosyal sigorta primi tahsilatını hızlandırmak ve artırmak için, işverenle birlikte işveren vekilininde, prim borçlarından dolayı müteselsil sorumluluğu öngörülmüştür.Fakat SSK m. 80 fXTin eksik kaleme alınışı, gerçek kişi işverenlerin üst düzey yönetici ve yetkililerini, işverenin prim borçlarından dolayı sorumlu kılmamıştır. Hukuksal niteliği itibariyle işveren olan aracının, çalıştırdığı sigortalıların sigorta haklarını güvence altına almak için asıl işverenin de, aracının sigorta prim borçlarından dolayı müteselsil sorumluluğu kabul edilmiştir. Fakat asıl işverenin müteselsil sorumluluğu, aracının gerçek borç miktarıyla sınırlıdır. İşyerinin devri veya intikal etmesi durumunda, devirden önceki sigorta prim borçlarının güvenceye alınması Kurumun ve sigortalının haklan açısından önemlidir. İşverenlerin hileli yada muvazaalı işyeri devirlerini önlemek ve dolayısıyla Kurum alacaklarını koruyabilmek için devralan ve devreden işverenlerin müteselsil sorumluğu (SSK m. 82) vardır. Kurumun prim alacağı tahsil edilene kadar, devredenin devralanla birlikte müteselsil sorumluluğu devam eder. Bununla beraber devreden ile devralan arasında, müteselsil sorumluluğu kaldırmak amacıyla yapılan sözleşmeler Kuruma karşı geçerli değildir.

Özet (Çeviri)

SUMMARY The ability of Social Security Administration to realize its responsibilities against the insured is in direct proportion with the employer's obligation to pay premium. In order to cover all the payments and assistance which results from insurance against work accidents occupational diseases, sickness, motherhood, disability, old age and death and the administrative expenses of the Social Security Administration, The Administration takes premium according to the provisions of Social Security Act. If the employer does not make declarations and give the documents and payrolls belonging to the employee to the Adminisrtation fully and in time, he or she faces legal and panel Sanctions. The employer who employes insured worker actually or registered becomes liable to pay premium by the time the insured worker deserves the wage on which the premium is based. The employer has to deposit his or her premium share with the insured employee's premium share to the Adminisration until the end of next month. Otherwise, he or she has to pay adaitional charge for delay. In our time, Social state has to defend the individuals from social risks and to provide their ability of ensuring a future. The most important quality of the social security is that this right belongs to every individual in the society. According to article 60 of our Constitution“Everybody has the right of social security. The State takes the measures to provide this security and establishes the organization.”It is seen that to ensure the right of social security of the individuals is the constitutional duty of the state. However the fact that the state does not participate in the finance of the social security limits the right of social security of the individuals. 120

Benzer Tezler

  1. Türk Sosyal Güvenlik Hukukunda hizmet tespiti

    Başlık çevirisi yok

    İLKAY UYGUN

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    2003

    HukukGazi Üniversitesi

    İş ve Sosyal Güvenlik Hukuku Bilim Dalı

    YRD. DOÇ. DR. AYDIN BAŞBUĞ

  2. Türk hukukunda hizmet tespit davaları

    Başlık çevirisi yok

    MERVE ELİF TARHANACI

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    2024

    Hukukİstanbul Medipol Üniversitesi

    Özel Hukuk Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. SEÇKİN NAZLI

  3. Türkiye'de spor kulüpleri ve sporculara yönelik sosyal güvenlik uygulamalarının incelenmesi ve değerlendirilmesi

    Examining and evaluating of sporter and sports club oriented social security applications in Turkey

    HALİL İBRAHİM MİL

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    2010

    SigortacılıkPolis Akademisi

    Güvenlik Stratejileri ve Yönetimi Ana Bilim Dalı

    YRD. DOÇ. DR. YUSUF ARIKAN

  4. Türk Sosyal Güvenlik Hukukunda asgari işçilik

    Minimum workmanship in Turkish Social Security Law

    DOĞUKAN EKER

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    2016

    HukukAnkara Üniversitesi

    Özel Hukuk Ana Bilim Dalı

    DOÇ. DR. SÜLEYMAN BAŞTERZİ

  5. İşyerinin devri

    Başlık çevirisi yok

    HÜLYA YILMAZ

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    2003

    HukukGazi Üniversitesi

    İşi Hukuku ve Sosyal Güvenlik Hukuku Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. KADİR ARICI