Septorinoplasti operasyonlarında nazal dorsum augmentasyon yöntemi: Trombositten zengin fibrin kullanımı
Platelet rich fibrin: A nasal dorsum augmentation method in septorinoplasty
- Tez No: 634227
- Danışmanlar: PROF. DR. SİNAN KOCATÜRK
- Tez Türü: Tıpta Uzmanlık
- Konular: Kulak Burun ve Boğaz, Otorhinolaryngology (Ear-Nose-Throat)
- Anahtar Kelimeler: Trombositten Zengin Fibrin, Septorinoplasti, Rinoplasti, Platelet Rich Fibrine, Septorhinoplasty, Rhinoplasty
- Yıl: 2020
- Dil: Türkçe
- Üniversite: Ufuk Üniversitesi
- Enstitü: Tıp Fakültesi
- Ana Bilim Dalı: Kulak Burun Boğaz Hastalıkları Ana Bilim Dalı
- Bilim Dalı: Tıp Eğitimi Bilim Dalı
- Sayfa Sayısı: 118
Özet
AMAÇ: Çoğu Kulak Burun Boğaz kliniklerinde sıklıkla yapılan septoplasti ve septorinoplasti cerrahilerinde hastaların burundan rahat nefes alması ve burunda estetik olarak ideal dış görünüşe kavuşmasını sağlamak amaçlanmaktadır. Rinoplasti operasyonlarında burna ek şekil verilebilmesi ve osteotomi yada törpü sonrası oluşabilecek kontür bozuklukluklarını gidermek amacıyla ek materyal kullanımı gerekli olabilir. Rinoplastide yükseltme hem estetik hem de fonksiyonel nedenlerle gerekli olabilir. Günümüzde yaygın yaklaşım; mümkün olduğunca otolog greft materyalleri tercih edilmektir. Otolog greftler düşük enfeksiyon oranları ile konağa daha fazla uyum sağlamakta, stabiliteyi arttırmakta ve zaman içerisinde bir miktar rezorbe olmasına rağmen çoğunlukla şeklini korumaktadır. Trombositten zengin fibrinler (TZF) koruyucu emilebilen bir membran yaratarak bir iyileşme biomateryali olarak kullanılabilmektedir. TZF'nin klinik kullanımında; greftle karşılaştırıldığında TZF biyolojik bir bariyer olarak görev yaptığı, hücre göçü, neoanjiogenezi, vaskülarizasyon ve greft sağkalımını kolaylaştırdığı, iyileşmeyi hızlandırdığı, postoperatif ağrı ve ödemi azalttığı, minör enfeksiyoz durumları sınırladığı ve enfeksiyon kontrolu ve greftte sepsis riskini azaltmak için kullanıldığı gösterilmiştir. Çalışmamızın amacı septorinoplastide dorsum grefti olarak doğranmış kıkırdakların TZF ile kullanılarak, operasyon sonrası dönemde greftte oluşabilecek rezorpsiyonu azaltmak, kontur düzensizliklerinin önünde geçmek, estetik ve fonksiyonel kaybı ve bu yüzden gelişebilecek iş gücü kaybını en aza indirmektir. GEREÇ ve YÖNTEM: Çalışmamıza 18-65 yaş aralığında, ek hastalığı ve ilaç kullanımı olmayan, gebe olmayan; burun şekil bozukluğu ve burundan nefes alma güçlüğü şikayetleri olan toplam 52 hasta katılmıştır. Septal kartilajdan eksize edilen kıkırdaklar doğranarak otojen greft materyali olarak kullanılmış, her 2 grupta kapalı teknik ile greft materyali nazal kemik dorsum ve supratip bölgedeki kartilaj iskelet üzerine yerleştirilmiştir. Çalışma grubunda doğranmış kıkırdaklara TZF jeli ile karışım sağlanmıştır. Her iki grup genel anestezi altında aynı operatör tarafından kapalı teknik ile opere edilmiştir. Hastalara pre ve postoperatif anterior rinoskopi, nazal endoskopi yapılmış, preoperatif, postoperatif 1 hafta, 1.ay ve 6.ayda ''Nasal Obstruction Symptom Evaluation'' (NOSE), ''the Rhinoplasty Health Inventory and Nasal Outcomes'' (RHINO) anketi, Periorbital Ödem ve Ekimoz skalası 3. gün ve 1. hafta kontrolünde değerlendirilmiştir. Hastalar yapılan anterior rinoskopi sonucunda nazal septum deviasyonu dışında patoloji saptanması durumunda çalışma dışında bırakılmıştır. Dorsuma greft olarak yerleştirilen doğranmış kıkırdakların kalınlık ölçümleri ve dolayısıyla rezorpsiyon dereceleri, operasyon sonrası 1. ve 6. ayda yüzeyel USG ile aynı radyoloji uzmanı tarafından kontrol sırasında kaydedilmiştir. BULGULAR: Dorsum augmentasyon yöntemi olarak otojen doğranmış kıkırdak kullanılan ve kıkırdakla beraber TZF kullanılan tüm hastalarda preoperatif ile postoperatif 1. hafta, 1. ay ve 6. ay arasında NOSE skalası skoru açısından anlamlı farklılık varken diğer ikili grup karşılaştırmaları anlamlı fark gözlenmemiştir. Postoperatif 1. hafta ve postoperatif 1. ay sonuçları değerlendirildiğinde çalışma grubunun RHINO skala skoru kontrol grubuna göre anlamlı derecede daha yüksek bulunmuştur. TZF yöntemi kullanılan hastalar ile kontrol grubu arasında postoperatif dönemde 3. gün ve 1. hafta Ödem skalası çalışma grubunda anlamlı derecede düşük gözlenmiştir. USG eşliğinde kartilaj kalınlığının postoperatif dönem 1. ay kartilaj sonuçları daha yüksek bulunmuş olmasına rağmen gruplar arasında anlamlı farklılık bulunmamış, postoperatif 6. ay sonuçları değerlendirildiğinde ise; çalışma grubunun kartilaj sonuçları kontrol grubuna göre olarak anlamlı derecede daha yüksek bulunmuştur. SONUÇ: Septorinoplastide nazal dorsum bölgesinde kamuflaj amacıyla kullanılan TZF ile sarılmış doğranmış otogen kartilaj greftinin estetik ve fonksiyonel açıdan doku fizyolojisine uygun, kolay uygulanabilir bir yöntem olduğu düşünülebilir. Ameliyat sırasında oluşabilecek kontür bozuklukluklarını gidermek amacıyla ek materyal olarak kullanılabilmesinin yanında, operasyon sonrası dönemde ödemi belirgin azalttığı düşünülerek hastaların normal hayatlarına daha hızlı geçiş gösterdikleri söylenebilir. TZF ile beraber uygulanan otojen greft materyalinin uzun dönemde daha az atrofiye rastlanıldığı dikkati çekmekle beraber hastaların operasyon sonrası uzun dönemde dorsumdaki pürüzlülük gibi şekil bozukluğu şikayetleri daha az gözlenmiştir.
Özet (Çeviri)
PURPOSE: Many otorhinolaryngologists plan septorhinoplasty operations for aesthetic purpose such as creating a proper nasal vault and also improved nasal functions. Additional materials can be used for preventing nasal vault irregularities after osteotomies or rasp and for giving nice external shape. Dorsum augmentation techniques can be used for both aesthetic and functional needs. The most popular approach is to use autologous graft materials as much as possible. Autologous grafts have low rate of infection, can easily adapt to host, increase stability and protect the shape although it can be absorbed after some time. Platelet Rich Fibrin (PRF) is a biomaterial by creating a protective and absorbable membrane which can induce healing. In clinical studies, PRF can be used as a biological barrier, can increase cell migration, neoangiogenesis, vascularization, vialability of grafts, healing and decrease postoperative pain and edema, infections by controlling and decreasing risk of sepsis. The purpose of our study is to decrease resorption of the graft in postoperative period, avoid contour irregularities and improve aesthetic and functional outcomes with autologous cartilage grafts with PRF in nasal dorsum. MATERİALS and METHODS: 52 patients age between 18-65 years, without any chronic diseases or drug use or pregnancy with the complaints of nasal obstruction symptoms and external nasal shape disorders are added in our study. Patients with nasal disorders other than nasal septal deviation were excluded from our study. Cartilages excised from nasal septum are divided to be used as autologous graft combined with PRF placed over nasal bony cap and supratip in both groups in closed rhinoplasty. All of the surgeries were performed by the same surgeon. Preoperative and postoperative anterior rhinoscopy, nasal endoscopy and Nasal Obstruction Symptom Evaluation (NOSE) and the Rhinoplasty Health Inventory and Nasal Outcomes (RHINO) scales were measured preoperatively, on the postoperative first week, first month and sixth month. Periorbital edema and ecchymosis were measured on the postoperative third and first week. The thickness of cartilages that are used as dorsal graft and the amount of resorption were measured with superficial ultrasoundgraphy (USG) on the postoperative first and sixth month by the same radiologist. RESULTS: Patients in which autologous cartilageous grafts with PRF used as dorsal augmentation; NOSE scores showed statistically significant difference between preoperative and postoperative first week, first month and sixth month. However, there was not any difference between the groups. RHINO scores on the other hand showed the study group had higher scores in postoperative first week and first month. Edema was found significantly low in the PRF group between third day and first week. USG measurements showed thicker cartilage on postoperative first month; however without any significance between groups. The difference was significant on the postoperative sixth month results where cartilages with PRF was thicker. DİSCUSSİON: Autologous cartilage grafts with PRF can be thought as easy, feasible, compatible both aesthetically and functionally as a camouflage material on nasal dorsum. It can be used as an additional material for preventing contour irregularities and decreases edema significantly; thus patients return to their normal life more quickly. It is shown that less atrophy is seen on autologous grafts with PRF and less complaints about irregularities on nasal dorsum.
Benzer Tezler
- Septorinoplasti operasyonlarında subperikondriyal disseksiyon ile supraperikondriyal disseksiyon arasında oluşabilecek vaskülarizasyon farklılıklarının lazer doppler flowmetri ile değerlendirilmesi
Vascularisation difference between subperichondrial and supraperichondrial dissection by using laser doppler flowmetry in septorhinoplasty
MUSTAFA MERT BAŞARAN
Tıpta Uzmanlık
Türkçe
2016
Kulak Burun ve BoğazUfuk ÜniversitesiKulak Burun Boğaz ve Baş-Boyun Cerrahisi Ana Bilim Dalı
PROF. DR. SİNAN KOCATÜRK
- Septorinoplasti ameliyati olan hastalarda işitsel ve periferik vestibüler sistemin değerlendirilmesi
Evaluation of auditory and peripheral vestibular system in patients after septorhinoplasty
AHMET MAHMUT TEKİN
Tıpta Uzmanlık
Türkçe
2016
Kulak Burun ve Boğazİstanbul Medipol ÜniversitesiKulak Burun Boğaz Hastalıkları Ana Bilim Dalı
YRD. DOÇ. DR. ERKAN SOYLU
- Ileri derece travmatik nazal deformasyonlu olgularda uygulanan osteotomili ve osteotomisiz açık septorinoplasti operasyonlarının karşılaştırılması
The comparison of open septorhinoplasty methods with or without osteotomies performed in situations of high level traumatic nasal deformation
CENGİZ ESER
Tıpta Uzmanlık
Türkçe
2009
Plastik ve Rekonstrüktif CerrahiÇukurova ÜniversitesiPlastik ve Rekonstrüktif Cerrahi Ana Bilim Dalı
PROF. DR. OSMAN METİN YAVUZ
- Açık ve kapalı teknik septorinoplasti ameliyatları sonrası oluşabilecek nazal kas hasarının karşılaştırmalı olarak elektromyografi ve elektronörografi iledeğerlendirilmesi
Electromyographic and electroneurographic changes in internal nasal muscles after endonasal and external rhinoplasty
TOLGA KIRGEZEN
Tıpta Uzmanlık
Türkçe
2008
Kulak Burun ve BoğazSağlık BakanlığıKulak Burun Boğaz Ana Bilim Dalı
DOÇ. DR. FATİH BORA
- Ölçülebilir farklı kuvvetlerin sığır nazal septal kıkırdağının canlılığı üzerine etkilerinin değerlendirilmesi
Effects of different measurable force levels of crushing on theviability of bovine nasal septal cartilages
HATİCE KADI KARDAŞ
Tıpta Uzmanlık
Türkçe
2021
Kulak Burun ve BoğazOndokuz Mayıs ÜniversitesiKulak Burun Boğaz Hastalıkları Ana Bilim Dalı
DOÇ. DR. ÖZGÜR KEMAL