Geri Dön

Hipernatremik dehidratasyonlu yenidoğan olgularımızın değerlendirilmesi veanne sütü sodyumu ile hipernatremi ilişkisi

Başlık çevirisi mevcut değil.

  1. Tez No: 641050
  2. Yazar: LEMAN TEKİN ORGUN
  3. Danışmanlar: DOÇ. DR. FÜSUN ATLIHAN
  4. Tez Türü: Tıpta Uzmanlık
  5. Konular: Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları, Child Health and Diseases
  6. Anahtar Kelimeler: Hipernatremi, Dehidratasyon, Yenidoğan
  7. Yıl: 2010
  8. Dil: Türkçe
  9. Üniversite: Sağlık Bakanlığı
  10. Enstitü: İzmir Dr.Behçet Uz Çocuk Hastalıkları Ve Cerrahisi Eğt. ve Arş. Hast.
  11. Ana Bilim Dalı: Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı
  12. Bilim Dalı: Belirtilmemiş.
  13. Sayfa Sayısı: 62

Özet

Çalışmaya ortam ısısının yüksek olduğu Haziran 2009-Ekim 2009 tarihleri arasında, Dr. Behçet Uz Çocuk Hastalıkları ve Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesi Yenidoğan Servisine, 37 hafta ve üzerinde gestasyonel yaşa sahip, 28 günden küçük olan, hipernatremik dehidratasyon tanısıyla yatırılan 109 olgu alındı. • Olguların %49,5'i erkek, %50,5'i ise kız idi. Cinsiyetler arasıda ortalama sodyum, ortalama dehidratasyon yüzdesi ve hastaneye başvuru yaşı açısından anlamlı bir fark saptanmadı. (p:0,43) • Ortalama gestasyon yaşı 38,9±1,12 hafta, doğum ağırlığı ortalama 3319,17±507.99 gr. idi. Gestasyon yaşları ve doğum ağırlıkları arasında ortalama sodyum, ortalama dehidratasyon yüzdesi ve hastaneye başvuru yaşı açısından anlamlı bir fark saptanmadı. (p:0,22) • Olguların %49,5'i normal spontan vaginal yolla, %50,5'i ise sezeryan ile doğmuştu. Sezaryen ve normal doğumlar arasında hipernatremi gelişimi açısından anlamlı fark saptanmadı. ( p:0,77) • Olguların başvuru yaşının 2 ile 12 gün arasında değiştiği, ortalama başvuru yaşının 3,6 gün olduğu, en çok yatışın 3. günde olduğu, olguların %91,7'sinin ise ilk 5 günde başvurmuş olduğu görüldü. Başvuru yaşının gecikmesi ile serum sodyum konsantrasyonu artışı arasında anlamlı ilişki bulundu. (p:0,019) • Olguların ortalama ağırlık kayıpları %13,7±4,73 olarak saptandı. Olgular fizyolojik vücut ağırlığı kaybı düşüldükten sonra hesaplanan vücut ağılığı kaybı yüzdesine göre sınıflandırıldığında %36,7'sinin hafif dehidrate, %43,1'nin orta dehidrate, %20,2 'sinin ağır dehidrate olduğu görüldü. Dehidratasyon yüzdesi ile serum sodyum konsantrasyonu artışı arasında anlamlı ilişki bulundu. (p:0,006) • En çok yatışın Temmuz ve Ağustos aylarında olduğu görüldü. Ortam ısısının artmasına paralel olarak hipernatremik dehidratasyon olgularının yaz aylarında anlamlı olarak arttığı görüldü. (p: 0,037) • Annelerin eğitim seviyesi incelendiğinde %45,9'nun ilköğretim mevzunu, %8,3'nün ise okuryazar olmadığı görüldü. Annenin eğitim düzeyinin düşük olmasının hipernatremik dehidratasyon gelişiminde önemli olduğu saptandı. (p:0,021) Ancak annenin eğitim durumunun ortalama serum sodyum değerleri, hastaneye başvuru yaşı ve ortalama dehidratasyon yüzdeleri açısından anlamlı fark saptanmadı. (p>0,05) 54 • Ortalama anne yaşı: 27,8±5,3 yıl (18-39 yaş) olup anne yaşı ile serum sodyumu, anne sütü sodyumu, hastaneye başvuru yaşı, dehidratasyon yüzdesi arasında anlamlı ilişki saptanmadı. (p>0,05) • %61,5 olgunun ilk gebelik sonucu doğduğu görüldü. İlk gebelik sonucunda doğumun hipernatremik dehidratasyon gelişiminde önemli olduğu ve bu annelerin süt sodyumu yüksekliğinin 2 veya daha fazla doğum yapan annelere göre anlamlı olarak daha yüksek olduğu görüldü. (p:0,016) • En sık başvuru yakınmaları olguların %68,5' inde görülen sarılık ve olguların %64,9'unda görülen ateş yakınması olduğu, olguların yaklaşık yarınsında hem ateş hem de sarılık yakınmasının olduğu görüldü. Total bilrubin artışı ile serum sodyumu arasında anlamlı ilişki saptandı. (p:0,035) Ateş yüksekliğinin derecesi ile serum sodyumu arasında anlamlı ilişki saptanmadı. (p:0,65) • Olguların klinik bulguları değerlendirildiğinde ise %71,6 olguda sarılık, %67,3 olguda yüksek ateş, %62 olguda ise turgor-tonus bozukluğu tesbit edildi. • Ortalama serum sodyumu 153,19±4,08 (150-173) mmol/L olarak ölçüldü. 102 olgunun serum sodyumu 150 -160 mEq/L arasında olup 7 olguda ise ciddi hipernatremi >160 mEq/L olarak tespit edildi. Serum sodyumu yüksekliği ile BUN, kreatinin, ürik asit, klor, total bilrubin, sgot yükseklikleri arasında anlamlı ilişki saptandı.( p< 0,05) • Ortalama serum BUN değerleri 24,60±21,35 mg/dl, serum kreatinin 1,08±0,38 mg/dl olup %65 olguda akut böbrek yetmezliği saptandı. Bunların %49,7'si prerenal yetmezlik olarak değerlendirildi. • Kültür sonuçları değerlendirildiğinde 8 olgunun kan kültüründe, 8 olgunun ise idrar kültüründe üreme saptanmış olup kültürde üreme oranı toplam % 14,7 olarak saptandı. Kan ve idrar kültüründe üreyen etkenler açısından hipernatremi gelişiminde anlamlı fark saptanmadı. (p:0,63) • Olguların CRP değerleri ortalama 0,43±0,03 olup yalnızca %8 hastada CRP pozitifliği vardı. En yüksek CRP değeri 2,2 mg / dl olup CRP'si pozitif olan hastalardan yalnızca iki hastanın kültürde üremesi oldu. Bunlardan birinin kan kültüründe diğerinin ise idrar kültüründe üreme olduğu görüldü. • Olguların aldıkları ek tanılar incelendiğine %57,7 olguda İHB, %14,7 olguda ise idrar yolu enfeksiyonu saptandı. 55 • Olguların %90 'nın yalnızca anne sütü aldığı, yalnızca %6,4 annenin sütünün yetersiz geldiğini farkedebildiği görüldü. • Hipernatremik dehidratasyonlu olguların 50'sinin anne sütünde sodyum ölçümü yapıldı. Bu annelerinin %52 'sinde süt sodyumu gününe göre anlamlı yüksek iken kontrol grubunun yalnızca %24,6 'sında anne sütü sodyumu gününe göre yüksek saptandı. • Anne sütü sodyumu yüksekliği ile hastaların serum sodyum konsantrasyonu arasında anlamlı ilişki saptandı. (p:0,046) • Anne sütü sodyumu yüksekliği ile hastaların hastaneye başvuru yaşı arasında anlamlı ilişki saptandı. (p:0,028) • Anne sütü sodyumu yüksekliği ile hastaların dehidratasyon yüzdesi arasında anlamlı ilişki saptandı. (p:0,010 ) • Anne sütü sodyumu yükselmesine paralel olarak tedavi süresinin uzadığı görüldü. Anne sütü sodyumu ile tedavi süresi arasındaki bu ilişki istatistiksel olarak anlamlı saptandı. (p:0,028) • Serum sodyumunda saate 0,5 mEq/L düşüş olacak şekilde tedavi plandığında olguların serum sodyumunun normale dönüş saati ortalaması 30,52±20,09 (7-96 saat), olguların hastanede kalış süresi ortalama 4,3±2,03(2-14) gün idi. Serum sodyumu ile tedavi süresi arasında pozitif korelasyon saptandı. Yani serum sodyumunun yüksekliğine paralel olarak tedavi süresinin anlamlı olarak uzadığı görüldü.(p:0,01) Çalışmamızda hiprenatremi gelişimini etkileyen risk faktörleri değerlendirildiğinde cinsiyet, gestasyonel yaş, doğum şekli, doğum ağrılığı ve anne yaşı istatistiksel olarak anlamlı bulunmayan özellikler iken hastaneye başvuru yaşı, dehidratasyon yüzdesi , ilk gebelik olmak, annenin eğitim düzeyinin düşük olması, anne sütü sodyum yüksekliği ve hem annede hem de bebekte dehidratasyonun artmasına neden olan yaz ayları ise hiprenatremi gelişimini etkileyen istatistiksel olarak anlamlı bulunan özelliklerdir. Sonuç olarak hipernatremik dehidratasyon, yenidoğan döneminde gerekli beslenme eğitiminin verilemediği, eğitim düzeyi düşük, ilk gebeliği olan, tecrübesiz annelerin bebeklerinde yetersiz ve/veya sodyum içeriği yüksek anne sütüyle beslenmeye bağlı olarak gelişen ve tedavide geç kalındığı taktirde ciddi nörolojik defisitlere neden olan önemli ancak önlenebilen bir sorundur. Hipernatremik dehidratasyonlu bebekler fizik muayenelerinde genellikle aktif ve emmeye istekli olduklarından bu durum anneleri ve doktorlarını hasta olmadıkları konusunda yanlış yönlendirebilmektedir. Bu nedenle 56 yenidoğan bebekteki beslenmeyi değerlendirilmek için kullanılacak en objektif yöntem vücut ağırlığı kontolüdür. İlk hafta içinde %7-10'dan fazla tartı kaybı olan bebeklerde anne sütü ile beslenmenin bebeğe uygun gerekli sıvı ve enerjiyi sağlaması konusunda etkinliğinin değerlendirilmesi, bu amaçla laktasyon miktarının gözden geçirilmesi, özellikle ilk 2-3 günlük dönemde çok daha dikkatli olunması, ilk gebeliği olan ve eğitimsiz anneler başta olmak üzere tüm annelerin beslenme ve dehidratasyon açısından bilgilendirilmesi ve titizlikle izleminin yapılması, özellikle çevre ısısının yüksek olduğu dönemlerde ve sıcak bölgelerde annenin daha fazla sıvı tüketmesi ve daha sık emzirmesi gerektiğinn anlatılmasının hipernatremik dehidratasyonlu yenidoğan olgularının azaltılmasında önemli olduğu kanaatindeyiz. Hipernatremik dehidratasyon tedavisinde rehidratasyonun 48-72 saate yayılması ve bu tedavi planına titizlikle uyulması tedavi esnasında oluşabilecek beyin ödemi ve konvülziyon gibi komplikasyonların görülme riskini en aza indirecektir. Başarılı laktasyon ve anne sütü vermeyi etkileyen anneye ve bebeğe ait faktörlerin tüm sağlık çalışanlarınca iyi bilinmesi ve bu konularda prenatal ve postnatal taramaların yapılması gerekmektedir. Özellikle ilk gebeliği olan ve eğitimsiz anneler başta olmak üzere tüm annelerin beslenme ve dehidratasyon açısından bilgilendirilmesi ve titizlikle izleminin hipernatremik dehidratasyonlu yenidoğan olgularının azaltılmasında önemli olduğu kanaatindeyiz.

Özet (Çeviri)

Özet çevirisi mevcut değil.

Benzer Tezler

  1. Hipernatremik dehidratasyonlu yenidoğanlarda amplitude entegre ensefalografinin prognostik değeri

    The prognostic value of amplitude-integrated electroencephalography in neonates with hypernatremic dehydration

    KADİR ŞERAFETTİN TEKGÜNDÜZ

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2012

    Çocuk Sağlığı ve HastalıklarıAtatürk Üniversitesi

    Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı

    YRD. DOÇ. DR. İBRAHİM CANER

  2. Hipernatremik dehidratasyonlu yenidoğanların uzun dönem nörolojik bulgularının değerlendirilmesi

    Assessment of long term neurological signs of newborns with hypernatremic dehydration

    MUSTAFA ŞAHİN

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2010

    NörolojiAtatürk Üniversitesi

    Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı

    DOÇ. DR. HÜSEYİN TAN

  3. Yenidoğan döneminde hipernatremik dehidratasyon

    Hypernatremic dehydration in the newborn period

    ABDURRAHMAN AKGÜN

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2008

    Çocuk Sağlığı ve HastalıklarıDicle Üniversitesi

    Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı

    DOÇ. DR. SELAHATTİN KATAR

  4. Yenidoğan döneminde hipernatremik dehidratasyon

    The hypernatremic dehydration in newborn

    ABDURRAHMAN AKGÜN

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2008

    Çocuk Sağlığı ve HastalıklarıDicle Üniversitesi

    Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı

    DOÇ. DR. SELAHATTİN KATAR

  5. Yenidoğan sepsisi tanısında prokalsitonin, CRP ve IL-6'nın karşılaştırılması

    Comparation of procalcitonin, CRP and IL-6 in diagnosis of newborn septicemia

    CAHİDE YILMAZ

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2001

    Çocuk Sağlığı ve HastalıklarıFatih Üniversitesi

    Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı

    PROF.DR. UĞUR DİLMEN