Geri Dön

Devamlı-kombine hormon replasman tedavisinde kanama

Bleeding during continue hormon replacement therapy

  1. Tez No: 59840
  2. Yazar: ŞEBNEM YALÇIN İNAL
  3. Danışmanlar: DOÇ. DR. FATİH DURMUŞOĞLU
  4. Tez Türü: Tıpta Uzmanlık
  5. Konular: Kadın Hastalıkları ve Doğum, Obstetrics and Gynecology
  6. Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
  7. Yıl: 1997
  8. Dil: Türkçe
  9. Üniversite: Marmara Üniversitesi
  10. Enstitü: Tıp Fakültesi
  11. Ana Bilim Dalı: Kadın Hastalıkları ve Doğum Ana Bilim Dalı
  12. Bilim Dalı: Belirtilmemiş.
  13. Sayfa Sayısı: 53

Özet

Menopoz yaş grubu hastalara verilen Hormon replasman tedavisinin ( Estrojen ve progesteron ) menapozal şikayetlerin giderilmesinde olduğu kadar kardiovasküler hastalık riskinin azaltılması ve osteoporozun önlenmesinde de başarılı sonuçlar verdiği artık tartışmasız olarak kabul edilmiş bir gerçektir. Bu yüz güldürücü sonuçlara rağmen hormon replasman tedavisine olan komplians % 30'lan geçememektedir. Kompliansı bozan faktörlerin başında, ilaçların alımı ile ortaya çıkabileceği düşünülen meme ve endometrium kanserleri ve yine ilaçların alımı ile izlenen vajinal kanamalardır. Artık günümüzde, estrojen preparat- lanna progesteron eklenmesi ile endometrial kanser oluşumu açısından koruyuculuk sağlanmış ve meme kanseri ile ilgili çalışmalar da artmış bir riskten bahsedilmemek- tedir. Son on yıl içinde daha yaygın olarak kullanılmaya başlayan Devamlı- Kombine HRT'de hergün verilen estrojen ve progesteron tabletleri ile, estrojenin endometrium üzerindeki uzun vadedeki olumsuz etkileri antagonize edilmiş olur. Estrojen ve progesteronun birlikte kullanımı ile de endometriumda gelişecek atrofi sayesinde HRT'de görülen istenmeyen kanamalar daha kısa bir sürede kesilebilir. Devamlı- Kombine tarz kullanımdaki total progesteron dozu da sürekli kullanıma göre daha düşüktür ve bu nedenle PMS-like şikayetlere daha az sebep olur. Siklik kullanılan HRT ile % 80-90 sıklıkla izlenen kanamalar, Devamlı kullanımda ise ilk altı ayda yaklaşık % 40-60 iken daha sonraki aylarda % 25'lere düşmektedir. Çalışmamızda, menapozun ilk iki yılında olan hasta grubunda devamlı HRT ile daha fazla oranda kanama izlenmiştir. Yine çalışmamızda; obezite ve bazal estradiol değerlerinin, HRT ile olu şan kanamalarda belirleyici bir faktör olmadığı bulunmuştur. Hastalar obez olup ol mamalarına göre bazal estradiol değerleri karşılaştırıldığında gruplar arasında önemli bir fark bulunamamıştır. Ayrıca, bazal estradiol seviyeleri hastaların android yada jinekoid tipte obez olmaları ile de değişmemektedir. Ancak bilindiği 41üzere obezite, artmış periferik estrojen sentezi ile endometrial kanser için kabul edilmiş bir risk faktörüdür. Sunulan çalışmada HRT alımı ile üçüncü ay kontrollerde hastaların FSH, LH, Testesteron değerlerinde anlamlı bir düşme; estradiol değerlerinde ise artış tespit edilmiştir. SHBG sonuçlarında ise HRT alımı ile anlamlı bir değişim olma - mıştır. HRT alımı ile kanama olan ve olmayan hasta gruplarında, oluşan hormonal değişimler karşılaştırıldığında ise; kanama izlenen grupta FSH'daki düşmenin daha fazla olduğu, ancak E2 değişimleri arasında bir fark olmadığı izlenmiştir. HRT alımı esnasında görülen kanamalarda, endometriumun incelenmesi başlıca ultrasonografik olarak endometrium kalınlığının ölçülmesi ve özellikle kalın lığın 5 mm.'nin üzerinde olduğu vakalarda endometrial biopsi alınarak ta endomet rial patolojinin ekarte edilmesi şeklinde olmaktadır. Çalışmamızda HRT ile kanama izlenen hasta grubunda, HRT alımı ile endometriumda bir kalınlaşma, kanama izlenmeyen grupta ise bir incelme olduğu tespit edilmiştir. HRT ile endometriumda kalınlaşma tespit edilen hasta grubunda kanama oram daha fazladır. Devamlı-kombine HRT alımı ile endometriumda oluşan atrofi nedeniyle kanamaların durdurulduğu düşünülürek, HRT öncesi hastaların bazal biopsi sonuçları karşılaştırılmış; ancak atrofik biopsi sonuçları ile diğer biopsi sonuçlan veren hasta gruplan arasında HRT'de kanama insidansı açısından bir fark bulunamamıştır. Bu fark üçüncü ay biopsi sonuçlan karşılaştınldığında ise belirgin olarak izlenmektedir. Atrofik endometrium izlenen hasta grubunda HRT ile daha az kanama izlenmiştir. Bu sonuçlar, ilaçların kullanımı ile gelişen atrofi sonrası azalan kanama insi dansı ile uyumludur. Yapılan çalışmalarda ortalama 3-6 ay sonrası,devamlı HRT'nin endometriumda oluşturduğu atrofi sayesinde, görülen düzensiz kanamalar sonlan- maktadır. Tüm çalışma sonuçlarımızın ışığında görüşümüz ; HRT kullanımının ilk aylarında görülen kanamaların özellikle menapoza gireli iki yıldan az geçmiş olan hasta grubunda, izlenmesinin yeterli olacağı yönündedir. 42Devamlı-kombine HRT alımı ile başlangıçta % 60'lara varan oranlarda kanama görülebileceği literatürde bir çok çalışma ile teyit edilmiş ve ultrasonografik olarak endometrial kalınlığı 5 mm.'den az olan vakalara endometrial biopsi gibi ileri incelemelere gitmenin sadece tedavi ve tetkik masraflarını arttırıcı bir yaklaşım olacağı yönünde fikir birliğine varılmıştır. Ancak obezite, hipertansiyon, diabeti olan hastalar, hiperplazi hikayesi olan hastalar endometrial kanser açısından riskli kabul edildiği için bu hastaların HRT ile oluşan kanamaları daha dikkatle izlenmeli, ve şüphelenilen her durumda, endometrial pataloji, biopsi ile ekarte edilmelidir. 43

Özet (Çeviri)

Özet çevirisi mevcut değil.

Benzer Tezler

  1. Menopozda çeşitli hormon replasman tedavilerinin kan lipid profiline etkileri ve klinik etkinlikleri

    The Effects of different hormone replacement therapies on blood lipid profile and clinical efficiency in menopause

    CENGİZHAN KOLATA

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2000

    Kadın Hastalıkları ve DoğumGATA

    Kadın Hastalıkları ve Doğum Ana Bilim Dalı

    DR. A. AKTUĞ ERTEKİN

  2. Menapozda hormon replasman tedavisi; Mammografik bulgulardaki değişiklikler

    Hormone replacement therapy in menopause; Differencies at mammographic findings

    AYŞEGÜL SARSILMAZ

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2002

    Kadın Hastalıkları ve DoğumDokuz Eylül Üniversitesi

    Radyodiagnostik Ana Bilim Dalı

    DOÇ. DR. PINAR BALCI

  3. Koroner arter cerrahisi hastalarında preoperatif ve postoperatif NT-proBNP düzeyleri ile postoperatif atriyal fibrilasyon sıklığı arasındaki ilişkinin değerlendirilmesi

    The evaluation of relationship between preoperative and postoperative NT-proBNP levels and postoperative atrial fibrillation frequency in open heart surgery

    MAZHAR ESERDAĞ

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2009

    Göğüs Kalp ve Damar CerrahisiCelal Bayar Üniversitesi

    Kalp ve Damar Cerrahisi Ana Bilim Dalı

    DOÇ. DR. İHSAN İŞKESEN

  4. Femoroasetabuler sıkışma sendromunun cerrahi tedavisi

    The surgical treatment of femoroacetabular ımpingement syndrome

    GÖKHAN POLAT

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2011

    Ortopedi ve Travmatolojiİstanbul Üniversitesi

    Ortopedi ve Travmatoloji Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. MEHMET AŞIK

  5. Deneysel olarak devamlı hiperoksi sonrası oluşturulan akciğer hasarının tedavisinde E+c vitamini kombine tedavisi ile N-asetilsistein tedavisinin etkinliğinin değerlendirilmesi

    Effectiveness evaluation of E+c vitamin combination and N-acetylcysteine treatment on experimental continuous hyperoxic lung injury

    BİRGÜL MUTLU

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2011

    Çocuk Sağlığı ve HastalıklarıÇukurova Üniversitesi

    Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. NEJAT NARLI