Kentsel mekanda yürünebilirlik olgusu: Moda ve Bahariye aksları
Walkability in urban space: Moda and Bahariye axes
- Tez No: 559922
- Danışmanlar: DOÇ. DR. YASEMİN ALKIŞER BREGGER
- Tez Türü: Yüksek Lisans
- Konular: Mimarlık, Architecture
- Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
- Yıl: 2019
- Dil: Türkçe
- Üniversite: İstanbul Teknik Üniversitesi
- Enstitü: Fen Bilimleri Enstitüsü
- Ana Bilim Dalı: Mimarlık Ana Bilim Dalı
- Bilim Dalı: Mimari Tasarım Bilim Dalı
- Sayfa Sayısı: 154
Özet
Kentsel mekanda yürünebilirlik, yürüme mesafesinde yaşanılabilir çevrelerin oluşturulmasını kapsayan bir çalışmadır. Yürünebilirlik olgusu kentsel mekanda insan varlığını odağına alan bir kavramdır. Kentsel mekanda insan varlığı, insanın kamusal alanda kendi habitatının bir parçası olarak yaşayabildiği ve evine izole olmak durumunda kalmaması anlamına gelmektedir. Yürünebilirlik olgusu, insanların sadece sokaktaki varlığı değil, aynı zamanda yürüme mesafesinde insanların bütün ihtiyaçlarını giderebilmeleriyle de ilişkilidir. Kentlilerin ihtiyaçlarını karşılayabilmeleri, kentsel örüntülerin ne ölçüde yaşanabilir olduğunu göstermektedir. Yaşanılabilir çevrelerin oluşturulması için kentsel mekanın insana yönelik olması gerekmektedir. Modern kent planlama anlayışı tekil kullanıma sahip kentsel bölgeler oluşturmuş ve kentlerin ölçeklerini büyütmüşütür. Ölçeği büyüyen kentlerde bir noktadan diğerine ulaşmak giderek zor bir halmış ve otomobiller kentleri dönüştüren hakim güç haline gelmiştir. Otomobilin varlığı insanların yaşam biçimlerini derinden etkilemiş, kentleri yeniden şekillendiren önemli bir dönüştürücü güç haline gelmiştir. Kentlerin bu değişimi,sokakları otomobilin hakimiyetine bırakmıştır. Motorlu taşıtların sokaklarda baskın güç haline gelmesi sokağın“yol”olarak adlandırılmasına neden olmuştur. Otomobilin hakimiyetindeki sokaklar insanlar için tehlikeli bir hal alırken, kent meydanları ve açık alanlar da otoparklara dönüşmüştür. Otomobil, toplu taşımadan daha hızlı bir şekilde topluma ulaşmış ve vazgeçilmez bir konuma gelmiştir. Motorlu taşıtlara bağlı olarak artan hareketlilik, kentlerin çeperlerinde uydukentleri var eden itici güç olmuştur. Kentlerin çeperlerinde gelişen uydukentler, kentlerin saçaklanmasına ve hiç olmadığı kadar genişlemesine neden olmuştur. Bu süreç içinde kent merkezleri iş bölgeleri olarak görülürken, otobanların inşasıyla gelişen uydukentler de“yaşanılacak yer”olarak görülmüştür. Kentlerin genişlemesi, çeperlerindeki toprağın kaybedilmesine neden olurken, bu kayıp ekolojik dengeleri her geçen gün daha da bozmaktadır. Kentsel mekanın verimli kullanılmaması yürüme mesafesindeki kentsel yaşam biçiminin önündeki büyük engeldir. Yürünebilirlik olgusu, toplumsal ve mekansal ayrışma, kentlerin saçaklanması, insan hareketliliğinin azalması, güvenlik, erişilebilirlik ve ekolojik dengelerin bozulması, vb. sorunların arasında insan ve çevresi arasındaki ilişkinin gelişmesini ön plana çıkaran kentsel yaşam biçimini hedefler. Kentsel mekanın yürünebilirliği, yürüme mesafesinde yaşanabilir yerleşimler ve sürdürülebilir kentsel örüntülerin oluşması için önemli bir kavramdır. Yürüme davranışının insan hayatında genellenebilecek bir yeri bulunmaktadır. İnsan binlerce yıldır eylemlerini yürüyerek yapmaktadır. İnsan farklı zaman ve amaçlarla, farklı yürüme biçimleri geliştirmiştir. Kentlerde son yüzyıla kadar hakim ulaşım biçimi yürümektir. Otomobilin kentsel gerçekliğin bir parçası haline gelmesi kentlerin yürünebilirliğini olumsuz etkilemekte ve insan hareketliliğini azaltmaktadır. İnsanın kendi hareket derecesi sağlığını olumlu veya olumsuz etkileyebilecek bir kriterdir. İnsanın kendi hareketsizliği başta obezite ve kalp rahatsızlıkları gibi birçok hastalığa ve rahatsızlığa neden olmaktadır. İnsanın yürümeyi kendi hayat biçimi haline getirmesi bu hastalıkları önlemektedir. Yürümeyi hayat tarzının bir parçası haline getirmek, kendi hareketliliğine bağlı ulaşım yöntemi geliştirmek ile mümkün olur. Bisiklet kullanmak bu ulaşım araçları arasındaki en çevreci ve insan sağlığını geliştirenidir. Teknolojik gelişmeler insanın kendi hareketliliği azalmaktadır. Bunlardan en önemlileri ulaşım sistemindeki değişimler olmuştur, ancak günümüzde internet teknolojisi, insanın kendi evinden çıkmadan bütün hayatını evinin içinde izole yaşayarak geçirebilmesini mümkün kılmaktadır. İnsan ancak kamusal alan üzerinde sosyal yaşantısını sürdürebilir. Kendi sokakları üzerinde daha fazla vakit geçiren kentliler etraflarını daha iyi tanır ve sosyal örüntünün bir parçası haline gelirler. Yürünebilir sokak örüntüleri insanların kentsel mekan üzerinde daha fazla vakit geçirebilmelerine olanak tanır. Kentsel mekan üzerinde gündelik hayat pratiklerini devam ettiren kentliler mekan ile olan ilişkilerini güçlendirirler ve mekanı her gün yeniden üretirler. Yürünebilirlik olgusu insanın mekan ve sosyal çevresiyle olan ilişkisini kuvvetlendirir. Yürünebilir örüntülerin oluşturulması için kentsel mekanın niteliklerinin optimum seviyelerde olması gerekir. Optimum seviyeler, insan, iklim ve coğrafya gibi faktörlere göre değişkenlik göstermektedir. Canlı bir kentsel yaşamın oluşabilmesi için sokakların otomobillerden çok insanlara hizmet etmesi gerekir. Kentsel örüntülerin ölçeklerinin insan ölçeğinde olması sokak üzerinde mekan hissi oluşmasında ve kentlilerin sokaklarda aidiyet hissi oluşturmasında önemli bir rol oynamaktadır. Canlı sokak örüntülerinin oluşması için kentsel mekanın belirli bir yoğunluğa ve fonksiyon çeşitliliğine sahip olması gerekir. kentlilerin rekreatif eylemlerini gerçekleştirebilmeleri için mahalle ölçeğinde her bölgenin belirli bir büyüklükte açık mekana sahip olması gerekir. Kentsel örüntülerin ölçeklerinin büyümesi sokak ağının erişilebilirliğini düşürmekte ve kentlilerin sokaklarda yürümeyi tercih etmemelerine neden olmaktadır. Kentlerin ulaşım sistemlerinin insanın kendi hareketliliğinin bir parçası olması veya yürünebilirliğe katkısı olan toplu taşıma sistemlerinin önceliğinde olması gerekir. Güvenli sokaklar ve yavaş trafik yayaları yürümeye teşvik eder. Sokakların üzerindeki peyzaj ögeleri, donatıların düzeni, kullanılan malzeme ve yolun eğimi gibi faktörler yayaların sokak üzerindeki konfor koşullarını belirlemektedir. Kentsel mekanın karakteri ve kent hafızası, yapılı çevrenin çekiciliğini arttırarak insanların bu mekanı deneyimlemek istemesini sağlar. Kentsel mekanın bu bahsedilen nitelikleri, insanı odağına aldığı sürece yaşanabilir kentsel örüntüler üretir. Bu araştırma kapsamında yürünebilirlik olgusu ve yürümenin insanın hayatındaki yeri sorgulanmıştır. Yürünebilirlik tanımı kapsamında kentsel mekanın nitelikleri ölçek, yoğunluk, açık mekan, erişilebilirlik, ulaşım sistemi, çeşitlilik, güvenlik, konfor ve bağlam olarak belirlenmiştir. Bu nitelikler yürünebilirliği etkilediği ölçüde açıklanmıştır. Yürünebilirlik olgusu doğrultusunda ve bu niteliklerin araştırılması doğrultusunda Kadıköy Moda Yarımadası alan çalışması olarak belirlenmiştir. Çalışma alanı belirlenirken Kadıköy Moda'nın İstanbul kentinin insan ölçeğinde formunu koruyan ve yürünebilir çevrelerin araştırılması açısından önemli bir örüntü olması kriterleri ön planda tutulmuştur. Çalışma alanı üzerinde Moda ve Bahariye aksları belirlenmiş ve bu akslar yürünebilirliğin nitelikleri doğrultusunda değerlendirilmiştir. Belirlenen iki aks üzerinde sekiz nokta belirlenmiş ve yürünebilirliği etkileyen kriterler bu noktalar üzerinden incelenmiştir. Araştırmanın yöntemi, alanda uygulanan kişisel gözlem, haritalama ve kesit okuma teknikleri ile yapılan tespitlere ve değerlendirmelere dayanmaktadır. Plan ve kesit okumaları, belirlenmiş noktaları fotoğraflama tekniği ve periyodik yaya sayımı, haritalama ve gözlem tekniklerini oluşturan yöntemlerdir. Bu teknikler doğrultusunda incelenen çalışma kentsel mekanın nitelikleri bağlamında mekanın kullanımına dair veriler üretmiştir. Elde edilen veriler doğrultusunda yürünebilirliği etkileyen kriterlerin birbirleri ile ilişkisi ortaya çıkarılmıştır. Belirlenmiş bu kriterler doğrultusunda alan çalışmasının sunduğu veriler yürünebilir mekanın aynı zamanda yaşanabilir kentsel örüntüler oluşmasında büyük rol oynadığı göstermektedir. Kentsel mekanı oluşturan yapılı çevrenin nitelikleri mekanın kullanım biçimini tanımlamaktadır. Bu çalışma kapsamında belirlenmiş her bir kriterin yapılı çevre üzerinde gösterdiği farklılıklar mekanın kullanımına yansımaktadır. Mekanın kullanımını ve yapılı çevrenin biçimlenişini en çok etkileyen kriter ölçek, daha sonra erişilebilirlik olmuştur. bunun yanında en çok etkilenen kriter bağlam ve sonrasında konfor olmuştur. Bu çalışmada yürünebilir kentsel örüntülerin yürüme mesafesinde yaşanabilir çevreler oluşturduğu ve mekanın nitelikleri ile mekanın kullanımı arasındaki ilişki üzerinde durulmaktadır. Bu çalışma sonucunda yürünebilirliğin yaşanabilir çevreler oluşturmada önemli bir kavram olduğu ortaya konmuştur. Yürünebilir çevrelerin yürüme mesafesinde ve izole olmadan kentlilerin bütün ihtiyaçlarını karşılayabilen çevreler olduğu saptanmıştır. Yürünebilirliği etkileyen kriterlerin farklılaşmaları sonucunda mekanın kullanımında da farklılıklar olduğu saptanmıştır. Yukarıda bahsedilen bütün bu kriterlerin her biri birbiriyle ilişkili olduğu için hepsinin optimum seviyelerde olması gerekmektedir. Optimum seviyeler yere, toplumsal yapıya ve mekana göre farklılıklar göstermektedir. Bu kriterlerden bir veya birkaçının eksikliği yoğun ve canlı kentsel yaşantıyı azaltacak, tekinsiz mekanlar oluşmasına neden olacaktır. Yürünebilirlik olgusu doğrultusunda tasarlanan ya da gelişen mekanlar daha yaşanabilir ve kentlilerin kendi evleri gibi veya evlerinin birer uzantısı gibi benimsedikleri mekanlar oluşturmaktadır.
Özet (Çeviri)
Walkability in urban space is a study involving the creation of livable environments within walking distance. Walkability is a concept that focuses on human existence in urban space. The presence of people in urban space means people's ability to live in public space as it is their own habitat and not isolated in their homes. The phenomenon of walkability is not only related to the presence of people on the street, but also to people's ability to afford all their needs within walking distance. The ability of the citizens to afford their needs shows the degree of urban patterns' livability. In order to create livable environments, urban space must be oriented towards human beings. Modern urban planning concept has created single-use urban areas and enlarged the scale of cities. In cities with growing scale, it has become increasingly difficult to reach from one point to the next, and automobiles became the dominant power that transforms the cities. The existence of the automobile has deeply affected people's lifestyles and has become an important transformative force that has reshaped cities. This change of cities left the streets to the dominance of the automobile. The fact that motor vehicles became the dominant force on the streets caused the street to be called“road”. While the streets dominated by the car became dangerous for people, urban squares and open spaces became car parks. The car has reached the society more quickly than public transport and has become indispensable. Increased mobility due to motor vehicles has been the driving force that created suburbs on the boundary of cities. The suburbs developing on the boundaries of the cities caused the sprawl of the cities and their expansion more than ever. In this process, while the city centers were seen as business districts, the suburbs developed by the construction of highways were considered as places to live. While the expansion of the cities leads to the loss of the soil on its boundaries, this loss deteriorates the ecological balances day by day. Lack of efficient use of urban space is a major obstacle to urban life within walking distance. The concept of walkability aims for the urban lifestyle that improves the relationship between human and its environment amongst the problems such as social and spatial segregation, the fringe of cities, the decrease of human mobility, the deterioration of security, accessibility and ecological balances, and so on. The walkability of urban space is an important concept for the creation of sustainable urban patterns and livable settlements within walking distance. Walking behavior has a general place in human life. For thousands of years people have been doing their actions on foot. Man has developed different walking patterns for different times and purposes. The dominant mode of transportation in cities until the last century is walking. The fact that the automobile becomes a part of urban reality adversely affects the walkability of cities and reduces human mobility. A human's own degree of movement is a criterion that can affect his health positively or negatively. Human's own inactivity causes many diseases and discomfort, especially obesity and heart diseases. The fact that human makes walking his own way of life prevents these diseases. Making walking a part of a lifestyle is possible by developing a means of transport that depends on its own mobility. The use of bicycles is the most environmentally friendly and health-enhancing among the other types of transport. Technological advances are decreasing human mobility. The most important changes have been the ones in the transportation system, but nowadays internet technology makes it possible for a person to spend his whole life in isolation without leaving his own home. One can maintain a social life only in the public space. Citizens who spend more time on their streets know their surroundings better and become part of the social network. Walkable street patterns allow people to spend more time on urban space. Citizens who continue their daily life practices on urban space strengthen their relations with the space and reproduce the space every day. The fact of walkability strengthens the relationship between human and its space and social environment. In order to create walkable patterns, the characteristics of the urban space must be at optimum levels. Optimum levels vary according to factors such as human, climate and geography. For a vitail urban life to take place, streets need to serve people rather than cars. The fact that the scales of urban patterns are on human scale plays an important role in creating a sense of space and creating a sense of belonging on the streets. For the formation of vital street patterns, the urban space must have a certain density and variety of functions. In order for urban residents to perform their recreational activities, each district must have a certain size of open space on a neighborhood scale. The increase in the scale of urban patterns decreases the accessibility of the street network and causes the citizens to prefer not to walk on the streets. Cities' transportation systems should be a part of one's own mobility, or a part of a public transportation system that contributes to walkability. Safe streets and slow traffic encourage pedestrians to walk. The factors such as the landscape elements on the streets, the organization of the street elements, the materials and the inclination of the road determine the pedestrian comfort conditions on the street. The character and urban memory of the urban space increases the attractiveness of the built environment and makes people want to experience it. These mentioned qualities of urban space produce livable urban patterns as long as they focus on people. In the scope of this research the concept of walkability and the place of walking in human life were questioned. Within the scope of walkability, the characteristics of the urban space are defined as scale, density, open space, accessibility, transportation system, diversity, security, comfort and context. These qualities are explained to the extent that they affect walkability. Moda Peninsula, Kadıköy was determined as a field study in the sense of walkability phenomenon and in accordance with the investigation of these qualities. During the determination of the study field, Moda's preservation of its form of human scale and the importance of its pattern for the walkability researches. Moda and Bahariye axes were determined on the study area and these axes were evaluated according to the qualities of walkability. Eight points were determined on each of two axes and the criteria affecting walkability were examined through these points. The method of the research is based on determinations and evaluations made by personal observation, mapping and section reading techniques applied in the field. These mapping and observation techniques are plan and section readings, the technique of photographing specified points and periodic pedestrian counting. The study examined in line with these techniques produced data on the use of space in terms of the characteristics of urban space. The study, which was analyzed in light of these techniques, produced data about the use of space in the context of quality of urban space. Based on these criteria, the data presented by the field study show that walkable space also plays a major role in the formation of livable urban patterns. The characteristics of the built environment constituting the urban space define the use of the space. The differences in the built environment of each criterion determined within the scope of this study are reflected in the use of space. The most important criterion affecting the use of space and the formation of the built environment was accessibility. However, the most affected two criterion were context and comfort, in the mentioned order. In this study, it is emphasized that walkable urban patterns create habitable environments within walking distance and the relationship between the characteristics of the space and the usage of space. As a result of this study, walkability is an important concept in creating habitable environments. Walkable environments were found to be able to meet all the needs of the citizens within walking distance and without isolation. It was found that there were differences in the use of space as the criteria affecting the walkability differs. Since all of the above mentioned criteria are related to each other, all of them should be at optimum levels. Optimum levels vary according to place, social structure and built environment. Lack of one or more of these criteria will reduce the dense and lively urban life and create uncanny spaces. The spaces designed or developed in line with the concept of walkability are more livable and constitute the places that the citizens adopt as their own homes or as extensions of their homes.
Benzer Tezler
- Geleneksel ve modern mahallelerde sürdürülebilir kentsel yaşam kalitesi: Edirne örneği
Sustainable urban quality of life in traditional and modern neighborhoods : The case of Edirne
MERVE ERDOĞAN SÜLEYMANOĞLU
Yüksek Lisans
Türkçe
2024
Mimarlıkİstanbul Teknik ÜniversitesiKentsel Tasarım Ana Bilim Dalı
PROF. DR. HANDAN TÜRKOĞLU
- Increasing walkability in public spaces of city centres: The case of Tunali Hilmi street, Ankara
Kent merkezlerindeki kamusal mekanlarının yürünebilirliğinin artırılması: Tunalı Hilmi Caddesi, Ankara
PARİSA GHADİMKHANİ
Yüksek Lisans
İngilizce
2011
Şehircilik ve Bölge PlanlamaOrta Doğu Teknik ÜniversitesiŞehir ve Bölge Planlama Bölümü
YRD. DOÇ. DR. MÜGE AKKAR ERCAN
- Increasing walkability capacity of historic city centers: The case of Mersin
Tarihi kent merkezlerinin yürünebilirlik kapasitesinin arttırılması: Mersin örneği
ZÜLEYHA SARA BELGE
Yüksek Lisans
İngilizce
2012
Şehircilik ve Bölge PlanlamaOrta Doğu Teknik ÜniversitesiKentsel Tasarım Ana Bilim Dalı
DOÇ. DR. MÜGE AKKAR ERCAN
- Farklı nitelikteki kent merkezlerinin yürünebilirliğini etkileyen fiziksel çevre faktörlerinin ve yaya memnuniyetinin değerlendirilmesi
Evaluating the physical environment factors and pedestrian satisfaction that affect the walkability of different types of urban centers
SÜMEYYE ÜSTÜNDAĞ
Yüksek Lisans
Türkçe
2024
Şehircilik ve Bölge PlanlamaGebze Teknik ÜniversitesiŞehir ve Bölge Planlama Ana Bilim Dalı
DR. ÖĞR. ÜYESİ GÜLİZ ÖZTÜRK
- Walkability,the case of Beyoglu(İstiklal Street)
Yürünebi̇li̇rli̇k, Beyoğlu(İsti̇klal Caddesi̇nde)
AMİRHOSSEİN ETEMADİ
Yüksek Lisans
İngilizce
2015
MimarlıkYıldız Teknik ÜniversitesiMimarlık Ana Bilim Dalı
DOÇ. DR. FERİDE PINAR ARABACIOĞLU