İnflamatuvar bağırsak hastalığı olanlarda tiroid fonksiyon testleri, ultrasonografi özellikleri ve idrar iyot düzeyleri
Thyroid ultrasonography, thyroid hormones and urine iodine excretion levels in patients with inflammatory bowel disease
- Tez No: 635465
- Danışmanlar: PROF. DR. DİDEM ÖZDEMİR
- Tez Türü: Tıpta Uzmanlık
- Konular: İç Hastalıkları, Internal diseases
- Anahtar Kelimeler: İnflamatuvar bağırsak hastalıkları, Otoimmün tiroid hastalıkları, idrarda iyot atılımı, tiroid ultrasonografi, Inflammatory bowel disease, autoimmune thyroid diseases, urine iodine excretion, thyroid ultrasonography
- Yıl: 2020
- Dil: Türkçe
- Üniversite: Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi
- Enstitü: Tıp Fakültesi
- Ana Bilim Dalı: İç Hastalıkları Ana Bilim Dalı
- Bilim Dalı: Belirtilmemiş.
- Sayfa Sayısı: 101
Özet
Amaç: İnflamatuvar bağırsak hastalıkları (İBH) sıklığı dünya çapında giderek artan, gastrointestinal traktta relaps ve remisyonlarla giden kronik inflamasyonun hakim olduğu ve ekstraintestinal tutulumları ile de sistemik bir hastalık grubudur. Başlıca ülseratif kolit (ÜK) ve Crohn hastalığından (CH) oluşmaktadır ve patogenezi net olmamakla birlikte otoimmün paterni olduğu düşünülmektedir. Otoimmün tiroid hastalıkları ve tiroid hormon bozuklukları ile İBH birlikteliği daha önce belirtilmiştir ancak arasındaki ilişki net olarak ortaya konmamıştır. Tiroid hormon sentezi için esansiyel olan iyot gıdalardan elde edilir ve diğer emilim bozukluğu oluşturan hastalıklar gibi İBH'da da iyot eksikliğinin normal popülasyona göre daha fazla izlendiği görülmüştür. Bu çalışmada İBH tanılı hastalarda tiroid fonksiyon testlerinin, tiroid antikorlarının ve idrar iyot atılımının değerlendirilmesi amaçlandı. Aynı zamanda bu hastalarda tiroid ultrasonografi ile morfolojik özellikler ve nodül varlığı araştırıldı. Materyal ve Yöntem: Bu çalışmada Mayıs 2019- Ekim 2019 tarihleri arasında Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Tıp Fakültesi, Ankara Bilkent Şehir Hastanesi Gastroenteroloji kliniğine başvuran ÜK ve CH tanısıyla takip edilen hastalar ve kontrol grubu olarak Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları polikliniğine rutin kontrole başvuran sağlıklı erişkinler değerlendirmeye alındı. Gebeler, 18 yaş altı ve 65 yaş üstü hastalar, kronik hastalığı olan, bilinen tiroid hastalığı olup bu nedenle daha önce ilaç kullanan hastalar, son 6 ayda tiroid metabolizmasını etkileyecek ilaç kullanımı ve son 1 yılda iyotlu kontrast alımı olanlar çalışmaya dahil edilmedi. Her grup için hastaların demografik özellikleri klinik ve patolojik bilgileri, tiroid stimülan hormon (TSH), serbest triiyodotironin (sT3), serbest tiroksin (sT4), anti tiroid peroksidaz (anti-TPO), anti tiroglobulin (anti-Tg) ve idrar iyot atılımı ve tiroid ultrasonografisi değerlendirilerek kaydedildi. İBH tanılı gruplarda ayrıca C-reaktif protein (CRP), eritrosit sedimentasyon hızı, hemoglobin (Hb), ferritin değerlerine bakıldı ve fizik muayeneleriyle değerlendirilerek hastalık aktivite skorları hesaplandı. Bulgular: Araştırma popülasyonu 31 ÜK, 30 CH ve 31 sağlıklı kontrol grubundan oluştu. Gruplar arasında yaş ve cinsiyet dağılımları benzerdi. İBH tanılılarda hastalık aktiviteleri değerlendirildiğinde ÜK'da mayo skoruna göre ortanca hastalık aktivitesi 1 (min:0, max:7), Truelove Witts kriterine göre ise hastaların %77.4'ü hafif, %19.4'ü orta ve %3.2'si şiddetli aktivite olarak değerlendirildi. CH'da ise ortanca Crohn hastalık aktivite indeksi (CDAI) 88,5 (min:29, max:283) olarak belirlendi. İBH hastalarında sedimentasyon, CRP, Hb ve demir eksikliği anemisi varlığı açısından fark izlenmedi (p=0.384). Gruplar arasında TSH, sT3, sT4 düzeyleri benzer bulundu. ÜK grubunda 1 hastada hipotiroidi saptandı, CH ve kontrol grubunda ötiroidi mevcuttu ancak istatistiksel olarak anlamlı bulunmadı. Ortanca anti-TPO düzeyi ÜK ve CH grubunda kontrol grubundan yüksek bulundu (sırasıyla p=0.043ve p=0.001). Anti-TPO pozitifliği ise CH grubunda %16,7, ÜK grubunda % 3.2 idi ve kontrol grubunda anti-TPO pozitif olan birey yoktu. Buna göre anti-TPO pozitifliği CH'da kontrol grubundan anlamlı olarak yüksek izlendi (p=0,019). ÜK ve CH hastalarında ortanca anti-Tg düzeyi benzer olup kontrol grubuna kıyasla yüksek saptandı (sırasıyla p=0.022 ve p=0.004). Ortanca idrar iyot düzeyi ÜK grubunda 91.6 ug/L, CH grubunda 86 ug/L ve kontrol grubunda 89 ug/L idi ve gruplar arasında anlamlı fark yoktu (p=0.943). İyot eksikliği oranı her üç grupta da benzer şekilde %61 oranla düşük iyot alımı olarak bulundu (p=0.999). Hasta ve kontrol grubunda bakılan tiroid ultrasonografisinde gruplar arasında ortanca tiroid hacmi, ve color flow doppler patern dağılımları anlamlı farklılık göstermedi. Ancak parankim heterojenitesi açısından anlamlı fark izlendi (p=0.021). ÜK tanılı 7 (%22.6), CH tanılı 9 (%30) hastada parankim ileri derecede heterojen iken kontrol grubunda hiçbir hastada ileri derecede heterojenite yoktu. ÜK olan 12 (38.7%) hastada toplam 26, CH olan 14(46.7%) hastada toplam 32 ve kontrol grubunda 10 (%32.3) hastada toplam 14 adet nodül saptandı. Gruplar arasında nodül varlığı ve ortanca nodül sayısı ve nodüllerin bulundukları lob açısından fark saptanmadı (p=0.714). Nodül yapısı, ekojenite, kenar düzensizliği, sınır düzeni ve periferik halo varlığı açısından gruplar arasında fark yoktu (sırasıyla p=0.686, p=0.617, p=0.361, p=0.665, p=0.626 ve p=0.356). ÜK ve CH'da yaş, cinsiyet ve hastalık tutulum tipi ile hastalık aktiviteleri arasında anlamlı ilişki saptanmadı. ÜK ve CH'da ultrasonografik olarak tiroid hacmi, parankim heterojenitesi ve tiroid kanlanma paterni ile hastalık aktivitesi arasında anlamlı ilişki saptanmadı. CH'da nodül olanlarda olmayanlara kıyasla ortanca CDAI skoru daha düşük saptandı (65 ve 138.5; p=0.048), ve nodül sayısı ile CDAI skoru arasında negatif korelasyon saptandı (r =-0,408; p=0,042). Sonuç: İnflamatuvar bağırsak hastalıkları bağırsaklarda kronik inflamasyon ile seyreden, emilim bozukluğu ve ekstraintestinal tutulumlar ile seyreden sistemik bir hastalıktır. ÜK ve CH otoimmün hastalıklarla sıklıkla birliktelik göstermektedir, ancak tiroid hastalıkları kesin ekstraintestinal tutulum olarak henüz kabul edilmemiştir. Çalışmamızda hafif ve orta şiddetli hastalık aktivitesi olan İBH'lılarda tiroid fonksiyonlarında kontrole göre farklılık gözlenmediğini saptadık. Özellikle CH'da belirgin olmak üzere anti-TPO, anti-Tg gibi otoimmün tiroid hastalık belirteçlerini anlamlı yüksek saptadık. Bağırsak florasındaki bozulma, protein kaybettiren enteropatiye neden olması, yardımcı T lenfosit (Th1)/ sitotoksik T lenfosit (Th2) aracılıklı immünite hakimiyeti gibi sebepler nedeni ile İBH'da özellikle CH'da otoimmün tiroid hastalığının eşlik ettiği söylenebilir. İBH tanılı hastalarda özellikle CH'da tiroid otoimmünitesi eşlik edebileceğinden periyodik olarak tiroid fonksiyon testleri ve antikorları değerlendirilmeli, hastalarda iyot alımı sorgulanarak beslenme önerilerinde bulunulmalıdır. İBH ve tiroid hastalıkları arasındaki ilişkiyi detaylandırmak ve İBH hastalık aktivitesinin bu konudaki etkisinin değerlendirilmesi amacıyla, tiroid fonksiyon bozuklukları ve tiroid morfolojisi ile ilgili daha geniş popülasyonlarda daha kapsamlı çalışmalar yapılmalıdır.
Özet (Çeviri)
Aim: Inflammatory bowel disease (IBD) is a group of diseases with an increase in worldwide prevalence, characterized by chronic inflammation in gastrointestinal tract with relapses and remissions, also considered as a systemic disease due to its extraintestinal involvements. IBD, although it is not clear, is considered to have an autoimmune pattern in its pathogenesis and mainly consisted of ulcerative colitis (UC) and Crohn's disease (CD). The coexistence of IBD with autoimmune thyroid disease and thyroid hormone disorders is expressed by other studies yet a certain coherence couldn't be stated. The iodine which is essential for the production of thyroid hormones, is obtained by food intake and is shown to be more deficient than normal population in conditions which cause malabsorption such as IBD. In this study we examined thyroid hormones, thyroid antibodies and urine iodine excretion in patients diagnosed with IBD. We also examined thyroid morphology and characteristics including thyroid nodule properties in IBD patients. Materials and Methods: In this study, IBD patients who were referred to Gastroenterology policlinics and were admitted in Gastroenterology wards of Ankara City Hospital, and control group of healthy adults applying for routine control to Endocrinology policlinics were examined between May 2019 and October 2019. Pregnant patients, patients younger than 18 years old and older than 65 years old, patients with chronic diseases, patients with known thyroid disorders that required medication, intake of any drugs in the last 6 months that could affect thyroid metabolism and iodinated contrast uptake in the recent year were not included in the study. Demographic features, clinical and pathologic data, thyroid stimulating hormone (TSH), free triiodithyronine (fT3), free thyroxin (fT4), anti thyroid peroxidase (anti-TPO), anti thyroglobuline (anti-Tg), urinary iodine excretion levels and thyroid ultrasound properties were recorded in each group. C-reactive protein (CRP), erythrocyte sedimentation rate, hemoglobine (Hb), and ferritine is also analyzed in IBD group and recorded along with their physical examination notes in order to calculate their disease activity. Results: The study consisted of 31 UC, 30 CD and 31 healthy control group. Age and gender distribution between the groups were similar. The disease acitivity in UC according to mayo score system was found 1 in mean (min:0, max:7), whereas according to Truelove and Witts' %77.4 patients were considered mild, %19.4 were moderate and %3.2 were found to have severe activity. Crohn disease activity index (CDAI) was found 88.5 in mean (min:29, max:283) in patients with CD. No statistical significance was found between IBD patients with sedimentation, CRP, Hb and iron deficiency anemia (p=0.384). TSH, fT3, fT4 were found similar between groups. Only one patient was diagnosed with hypothyroidism in UC group whereas all patients in CD and control groups were euthyroid but not found statistically significant. Mean anti-TPO levels were found higher than controls in patients with UC and CD (respectively p=0.043ve p=0.001). Anti-TPO was found positive in %16.7 of CD and %3.2 of UC patients whereas there were none in the control group. Due to this finding positive anti-TPO was significantly higher than the control group (p=0,019). Mean anti-Tg levels were similar in UC and CD patients and also higher than found in the control group (respectively p=0.022 ve p=0.004). Mean urine iodine excretion found in UC group was 91.6 ug/L, in CD group 86 ug/L and in the control group 89 ug/L with no statistical significance (p=0.943). İodine deficiency rate was also similar between the groups and detected in %61 of the patients in all groups (p=0.999). According to the thyroid ultrasonography examination in IBD and control patients, mean thyroid volume and color flow doppler patern showed no statistical significance between any of the groups. However significant difference in parenchymal heterogenity was observed (p=0.021). Thyroid parenchyma was found severely heterogenous in 7 patients(%22.6) with UC, 9 patients with CD (%30), whereas none found in the control group. Thyroid nodules were detected in 12 patients with UC (38.7%) in a total number of 26, in 14 patients with CD (46.7%) in a total number of 14 and in 10 patients in control group(%32.3) had 14 nodules as total. There were no significance found between the groups in presence, number and the location of the nodules (p=0.714). Also the structure, echogenity, margin irregularity, border regularity and peripheral halo presence in the nodules were found similar between the groups (respectively p=0.686, p=0.617, p=0.361, p=0.665, p=0.626 ve p=0.356). Age, gender and disease involvement type was not found relatable to the disease activity in UC and CD. Similarly thyroid volume assessed with ultrasonography, parenchymal heterogenity, thyroid blood flow pattern and disease activity was not found significant. Mean CDAI was found lower in the CD patients which thyroid nodules were detected than CD patients without nodules (65 and 138.5; p=0.048),and a negative correlation was found between CDAI and nodule number (r =-0,408; p=0,042). Conclusion: Inflammatory bowel disease is characterized by chronic inflammation in gastrointestinal tract, causing malabsorption and also a systemic disease with its extraintestinal involvements. UC and CD are often related with autoimmune diseases but thyroid diseases are yet considered as an extraintestinal involvement of the IBD. In this study we detected no significal difference in thyroid hormones between IBD patients with mild to moderate disease acitivity and control group. We also stated that autoimmune thyroid disease indicators such as anti-TPO and anti-Tg were higher in the IBD group than the control group being more evident especially in CD. Because of causes such as disruption in the gut flora, causing protein losing enteropathy and helper T lymphocyte (Th1) / cytotoxic T lymphocyte (Th2) mediated immunity dominance, autoimmune thyroid diseases can be said to accompany IBD especially CD. According to this, thyroid functions and antibodies should be assessed periodically in IBD patients especially in CD and iodine intake should be questioned and nutrition suggestions should be given to those individuals. To elaborate the relationship between IBD and thyroid diseases and evaluate the impact of IBD disease activity on this issue, more extensive studies should be conducted about thyroid dysfunctions and thyroid morphology in larger populations.
Benzer Tezler
- Development of mirna biomarkers for the differentiation between gingivitis and periodontitis: A pilot study
Gingivitis ve periodontitis ayrımı için mirna biyobelirteçlerinin geliştirilmesi: Pilot çalışma
DHAFIR LATIEF FAYADH FAYADH
Doktora
İngilizce
2023
BiyokimyaSüleyman Demirel ÜniversitesiKimya Ana Bilim Dalı
PROF. DR. MUSTAFA CALAPOĞLU
- Pozitron emisyon tomografi-bilgisayarlı tomografi ile rastlantısal olarak gastrointestinal sistemde artmış flor-18 fluoro-2-deoksi-glukoz tutulumu tespit edilen lezyonların değerlendirilmesi
Increased flor-18 fluoro-2-DEOXY-glucose uptake in the gastrointestinal system by positron emission tomography-computerized tomography, evaluation of lesions detected
DAMLA ÇAĞLA PATIR
Tıpta Uzmanlık
Türkçe
2020
GastroenterolojiSağlık Bilimleri Üniversitesiİç Hastalıkları Ana Bilim Dalı
DOÇ. DR. CENGİZ CEYLAN
- İnflamatuvar bağırsak hastalığı olanlarda diyetle ilgili davranış ve inançların; yaşam kalitesi, aktivite indeksleri ve osteoporoz arasındaki ilişkinin değerlendirimesi
Dietary behaviors and beliefs in people with inflammatory bowel disease; evaluation of the relationship between quality of life, activity indexs and osteoporosis
MEHMET EMİN BOZDOĞAN
Tıpta Uzmanlık
Türkçe
2021
GastroenterolojiMersin Üniversitesiİç Hastalıkları Ana Bilim Dalı
DOÇ. DR. SERKAN YARAŞ
- İnflamatuvar bağırsak hastalığı olan çocuklarınvitamin ve mineral düzeylerinin değerlendirilmesi
Children with inflammatory bowel diseaseassessment of vitamin and mineral levels
EDA POLAT
Tıpta Uzmanlık
Türkçe
2024
Çocuk Sağlığı ve HastalıklarıSağlık Bilimleri ÜniversitesiÇocuk Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı
DOÇ. DR. ULAŞ EMRE AKBULUT
- İnflamatuvar bağırsak hastalarında hastalıkla ilgili bilgilerin değerlendirilmesine yönelik kısa soru anketinin validasyonu
Vali̇dati̇on of a short questi̇onnai̇re to assess di̇sease-related knowledge i̇n i̇nflammatory bowel di̇sease pati̇ents
NUR SEDA İBİLİ
Tıpta Uzmanlık
Türkçe
2015
GastroenterolojiDokuz Eylül Üniversitesiİç Hastalıkları Ana Bilim Dalı
PROF. DR. MESUT AKARSU