Geri Dön

Türkiye'de megalit sorunu: Doğu ve Güneydoğu Anadolu Megalitleri

The Megalithic problem in Turkey: East and Southeast Anatolian Megaliths

  1. Tez No: 63713
  2. Yazar: BAKİYE YÜKMEN
  3. Danışmanlar: PROF. DR. ARMAĞAN ERKANAL
  4. Tez Türü: Doktora
  5. Konular: Arkeoloji, Sanat Tarihi, Archeology, Art History
  6. Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
  7. Yıl: 1997
  8. Dil: Türkçe
  9. Üniversite: Hacettepe Üniversitesi
  10. Enstitü: Sosyal Bilimler Enstitüsü
  11. Ana Bilim Dalı: Arkeoloji ve Sanat Tarihi Ana Bilim Dalı
  12. Bilim Dalı: Belirtilmemiş.
  13. Sayfa Sayısı: 305

Özet

ÖZET Etimolojik olarak yaklaşıldığı zaman“megalit”kelimesinin yunanca“mega”(büyük) ve“lithos”(taş) kelimelerinden oluştuğu görülür.“Megalitizm”ise bünyesinde, büyük taşlan dikme ya da bir araya getirmeden öte anlamlan içerir. Çeşitli bilimadamlarınca çeşitli tanımlar verilen megalitik anıtlar için Gordon Childe (1942: 46)'m işlevsel bir yaklaşım getirdiği tanım en kabul edilenidir. Bu tanıma göre megalitler batıl inançlar ve ayinler gibi bazı dinsel olaylar için büyük taşlardan yapılmış olan anıtlardır. Bu da, bu anıtları yaratanların taşların devasalığını manevi dünyanın anlatımında kullandıkları fikrini vermektedir. Dolmenler, kapalı yollar, menhirler, sıra ile dizilmiş dik taşlar ve kromlekleri kapsayan megalitik anıtlar, dönemleri denk olsun ya da olmasın Avrupa, Afrika, Asya ve Amerika'da olmak üzere yeryüzünün büyük bir kesimine yayılmışlardır. Uzun yıllardır araştırılmalarına rağmen akla gelebilecek bir çok soru halen kesin bir biçimde yanıtlanamamıştır. Anıtların ait oldukları dönem ya da topluluklara, tipolojik evrimlenmelerine, yayılım rotalarına yani bir anlamda kökenlerine, inşaa ediliş amaçlama yönelik cevaplanması gereken halen bir çok soru bulunmaktadır, Geçmiş yıllardaki çalışmalarda göç teorilerinin açıklanması yolunda umutla bakılan megalitik anıtların Türkiye Trakyasındaki yoğun varlıkları biliniyor ve Doğu Anodolu'daki örnekler hakkında da bilgi veriliyordu. Fakat o günkü imkanlar ve bu konuda çalışanların sınırlı sayıda olması nedeniyle, Trakya örnekleri üzerinde son yıllarda yapılan çalışmalar dışında, elde, detay çizime, tipolojiye, ilişkilendirmeye dayanan ayrıntılı çalışmalar henüz bulunmuyordu. Bir çok uygarlığın küresel yayılımı hakkındaki göç teorilerine yönelik soruların Türkiye için aydınlanması konunun dünya genelinde çözümüne yardımcı olacaktır. Megalitizm sorununun Türkiye için ele alınması bu nedenle çok önemlidir. Yapılmış olan bu çalışmada ilk hedef olarak belirlenen anıtların Türkiye'deki sınırlarının belirlenmesi hususu gerçekleştirilmeye çalışılmıştır. Bu hedef doğrultusunda çalışırken geçmiş yıllarda Prof. Ş.A. Kansu (1963-1971) tarafından saptanmış olan ve günümüzde İstanbul Üniversitesi ile birlikte Mehmet Özdoğan tarafından çalışılmakta olan Trakya bölgesi anıtları ile sadece yorum bazında ilgilenilmiştir. Envanterleme bazında bu bölgenin dışındaki bölgeler ele alınmış ve sonuçta megalitik anıtların Türkiye'nin doğu, güney ve güneydoğusunda da var oldukları görülmüştür. Tespit edilen yeni anıdan fotoğraflamak ve yüzeyden görüldüğü kadarı ile detaylı çizimlerini yapmak araştırmanın ikinci aşaması olmuştur. Aralıklı olarak 4 yıl süren yüzey çalışmaları sonucunda Gaziantep'te 26 adet, Adıyaman'da 69 adet ve Kars'ta 15 adet olmak üzere toplam 110 adet dolmen saptanmış, önceki yıllarda Prof. K. Kökten (1943-1960) tarafından Maraş, Ankara veKars'ın Akçakale köyü ile J. Borchardt (1989) tarafından Antalya Seyret köylerinde saptanmış olan mimari örneklerin yanlışlıkla megalit olgusu içerisinde değerlendirildiği sonucuna varılmıştır. Ayrıca Antalya Çıplaklı köyünde olduğu gibi önceki yıllarda tespit edilmiş olan bazı dolmenlerin de yok edilmiş olduğu görülmüştür. Yapılan incelemeler sonucunda Doğu'daki Kars dolmenlerinin Kafkas, Güneydoğudaki Adıyaman ve Gaziantep dolmenlerinin ise Levant dolmenleri ile benzerlik içerisinde oldukları tespit edilmiştir. Çalışmanın en önemli sonuçlarından biri Türkiye'de genel anlamda 3 farklı dolmen tipinin var olduğunun ortaya çıkarılmasıdır. Tespit edilen dolmenlerin yukarıda belirttiğimiz komşu bölgelerdekine benzemesine karşılık, benzer özellikler dışında yerel farklılaşmaları gösterdiğinin belirlenmiş olması da diğer bir önemli sonuçtur. Adıyaman ve Gaziantep dolmenlerinin birbirine çok benzemesinin dışında, diğer bölgelerdeki örneklerin birbirine hiç benzemeyişi, bu anıtları yapma geleneğinin dışarıdan gelmiş olabileceğini düşündürtse bile, yerel etkinin çok baskın olduğu akla gelmektedir. Bulundukları arazilerin konumlarından dolayı Türkiye'deki dolmenlerin de, Levant ve Kafkas dolmenleri için öne sürüldüğü gibi çoban topluluklarca yapılmış ve uygulanan bir hipotetik yaklaşımın sonuçlarına göre küçük guruplarca kurulmuş olabilecekleri düşünülmektedir. Gaziantep ve Adıyaman anıtlarının yapımcıları, anıtın bulunduğu alanda mevcut olan ve tabaka halinde yerinden kalkabelin taşlan kaldırıp hemen yakma dikme gibi pratik bir tekniği benimsemişlerdir. Ayrıca Adıyaman-Gaziantep gurubu yapımcıları ile Kars gurubu yapımcıları arasında manevi inançlar açısından da ayrıntıda farklar olduğu düşünülmektedir. Adıyaman-Gaziantep gurubu yapımcıları çağlardır en büyük ana olarak benimsenen toprağa önem veriyor iken, Kars gurubu yapımcılarında koridorları suya ulaştırma çabasından dolayı, su daha önemli görünmektedir. Henüz kazı ile sınanmadığı için anıtların ait oldukları dönem hakkında yargılara gitmekten yana değiliz. Ancak ilgili sınırlara komşu bölgelerdeki anıtların tarihlenmesinde, Kalkolitik ve Tunç çağlan eğiliminin olduğunu belirtmekte de yarar görüyoruz. Yapımcı toplumlara ulaşabilmek için öncelikle dönem belirlemesi gerekmektedir. Bu da ancak kazılar sonucunda daha emin olarak yapılabilir. Bu nedenle bu çalışmanın gelecek yıllarda yapılması gereken kazılarla tamamlanabileceğini söyleyebiliriz.

Özet (Çeviri)

Ill SUMMARY When considered ethimologically, the word megalith derives from the Greek words mega (great) and lithos (stone). The word megalithism signifies more than erecting great stones or arranging them in a certain order. Among different scholars' definitions on megaiitihic monuments, Gordon Childe's functional approach is the most accepted one (Childe 1942: 46). According to this definition, megaliths are monuments which are erected by using great stones for religious events manifesting superstitions or other rites. This point suggests that the builders of these structures have used the cyclopic stones to expound spiritual world. Megalithic monuments which comprise dolmens, slab stoned cists, tumuli, menhirs, orderly arranged upright stones and cromlechs, have spread out to a great section of the world as in Europe, Africa, Asia and America without an anology in chronological background. Although they have been investigated for years, many questions in mind could not be answered definitely. There are many questions regarding their periods and origins, their typological evolutions, their diffusion routes, and the reasons for their erections. The so called absence of these monuments in Anatolia and their only presence in Thracian part of Turkey as an extent of Balkan monuments was intriguing. It was almost impossible not to expect these diffuse into the other parts of Turkey-a country situated at the cross-roads of cultures for ages-when they were sighted in many of the neighboring countries. This picture of non-existence must only be a consequence of lack of studies or their insufficiency. It will help to analayse this subject in world wide frame if we can answer the questions about the Turkish megaliths and the migration theories of different civilisations. It is therefore considerable to study the question of megalithism for Turkey, too. The first objective of this study was to determine the limits of the monuments brought to light. The Thracian monuments first studied by Kansu (1963; 1971) and then by Özdoğan (1982, 1991) with the University of Istanbul were only dealt in the interpretative context. When preparing the inventory work, the regiones despite Thrace were examined and as a result these monuments were found in the East, Sauth and Southeast of Turkey. To photograph the newly found monuments and make detailed drawings were the second objective of the study. After four years of intermittent systematic field surveys, not only a total of 1 10 dolmens; 26 in Gaziantep, 69 in Adıyaman and 15 in Kars were discovered, but also it was concluded that the architectural examples found in Maraş, Ankara and Kars, Akçakale village (Kökten 1943; 1960), in Antalya, Seyret village (Bcrchardt 1989) were mistakenly included in the concept of megalithism. InIV addition, some of the dolmens discovered in the previous years like in Antalya, Çıplaklı village were found out to be totally ruined. In consequence to the studies made after, the Kars dolmens in East Anatolia were found out to bear close affinities with the Caucasian forms. It is remarkable that Adıyaman and Gaziantep dolmens in South East Anatolia also bear close affinities with the Levant forms. One of the significant results of the study is the occurance of three different dolmen types İn Turkey, in general sense. Another important point is the confirmation of parallel traits to neighboring countries and their regional differentiation in forms apart from this general analogy. Despite the close resemblances of Gaziantep dolmens with the Adıyaman dolmens, the examples in the other regions have no similarities. Hence, although this reminds an external influence in the construction of these monuments we can also assume a dominance of regional influences over the dolmens. Regarding the positions of these tombs, it appears that the dolmens in Turkey are also the works of pastoralist groups as in the case of Levant and Caucasian dolmens. If a hypothetical approach is considered, we can think of small groups as the founders of these tombs. It will be wise to think that the founders of Gaziantep and Adıyaman tombs have adopted a practical technique to erect them not very far from the site as the material is always obtained from limestone layers wich can easily be dissected. Furthermore, it is thought that there are significant differences between Adryaman- Gaziantep group and Kars group in patterns of belief. As for the Adryaman- Gaziantep group builders the primordial mother earth is emphasized, the Kars megalith builders try to extend the passages of their dolmens to the streams as water is more important for them. We are not in favor of giving a verdict on the dates of the monuments unless they are questioned by excavations. However, it will not be very wrong to imply that they may date to Chalcolitic and Bronze Ages when compared with the situation in the neighboring countries. Inorder to find the societies who build them, we must constitute their periods well. This can only be achieved by excavations. For this reason we can say that this study can only be completed by future excavations.

Benzer Tezler

  1. Yunanistan'ın Türkiye ve Balkanlar üzerindeki stratejik hedefleri

    Başlık çevirisi yok

    ERTAN KÖSE

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    2005

    Savunma ve Savunma TeknolojileriGebze Yüksek Teknoloji Enstitüsü

    Strateji Bilimi Ana Bilim Dalı

    PROF.DR. ABDÜLKADİR AKÇİN

  2. 21. yy. Doğu Akdeniz enerji paylaşımı sorunu kapsamında Türkiye-Yunanistan ilişkileri: Çözümün mümkün olup olmadığına dair bir tartışma

    Turkey-Greece relations in scope of the 21st century Eastern Mediterranean energy sharing problem: A discussion on whether solution is possible

    ALTUĞ ÇAVUŞOĞLU

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    2023

    Uluslararası İlişkilerBursa Teknik Üniversitesi

    Uluslararası İlişkiler Ana Bilim Dalı

    DOÇ. DR. MEVLÜT AKÇAPA

  3. Kıbrıs sorunu ve Kıbrıs Barış Herekatı'nın SSCB kamuoyuna yankıları

    The reflections of the Cyprus problem and Cyprus peace operation in the USSR community

    DİNARA ZHUMATAYEVA

    Doktora

    Türkçe

    Türkçe

    2013

    TarihAnkara Üniversitesi

    Tarih Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. ABDULLAH GÜNDOĞDU

  4. Yunanistan'ın Megali İdea jeopolitiğinin Türkiye'nin Doğu Akdeniz'deki güvenliğine etkisi

    The impact of Greece's Megali İdea geopolitics on Turkey's security in the Eastern Mediterranean

    TOLGA ŞAFAK ÇATALÇAM

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    2023

    Siyasal BilimlerİSTANBUL TOPKAPI ÜNİVERSİTESİ

    Güvenlik Bilimleri Ana Bilim Dalı

    DR. ÖĞR. ÜYESİ GÖKHAN AK

  5. 21. yy'a giriş sürecinde Doğu Akdeniz'in güvenliği perspektifinde Ankara-Lefkoşa-Atina üçgeni

    On the threshold od the 21. century Ankara-Lefkoşa-Atina angle from the perpective of East Mediterranea's safety

    DİLEK SİPAHİOĞLU

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    2001

    Uluslararası İlişkilerİstanbul Üniversitesi

    Deniz İşletmeciliği Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. ERTUĞRUL DOĞAN