Dimensional evaluation of retrofitting smart cities: The historical peninsula case
Uyarlanmış akıllı şehirlerin farklı boyutlarıyla incelenmesi: Tarihi yarımada örneği
- Tez No: 559195
- Danışmanlar: DOÇ. DR. TURGAY KEREM KORAMAZ
- Tez Türü: Yüksek Lisans
- Konular: Şehircilik ve Bölge Planlama, Urban and Regional Planning
- Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
- Yıl: 2019
- Dil: İngilizce
- Üniversite: İstanbul Teknik Üniversitesi
- Enstitü: Fen Bilimleri Enstitüsü
- Ana Bilim Dalı: Kentsel Tasarım Ana Bilim Dalı
- Bilim Dalı: Kentsel Tasarım Bilim Dalı
- Sayfa Sayısı: 135
Özet
The concept of smart cities has emerged in the last two decades as a result of rapid digital advancement. Cities and states used information and communication technologies to find innovative solutions to the long-lasting problems of urban areas. Considering that the cities and technologies have been constantly evolving over the years and more than 50 % of the world is living in cities now, it has been beneficial for cities to utilize technological advancements to tackle urban problems such as congestion, crime, disaster mitigation and increasing ecological footprint. Pursuing for smartness, cities embedded autonomous sensors into their urban fabric and established broadband networks to enable the connection between these sensors and open source data portals. With the emergence of IoT (Internet of Things) which is the enabling technology that provides the connection between devices through wireless networks, cities had the ability to collect data with real-time sensors and mobile devices as cities and citizens started to generate unprecedented amounts of data with their mobile devices on the subjects such as traffic circulation, public transportation, energy, supply and demand, criminal cases, waste management, and further aspects of everyday life. Later, with the collected data transferred to the open source data portals of cities, global tech companies and application developers have gotten in on the act and developed smart applications in several dimensions including mobility, safety and security, healthcare, utilities and economic development, housing and engagement. Then, cities that used pervasive technologies and deployed smart applications in wide ranging areas, started to label themselves as smart cities. This self-designation process has attracted criticism towards the concept. Critics claimed that the smart city concept has lost its original goal which is to be a tool to increase the quality of life in cities, and become the goal itself. Driven by the global tech companies who wanted to expand the use areas of their technologies so as to sell more products, some cities used the concept as a promotion and place branding strategy to be a force in global competitiveness. On the other hand, depending on the cities' history, culture, economy and nature, 2 broad categories of smart city projects have arisen within the concept. These categories include greenfield developments of new cities which are the smart city projects developed in vacant lands from scratch and, retrofitting smart cities which are the existing cities that embed smart technologies over their traditional infrastructure. While many of the greenfield smart city projects are showcases of cutting-edge smart technologies that are used as a real-estate promotion strategy; retrofitting smart cities are the habitats of solution-oriented smart applications which aim to tackle real problems faced in the existing cities. This is why, retrofitting smart cities are chosen as the main focus of this thesis. The aim of this thesis is to bring upon a critical point of view to the smart city concept, while assessing Historical Peninsula's progress in the deployment of a checklist of 54 smart applications in the 5 dimensions which include mobility, safety and security, healthcare, utilities and economic development, housing and engagement. With a comparative case study, this study evaluates Historical Peninsula in its quest for becoming“smart(er)”and uncovers where it stands in the global network of smart cities. In order to assess the Historical Peninsula's progress in the deployment of smart applications, wide-ranging sources of information have been utilized, which include national and local strategy documents, academic research papers, official websites and mobile applications of municipal companies, news articles, recent interviews of local government officials and social media accounts of local institutions. After all of these sources were surveyed, and all smart applications that are operational in Historical Peninsula were revealed, the results were put together in the wind rose diagrams for each of the dimensions. In the wind rose diagrams it is seen that even though these cities which are from every geographic region of the world, either label themselves as smart or at least have taken notable steps towards smartness, they still fall short in terms of fully implementing the checklist of smart applications. In comparison, prepared diagrams indicate that Historical Peninsula lag behind its world competitors, even though Istanbul city has a determined vision of pursuing smartness. All in all, it can be said that, Historical Peninsula still has a long way to go in its quest for becoming“smart(er)”, since only 20 of the 54 smart applications in the checklist are deployed in the district and the gap is destined to widen considering that the technological advancements enabling smart applications, are gaining momentum thus expanding the checklist.
Özet (Çeviri)
Akıllı teknolojiler, yerel yönetimlerin kentlerde yönetişimi ve yaşanabilirliği arttırmasını ve trafik, suç, atık yönetimi ve afet yönetimi gibi kentsel sorunların üstesinden gelmesini sağlayan yararlı araçlar olmuşlardır. Şehirler, kamu hizmetlerin sunumunu uzaktan izleyebilmek, yönetebilmek ve işletmek için günlük yaşamın her alanına bilgi işlem teknolojileri kullanan gerçek zamanlı sensörler yerleştirmektedir. Böylelikle, kentsel alanların yönetilme şekillerini güçlendiren, bilgi ve iletişim teknolojileriyle (ICT) çalışan akıllı uygulamalar, şehirlerdeki yaşam kalitesini yükselten ve canlı bir ekonomi yaratacak akıllı bir topluluk oluşturan araçlar haline gelmiştir. Akıllı şehirlerde, akıllı teknolojilerin ancak geleneksel altyapının üzerine eklenecek 3 katmanla sağlanabileceğinden söz edilmektedir. Bu katmanlar sırasıyla teknoloji tabanı katmanı, akıllı uygulamalar ve veri analizi katmanı ile son olarak benimsenme ve kullanım katmanıdır. Teknoloji tabanı katmanında, şehirlerin gerçek zamanlı veri yakalama sensörleri, mobil cihazlar ve açık veri portalları arasında nesnelerin internetini (IoT) sağlayacak genişbantlı ağların kurulması gerektiğinden bahsedilmektedir. Tarihi Yarımada'nın ve diğer dünya örneklerinin değerlendirilmesi ile, bu tez çalışmasında, karşılaştırma yapılan şehirlerin genişbantlı ağ hizmeti sunumunda kayda değer adımlar attığı görülmektedir. Bir belediye iştiraki olan İSTTELKOM'un çalışmaları Tarihi Yarımada'da İBB'nin akıllı şehir vizyonuna önemli katkı sağlamaktadır. Gerçek zamanlı sensörler, IoT cihazları ve gerekli yazılımlar ise küresel teknoloji şirketleri tarafından üretilmektedir. Ancak bu şirketlerin şehirleri kamu hizmetlerini otomatize etmeye teşvik eden iş odaklı neoliberal yaklaşımları, akıllı kent konsepti içerisinde oldukça tartışılan bir konudur. Akıllı kent konseptinin temel destekleyicileri olarak, teknoloji şirketlerinin, günümüz neoliberal ekonomi politikalarının öncülü olarak bilinen ve en az devlet müdahalesi ile açıklanan bir laissez-faire ekonomisinin peşinde oldukları iddia edilmektedir. Bu yaklaşım, kentsel hizmetlerin özelleştirilmesine yol açarak teknoloji şirketlerinin daha fazla sermaye biriktirmelerini sağlayacaktır. Teknoloji tabanı katmanının diğer kritik bileşenleri büyük veri ve açık veri portallarıdır. Tarihi Yarımada'da gerçekleştirilen bu çalışma, İstanbul'un büyük verisinin çoğunluğunun kentsel hareketlilik ile ilgili olduğunu ve ulaşım ağlarındaki otonom gerçek zamanlı sensörler ve trafik kameraları tarafından yakalandığını göstermektedir. Ayrıca, bu kaynaklardan elde edilen verilerin Uyarlamalı Trafik Yönetim Sistemi (ATAK), İBB YolGösteren, akıllı park sistemi ve akıllı gözetim gibi farklı platformlarda işlenip kullanılmasına rağmen, bu süreçlerin tümünün İBB'nin Ulaşım Yönetim Merkezi tarafından yürütüldüğü görülmektedir. Örneğin, akıllı gözetim, emniyet ve güvenlik alanıyla ilgili bir uygulamadır, ancak Tarihi Yarımada'da trafik izleme kameraları ve turistik kameralar aracılığıyla yapılabilmektedir. Ayrıca İstanbul'da su kalitesi ve su tüketim takibi ile ilgili açık veri platformları bulunmamaktadır. Açık veri platformlarının oluşturulması, Türkiye'nin ulusal strateji belgelerinde teşvik edilmiş ve su yönetimi ile ilgili İSKİ tarafından yürütülen akıllı uygulamalar bulunmasına rağmen, bu veriler kamuoyu veya bunu kullanabilecek diğer aktörler için açık veri platformları aracılığıyla erişilebilir değildir. Bunun, vatandaşları akıllı hizmetlerin doğal faydalanıcılarından ziyade müşterileri olarak gören yerel yönetimlerin iş odaklı yaklaşımından kaynaklandığı iddia edilmektedir. Akıllılığın ikinci katmanı ise akıllı uygulamalar ve veri analizi katmanıdır. Bu katman, teknoloji şirketlerinin ve uygulama geliştiricilerin harekete geçtiği ve teknoloji tabanı katmanında üretilen verileri akıllı uygulamalara dönüştürdüğü katmandır. Çok çeşitli akıllı teknolojiler içeren akıllı şehir uygulamaları birkaç boyutta gerçekleştirilmektedir. McKinsey Global Institute, bu akıllı teknolojileri hareketlilik, emniyet ve güvenlik, sağlık hizmetleri, hizmetler (enerji, su, atık), ve ekonomik gelişme, barınma ve katılım olarak 5 farklı boyutta sınıflandırmıştır. Örnek çalışma, 3 akıllılık katmanı arasında, akıllı uygulamalar ve veri analizini Tarihi Yarımada'nın en güçlü olduğu katman olarak ortaya koymuştur. Ancak yine de incelemede kullanılan kontrol listesindeki 54 akıllı uygulamadan bölgede sadece 20'sine rastlanılmaktadır. Teknolojik gelişmelerin hız kazanmasından kaynaklı olarak sahip olunan uygulama sayısının artacağı düşünülürse, Tarihi Yarımada ve İstanbul'un akıllı kent olma hedefini gerçekleştirebilmesi için daha birçok engeli aşması gerektiği ifade edilebilir. Akıllılığın son ve en önemli katmanı benimsenme ve kullanım katmanıdır. Bu katman, başarılması en zor olandır, çünkü finansal ve idari konulara oranla, vatandaş katılımı belediyeler, hükümetler ve küresel teknoloji şirketleri tarafından genellikle daha çok göz ardı edilmektedir. Akıllı teknolojilerin insan davranışı üzerindeki potansiyel etkisine odaklanmak yerine, yukarıda belirtilen aktörler, daha çok mobilite ve enerji gibi ana temalar etrafında geliştirilen bu pazarlanabilir teknolojilerin kapsamlı bir şekilde yerleştirilmesi, bütünleştirilmesi ve işletilmesi konularına yoğunlaşmaktadır. Tarihi Yarımada'da gerçekleştirilen çalışmada, incelenen akıllı teknolojiler içerisinde vatandaş katılımını sağlayan bir uygulamaya rastlanmamıştır. Tasvir edilen uygulamalarda, vatandaşların görüş paylaşmalarını, geri bildirim vermelerini ve bu akıllı uygulamaların geliştirme süreçlerinin bir parçası olmalarını sağlayacak katılımcı arayüzler yeterince gelişememiştir. Yukarıda bahsedilen, akıllılığın 3 katmanının sağlanmasında karşılaşılan zorlukların yanı sıra, uyarlanmış akıllı şehirlerin kentsel tasarım sürecini zorlaştıran fiziksel kısıtlamalar da bulunmaktadır. Bu kısıtlamaların nedeni geçmiş planlama faaliyetlerindeki hatalar olabileceği gibi, Tarihi Yarımada örneğinde olduğu gibi korunması gereken geleneksel yapı stoğu ve tarihi Bizans Dönemi'ne kadar uzanan dar ulaşım ağları da olabilmektedir. Örneğin, otonom araçların performansı iyi tanımlanmış trafik şeritlerine bağlıdır ve tutarsız yol genişlikleri ile dar yolları bulunan ve tramvay ve yaya ulaşımı yoğun taşıt trafiği ile sürekli kesilen Tarihi Yarımada gibi tarihi ve turistik bir kent merkezi için, otonom araçların piyasaya sürülmesi oldukça zorlu bir süreç olacaktır. Öte yandan, araştırmalar sonucunda Tarihi Yarımada'da akıllı enerji uygulamalarında dünya örnekleri ile karşılaştırıldığında geniş bir boşluk olduğu görülmüştür. Mahalle ölçeğinde enerji verimli stratejilere bakıldığında, enerji verimli altyapı, enerji dağıtım sistemlerinin verimliliği ve yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımını içerdikleri görülmektedir. Bu stratejiler bina ölçeğinde ise, doğal aydınlatmayı, enerji tasarruflu cepheleri ve çatıları, talep kontrollü havalandırmayı, pasif soğutma sistemlerini ve yağmur suyu ile gri suyun (lavaboya ve duştan) toplandığı, arıtıldığı ve açık alanların sulanmasında kullanıldığı su sistemlerini kapsamaktadır. Yenileme ihtiyacı içindeki altyapısı ve bina otomasyon sistemleri ve güneş panelleri için uygun olmayan tarihi yapıları nedeniyle akıllı şehir ve sürdürülebilir tasarım stratejilerini Tarihi Yarımada'da uygulamak neredeyse imkânsız hale gelebilmektedir. Sonuç olarak, şehirler birbirine bağlı sistemler ve bu sistemlerin bileşenleri ile bireysel ağlar arasındaki karmaşık ilişkilerden oluşmaktadır. Bu karmaşıklıklar akıllı şehir kavramı üzerinde farklı yoğunlaşmalara yol açmaktadır ve bu konsepti benimseyen her şehir için benzersiz sonuçlar doğurmaktadır. Bu nedenle, dünya genelinde uygulanan her akıllı uygulamayı içerecek kapsamlı bir yaklaşımdan bahsetmek mümkün görünmemektedir. Bununla birlikte, akıllı şehirlerin karmaşıklıklarını ve taşıdıkları özel koşullarını benimsemeleri, akıllı uygulamaların geliştirilmesinde ve kullanıma sunulmasında kentli davranışları ve ihtiyaçlarına odaklanmaları ve akıllı teknolojilerin kullanılmasının bir amaç değil, yaşam kalitesini iyileştirecek bir araç olarak görmesi önem arz etmektedir.
Benzer Tezler
- Betonarme bir okul binasının 2007 deprem yönetmeliğine göre performansının belirlenmesi ve güçlendirme alternatiflerinin incelenmesi
The determination of the performance of a reinforced concrete school building according to turkish earthquake code (2007) and the investigation of retrofitting alternatives
MUHAMMED KAYA
Yüksek Lisans
Türkçe
2017
İnşaat MühendisliğiOndokuz Mayıs Üniversitesiİnşaat Mühendisliği Ana Bilim Dalı
DOÇ. DR. ZEKİ KARACA
- Mevcut betonarme bir binanın çelik kat ilavesi sonrası güçlendirilerek 2018 TBDY kapsamındaperformansının değerlendirilmesi
Evaluation of the performance of an existing reinforced concrete building retrofitted after steel floor addition under the scope of 2018 TBEC
UFUK YILMAZ
Yüksek Lisans
Türkçe
2019
İnşaat Mühendisliğiİstanbul Teknik Üniversitesiİnşaat Mühendisliği Ana Bilim Dalı
PROF. DR. GÜLİZ BAYRAMOĞLU
- Seismic performance assessment of a post tensioned box girder viaduct
Ardgermeli kutu kirişli bir viyadüğün deprem performans değerlendirmesi
EMİR ARSLANBOĞAN
Yüksek Lisans
İngilizce
2022
Deprem MühendisliğiIşık Üniversitesiİnşaat Mühendisliği Ana Bilim Dalı
DR. ÖĞR. ÜYESİ ÖNDER UMUT
- Three dimensional effects on the capacity spectrum method evaluation of existing reinforced concrete building structures subjected to earthquake loads
Depreme maruz kalmış mevcut betonarme yapıların 3-boyutlu modelleme etkilerinin kapasite spektrumu metodu ile belirlenmesi
HÜSEYİN YAVUZ
Yüksek Lisans
İngilizce
2002
İnşaat MühendisliğiOrta Doğu Teknik Üniversitesiİnşaat Mühendisliği Ana Bilim Dalı
DOÇ. DR. CAN BALKAYA
- 2007 Deprem Yönetmeliği'ne göre mevcut bir yapının performansının belirlenmesi ve bir güçlendirme önerisi
Seismic performance evaluation of an existing structure in accordance with Turkish Seismic Design Code 2007 and a strengthening suggestion
CİHAT YILDIRIM
Yüksek Lisans
Türkçe
2008
Deprem MühendisliğiYıldız Teknik Üniversitesiİnşaat Mühendisliği Bölümü
DOÇ. DR. MUSTAFA ZORBOZAN