Spatial analysis of musical diaspora culture
Müziğe bağlı diaspora kültürünün mekansal analizi
- Tez No: 635856
- Danışmanlar: DOÇ. DR. ERVİN GARİP
- Tez Türü: Yüksek Lisans
- Konular: Müzik, İç Mimari ve Dekorasyon, Music, Interior Design and Decoration
- Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
- Yıl: 2020
- Dil: İngilizce
- Üniversite: İstanbul Teknik Üniversitesi
- Enstitü: Sosyal Bilimler Enstitüsü
- Ana Bilim Dalı: İç Mimarlık Ana Bilim Dalı
- Bilim Dalı: İç Mimari Tasarım Bilim Dalı
- Sayfa Sayısı: 171
Özet
Her ne kadar dışarıdan bakıldığında keyif ve eğlence için icra edilen bir sanat olsa da, insanlar ve milletler kültürünü yaşatmak ve gelecek nesillere aktarmak amacıyla bilinçdışı olarak müziği kullanmışlardır. Dünyanın her köşesindeki halklar bazen geçmişinden övünç duymak için bazen de halk olarak yaşadıkları çileleri kendilerine özgün müziklere damıtarak bazen söze bile ihtiyaç duymaksızın sadece notalarla tarihini dillendirmektedirler. Özellikle herhangi bir sebepten dolayı anayurtlarından koparak yerleştiği yeni coğrafyaya adapte olmaya çalışan halklar azınlık olarak yaşadığı ve genellikle de dışlandıkları bu bölgelerde asimile olmaya direnerek kendi kültürünü de yerleştirme bilinci taşımaktadır. Artık azınlık olan halkın“göçmen”olarak yerleştiği yeni topraklarda dışlanma ve baskı görmesi tarih boyunca görülen olağan bir durum olup kültürünü yaşatmak ama bir yandan da bu baskılardan kaçınan göçmenler kendi müziğini yeni yaşadığı coğrafya içerisinde yaşatmak için adapte etmek zorunda kalmaktadırlar. Diasporalardaki azınlık göçmenler böylelikle kültürel kimliklerini devam ettirebilmektedir. Bu tezde diaspora kültürünün yeni coğrafyaya adapte olarak çoğunluk halkının da kabul ettiği ve benimsediği müzik ve yaşam biçimine dönüşerek mekanlara aktarılması araştırılmaktadır. Diaspora kültürüne gösterilebilecek en bariz örnekler; kölelik amacıyla Amerika Birleşik Devletleri'ne getirilen Afrika köken siyahiler, mübadele yıllarında Türkiye'den göçmek zorunda bırakılan Rum asıllı vatandaşlar ve daha genel kavramlarla tüm Dünya'ya yayılmak zorunda bırakılan Yahudi ve bazı milletlerin kabul etmediği Roman halklarının kendi kültürlerini yerleştikleri coğrafyaya adapte ederek yayması örnek gösterilebilir. Konuyu ortaya koymak amacı ile tez içerisinde özellikle Afrikalı ve Rum halkların geliştirdiği diaspora kültürüne değinilerek oluşturdukları müziklerin hem yerleşik kültüre hem de mekânsal olarak nasıl gelişim gösterdiğine değinilecektir. Diaspora kültüründe kullanılan müzik yukarıda da belirttiğimiz gibi yerel halkın dışlaması ve baskısı sebebiyle önce meydanlarda müzik aracı ile toplanılması, sonrasında bazı bölgelerde bu toplanılmanın ve yapılan müziğin toplum, diktatör tarafından sansürlenmesi ya da yasaklanması sonucunda, kapalı alanlarda icra edilmek zorunda bırakıldığından bu mekanların organizasyonu, mekan içerisinde kullanılan materyaller gibi detaylar geride bırakılan anayurtlara atıf yaparak geçmişi hatırlatan atmosferler oluşturmaktadır. Diaspora kültürlerinde genel olarak azınlık halklar kendi içlerine kapanık yaşamasına karşın ABD'ye köle olarak getirilen Afrikalılar, yerel halkın kültüründe asimile olmadan, kültürlerini sokaklarda açıkça yaşayarak oluşturdukları Blues, Caz, Reggae ve Hip-hop müzik türlerini isyan ve özgürlük ile bağdaştırmışlardır. Kendilerine özgü müziklerin batılı enstrümanlarla harmanlanması ile doğan bu müzikler en başta Amerikan halkı tarafından tepki gösterilmiş hatta dönem dönem yasaklanmışsa da azınlığın yasaklara direnişi en başta da bahsedilen halkların tarih ve kültürlerini müziğe sentezleyip yaşam biçimlerine dönüştürerek yaşatmasını sağlamıştır. Buna karşın“Rebetiko”adı verilen Türkiye'den Yunanistan'a göçen Rum halkının hem anayurtlarında hem de göçtükleri ülkede dışlanan halk daha kendi içerisine kapanarak daha ücra köşelerde kültürünü yaşatmaya çalışmıştır. Tamamen dışlanmış ve izole olarak yaşayan Rum halkı yaşadığı zorlu günleri müziklerine yansıtarak yeni bir müzik türü oluşturmuştur. Yeni türeyen müzik, anayurda özlem ve tutku halini alan kabullenilme isteğinin beraber yoğrulduğu bu müzik hem içeriği hem de icra eden kesimin sosyo ekonomik durumları sebebiyle ABD'de ortaya çıkan ve Dünya'ca kabul edilen Blues örneğine benzemesinden kaynaklı olarak Rebetiko sosyolojik açıdan“Greek Blues”olarak da anılmaktadır. Genel olarak neşeli ve hareketli olan Yunan müziklerine karşın Rebetiko'nun duygusal ve melankolik yanı ile iki kültür arasındaki fark bariz şekilde görülmektedir. Yerel kültüre bu kadar tezat oluşturmasına karşın kısa sürede Yunan halkı tarafından benimsenmiş ve tüm ülkede Rebetiko müziğinin icra edildiği mekanlar yaygınlaşmıştır. Göçmen Rum halkı tarafından yaratılan, kendi dışlanmışlıklarını ve anayurt tutkularını dile getiren Rebetiko müziğinin“Greek Blues”olarak geçmesi ile yerleşik halkla bağdaştırılması ironi oluşturmaktadır. Tez kapsamında, diaspora kültürüne ve bu kültürün iki farklı örneğine değindikten sonra diasporanın mekanlara yansımasına değinilmesi gerekiyor. Azınlık halkların dışlanmışlığı sebebiyle kültürlerini yaşatmak amacıyla müziklerini icra ettikleri mekanları da özlem duydukları yurtlarını hatırlatacak şekilde dekore etmişlerdir. Belki bilinçli belki istemsiz de olsa zaman içerisinde mekanların atmosferleri, kullanılan materyaller gibi detaylarla yalnızca müzik değil, icra edildiği mekanların da diasporik kültür etkisinde kalması kaçınılmaz olmuştur. Diasporik müziğin yalnızca mekanlarda değil alternatif alanlarda, örneğin sokaklarda uygulanması ile müzik ile taşınan geçmiş kültürün geleceğe taşınmasına değinilmekle beraber baskılar sonucu uygulanan sansürler ile daha kapalı mekanlarda icra etme zorunlulukları da doğmuştur. Sansürler sebebiyle gizli ve kapalı mekanların kullanılmasının zorunlu hale gelmesi, mekanlarda diaspora kültürünün gelişmesini hızlandırmıştır. Tezin ilerleyen kısımlarında diaspora kültürünün mekânsal olarak en yaygınlaşmış örneklerinden birisi olan Rebetiko'nın mekanlarda kullanılan objelere, müdavim alışkanlıklarına ve bu ikisinin birleşimi ile doğan mekansal atmosfere değinilmiştir. Yunanistan içerisinde yaygınlaşan Rebetiko kültürü, engellerin kalkması ile Türkiye'ye geri dönen Rum göçmenlerce Türkiye'de uygulanmaya çalışılsa da Yunanistan'da gösterilen ilgiye ulaşamıştır. Rebetiko kültürünün temeli anayurt olan Türkiye'ye özlem ve azınlık oldukları Yunanistan'daki dışlanış olsa dahi bu kültürün yalnızca Yunanistan'da bu denli yaygınlaşması ve popülerite kazanmış olması göçmenlerin getirdiği kültürün istemsizce bile olsa yerel kültür ile kaynaşarak yeni bir kimlik oluşturduğunu göstermektedir. Tezin sonuç kısmında, Türkiye ve Yunanistan'da bulunan rebetiko mekanlarının analiz edilip karşılaştırıldığı gözlem metodu ile birlikte rebetiko müziğinin çalındığı mekanlara giden Türk, Yunan ve Rum'lar ile anket ve görüşmeler yapılmıştır. Bu bağlamda, Türkiye'de eski Rum evinde bulunup haftalık rebetiko müzik performanslarının yapıldığı O Maestros ile, rebetiko tarihini ve atmosferini iyi yansıtarak, müzisyen ve dinleyicilerin oturma biçimleri açısından Türkiye'de seçilen mekan ile benzerlik gösteren Ο Αγγελος seçilmiştir. Anket çalışmasında ise Türkiye'de 22 kişi, Yunanistan'da 27 kişi olacak şekilde toplam 49 kişi ile anket ve görüşmeler yapılmıştır. Birbirlerini destekleyen bu iki metodun sonucu olarak, anket çalışmasında elde edilen verilerden, rebetiko müziğinin icra edildiği mekanların özellikleri: nostaljik, mütevazi, küçük, loş ışıklı, rahat, geleneksel dansların yapıldığı, müzisyen, dinleyici ve dans edenlerin birarada olduğu, mikrofonsuz rebetiko söylenildiği, geleneksel enstrümanların ve rebetlerin fotoğraflarının duvarlara asıldığı, kültürel hafızanın canlanmasını sağlayan ve dumanaltı atmosferdir. Bununla birlikte, mekanların gözlemlenmesi sonucunda ise, rebetiko müziğinin icra edildiği mekanların, mekansal açıdan Türkiye'de temsilleri neredeyse yokken, Yunanistan'da bu atmosferin hissedildiği ve tarihinin korunduğu birçok mekan bulunmaktadır.
Özet (Çeviri)
Despite being majorly considered a means for pleasure and entertainment, music has always been a subconscious tool for nations to maintain their culture and transfer it to future generations. People from all around the world used their own genuine music, sometimes even just notes, to articulate their pride in their national history or the sorrows they went through as community. During adaptation, people who are forced to leave their homelands for any reason tend to keep their own culture and resist the social integration in their hostland, where they are considered the minority and even face social exclusion. Throughout history, migrants faced exclusion and opression as minorities, but they found ways to adapt their own music to their new homeland and continue their culture, which also served as a safe spot from the oppresion. This is how the migrants in diaspora are able to save their cultural identities as minorities. This dissertation discusses how the diaspora culture blends in with new geographies through evolving into the music and lifestyle more relatable by the majority of their hostland, and how it translates into various spaces through the very means. Most prominent examples of the diaspora culture are the African people brought to the USA for slave trade, the Rums of Turkey who faced forced migration during the Turkish-Greek population exchange, and for a broader concept, the scattering of Jews across the world, and the Romanians, implementing their own culture into their host countries instead of integration because they were generally not accepted by some nations. In order to reveal the subject, this dissertation specifically focuses on the African and Rum diasporas in terms of the music they created, how it evolved within both the hostland context and in the spatial sense. As stated before, due to the exclusion and oppression practiced on migrants, the diaspora community created their own free venues by gathering at open spaces and making music. However, after the cencorship and banning by the dictator, the alienation practice reached a point where such gatherings were restricted and limited to only enclosed places. The organization and decoration of such places were, no wonder, reminiscent of the homeland and the past they had left behind. While minorities living in small enclosed communities is a common notion in the diaspora culture, the African community held on to their culture and not asimilated by living an outward life on the streets. That way, they created Blues, Jazz, Reggae and Hip-hop music genres, almost as an outcry for freedom. Originated from the blending of tribal music with western instruments, these genres initially sparked public reaction from Americans, and were even banned at times, but eventually became powerful examples for demonstrating how a community's history and culture could survive through music. In the“Rebetiko”culture, though, the Rums who were alienated both in Turkey and Greece, presented a rather introverted lifestyle and maintained their culture in far corners within their hostland. Having lived a totally alienated and isolated life, the Rums wove their sorrows into the music they invented. Pain, longing for the homeland and their strong desire for acceptance - all blended to form the Rebetiko, which is also called the“Greek Blues”in the sociological context for its common traits with the Blues of the African diaspora regarding their substance and the socio-economic state of the communities performing them. Among the generally uplifting and upbeat Greek music, Rebetiko differs in its touching and melancholic nature. As much as it demonstrated contrasts with the local culture, Rebetiko was rapidly accepted by the Greek community and the number of Rebetiko places increased across the country. It is ironical, though, how the music for the alienated and the homesick became an identity element for the hostland as the“Greek Blues”. Through the scope of the thesis, upon addressing insights about diaspora culture through two distinctive examples, it is also crucial to discuss the diasporic reflections on space. Minorities decorated their musical performance venues with features from their homelands as another way to maintain their culture. Either deliberately or subconsciously, these venues themselves became reminders of the diaspora culture not only with the music they host but also through these adopted features which within time became parts of their spatial atmosphere. As much as diaspora music later on was also played on the streets and other alternative venues, which contributed to the transfer of the cultural history to the future, it was later restricted to secluded indoors due to the censorship. This constraint, however, led to a swifter development of the diaspora culture within the spatial context. The further parts of the dissertation will address the decorative objects, regular habits and the overall spatial atmosphere of Rebetiko, a prominent example of diaspora culture in terms of visibility in the spatial sense. The Rum migrants who returned to Turkey after the opening of borders tried practicing the Rebetiko culture in Turkey, however, it was not received as enthusiastically as in Greece. Although it is based on the themes as longing for the homeland Turkey and the alienation in the hostland Greece, the Rebetiko culture's popularity in Greek alone demonstrates the fact that subcultures brought to hostlands through migration institutes new identities, even untentionally in many cases, upon integration with the host culture. The final part of the dissertation will focus on the spatial analyses and comparison of rebetiko music places both Turkey and Greece with observational study method, also interviews with Turks, Greeks and Rums who like to visit rebetiko music places with survey study method. In this context, O Maestros in Turkey was chosen for being in an old Rum house with weekly rebetiko music performances in, O Αγγελος in Greece was chosen for being the most representative of rebetiko history and atmosphere, also similar to its Turkish equivalent regarding the locations of the audience and the musician. In the survey study, 22 people in Turkey, 27 people in Greece with a total of 49 people were interviewed. As a result of these two methods that are supported each other, the data obtained from the survey study revealed the traits of rebetiko places as follows: nostalgic, modest, tiny, dimly lit, cozy, hosting traditional dances, designated for keeping the musicians and audience together, singing without microphones, folk instruments, walls decorated with images of rebetes and manges, atmosphere evoking cultural memory, foggy. Meanwhile, the observational studies brought the following to light: rebetiko is played the majority of places in Greece, that possess the specific qualities, and many historical places are well preserved, while in Turkey there are only a few rebetiko music places and only one of them has slight resemblances with respect to these qualities.
Benzer Tezler
- Organonscape, atmospheric relations and sound ethnobiology of kemençe in and around Trabzon
Trabzon ve çevresinde organonscape, atmosferik ilişkiler ve kemençenin ses etnobiyolojisi
UĞUR ASLAN
Doktora
İngilizce
2021
Antropolojiİstanbul Teknik ÜniversitesiMüzik Ana Bilim Dalı
PROF. SONGÜL KARAHASANOĞLU
- Çoklu zeka kuramına dayalı işbirlikli öğrenmenin müzikte erişi ve hatırda tutma üzerindeki etkileri
The effects of cooparative learning based on multiple intelligences theory on achievement and retention in music
EBRU SELÇİOĞLU
Yüksek Lisans
Türkçe
2005
Eğitim ve ÖğretimDokuz Eylül Üniversitesiİlköğretim Ana Bilim Dalı
PROF.DR. AYFER KOCABAŞ
- Dokuzuncu sınıf öğrencilerinin öğrenme stilleri ve çoklu zekâ alanlarının incelenmesi
Learning styles for students of ninth grade and field study of multiple intelligence
REMZİ DEMİR
Yüksek Lisans
Türkçe
2010
Eğitim ve ÖğretimÇukurova ÜniversitesiEğitim Bilimleri Bölümü
DR. BİRSEL AYBEK
- Spatial audio reproduction techniques and their application to musical composition: the analysis of 'Wunderkammer', 'point-instant' and 'hollow'
Mekansal ses üretim teknikleri ve müzikal kompozisyondaki uygulamaları: 'Wunderkammer', 'Point-Instant' and 'ollow' parçalarının analizi
ENGİN DAĞLIK
Yüksek Lisans
İngilizce
2019
Müzikİhsan Doğramacı Bilkent ÜniversitesiMüzik Ana Bilim Dalı
DR. ÖĞR. ÜYESİ TAHSİN TOLGA YAYALAR
- Computing structural analogies of musical rhythms in visual design
Müzikal ritimlerin görsel tasarımdaki yapısal karşılıklarının hesaplanması
SEÇKİN MADEN
Doktora
İngilizce
2021
Mimarlıkİstanbul Teknik ÜniversitesiBilişim Ana Bilim Dalı
PROF. DR. MİNE ÖZKAR KABAKÇIOĞLU