Geri Dön

Jinekolojik laparoskopik operasyonlarda intraabdominal karbondioksit insüflasyonuna bağlı end-tidal karbondioksit değişiklikleri serebral oksijenizasyonu etkiliyor mu?

Does cerebral oxygenization of end-tidal carbondioxide changes due to intraabdominal carbondioxide insulation in gynecological laparoscopic operations?

  1. Tez No: 636362
  2. Yazar: SEMRA CEVHER
  3. Danışmanlar: PROF. DR. SEMRA KARAMAN
  4. Tez Türü: Tıpta Uzmanlık
  5. Konular: Anestezi ve Reanimasyon, Anesthesiology and Reanimation
  6. Anahtar Kelimeler: Near-Infrared Spektroskopi, Laparoskopi, Serebral perfüzyon, Jinekolojik anestezi, Mini mental durum testi, Near-Infrared Spectroscopy, Laparoscopy, Cerebral perfusion, Gynecologic anesthesia, Mini Mental Status Examination
  7. Yıl: 2019
  8. Dil: Türkçe
  9. Üniversite: Ege Üniversitesi
  10. Enstitü: Tıp Fakültesi
  11. Ana Bilim Dalı: Anesteziyoloji ve Reanimasyon Ana Bilim Dalı
  12. Bilim Dalı: Belirtilmemiş.
  13. Sayfa Sayısı: 56

Özet

Laparoskopik cerrahi son yıllarda; daha noninvaziv olduğu, daha iyi kozmetik sonuçlar doğurduğu, hastanede kalım süresini kısalttığı ve dolayısıyla medikal harcamaları düşürdüğü, daha az postoperatif komplikasyona ve postoperatif ağrıya neden olduğu için oldukça popüler bir cerrahi teknik haline gelmiştir. Günümüzde pek çok jinekolojik hastalığın tanı ve tedavisi için de laparoskopik teknik cerrahi uygulamalar ilk tercih olarak kullanılmaktadır. Laparoskopik teknikte cerrahi alanda yeterli görüntünün sağlanması ve trokarların yerleştirilmesi için pnömoperitoneum oluşturulması gerekmektedir. Pnömoperitoneum oluşumunda ise distansiyon sıklıkla karbondioksit (CO2) gazı ile sağlanmaktadır. Ancak CO2 peritondan hızla emilerek hiperkarbi ve asidoza neden olmaktadır. Yapılan çalışmalarda; karbondioksit insüflasyonunun hastalarda kardiyovasküler, solunumsal ve asit-baz dengesinde değişikliklere neden olabileceği ve bunların sonucunda serebral perfüzyon ve oksijenizasyon üzerine çeşitli değişiklikler görülebileceği saptanmıştır. Jinekolojik endikasyonlarla laparoskopik operasyona alınan toplam 43 hasta bu çalışmaya alındı. Operasyon süresince izlenen monitördeki end-tidal parsiyel karbondioksit (EtCO2) değerlerine göre hastalar 2 gruba ayrıldı. Grup 1 ılımlı hipokarbik, Grup 2 ise ılımlı hiperkarbik seyreden hasta grupları olarak kabul edildi. Bütün hastaların anestezi öncesi (T1), anestezi sonrası (T2), insüflasyonda (T3), sonrasında 20.dk (T4), 50.dk (T5), 80. Dk (T6), desüflasyondan sonra (T7), ekstübasyon sonrası (T8) hemodinamik verileri ve Near İnfra Red Spektroskopisi (NIRS) değerleri kaydedildi. Bütün hastalara ayrıca preoperatif 1 saat önce ve postoperatif 1. saatte standardize mini mental test (SMMT) uygulandı. Hastaların tamamında operasyon süresi ile birlikte EtCO2, parsiyel karbondioksit basıncı (PaCO2) ve NIRS değerlerinde artış saptanırken gruplar arasında anlamlı fark gözlenmedi. Bununla birlikte çalışmaya katılan sadece 1 hastada ekstübasyon sonrası bronkospazma bağlı olarak serebral desatürasyon saptandı. Sonuç olarak, intraoperatif EtCO2 değerlerinden bağımsız olarak hastalarda; laparoskopik cerrahinin getirdiği CO2 insüflasyonuna bağlı, zamanla ilişkili olarak NIRS değerlerinde artış gözlendi. Ayrıca hastaların postoperatif SMMT puanları preoperatif değerlerine göre yüksekti. Bu sonucun, CO2 gazının serebral damarlar üzerine yaptığı vazodilatasyonla ilişkili olduğunu düşünmekteyiz. Ancak bu sonuç klinik olarak önemli bir fark yaratmamıştır.

Özet (Çeviri)

Laparoscopic surgery in recent years; A popular surgical procedure that requires less invasive intervention, leads to better cosmetic results, reduces hospitalization and therefore decreases medical expenditures, causes fewer postoperative complications and postoperative pain has become technically technical. Nowadays, laparoscopic surgery is used as the first choice for the diagnosis and treatment of many gynecological diseases. In laparoscopic surgery, Pneumoperitoneum should be created to ensure adequate image and placement of Trocaras. In the formation of pneumoperitoneum, distension is often provided with carbon dioxide (CO2). However, CO2 is rapidly absorbed from the peritoneal cause of hypercarbi and acidosis. In studies; It was determined that carbon dioxide insuflation could cause changes in cardiovascular, respiratory and acid-base balance, as a result of various changes in cerebral perfusion and oxygenation. A total of 43 patients received in the laparoscopic operation with gynecologic indications were enrolled in this study. The patients were divided into 2 groups according to the EtCO2 values on the monitored monitor during the operation. Group 1 was considered to be a moderate hypocarbic and group 2 was treated as patient groups with moderate hypercarbic. All patients were pre-anaesthesia (T1), after Anesthesia (T2), in insuflation (T3), after 20. minutes (T4), 50. minutes (T5), 80. minutes (T6), after the desufflation (T7), after the Extubation (T8) hemodynamic data and the values of the NIRS were recorded. All patients also preoperative 1 hour before and postoperative 1. Per hour SMMT applied. There was no significant difference between the groups while the duration of the operation was determined by the EtCO2, PaCO2 and NIRS values. However, in only 1 patient who participated in the study, cerebral desaturation was detected due to bronchospasm after extubation. Consequently, in patients independent of intraoperative EtCO2 values; due to the CO2 infertility of laparoscopic surgery, the increase in the values of the NIRS was observed in relation to time. In addition, postoperative SMMT scores of patients were higher than their course values. We think that this result is related to the vasodilation of carbondioxide gas on cerebral vessels. However, this result did not make a significant clinical difference.

Benzer Tezler

  1. Laparoskopik jinekolojik operasyonlarda peroperatif uygulanan farklı PEEP değerlerinin serebral perfüzyon ve hemodinami üzerine etkileri

    The effects of different PEEP values applied peroperatively on cerebral perfusion and hemodynamia in laparoscopic gynecological operations

    ESRA KARATAY SÖZÜER

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2021

    Anestezi ve ReanimasyonSağlık Bilimleri Üniversitesi

    Anesteziyoloji ve Reanimasyon Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. OSMAN EKİNCİ

  2. Laparoskopik Jinekolojik Cerrahi'de postoperatif analjezi amacıyla intraperitoneal ve intramüsküler morfin ve ketamin uygulamasının karşılaştırılması

    Comparison of intramuscular morphine and ketamine aplication for the purpose of postoperative analgesia in laparoscopic gynaecological surgery

    MEHMET AKIN TOPKARCI

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    1999

    Anestezi ve Reanimasyonİstanbul Üniversitesi

    Anesteziyoloji Ana Bilim Dalı

    DOÇ. DR. MEHMET TUĞRUL

  3. Pfannenstiel insizyon ile cerrahi öyküsü olan hastalarda primer laparoskopik giriş bölgelerinin güvenilirliğinin belirlenmesi

    Determining the reliability of primary laparoscopic entry zones in patients with a surgical history with pfannenstiel incision

    BESTE YAVUZ

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2022

    Kadın Hastalıkları ve DoğumSağlık Bilimleri Üniversitesi

    Kadın Hastalıkları ve Doğum Ana Bilim Dalı

    DOÇ. DR. HAKAN GÜRASLAN

  4. Laparoskopik girişimlerde direkt trokar girişi ile verres kanülünün komplikasyonlar yönünden karşılaştırılması

    Başlık çevirisi yok

    TAMER BÜLENT KARALİ

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2000

    Kadın Hastalıkları ve DoğumAnkara Üniversitesi

    Kadın Hastalıkları ve Doğum Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. AKIN ÇANGA