Geri Dön

Pfannenstiel insizyon ile cerrahi öyküsü olan hastalarda primer laparoskopik giriş bölgelerinin güvenilirliğinin belirlenmesi

Determining the reliability of primary laparoscopic entry zones in patients with a surgical history with pfannenstiel incision

  1. Tez No: 769527
  2. Yazar: BESTE YAVUZ
  3. Danışmanlar: DOÇ. DR. HAKAN GÜRASLAN
  4. Tez Türü: Tıpta Uzmanlık
  5. Konular: Kadın Hastalıkları ve Doğum, Obstetrics and Gynecology
  6. Anahtar Kelimeler: Pfannenstiel insizyon, laparoskopi, adezyon, trokar, Pfannenstiel incision, laparoscopy, adhesion, trocar
  7. Yıl: 2022
  8. Dil: Türkçe
  9. Üniversite: Sağlık Bilimleri Üniversitesi
  10. Enstitü: Bağcılar Eğitim ve Araştırma Hastanesi
  11. Ana Bilim Dalı: Kadın Hastalıkları ve Doğum Ana Bilim Dalı
  12. Bilim Dalı: Belirtilmemiş.
  13. Sayfa Sayısı: 57

Özet

Amaç: Batın cerrahisi geçirmiş hastalarda, batın içi adezyon oluşma riski yüksektir. Jinekolojik cerrahide en sık kullanılan insizyon şekli pfannenstiel insizyondur. Bu çalışma da pfannenstiel insizyon ile cerrahi geçiren hastalarda var olan adezyonları peroperatif değerlendirilerek bu hastalarda laparoskopik cerrahi için en güvenli primer trokar giriş bölgelerini belirlemeyi amaçladık. Gereç ve Yöntem: Çalışmamız 2 Temmuz 2022 - 2 Aralık 2022 tarihleri arasında Bağcılar Eğitim ve Araştırma Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Kliniği'nde yürütüldü. Çalışmaya 18 yaş üzeri daha önce sadece pfannenstiel insizyon ile cerrahi öyküsü olan ve endikasyon dahilinde, çeşitli nedenlerle kliniğimizde opere olan 420 hasta dahil edildi. Hastaların yaş, boy, kilo, gravide, parite, geçirmiş oldukları operasyonlar, insizyonları ve operasyon sayıları kaydedildi. Operasyon sırasında batın adezyonlar açısından gözlemlendi. Yapılan gözlemde bu adezyonların dağılımı, başta dört primer trokar giriş bölgesi (Umblikus, Palmer, Lee-Huang, Jain) ve diğer bölgeler olmak üzere değerlendirildi. Bu bölgeler adezyon açısından değerlendirildi ve var olan adezyonlar omentum ya da barsak içeriğine göre kategorize edildi. İlgili tüm bu veriler istatistiki olarak incelendi. Bulgular: Pfannenstiel insizyon ile cerrahi geçirmiş 420 hastanın 117'sinde (%27,9) adezyon mevcuttu. Gözlenen adezyonların 105'inde (%90) izole omentum, 12'sinde (%10) barsak adezyonu mevcuttu. Adezyonu olan hastaların yaş, vücut kitle indeksi, parite sayısı, geçirilmiş operasyon sayısı gibi değerleri adezyon olmayan hastalara göre daha yüksek bulundu. Sezaryen operasyonunun adezyon oluşumunu diğer operasyonlara göre daha az etkilediği izlendi. Umblikusta diğer primer trokar giriş bölgelerine kıyasla, daha fazla adezyon tespit edildi. Lee-Huang ve Palmer noktalarında sadece omentum adezyonu izlendi. Jain noktasında diğer primer trokar giriş bölgelerine kıyasla, daha az oranda adezyon tespit edildi. Ancak adezyon oranı düşük olan Lee-Huang ve Palmer noktası ile kıyaslandığında, bu noktalardan farklı olarak Jain noktasında barsak adezyonu mevcuttu. Sonuç: Pfannenstiel insizyonla opere olan hastalarda, beş primer trokar bölgesinde de adezyon oluşumu görülebilir. Bizim çalışmamıza göre, primer trokar girişi açısından en güvenli bölgenin Palmer noktası olduğu düşünüldü. Ancak daha fazla bilgi için sezaryen dışı jinekolojik vakaların daha fazla olduğu, daha geniş kapsamlı araştırmalara ihtiyaç vardır.

Özet (Çeviri)

Aim: Patients who have undergone abdominal surgery have a high risk of developing intra-abdominal adhesions. The most commonly used incision in gynecological surgery is the pfannenstiel incision. In this study, we aimed to determine the safest primary trocar entry sites for laparoscopic surgery in patients who underwent surgery with a pfannenstiel incision by evaluating existing adhesions peroperatively. Materials and Methods: Our study was carried out between 2 July 2022 and 2 December 2022 in Bagcılar Training and Research Hospital, Gynecology and Obstetrics Clinic. A total of 420 patients over the age of 18 who had a history of surgery with only pfannenstiel incision, were operated in our clinic for various reasons within the indications were included in the study. Age, height, weight, gravida, parity, operations, incisions and number of operations of the patients were recorded. During the operation, the abdomen was observed for adhesions. In the observation, the distribution of these adhesions was evaluated, mainly at the four primary trocar entry sites (Umblicus, Palmer, Lee-Huang, Jain) and other sites. These regions were evaluated for adhesion, and existing adhesions were categorized according to omentum or intestinal contents. All these related data were analyzed statistically. Results: Adhesion was present in 117 (27,9%) of 420 patients who underwent surgery with a pfannenstiel incision. Of the observed adhesions, 105 (90%) had isolated omentum and 12 (10%) had intestinal adhesions. Age, body mass index, parity number, number of previous operations were found to be higher in patients with adhesions compared to patients without adhesions. It was observed that cesarean section affected the adhesion formation less than other operations. More adhesion was detected in the umbilicus compared to other primary trocar entry sites. Only omental adhesion was observed at Lee-Huang and Palmer points. Less adhesion was detected at the Jain point compared to other primary trocar entry sites. However, compared to the Lee-Huang and Palmer points, which had a low adhesion rate, there was intestinal adhesion at the Jain point, unlike these points. Conclusion: In patients operated on through a pfannenstiel incision, adhesion formation can be seen at all five primary trocar sites. According to our study, Palmer's point was thought to be the safest region for primary trocar entry. However, for more information, more comprehensive studies with more non-cesarean gynecological cases are needed.

Benzer Tezler

  1. Kliniğimizde 2019-2023 tarihleri arasında laparotomik myomektomi yapılan hastaların retrospektif değerlendirilmesi

    Retrospective comparison of laparotomic myomectomy operations in our department between semptember 2019 and september 2023

    GURBET YAĞMACI

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2024

    Kadın Hastalıkları ve DoğumSağlık Bilimleri Üniversitesi

    Kadın Hastalıkları ve Doğum Ana Bilim Dalı

    DOÇ. DR. GÜLSÜM UYSAL

  2. Plasenta previa olgularının retrospektif değerlendirilmesi

    Retrospective evaluation of placenta previa cases

    ASMAR HASANOVA

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2020

    Kadın Hastalıkları ve DoğumSağlık Bilimleri Üniversitesi

    Kadın Hastalıkları ve Doğum Ana Bilim Dalı

    UZMAN ZEYNEP SOYMAN

  3. COVID-19 pandemisinde alınan önlemlerin cerrahi sonrası yara yeri enfeksiyonlarına etkisi

    The effect of precautions taken in the COVID-19 pandemic on surgical site infections

    ÖZLEM YÜKSEL AYBEK

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2022

    Kadın Hastalıkları ve DoğumSağlık Bilimleri Üniversitesi

    Kadın Hastalıkları ve Doğum Ana Bilim Dalı

    DOÇ. DR. TOLGA KARACAN

  4. Primer sezaryen operasyonlarında joel-cohen kesi ile pfannenstiel kesinin karşılaştırılması

    Comparison of joel-cohen incision and pfannenstiel incision in primary cesarean operations.

    SUNULLAH SOYSAL

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2010

    Kadın Hastalıkları ve DoğumSağlık Bakanlığı

    Kadın Hastalıkları ve Doğum Ana Bilim Dalı

    DOÇ. DR. MUSTAFA UĞUR

  5. Sezaryen sonrası cilt inbsizyonunu kapatmada kullanılan Vıcryl( POliglaktın910)Tekmon(poliglekapron 25) ve Prolen(polipropilen) üç farklı sütür materyallerinin postoperatif erken ve geç dönem yara iyileşmesi ve kozmetik sonuçlarının değerlendirilmesi

    Pfannenstiel skin in ceseran surgeryvicryl® (polyglactin 910) used in incision,tekmon® (poliglekapron 25) and prolen ® (polypropylene)early and late wound of suture materialshealing and cosmetic resultsevaluation

    AYŞENUR ÇALIŞ ÖZBAYRAM

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2023

    Kadın Hastalıkları ve DoğumSağlık Bilimleri Üniversitesi

    Tıp Bilimleri Ana Bilim Dalı

    DOÇ. DR. BARIŞ KAYA