Böbrek nakli hastalarında kronik rejeksiyon ile regülatuar B lenfositler arasındaki ilişkinin değerlendirilmesi
Evaluation of the relationship between chronic rejection and regulatory B cells in renal transplant recipients
- Tez No: 612493
- Danışmanlar: PROF. DR. GÜLTEKİN SÜLEYMANLAR
- Tez Türü: Tıpta Uzmanlık
- Konular: Nefroloji, Nephrology
- Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
- Yıl: 2019
- Dil: Türkçe
- Üniversite: Akdeniz Üniversitesi
- Enstitü: Tıp Fakültesi
- Ana Bilim Dalı: İç Hastalıkları Ana Bilim Dalı
- Bilim Dalı: Belirtilmemiş.
- Sayfa Sayısı: 111
Özet
Kronik böbrek hastalığı (KBH) dünya genelini etkileyen, sık görülen ve uygun yöntemlerle tedavi gerektiren önemli bir sağlık sorunudur. Son dönem böbrek hastalığı (SDBH) ise böbrek fonksiyonlarının yaşamsal fonksiyonları idame ettirmede yetersiz kaldığı ve böbrek replasman tedavilerine gereksinim duyulan aşamayı ifade eder. Günümüzde böbrek nakli, SDBH vakalarının pek çoğunda seçkin bir yöntem olmakla beraber, nakil sonrasında bazı hastalar kronik allograft nefropati (KAN) gibi tanısı ve tedavisi oldukça güç bir durum ile karşılaşmaktadır. KAN tanısı; klinik ve histopatolojik bulguların bir arada olmasını gerektirir. KAN için en önemli etyolojik neden olarak immün sistemin yabancı dokuya verdiği yanıtın sonucu olan kronik rejeksiyon karşımıza çıkmaktadır. Kronik rejeksiyonun immün fizyopatolojisi henüz tam olarak netleşmemiş olmakla beraber, B lenfositlerden sentezlenen donör spesifik antikorların (DSA), kronik rejeksiyon sürecinde patolojik rolü olduğu görülmüştür. B hücreler üzerinde son dönemlerde yapılan çalışmalarda, antikor sentezi ve antijen sunucu özelliklerinin yanında, immün yanıt üzerinde inhibitör etkileri ile dikkat çeken regülatuar B lenfositlerin (Breg) varlığının anlaşılması önemli bir ilgi alanı olmuştur. Breg'lerin otoimmün olaylarda, kanser immünobiyolojisinde, enfeksiyonlarda, nakil organa gösterilen toleransta etkin rol oynayabileceği yapılan çalışmalarda gösterilmiş ancak Breg'lerin gelişim basamakları, fonksiyonları ve klinik önemi tam olarak netlik kazanmamıştır. Çalışmamızdaki amacımız, Breg alt tipleri (immatür/transisyonel hücre, plasmablastik hücre, B10 hücre ve BR1 hücre) ile kronik rejeksiyon arasındaki ilişkiyi demografik, klinik ve laboratuvar özellikler dahilinde incelenmesidir. 2016-2019 yılları arasında Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Organ Nakli Polikliniğine başvuran, 18 yaş üzerindeki hastalardan 45'i çalışmaya dahil edilmiştir. Klinik nedenler ile yapılan böbrek biyopsisi kronik rejeksiyon olarak yorumlanan yirmi üç hasta kronik rejeksiyon (KR) grubuna dahil edildi. Böbrek fonksiyonları stabil seyirli olan on bir hasta, hasta kontrol (HK) grubuna dahil edildi ve bilinen hiçbir hastalığı olmayan on bir gönüllü birey ise sağlıklı kontrol (SK) grubuna dahil edildi. Tüm gruplardan venöz kan örneği alınarak bu örneklerden immatür/transisyonel B hücreler (CD19+24+38+), plazmablast hücreler (CD19+24+38+27+), B10 (CD24+27+) hücreler ve BR1 (CD19+25+71+73-) hücreler toplam lenfosit popülasyonundaki oranına göre akım sitometri yöntemi ile çalışılmıştır. Hastaların kan örneği alındığı dönemde, hastane bilgi yönetim sistemi olan MİA-MED üzerinden ve organ nakli takip dosyaları üzerinden hastaların nakil öncesi döneme ait bilgilerine ve mevcut bilgilerine ulaşılarak kaydedilmiştir. Üç grup arasında yaş, cinsiyet gibi demografik veriler açısından anlamlı fark görülmemiştir. KR ve HK grupları arasında PRA-1 ve PRA-2 düzeyleri, mismatch sayısı, donör özellikleri gibi immünolojik risk profili açısından anlamlı fark saptanmamıştır. İmmatür/transisyonel B hücre düzeylerinin; KR grubunda [10,00 (2,40-34,80)], HK) grubuna [7,50 (1,80-57,90)] ve SK grubuna [6,90 (3,80-14,00)] göre daha yüksek olduğu ancak gruplar arası hücre düzeylerinin anlamlı olmadığı saptanmıştır (p>0.05). Plasmablastik B hücre düzeylerinin; KR grubunda [7,80 (2,10-27,40)] diğer iki gruba göre daha yüksek olduğu, SK grubuna [3,40 (1,20-8,50)] göre farkın anlamlı olduğu (p0.05). B10 hücre düzeylerinin; SK grubunda [5,90 (2,90-8,50)] diğer iki gruba göre daha yüksek olduğu ancak bu yüksekliğin sadece HK [4,10 (0,10-5,90)] grubuna göre anlamlı olduğu (p0.05). B10 hücre düzeylerinin; KR ve HK grupları arasında anlamlı fark olmadığı görülmüştür (p>0.05). BR1 hücre değerlerinin; SK grubunda [5,50 (2,80-10,80)], KR [0,50 (0,20-4,60)] ve HK [0,80 (0,30-1,70)] gruplarına göre daha yüksek olduğu saptanmıştır (p0.05). Anlamlı düzeylere ulaşmasa da, KR grubunda, Breg alt tipleri BR1 hücreler haricinde, HK grubuna göre daha yüksek saptanmıştır. Breg'lerin inhibitör nitelikte fonksiyonlarını gösteren çok sayıda çalışma olduğu gibi nakil dokuya toleranslı bireylerde Breg düzeylerinin yüksek olduğunu belirten çalışmalar vardır (114,115). Bu çalışmalarla uyuşmayan sonuçlarımızın B hücre düzeylerinin nakil sonrası süreçte zamansal değişkenlik göstermesi ve Breg indüksiyonu yapan mekanizmaların net bir şekilde bilinmemesi olarak değerlendirilmiştir. Mevcut aşamada, Breg'ler için elde edilen sonuçlar Breg düzeylerini kullanarak kronik rejeksiyon tanısında yardımcı parametre olarak kullanmak için yetersiz görünmektedir. Breg düzeylerinin nakil sonuçlarına etkisi konusunda da daha fazla çalışmaya ihtiyaç vardır.
Özet (Çeviri)
Chronic kidney disease (CKD) is a common and important health problem which is affecting the world and requires appropriate treatment. End stage renal disease (ESRD) refers to the stage in which renal functions are insufficient to maintain vital functions and when renal replacement therapies are needed. Although renal transplantation is an elite method in most of the ESRD cases, some patients are confronted with as chronic allograft nephropathy (CAN) which is difficult in both diagnosis and treatment. Clinical and histopathological evidences are needed for diagnosis of CAN. Chronic rejection, which is the most important etiologic factor for CAN, is the result of immune system's response against allograft tissue. Although the immune physiopathology of chronic rejection has not yet been fully clarified, donor specific antibodies (DSA) synthesized from B cells have been shown to have a pathological role in the process of chronic rejection. As well as antibody synthesis and antigen presenting properties of B cells, inhibitor effects on the immune response of regulatory B cells (Breg) which is a B cell subset has been attracted attention on studies recently. Studies have shown that Bregs may play an active role in autoimmune events, cancer immunobiology, infections and transplant tolerance. The development stages, functions and clinical significance of Bregs have not been fully clarified yet. The aim of this study was to investigate the relationship between Breg subtypes (immature / transitional B cell, plasmablastic cell, B10 cell and BR1 cell) and chronic rejection within demographic, clinical and laboratory characteristics. Between 2016-2019, 45 patients over the age of 18 who were admitted to the Organ Transplantation Clinic of Akdeniz University Medical Faculty Hospital were included in the study. Twenty three patients who were interpreted as chronic rejection after biopsy with clinical indications, were included in the chronic rejection (CR) group. Eleven patients with stable renal function were included in the patient control (PC) group and eleven volunteers without any known disease were included in the healthy control (HC) group. Venous blood sample were taken from all the groups and immature/transitional B cell (CD19+CD24+CD38+), plasmablastic cell (CD19+24+38+27+), B10 cell (CD24+CD27+), BR1 cell (CD19+25+CD71+CD73-) levels were studied by flow cytometry, according to the ratio of total lymphocyte population. During the period in which the blood samples were taken, the patients' pre-transplant information and current information were recorded by using the hospital information management system MIA-MED and organ transplantation follow-up files. There was no significant difference between three groups in terms of demographic data such as age and gender. There was no significant difference between CR and PC groups in terms of immunological risk profiles such as PRA-1 and PRA-2 levels, missmatch count, transplantation history in the past and donor characteristics. Immature/transitional B cell levels were higher in the CR group [10,00 (2,40-34,80)], when compared to both PC group [7,50 (1,80-57,90)] and HC group [6,90 (3,80-14,00)] but the differences between each group were not significant (p>0.05). Plasmablastic B cell levels were higher in the CR group [7,80 (2,10-27,40)] when compared to the other groups. The difference between CR group and HC group [3,40 (1,20-8,50)] was significant (p0.05). B10 cell levels were higher in the HC group [5,90 (2,90-8,50)] when compared to the other groups. The difference between HC group and PC group [4,10 (0,10-5,90)] was significant (p0.05). BR1 cell levels were significantly higher in the HC group [5,50 (2,80-10,80)] when compared to both CR group [0,50 (0,20-4,60)] and PC group [0,80 (0,30-1,70)] (p0.05). Breg subtypes were higher in the CR group than in the PC group, except for BR1 cells, although the differences did not reach significant levels. There are many studies showing the inhibitory functions of Bregs, and there are studies indicating that Breg levels are high in transplant tissue-tolerant individuals (114,115). The results of our study, which do not agree with these studies, were evaluated as the temporal variability of B cell levels in the posttransplant period and the lack of clear knowledge of the mechanisms that induce Breg induction. At the present stage, the results for Bregs are not enough to use Breg levels as an adjunct parameter in the diagnosis of chronic rejection. Further studies are needed on the effect of Breg levels on transplant results.
Benzer Tezler
- Böbrek nakli hastalarında akut ve kronik rejeksiyon ile HLA-G geni 3' utr 14 baz çiftlik polimorfizminin ve SHLA-g seviyesinin ilişkisi
The relationship of acute and chronic rejection and hla-g geni 3 'utr 14 base polymorphism and SHLA-g level in renal transplant patients
ŞULE DARBAŞ
Doktora
Türkçe
2020
GenetikAkdeniz ÜniversitesiTıbbi Biyoloji ve Genetik Ana Bilim Dalı
PROF. FAHRİ UÇAR
- Böbrek nakli sonrasında verici HLA antijenlerine karşı oluşan antikorların flow cytometry cross match yöntemi ile saptanması
Detection of post transplant donor specific antibodies aganist donor HLA antigens by flow cytometric cross match
TÜLAY KILIÇARSLAN
Doktora
Türkçe
2005
Tıbbi Biyolojiİstanbul ÜniversitesiTıbbi Biyoloji Ana Bilim Dalı
PROF.DR. MAHMUT ÇARİN
- Böbrek nakli yapılan hastalarda böbrek biyopsi sonuçlarının prognoza etkisi
Prognostic significance of renal allograft biopsies in renal transplant recipients
İLKER BOĞA
Tıpta Uzmanlık
Türkçe
2017
NefrolojiHacettepe Üniversitesiİç Hastalıkları Ana Bilim Dalı
DOÇ. DR. TOLGA YILDIRIM
- Preemptif renal transplantasyon yapılan hastalarda rezidüel renal fonksiyonun uzun dönem hasta ve graft sürvisine etkisi
Effect of Residual Renal Function on Long Term Patient and Graft Survival in Patients with Preemptive Renal Transplants
GÜLAY KARATAŞ
Tıpta Uzmanlık
Türkçe
2017
NefrolojiAkdeniz Üniversitesiİç Hastalıkları Ana Bilim Dalı
PROF. DR. RAMAZAN ÇETİNKAYA
- Böbrek nakli hastalarında post operatif düşük doz dopaminin etkisi
Post operative low dose dopaminine effect in renal transplantation
NURDAN ŞENTÜRK DURMUŞ
Tıpta Uzmanlık
Türkçe
2017
NefrolojiMarmara Üniversitesiİç Hastalıkları Ana Bilim Dalı
DOÇ. DR. ARZU VELİOĞLU