Anonim ortaklıklar hukukunda korporatif düzlem ile bağlantılı paralel yargılamalar
Başlık çevirisi mevcut değil.
- Tez No: 633112
- Danışmanlar: PROF. DR. TOLGA AYOĞLU
- Tez Türü: Yüksek Lisans
- Konular: Hukuk, Law
- Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
- Yıl: 2020
- Dil: Türkçe
- Üniversite: Galatasaray Üniversitesi
- Enstitü: Sosyal Bilimler Enstitüsü
- Ana Bilim Dalı: Özel Hukuk Ana Bilim Dalı
- Bilim Dalı: Belirtilmemiş.
- Sayfa Sayısı: 179
Özet
Paralel yargılamalar kavramı ile birbirleriyle aynı, çok benzer veya bağlantılı uyuşmazlıkların farklı yargı merciileri önüne taşınması hali ifade edilmektedir. Paralel yargılamaların ikisinin de milli mahkemeler veya hakem heyeti önünde görülmesi ya da birinin hakem heyeti diğerinin milli mahkemeler önünde görülmesi mümkündür. Paralel yargılamalara konu uyuşmazlıklar iki başlık altında incelenebilir. Bunlardan ilki, tarafları, konuları ve sebepleri aynı veya çok benzer olan davaların farklı yargı merciileri önüne taşınması durumudur. İkinci durumda ise, uyuşmazlıkların anılan unsurları aynı değildir. Bununla birlikte, söz konusu yargılamalar arasında nazara alınacak ölçüde bir etkileşim bulunmakta, hatta bu etkileşim sebebiyle yargılamalar neticesinde verilecek kararlar birbirleriyle çelişki arz edebilmekte ve biri diğeri için tenfiz engeli teşkil edebilmektedir. Tenfiz kabiliyetine ilişkin benzer sakınca, tarafları, konuları ve sebepleri aynı olan paralel yargılamalar açısından da söz konusudur. Anılan ayrımdan bağımsız olarak paralel yargılamalar, taraflar için emek, zaman ve para kaybına sebep olabilmektedir. Yatırım uyuşmazlıkları, paralel yargılamaların örneklendiği bir alandır. Yatırım tahkiminin enstrümanları yatırımcı ile ev sahibi devlet arasındaki yatırım sözleşmesi ve devletler arasındaki iki veya çok taraflı yatırım anlaşmalarıdır. Taraflar, bu enstrümanlardan faydalanmak suretiyle aynı uyuşmazlığı farklı yargı mercileri önüne taşıyabilmektedirler. Bu kapsamda gündeme gelebilecek ilk hal, farklı yatırım anlaşmalarına dayanılması suretiyle olur. Farklı yatırım anlaşmalarına dayanılabilmesi içinse, bu anlaşmalardan faydalanabilecek farklı tabiyetlerdeki vatandaşların söz konusu olması gerekmektedir. Anılan şart, farklı tabiyetlerdeki hem doğrudan hem de dolaylı yatırımcılar tarafından dava açılması suretiyle yerine getirilmektedir. Yatırım uyuşmazlıklarında paralel yargılamaların vuku bulduğu bir diğer hal ise, taraflar arasındaki uyuşmazlığın hem iki veya çok taraflı yatırım anlaşmasına dayanılmak suretiyle hakem heyeti önüne hem de ev sahibi devlet ile yatırımcı arasındaki yatırım sözleşmesinin yetkilendirdiği yargı mercii önüne taşınmasıdır. Anılan durumda, iki veya çok taraflı yatırım anlaşmasından doğan uyuşmazlık devletler umumi hukuku düzleminde, yatırım sözleşmesinden doğan uyuşmazlık ise borçlar hukuku düzleminde çözümlenecektir. Bu çalışmada, yatırım uyuşmazlıklarından doğan paralel yargılamalar incelenmeyecek, anonim ortaklıklar hukukunda korporatif düzlem ile bağlantılı paralel yargılamalar incelenecektir. Bu çalışmanın ilk bölümünde, şirketi etkileyebilecek uyuşmazlıklar, korporatif uyuşmazlıklar ve paysahipleri sözleşmelerinden kaynaklanan uyuşmazlıklar olarak iki ana başlık altında incelenmek suretiyle arz ettikleri farklılıklara değinilmiştir. Korporatif uyuşmazlıkların kaynakları incelenirken esas sözleşmeye odaklanılmış, esas sözleşmenin korporatif olan ve korporatif olmayan içeriğine dair ayrım ortaya konmuştur. Devamında, paysahipleri sözleşmeleri ve bunlardan doğabilecek uyuşmazlıklar genel hatlarıyla tanıtılmıştır. İlk bölümün sonunda, paysahipleri sözleşmelerinden doğan uyuşmazlıkların ne surette korporatif düzleme yansıyabileceği konu alınmıştır. Bu kapsamda, paysahipleri sözleşmelerinin ihalleri ile korporatif düzenlemelerin ihlallerine bağlanan yaptırımların arz ettikleri farklar açıklandıktan sonra, paysahipleri sözleşmeleri hükümlerinin esas sözleşmeye yansıtılması ve şirketin paysahipleri sözleşmesine taraf olması incelenmiş ve son olarak paysahipleri sözleşmesi ile esas sözleşme etkileşiminin sebep olabileceği sorunlara değinilmiştir. Çalışmanın ikinci bölümü ise, paralel yargılamaların tanımlanmasına, korporatif düzlem ve paysahipleri sözleşmesi ilişkisinden doğan paralel yargılamaların sınıflandırılmasına ve paralel yargılamaların sakıncalarının önlenmesi için başvurulabilecek çözüm mekanizmalarına ayrılmıştır. Anonim ortaklıkları etkileyen uyuşmazlıklar, korporatif düzlemde olduğu gibi korporatif olmayan bir düzlemde de vuku bulabilir. Anonim ortaklığın korporatif düzlemi, temelini TTK'da ve esas sözleşmede bulur. Anonim ortaklığın temel yapısı ve paysahipleriyle ilişkisi, korporatif düzlemde şekillenir. Korporatif olmayan düzlem ise, paysahiplerinin birbirleriyle ilişkilerini düzenledikleri, borçlar hukuku karakterli bir sözleşme olan paysahipleri sözleşmeleri vasıtasıyla oluşturulur. Korporatif uyuşmazlıklar doğrudan şirket bünyesinde etki doğurmakla birlikte, korporatif olmayan düzlemdeki paysahipleri uyuşmazlıkları da şirketin işleyişini etkileyebilmekte ve şirkete karşı çeşitli davalar yöneltilmesine sebep olabilmektedir. Bu kapsamda, paysahipleri sözleşmesi hükümlerine esas sözleşmede yer verilmesine bağlı olarak, paralel yargılamalar meydana gelebilecektir. Paysahipleri sözleşmesi hükümlerine esas sözleşmede yer verilmesi ise iki farklı şekilde gündeme gelir. Bunlardan ilki, paysahipleri sözleşmesi hükmü ile benzerlik arz edebilecek TTK kurumlarına esas sözleşmede yer verilmesidir. Anılan durumda, paysahipleri sözleşmesini ihlal eden bir fiil, aynı zamanda korporatif bir düzenlemeyi de ihlal etmiş olabilecek ve bağlantılı paralel yargılamalar söz konusu olacaktır. TTK md. 340 hükmünde düzenlenen emredici hükümler ilkesi uyarınca esas sözleşmenin içeriğinde yer verilebilecek hususların ne minvalde kısıtlandığı doktrinde tartışma arz eden bir konudur. Bu çalışmada, anonim ortaklığın temel yapısına aykırı olmayan borçlar hukuku düzenlemelerine esas sözleşmede yer verilebileceği kabul edilmiştir. Bu doğrultuda, paysahipleri sözleşmesi hükümlerine esas sözleşme metninde, herhangi bir TTK kurumuyla bağlantı kurulmadan, borçlar hukuku taahhütleri olarak da yer verilebilir. Bu durumda, esas sözleşme metninde, paysahipleri tarafından imza edilmiş olan paysahipleri sözleşmesine paralel bir paysahipleri sözleşmesi yaratılmış olacaktır. Böylece aynı fiil, biri paysahipleri arasında akdedilmiş paysahipleri sözleşmesinin, diğeri de esas sözleşme metnindeki borçlar hukuku taahhütlerinin ihlalinden kaynaklanan, tarafları, konuları ve sebepleri aynı olan paralel yargılamalara sebep olacaktır. Bu senaryoda, kendisine dava yöneltilen paysahibinin fiilinin, esas sözleşme metninde yer alan paysahipleri sözleşmesini ve taraflar arasında akdedilmiş olan paysahipleri sözleşmesini ihlal etmesi söz konusudur. Paysahipleri sözleşmesi ve esas sözleşme ihlaline dayanarak dava açan paysahibinin de aynı olması halinde uyuşmazlıklar arasında taraf birliği sağlanmış olacaktır. Her iki davada da anılan ihlale dayalı olarak davalı paysahibine aynı talebin yöneltilmesi halinde, uyuşmazlıklar arasındaki konu birliği sağlanmış olur. Dava sebebinin kapsamı açısından, hukuki sebepler ve maddi vakıalar nazara alınabilir. Bununla birlikte, uyuşmazlıkların aynı olup olmadığı hususunda kanaate varılırken, uyuşmazlıklara temel teşkil eden maddi vakıalar değerlendirmeye esas alınacaktır. Anılan durumda da hem paysahipleri sözleşmesi hem de esas sözleşmenin ihlali, dava sebebini teşkil eden vakıa olup uyuşmazlıklar arasındaki sebep birliğini sağlar. Paysahiplerinin şirkete karşı korporatif dava yöneltmesinin altında çeşitli sebepler olabilir. Bunlar paysahipleri sözleşmesine dair bir anlaşmazlıktan ya da ortada akdedilmiş bir sözleşme olmasa dahi paysahiplerinin aralarındaki hissedarlık ilişkisinden kaynaklanabileceği gibi, ekonomik veya ailevi de olabilir. Bu durumda, paralel yargılamalar değil, dava açma hakkının dürüstlük kuralına ve hakkın kötüye kullanılması yasağına uygun olarak kullanıp kullanılmadığına dair bir değerlendirme söz konusu olacaktır. Paralel yargılamaların sakıncalarının önlenmesi için, bekletici mesele, davaların birleştirilmesi, fer'i müdahale, forum non conveniens, anti-suit injunction, katılma, konsolidasyon, derdestlik, tahkim itirazı mekanizmaları ve koordinasyon çalışmalarına başvurulması değerlendirilebilir. Bu yöntemlerden hangisinin benimseneceği, yargılamaların taraf, konu ve sebep unsurlarının ayniyet göstermesi veya aralarında bağlantı olmasına göre farklılık arz eder. Esas sözleşmede, paysahipleri sözleşmesi hükümleriyle benzerlik arz eden TTK kurumlarına yer verilmesi halinde meydana gelebilecek, paysahipleri sözleşmesinden doğan uyuşmazlıkların korporatif düzlemle ilişkisinden kaynaklanan bağlantılı yargılamalar için, Türk Hukukunda bekletici mesele, davaların birleştirilmesi ve fer'i müdahale kurumları; ayrıca Common law tarafından sunulan mekanizmalar olan forum non conveniens doktrini ve anti-suit injunction kararlarına başvurulması değerlendirilebilir. Esas sözleşmenin korporatif olmayan hükümlerinin ve paysahipleri sözleşmesin hükümlerinin ihlalinden doğan tarafları, konuları ve sebepleri aynı olan davaların farklı yargı mercilerine taşınması suretiyle meydana gelen paralel yargılamalar söz konusu olduğunda, milletlerarası derdestlik, anti-suit injunction ve tahkim itirazı kurumlarına başvurulması gündeme gelebilecektir. Paralel yargılamaların sakıncalarının önlenmesi için başvurulabilecek mekanizmalardan, Common law hukuk sistemi kurumları olan forum non conveniens doktrini ve anti-suit injunction kararlarının Türk hukukunda uygulama alanı bulup bulamayacağının öncelikle değerlendirilmesi gerekmektedir. Forum non conveniens doktrini, uyuşmazlık önüne gelen mahkemenin, uyuşmazlıkla daha bağlantılı bir mahkemenin mevcut olması halinde, yargılama yapmaktan imtina etmesine dayanak oluşturur. Forum non conveniens doktrini, davalı üzerinde baskı kurulması amacıyla yabancı bir forumda dava açılması halinde, anılan forum hakiminin uyuşmazlığa bakmaktan imtina etmesi suretiyle, paralel yargılamaların önlenmesine hizmet eder. Türk hukuk sisteminin birtakım özellikleri ise, forum non conveniens doktrini ile bağdaşmayacaktır. Öncelikle, Türk hukuk sisteminde taraflarca yetkilendirilen ya da yetki itirazında bulunulmamış mahkemeler, önlerine gelen uyuşmazlık için yetkili olacaklardır. Diğer yandan, usul hukuku kuralları mahkemelerin yetkisini belirlerken, zaten uyuşmazlıkla olan bağlantılarını nazara alarak düzenleme getirmektedir. AY md. 36/2 hükmü uyarınca da hiçbir mahkeme görev ve yetkisi dahilindeki davayı görmekten kaçınamaz. Anılan sebeplerle, forum non conveniens doktrini, Türk hukuk sisteminde uygulama alanı bulamayacak, Türk mahkemeleri uyuşmazlıkla daha bağlantılı bir mahkemenin bulunduğu gerekçesine dayanarak önlerine gelen davayı görmekten imtina edemeyeceklerdir. Anti-suit injunction kararları ile, karşı tarafa zarar vermek ve üzerinde baskı kurmak amacıyla açılan davalara devam edilmesi yasaklanabilmektedir. Bu kararlara ayrıca, geçerli bir tahkim veya yetki sözleşmesini ihlal etmek suretiyle uyuşmazlığın milli mahkemeler önüne taşınması veya yine geçerli bir tahkim sözleşmesine aykırı olarak uyuşmazlığın başka bir hakem heyeti önüne taşınması halinde de başvurulabilmektedir. Tarafların başka bir ülke mahkemesindeki yargılamaya devam etmemesi için anti-suit injunction kararları verilmesi söz konusu olurken, başka bir hakem heyeti önündeki yargılamaya devam etmeleri de anti-arbitration injunction kararlarıyla önlenmeye çalışılmaktadır. Taraflar, tahkim yargılamasının korunması için anti-suit injunction kararı verilmesini milli mahkemelerden talep edebilecekleri gibi, hakem heyetinden de talep edebilirler. Tarafların mahkemedeki yargılamaya devam etmesinin yasaklanması için Türk mahkemelerince anti-suit injunction kararları verilmesi, Türk hukuk sistemine yabancıdır. Türk mahkemelerince bu yönde kararlar verilmesi, HMK ve MÖHUK ile kurulan düzenle ve anayasal güvence altında olan hak arama özgürlüğü ile bağdaşmamaktadır. Buna karşın, hakemler tarafından verilen antisuit injunction kararları için, farklı bir değerlendirmede bulunulması mümkündür. Çünkü, aralarındaki uyuşmazlığı ihtiyari bir yargılama türü olan tahkim yargılamasına tabi kılan taraflar, milli mahkemelerin yargılama yetkisinden kendi iradeleriyle vazgeçmektedirler. Aynı zamanda, Türk hukukunda milletlerarası tahkim yargılaması kapsamında hakemlerin zorlayıcı nitelikte olacak şekilde ihtiyati tedbirlere hükmetme yetkileri yoktur. Bu sebeple, hakemler tarafından anti-suit injunction kararı verilmesi suretiyle hak arama hürriyetinin kısıtlandığından söz edilemeyecektir. Paralel yargılamalarının sakıncalarının önlenmesi için, uyuşmazlıklar arasında taraf, konu ve sebep birliği bulunması ya da paysahipleri sözleşmesinin korporatif düzlemle ilişkisinden kaynaklanan bir bağlantının söz konusu olması şeklindeki ayrımın dışında, başvurulan uyuşmazlık çözüm yöntemine göre de bir ayrıma gidilmesi gerekmektedir. Tahkim yargılaması, taraf iradelerine tabi bir uyuşmazlık çözüm metodudur. Anılan sebeple, hakemlerin üçüncü kişileri bağlayacak nitelikte karar vermeleri mümkün değildir. Yine kural olarak, taraf iradelerinin hilafına olmak üzere üçüncü kişilerin tahkim yargılamasına dahil edilmesi de söz konusu olmaz. Bu husus, Türk mahkemelerince yapılan yargılamalarda başvurulan fer'i müdahale ve davaların birleştirilmesi mekanizmalarının, tahkimde de aynen uygulanmalarına engel teşkil eder. Tahkim yargılaması esnasında, anılan kurumlarla benzerlik arz eden katılma ve konsolidasyon mekanizmalarına başvurulabilecektir. Esasen milli mahkemeler için öngörülmüş olan derdestlik ve bekletici mesele kurumlarının tahkimle ne surette bağdaştığı hususunda ise farklı görüşler mevcuttur. Çalışmada, anılan tüm bu mekanizmaların ne surette etkin bir çözüm sağlayacağı tartışılmıştır.
Özet (Çeviri)
The term“parallel proceeding”is used to describe the situation where parties bring the same, substantially the same or closely related conflicts before multiple judicial authorities. Parallel proceedings may be pending before two arbitral tribunals, two state courts or one arbitral tribunal on the one hand and one state court on the other hand. The parallel proceedings may be concerning the same or substantially the same disputes or closely related conflicts. Within the context of parallel proceedings, the same or substantially the same disputes should be described as proceedings involving the same cause of action, the same subject matter and the same parties. Within this framework, the aforementioned issues or parties of the disputes may be not exactly but substantially the same. This is not the case for the related proceedings. However, related proceedings are so closely connected that they may result in conflicting decisions with each other and this constitutes the risk of non-enforcement. Parallel proceedings concerning the same or substantially the same disputes also incur the risk of non-enforcement. On a different note, both types of parallel proceedings may cause waste of money, time and efforts for the parties. Investment disputes offer examples of parallel proceedings. Within this context, parties have rights and obligations established by the contracts between investors and state entities, in addition to the treaty-based rights arisen from BITs. Investors can allege breach of different BITs concerning the same investment, by means of nationality of direct and indirect shareholders. In other case, investors may either start proceedings in accordance with the investment contract or the BIT. The dispute related to the investment contract will be decided in accordance with the contractual rights and obligations of the parties, while the disputes related to BITs shall be decided in accordance with the public international law. The parallel proceedings resulting from investment disputes are not the subject of this study. In this study, parallel proceedings with respect to the joint stock company law are studied. In the first part of the study, the disputes which may have an impact on a company are classified as corporate law disputes and disputes related to shareholders' agreements. Then, differences between these two types of disputes are studied. The focus of the study concerning the corporate law disputes is the articles of association and the characteristics of its provisions. In the sequel, shareholders' agreements and the disputes related to these agreements are presented. In the end of the first part, enforcement of the corporate law provisions and shareholders' agreements are compared; respective drafting of the articles of association and the shareholders' agreement, accession of the company to the shareholders' agreement as a party, are analyzed. Finally, inconveniences that may be caused by the interaction between the shareholders' agreement and the articles of association are mentioned. In the second part of the study, parallel proceedings are defined, parallel proceedings concerning the interaction between the shareholders' agreements and corporate law are classified and the mechanisms to be applied for the prevention of the inconveniences of the parallel proceedings are presented. Both the corporate law disputes and contractual disputes can make an impact on joint stock companies. Corporate law disputes arise from the provisions of the Turkish Commercial Code or the articles of association of the company. These instruments govern the corporate law structure including the key features of a joint stock company as well as the relationship between the company and its shareholders. Contractual disputes are within the frame of the law of obligations and they arise from the shareholders' agreements, which regulates the relationships between the shareholders themselves. While the corporate law disputes have a direct impact on joint stock companies, shareholders' disputes also may affect the functioning of the company and hereby several lawsuits may be filed against the company. Within this context, parallel proceedings may occur resulting from the respective drafting of the articles of association and the shareholders' agreement. Respective drafting of the shareholders' agreement and the articles of association comes up in two different ways. The first of these is to include the mechanisms provided by the Turkish Commercial Code, which have similarities with the provisions of the shareholders' agreement, in the articles of association. In this case, the same act may violate a corporative provision of the articles of association or a provision of the Turkish Commercial Code on the one hand and a provision of the shareholders' agreement on the other, which could give rise to related proceedings. The freedom of drafting the articles of association of joint stock companies is limited by the principle of mandatory norms embodied under Article 340 of the Turkish Commercial Code. Whether the contractual provisions can be validly inserted into the articles of association without violating the principle of mandatory norms is controversial. In the present study, it is accepted that the contractual provisions which follow the key features of joint stock companies could be inserted in the articles of association. From this point of view, certain provisions of the shareholders' agreements may be inserted in the articles of association without any link with the mechanisms provided by the Turkish Commercial Code, such as the undertakings under the law of obligations. In this case, a“parallel”shareholders' agreement shall appear in the articles of association. Thereby the same act may violate both the shareholders' agreement executed between the shareholders and the contractual obligations regulated under the articles of association. In this scenario, the parallel proceedings are between the same parties and involve the same cause of action and the same subject matter. The fact which causes the breach of the shareholders' agreement on the one hand and the breach of the articles of association on the other, constitutes the same cause of action for both parallel proceedings. There may be various reasons for the shareholders to file a corporate lawsuit against the company. These may be due to a dispute regarding the shareholders' agreement, or regarding shareholder status even if there is no contract, also, it may be of economic or familial nature. These scenarios are not about parallel proceedings. In this case the exercise of the right to sue in accordance with good faith and the prohibition of abuse of rights might be evaluated. For the prevention of the inconveniences of parallel proceedings; stay of proceedings, consolidation of proceedings, intervention to case, forum non conveniens, anti-suit injunction, joinder, consolidation of arbitral proceedings, lis pendens doctrine, arbitration objection and coordination conferences should be taken into account. Whether the proceedings are the same or related is decisive for the determination of the mechanism to be applied. With respect to the related proceedings resulting from the disputes related to the shareholders' agreement and the disputes related to the corporative provisions of the articles of association which have similarities with the provisions of the shareholders' agreement, Turkish law offers the stay of proceedings, consolidation of actions, intervention to case mechanisms, in addition to Common law mechanisms of forum non conveniens and anti-suit injunction. With respect to the parallel proceedings between the same parties and involving the same cause of action and the same subject matter, which occur when the provisions of shareholders' agreements are inserted in the articles of association without any link with the mechanisms provided by the Turkish Commercial Code, such as the undertakings under the law of obligations, lis pendens doctrine, anti-suit injunction and arbitration objection may be of use. Among the mechanisms that can be used to prevent the disadvantages of parallel proceedings, it is necessary to evaluate whether the Common law legal system institutions, forum non-conveniens doctrine and anti-suit injunction decisions could be applied under Turkish law. Pursuant to the forum non conveniens doctrine, the courts have discretion to decline exercising jurisdiction if an adequate alternate forum is available. The forum non conveniens doctrine prevents parallel proceedings if the parallel lawsuit is filed to resort pressure on the defendant. However, in the Turkish legal system, courts chosen by a jurisdiction agreement or whose jurisdiction is not contested will be competent to hear the dispute. Besides, with respect to the jurisdiction rules, the competent court has already the required connection with the dispute. Pursuant to the Turkish Constitution Art. 36/2, no court can refrain from hearing the case which is within its jurisdiction. For these reasons, the forum non conveniens doctrine does not comply with the Turkish legal system. Anti-suit injunctions are addressed to enjoin parties from pursuing an action in a foreign country court. Parties may apply for an anti-suit injunction where there is a breach of an arbitration clause or jurisdiction agreement, or vexatious and oppressive conduct of the defendant party. While the anti-suit injunctions enjoin the parties from commencing or continuing court proceedings, anti-arbitration injunctions enjoin the parties from arbitral proceedings. Parties may apply for anti-suit injunctions before the national courts as well as the arbitral tribunal. Anti-suit injunctions do not comply with the Turkish legal system either. Turkish Code of Civil Procedure and Turkish International Private and Civil Procedure Code does not enable Turkish courts to grant such decisions. Such decisions do not comply neither with the constitutional right to legal remedies. However, arbitral tribunals can grant anti-suit injunctions. This is because, by the arbitration agreement, the parties voluntarily waive the jurisdiction of the courts. On the other side, pursuant to Turkish law, within the frame of the international arbitration, arbitral tribunals cannot grant interim measures that are binding for execution offices or other official authorities. Thus, anti-suit injunctions granted by arbitral tribunals do not infringe the right to legal remedies. For the prevention of the inconveniences of parallel proceedings, another distinction shall be made with respect to the method of dispute resolution. The principle of party autonomy in arbitration prevents arbitrators from issuing awards which are binding on third parties. Along the same line, arbitrators cannot allow a third party to join the proceedings unless agreed by both parties. Therefore, the mechanisms of intervention to case and consolidation of actions cannot be applied in arbitral proceedings; instead, joinder and consolidation of arbitral proceedings shall be of use for the arbitral proceedings. Application of lis pendens doctrine and stay of proceedings in arbitral proceedings is controversial. In this study, the effectiveness of all these mechanisms to prevent the disadvantages of parallel proceedings is discussed.
Benzer Tezler
- Anglo-Amerikan ve Türk hukukunda malvarlıkları ve hukuki alanların karışması
Commingling of assets and spheres in Anglo-American and Turkish law
İREM EROĞLU
Yüksek Lisans
Türkçe
2024
HukukGalatasaray ÜniversitesiÖzel Hukuk Ana Bilim Dalı
PROF. DR. SITKI ANLAM ALTAY
- Sermaye Piyasası Kanunu madde 16 kapsamında anonim ortaklıkların paylarının halka arz edilmiş sayılması ve sonuçları
Recognition of joint stock corporation shares as offered to the public and its consequences under article 16 of Capital Market Law
MERT NALVURAN
Yüksek Lisans
Türkçe
2023
HukukYeditepe ÜniversitesiÖzel Hukuk Ana Bilim Dalı
DR. ÖĞR. ÜYESİ ÖZLEM ATA POLAT
- Pay Sahipleri Sözleşmesi kapsamında anonim şirketlerde pay devrinin kısıtlanması
Restriction of the share transfers in joint stock companies within the scope of shareholders' agreements
KEREM BİLGE
Yüksek Lisans
Türkçe
2016
Hukukİstanbul Bilgi ÜniversitesiHukuk Ana Bilim Dalı
DOÇ. DR. GÜL OKUTAN NİLSSON
- Anonim ortaklıklar hukukunda pay satış sözleşmeleri ekseninde satıcının beyan ve tekeffülleri
Representation and warranties of the seller within the scope of share purchase agreements under joint stock companies law
İSMAİL TÜRKYILMAZ
- Anonim ortaklıklar hukukunda esas sözleşme özgürlüğü ve sınırları
Contractual freedom in articles of association and its limits in joint stock company law
CEM VEZİROĞLU