Televizyon programcılığında izlence çizelgelerini oluşturma sanatı
The Art of creating charts for TV programs
- Tez No: 64519
- Danışmanlar: DOÇ. DR. EDİBE SÖZEN
- Tez Türü: Yüksek Lisans
- Konular: Radyo-Televizyon, Radio and Television
- Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
- Yıl: 1997
- Dil: Türkçe
- Üniversite: İstanbul Üniversitesi
- Enstitü: Sosyal Bilimler Enstitüsü
- Ana Bilim Dalı: Radyo Televizyon ve Sinema Ana Bilim Dalı
- Bilim Dalı: Belirtilmemiş.
- Sayfa Sayısı: 180
Özet
157 SONUÇ VE ÖZET Televizyon, insanoğlunun şimdiye kadar geliştirdiği en güçlü iletişim aracı olmakla birlikte, çağdaş toplumların en yaygın ve en etkin kültür üretme makinasıdır. Toplumbilicilere göre televizyon, temel yapısı olarak insanoğlunun diğer insanlar hakkında beslediği doyumsuz ve şiddetli ilgiye dayanmaktadır. Bireyler arası ilişki ve etkileşimlerle doğrudan doğruya ilgili ve bunların bizzat içinde, aktif bir biçimde bulunan televizyon, sözkonusu ilişkiler ve etkileşimlerin her aşamasında rol oynayan bir aktör haline gelmiş ve hatta bir adım ötede de bu ilişki ve etkileşimler bütününün kendisi olarak ortaya çıkmıştır. Televizyon yayınlan sürekli, çok değişik konuları kapsayan ilginç ve etkileyici özelliklere sahiptir. Bu yüzden insanların en fazla ilgi gösterdikleri ve izledikleri iletişim aracı televizyondur. Günümüzde televizyon yayınlarının ulaştığı boyutlar da, kesintisiz yayın yapan televizyon kanalları izleyicileri sürekli, ekran başına bağlamaktadır. Bu bağlamda Baudrillard'ın da belirttiği gibi;“televizyon, gündüzle gece arasındaki ayrımı ortadan kaldıran sürekli bir aydınlatıcıdır.”Yayıncılık alanında yaşanan son teknolojik gelişmeler, özellikle uydu yayıncılığı alanındaki gelişmeler, televizyonu ülkelerin sınırlarını aşan bir konuma getirmiştir. Bu durum toplumlarası etkileşimi gündeme getiren bir olgu olmakla birlikte, insan düşüncesinin, sosyalleşmenin, uygarlaşmanın, birey ve toplum özgürlüğünün denetim altına alınması çabalarının olması, televizyonun etkileşim aracı olma özelliğinden kaynaklanır. İnsanlar, belirli konularda düşüncelerini oluştururken pek çok etkiler altında kalır. Kitle iletişim araçlarının bireyler, kurumlar ile toplum ve kültür üzerinde etkileri olduğu, günümüzde bilinen bir gerçektir. Bütün özellikleri dikkate alındığında televizyon, kitle iletişim araçlarının en önemlisidir, haber ve bilgide iletişim aracı olduğu kadar özgür ülkelerde kamuoyunu büyük ölçüde etkilediği gibi kamuoyunun oluşturulmasında ve yönlendirilmesinde önemli roller üstlenir. Bugün televizyon kültürel simgelerin egemen üreticisi haline gelmiştir. Televizyon anlamlandırma gücünü de görselliğinden alır. İletiler yalnızca uyaran olarak iş görür ve insanlar bu uyaranlara karşılık anlamlar yaratır. Televizyon, kendine özgü yeni anlatım biçimleri üretmiş ve bunları zamanla geliştirmiştir. Aynı zamanda televizyon, ayrıcalıklı bir öykü-158 anlatma ve mit-üretme aracıdır. Bu özellikler onun en önemli ayırdedici ve tanımlayıcı özelliğidir. Çağdaş toplumların en önemli öykü anlatma aracı olan televizyon, çeşitli program türleriyle öykü anlatımı gerçekleştirir. Öyküler bir kimsenin kişisel tecrübelerine dayanır. Öykülerin resimlerle anlatıldığı televizyonda, sözlerin tek işlevi, resimlerde gösterilenleri açıklamaktır. Aynı zamanda,“gerek formal yapısı, gerekse içeriği açısından”televizyon mitlere benzemektedir. Televizyon da mitler de, benzer mesajları benzer yollarla taşımakta, izleyicilere-alıcılara ulaştırmaktadırlar. Modern dünyada televizyon, bulutsu mit kırıntılarıyla, evrensel düzenin imajını yeni baştan yaratır ve televizyon ne denli bir sanatsal form olmaya çaba gösterirse, o denli mitsel bir boyut kazanır. Televizyon her ne kadar İngiltere'de bulunmuş olsa bile Amerika'da gelişmiştir. Bu durum, televizyon teknolojisi ve yayıncılık konusunda egemen olan batı kültürünün, diğer kültür ve uygarlıklara karşı kendi mitlerinin üstünlüğü egemen kılmaya çalışmakta olduğunu gösterir. Çünkü mit, bir kültürün, medeniyetin ürünüdür. Toplumların yaşayışlarında varolan mit ve öyküler televizyonun yaşamamıza girmesiyle birlikte yeni boyutlar kazanmışlardır. Öykü ve mitler hiçbir zaman bitmemiştir, zamanla birlikte değişmişler, çağa ayak uydurmuşlardır. Farklı programlar, mit-üretme ve öykü-anlatma sürecini farklı biçimlerde ortaya koymuşlardır. Televizyon ekranı, imajlar için bir sahne, bir çerçevedir. Fakat o kadar yakın olmasına rağmen televizyonun bize getirdiği dünya, ulaşamayacağımız hayaller dünyasıdır. Televizyonun anlatım biçimi büyük oranda görsel imaja dayanır.“Modern dünyanın aksine, postmodern dünyada görsellik ön plana çıkararak imajlara yönelir.”Günümüzde imajlar, televizyon programlarında, reklamlarda, filmlerde, gizlidir. Çünkü başkalarına verilecek mesajları bulunan insanlar, bu araçların anlatım tekniklerini kullanırlar. Yapımcı, verilerek mesajları olduğu için, izleyici de almak istediği mesajlara ulaşabilmek için, farkına varmadan televizyonun vazgeçilmezliğini onaylar. Günümüzde reklamlar, en etkili yöntemlerle mesajların taşındığı bir pakettir. Sembollerle bir slogan haline gelen reklamlar, izleyicilere kendileriyle ilgili cazip imaj yaratan bir odak noktası sunar. Artık dünya çokuluslu şirketler için futbol topu kadar küçülmüş durumdadır. Markalarımızın çoğu yerel markalar değil, çokuluslu markalardır. David Ogilvy'inde belirttiği gibi“satılmaya uygun olan ürünler için televizyon, şimdiye kadar keşfedilmiş en güçlü reklam aracıdır.”Günümüzde insanlar159 özellikle de televizyon sayesinde marka bağımlısı haline gelmiş durumdadır. Markalar bir kaliteyi simgelemekten çok sahip olduğu imajlarda büyür. Kimisi“zenginlik ve soyluluk imajı”kimisi“güçlü-dinamik erkek”kimisi“hayatın gerçek tadı”imajı taşır. Bütün bu imajlar da çağımızın en etkin kültür üretme makinası olan televizyonun vasıtasıyla insanlara ulaşır. Adorno'nun deyimiyle,“kültürün her şeye aynı damgayı vurduğu bir çağda yaşıyoruz”. Televizyon, bütün dünyanın tanıdığı kitle kültürünün en yaygın ve en popüler aracı haline gelmiştir. Bu açıdan günümüz televizyonunun bütün özellikleri, kitlelerin, değişimler karşısında, yan uyku halinde olması ve yaşadıkları sıkıntıların ucuz eğlencelerle unutturulması amacıyla oluşmuştur. Bir imaj seli halinde olan televizyon ekranı, bünyesinde pek çok imajı barındırmakta ve bu haliyle imaj bombordımanının en güçlü taşıyıcısı haline gelmiş bulunmaktadır. Seguela“İnsanın her zaman ekmek ve düşe gereksinimi”olduğunu söylerken,“düşün gücünden kuşkulanmanın atomun gücünden kuşkulanmak kadar budalaca bir şey”olduğunu ifade eder. Televizyonun gerçeği fantaziye çevirme özelliği“gerçek dünyaya karşı gerçekçilikten uzak olmasının bir sonucudur. Fantaziler, gerçek dışı olan, gerçekleşmesi istenen fakat asla gerçekleşmeyecek olan düşüncelerdir. Ancak fantaziler, yaşayan dünya insanlarıyla, somut gerçeklerle yalandan ilgilidir. Televizyonun da, yaşanan gerçeği bir tür fantaziye çevirme özelliği vardır. İnsanın yaşamı gereği büyük bir umutla ve vazgeçilmez olarak bağlandıkları bu küçük ekran, yaşamın süslendiği gösteri dünyasını tarif eder. Fantazi ve gerçekliliğin diğer programlara göre daha derinden ve ayrıştırılamayacak derecede kaynaştığı yer ise reklamlardır. Reklamlar, gerçekliğe dönüşen dramdır ve aynı zamanda fantazi biçiminde sunulan gerçekliktir. Reklamcılık mesleği tüketime beceri verebilme mesleğidir. Ürünler rüyalarandırılmalıdır ki, olduklarından farklı gözükebilsinler. Günümüzde televizyon, izleyici üzerinde doğrudan doğruya etki yaratmak amacıyla düzenlenen en çarpıcı görüntüleri gösteren bir gösteri aracı haline gelmiştir. Televizyon sisteminin gerçek ürününün program değil seyirci topluluğu olduğu günümüzde kabul edilmiş bir gerçektir ve televizyonla ilgili en önemli saptama insanları onu izlemeleridir. Adına ”televizyon“ denmesinin nedeni de budur. Baudrillard, izleyici topluluğunu ”gönüllü tüketiciler“ olarak adlandırmaktadır. İzleyici televizyonla başlayan iletişim sürecinin sürekli pasif tarafıdır. İzleyiciler, yaş, sınıf cinsiyet, gelir, yaşam biçimi ve bunun gibi standart etkenlere göre oluşturulan izleyici profili ile bilinirler.160 İzleyici topluluğu dağınık, kolay değişen, bilinmeyen, görünmeyen ve aynı olmayan değişik türden bir topluluk yapısı özelliği gösterir. Genel anlamda izleyici topluluğu, televizyon yayınlarım izleyen kişilere denir. Temelde çok geniş bir kitle olduğu bilinen izleyicilerin sınıflandırılmasındaki en belirgin ölçü, bazılarının televizyon yayınlarının tümüne, bazılarının ise yalnızca özel olarak ilgilendikleri yayınlara ilgi göstermeleridir. Bu bağlamda izleyici kitlesi, genel izleyici ve özel izleyici kitlesi olmak üzere iki grupta sınıflandırılabilirler. İzleyici kitlesi, televizyona dayalı dev evrensel sektörün hem sermayesi hemde ürünüdür. Televizyonu izleyicisinin özellikleri, kişinin yaşma gelir düzeyine, eğitim düzeyine, cinsiyetine, içinde bulunduğu sosyal ortama, mesleğine ve yaşadığı yerleşim bölgesinin özelliklerine göre değişebilir. Program yapımcıları, izleyicilerin bütün özelliklerini dikkate alarak hareket etmeye çalışırlar. İzleyicilerin televizyon izleme oranları, yaşadıkları ülkeni ekonomik gelişmişlik düzeyleriyle doğru orantılıdır. Ekonomisi gelişmiş, sanayileşmiş, teknolojide ilerlemiş ülkelerde televizyonun izlenme oram da yüksektir. İzleme süresi kültürlere de bağlı bir olgudur. İzleyiciler, televizyon endüstrisinde anahtar bir veridirler. Türkiye'de televizyon izleyicisine yönelik geniş kapsamlı izleyici araştırmaları, ticari amaçlı televizyonların yayın hayatına başlamasıyla artmıştır. Ticari amaçlı kanalların açılmasıyla ülkemizde, izler kitle için sayısız seçenekler sunulmuş ve Türk insanının televizyon izleme alışkanlıklarında önemli değişiklikler meydana gelmiştir. Bütün dünyada olduğu gibi ülkemizde de, televizyon kanallarının varlıklarım sürdürebilmesi için belli bir izler kitleye sahip olması gerektiğinden kanallar arası kıyasıya bir rekabet ortamı doğmuştur. İzler kitlenin değişken zihniyeti, değişken eğilimleri, değişken zevkleri vardır. Televizyon kanalları bu değişkenlikleri izleyebiliyorlarsa ayakta kalmayı becerirler. Belirli izleyici kitlesinin doğasını yakalamayan televizyon kanalları zapping kurbanı olmaktan öteye gidemezler. Bu yüzden yayıncılar hedef kitlelerini iyi tanımak zorundadırlar. Yayıncıların hedef kitlelerini tanıma zorunluluğu, beraberinde izleyiciler üzerine yapılan kamuoyu araştırmalarım gündeme getirmiştir. Kamuoyu araştırmalarında maksat, enformasyon elde etmektir, enformasyon üretmek değildir. Yayıncılıkta, izleyiciyi ”tanıma ve bilme“ bir ön koşul olmakla birlikte, kontrol ve tahmini en zor olan ise izleyicinin tutumudur.161 Ülkemizde, yayın yapan televizyon kuruluşlarının artması, yayın hizmetindeki teknolojinin gelişmesi, televizyon için izleyici değerlendirme ve kamuoyu araştırmalarının yapılmasını daha da önemli hale getirmiştir. Gerek izleyicileri tanıma ile ilgili olarak yapılan araştırmalarda gerek yayınların etkilerinin saptanması amacıyla yapılan araştırmalarda farklı şeyler araştırılmakla birlikte, kullanılan yöntemler yönünden benzerlikler vardır. Televizyon için yapılan kamuoyu araştırmalarında yöntem ayrı bir önem taşır. İzleyiciler üzerine yapılan kamuoyu araştırmalarında kullanılan başlıca yöntemler, anket, (yazılı, sözlü, telefonla) gözlem ve mekanik usuldür. İzleyici değerlendirilmesi için uygulanan bu yöntemlerin herbirinin kendince sakıncalı ve diğer yöntemlere göre üstün yanlan vardır. Ülkemizde, televizyon için izleyici değerlendirme ve kamuoyu araştırmaları incelendiğinde iki farklı dönemde karşılaşılır. Birinci dönem, TRT dönemi diyebileceğimiz dönemdir. İkinci dönem ise, ticari amaçlı televizyon kanalları dönemidir. Bu ayırımın sebebi ise, ülkemizde televizyon yayınlarının ve kamuoyu araştırmalarının belli bir döneme kadar tek elden yürütülmüş olmasında yatar. T-RT kurumu kamuoyu araştırmalarında bu güne kadar en uygun gördüğü yöntemleri kullanmıştır. Bu yöntemler yazılı ve sözlü anketlerdir. Ancak günümüzde televizyon yayıncılığındaki gelişmeler kamuoyu araştırmalarına eskisinden daha çok önem vermeyi gerektirmektedir. Artık, araştırmalarım günlük olarak yapan ve sonuçlarına göre bir sonraki günün programlarını planlayan televizyon kuruluşları düşünüldüğünde TRT kurumunun gerçekleştirdiği araştırmaların sıklığını yeterli bulmak mümkün değildir. 1993 yılında anayasanın 133. maddesi değiştirilerek ülkemizde özel radyo ve televizyon yayıncılığına imkan sağlanmıştır. Ticari amaçlı televizyon kanalları, yayınladıkları reklamlardan kazanç elde eden ticari kuruluşlardır. Türkiye'de ticari amaçlı televizyon kanalları dönemi izleyici araştırmalarında, araştırmayı yapan kuruluşa göre farklılıklar göze çarpmaktadır. Bu araştırmalar, ya çeşitli reklam ve piyasa araştırma kuruluşları tarafından istek üzerine, yada reklam şirketleri müşteri hizmetleri nedeni ile yapılmaktadır. Televizyon kanallarının kendi iç bünyelerinde birimler oluşturarak yaptıktan izleyici araştırmaları anketler (yüzyüze, yazılı, sözlü) ve telefon metodları bu araştırmaların objektif olamayacağı ve yöntemlerin bilimsel162 çalışmalardan uzak olduğu düşüncesiyle piyasada bir veri olarak kabul edilmemektedir. Piyasa, herkesin kabul edeceği veriler sunan, araştırmalarında bilimsel metodlar kullanan kuruluşların araştırmalarına daha çok ihtiyaç duymaktadır. Bu nedenle Türkiye'de reklam verenler, elektronik eşya üreticileri, televizyon yayıncıları ve bankalardan oluşan bir kurul (TİAK) yaptığı ihale sonucunda bu işi AGB adlı bir kuruluşa vermiştir. AGB ülkemizde, televizyon kamuoyu araştırması için elektronik tabanlı bir sistem kurmuş durumdadır ve televizyon izleme ölçümlerini elektronik-meter teknolojisi kullanarak yapmaktadır. Panel şu anda 12 ilde 1060 hanede yaşayan 4346 kişiden oluşmaktadır. Elektronik-meter sistemi kullanılarak yapılan izleyici ölçüm çalışmalarının dikkat edilmesi gereken en önemli özelliği, araştırma sonuçlarının beğenilip beğenilmediğinin ölçüsünü değil, izlenip izlenilmediğin, ne kadar izlendiğinin ölçüsünü tesbit etmesidir. Televizyon programlarının düzenleme ve yayınlama mantığı kısaca; aylık, günlük, haftalık televizyon yayınlarını düzenleme ve sıraya dizme şeklinde tanımlanabilir. Programlan dizip yayınlama mantığının izleyici tarafından bilinmesi gerekir, çünkü izleyicinin belli programlan belli vakitlerde izleyebilmesi için en azından günlük ve haftalık program mantığım bilmesi oldukça önemlidir. Günümüzde televizyon programlan, belli saatlerde belli izleyici kitlesi hedeflenerek yayma konmaktadır. Bu nedenledir ki, televizyon yayınlarının, gündelik yaşamın akışına göre düzenlenmesi kaçınılmaz hale gelmiştir. Program düzenleme ve yayınlama mantığı, hangi programların ne zaman yayınlanması gerektiğinin temel belirleyicisidir. Televizyon program düzenleme mantığının en önemli ilkelerinden birisi, düzenlilik ve tekrardır. Televizyon programlarını düzenleme ve yayınlama politikasının temel hedefi, yayıncıların, seyircileri daha fazla kendi kanalında, ekran başında tutmaktır. Daha doğrusu, ”izleyicileri reklamcılara satmaktır.“ Bu ayrıca televizyon yayıncılığının başlıca belirleyici ilkesidir. Yayın planlaması, televizyon yayınlarının belli bir zaman dilimi içerisinde sistemli, etkili, verimli ve düzeyli bir biçimde yapılmasını sağlayan, televizyon yapım uygulama talimatlarım yönlendirici unsurların yer aldığı, yayınla ilgili esas ve ilkelerin yanı sıra, yayın türlerine ait amaç, hedeflerle yayın oranlarının belirlendiği plandır. Televizyon yayıncılığında,163 yayın planlaması uzun vadeli yayın planını ve yıllık genel yayın planlamasını kapsar. Program düzeni takip eden programların toplumsal alışkanlıklara coğrafî değişikliklere, günlük yaşam şartlarına, televizyon istasyonunun iç politikasına ve programların birbirleriyle bağdaşma ilişkisine göre kurulur.Televizyonun genel yapısal bir sorunu olan bu düzenleme, titiz bir çalışmayı gerektirir. Bu bakımdan program akış planım hazırlayanların rolü, bir heykeli kalıba döken kişinin sanat işinin tamamlamasında oynadığı rol kadar önemlidir. Günümüzde yayın planlaması, yayıncılıkta hedeflenen amaca ulaşmak için daha önemli hale gelmiş durumdadır. Televizyon yayıncılığında hedeflenen sonuçlara varmak ancak iyi bir yayın planlamasıyla mümkün olmaktadır. Televizyon kanallarının programlarının satın alınmasına, bunların zamanlamalarının yapılmasına, yayın planlamacısı karar verir. Bu kişi aynı zamanda kanalın izleyeceği çizginin belirlenmesine katılır, içerikle ilgili karar verir. Günlük programların düzenlenmesinde bir strateji ve taktik uzmanı olan bu kişi aynı zamanda izlence çizelgesini de hazırlar. Ülkemizde ticari amaçlı televizyon kanallarının yayın planlaması, bu kuruluşların kendi iç yapılarından dolayı tamamen ilgili birimlere bağlı değildir. Belirleyici aslında kanalın asıl sahibi, programlan düzenleyende o, kaldıranda. İzlence çizelgesini oluşturanda, programın yapılmasına karar veren kişide o. Durum böyle olunca ülkemizde sağlıklı bir- yayın planlamasından bahsetmek pek mümkün olmamaktadır. İyi bir izlence çizelgesinin oluşturulması önceden yapılacak olan iyi bir yayın planlamasına bağlıdır. Kanalın tutarlı olması, izlence çizelgelerinin tutarlılığına ve yayın planlamasının doğruluğuna bağlı olmaktadır. Televizyon kanalları, yayın planlamalarım yaparken bir takım kurallar dahilinde hareket etmek durumundadırlar. Bu hareket olanı ülkemizde 16 Mart 1995 tarih ve 22229 sayılı resmi gazetede yayınlanan, ”Özel Radyo ve Televizyon Yayın Kuruluşlarının Uyması Gerekli, Asgari, İdari ve Mali Şartlarla, Yayın Alanı, Yayın Saat ve Süreler Hakkındaki yönetmelikle açıkça belirtilmiştir. Yıllık genel yayın planı, televizyonda uygulanan yayın planlamasının, bir yıllık bir zaman dilimi içinde etkili, verimli, düzenli, sistemli bir biçimde esas ve ilkelerin yanısıra, yayın hedef ve ilkelerle, yayın türlerine ait amaçların ve yayın oranlarını belirlendiği bir plandır. Ülkemizde ticari amaçlı televizyon kanallarının, yayın hayatına başlamasıyla birlikte, program çeşitliliğiyle beraber, televizyonların yayın164 saatlerinde de önemli artışlar meydana gelmiştir. Şimdi televizyonların gazete sayfalarındaki“menü”leri neredeyse gazete sayfalarına sığmayacak durumdadır. Her gün devam eden diziler, filmler, yayına yeni başlayan programlar, yayından kaldırılan programlar, yayın saatleri, günleri, periyotları değişenler, ilk defa yayınlanan filmler, çok kez tekrar edilen, filmler, çizgi filmler, en çok izlenenler, izlenmediği düşünülerek, geceden gündüz kuşağına aktarılan programlar... Televizyon hayatımızın yeni biçimleri olmakla beraber, yeni ve çok önemli bir çağdaş sanat dalını da gündeme getirmiştir. Bu yeni çağdaş sanat dalının adı,“televizyon yayıncılığında izlence çizelgelerini oluşturma sanatı”dır.“Televizyon bir kitle iletişim aracı olduğundan, televizyon sanatı da kitlelere yönelik ve alenileşmiş bir sanattır.”Söyleminden yola çıkarsak“televizyon yayıncılığında izlence çizelgelerini oluşturma sanatı”da bu üst sanat dalının bir kolu olacaktır. Hangi program, hangi gün, hangi saatte yayınlanacak? sorusu, ancak program akışım düzenleyenlerin sanatı ile hedefine varacaktır. İzlence çizelgesi (prototip) kısaca, yayınlanacak programların, yayın günlerinin, yayın kuşaklarının ve yayın saatlerinin belirlenmesi ve çizelgede yerli yerine oturtulması anlamına gelir ki, televizyonda programlar bu akış doğrultusunda yayınlanırlar. Televizyon yayıncılığında prototipler genel olarak en az bir ay önceden hazırlanırlar. Aylık olarak hazırlanan prototipler üzerinde yapılan çalışmalar ve düzenlemeler hiç bir zaman bitmez. Prototipte belirtilen güne ait yayın tarihi gelinceye kadar düzenlemeler sürer. Bu düzenlemeler, haftalık prototip oluşturma süreci içerisinde değerlendirilir. Günümüzde prototip deyimi, aylık ve haftalık olarak hazırlanan prototiplerin yayma sokulmadan bir gün önceki durumunu kapsamaktadır. Ancak bu durumda bu deyim, prototip olmaktan çok artık o günkü yayın akışı anlamına gelmektedir. Yayın akışında asıl olan, programların tespit edilen saatlerde başlamasıdır ve bütün planlama bu hedefi gerçekleştirebilmek için saniye saniye hesaplamaların yapılmasını zorunlu kılar. Sarah Kozloff,“program düzenleme ve yayınlama işinin yap-boz oyunu gibi bir şey olduğunu”söyler. Belirli programların, belirli bir izleyici için belirli zamanlarda gösterildiği gerçeğini Burton ise,“Programların hiç birinin tesadüfen yayınladığı yerde olmadığı”nı söyleyerek ifade eder. Programların televizyon kanallarında yayınlanma stratejileri, karma program yayınlama stratejisi ve iki popüler program araşma daha az popüler165 bir program yerleştirme stratejisi olarak karşımıza iki şekilde çıksa bile, televizyon kanallarının herbirinin kendine özgü program düzenleme ve yayınlama politikaları vardır. Karma program yayınlama stratejileri tamamen rakip kanalların yayınladıkları program akışına bağlıdır. Bu durumda yayın planlamacıları rakip kanalların program menüleri yakından takip etmelidir ve stratejilerini buna göre belirlemelidir. İki popüler program araşma daha az popüler bir program yerleştirilmesi, program düzenleme ve yayınlama mantığında başvurulan bir başka strateji olmakla beraber, bu strateji ile daha az sayıda izleyici kitlesine yönelik olarak hazırlanan programın daha çok sayıda izleyici tarafından izlenmesi sağlanmış olur. Doğru, güvenilir ve her kesimden vatandaşa hitap eden programların temelinde birinci derecede önemli olan etken, kamuoyunun görüş ve eğilimlerini yansıtan istatistiki verilerdir. İstatistiki verilerin değerlendirilmesi, doğru yorumlanması, seyircilerle ilgili yapılacak araştırmalarla mümkündür. Televizyon yayıncılığında, halkın kültür yapısını bilmek, arzu ve isteklerini, zevklerini öğrenerek program planlamasını bu doğrultuda yapmakken az gelişmiş yayın teknikleri kullanmak kadar önemlidir. Televizyon yayın kuruluşları, izleyiciler üzerine yapılan kamuoyu araştırmalarından elde edilen sonuçlarla yayınlarına yön vermektedirler. Günümüzde mekanik olarak elde edilen kamuoyu araştırmalarından günlük sonuçlar alınmakta ve bu sonuçlara göre ertesi günkü, yayınlarda değişiklik yapılabilmektedir. Televizyon izler-kitle üzerine yapılan kamuoyu araştırmalarının amacı, yayınlan daha etkin kılmaya yönelik bir çalışmayı gerçekleştirmektir. Bu araştırmalar yayına yol gösterici olmakla kalmayıp, yayın sonucu oluşan tepkileri de ölçmektedir. Bu nedenle kamuoyu araştırmaları televizyon kuruluşları için son derece önemlidir. Less Brown'a göre,“bir programı izleyen kimselerin reklam veren firmalar açısından bir manası yoksa o programın televizyonda yeri yoktur. Seyircinin bir programı beğenmesi veya beğenmemesi önemli değildir, önemli olan izleyicinin reklamım seyrettiği ürünlere yönelik bir talebinin oluşturup oluşturmamasıdır.”Her yayıncı, programlarının reklamcıya ne kadar layık olduğunu belirlemeye çalışır. Fakat herkesin ne izlediğini bulup çıkartmak için her evi dalaşamayacaklarından, yayıncılar izleyicileri ölçmek için izlenme oranlan sistemine güvenirler.166 Kısaca; İzleyici - reklam - rating - kamuoyu araştırmaları, izlence çizelgelerinin oluşturmasında en temel veriler olmakla birlikte televizyon yayıncılığının da en önemli belirlemeliridir.
Özet (Çeviri)
Özet çevirisi mevcut değil.
Benzer Tezler
- Televizyonda gerçeklik algısına sanal gerçeklik programlarının etkisi
The effect of virtual reality programs on the perception of reality in television
ERKAN DEDE
Yüksek Lisans
Türkçe
2023
Güzel SanatlarMaltepe ÜniversitesiDisiplinlerarası Güzel Sanatlar Ana Sanat Dalı
DR. ÖĞR. ÜYESİ MUSTAFA KARA
- Radyo programcılığında mizah üretim pratikleri: Ayça ve Toni ile Ev Hali ve Matrax
Humour production practices in radio programming: Ayça ve Toni ile Ev Hali and Matrax
ESRA AKDAN
Yüksek Lisans
Türkçe
2024
Radyo-TelevizyonSelçuk ÜniversitesiRadyo Televizyon ve Sinema Ana Bilim Dalı
DOÇ. DR. HACER AKER
- Gerçekliğin televizyonda yeniden üretimi; 'üniversite gençliğinin futbol içerikli spor haber/yorum programlarını izleme eğilimleri üzerine bir araştırma'
The reproduction of reality on tv research on university students' watching trends of news broadcasting/commentaries adressing to soccer programs
ÖZER ANAR
Doktora
Türkçe
2015
Radyo-TelevizyonMaltepe Üniversitesiİletişim Bilimleri Ana Bilim Dalı
YRD. DOÇ. DR. GÜRDAL ÜLGER
- 90'lı yıllarda Türkiye televizyonlarında yayınlanmış çizgi dizilerin belirlenmesi ve görsel dilinin incelenmesi için yöntem önerisi
Determination of animated series broadcast in the 90s on Turkish television and a method suggestion for analyzing of the visual language
ECEM HATİPOĞLU KİRİŞ
Yüksek Lisans
Türkçe
2023
Güzel SanatlarMimar Sinan Güzel Sanatlar ÜniversitesiGrafik Tasarımı Ana Sanat Dalı
DR. ÖĞR. ÜYESİ BAŞAK ÜRKMEZ
- Son dönem değişen reyting ölçüm sisteminin medya yayın program içeriğine etkileri (Acun Ilıcalı örneği üzerinden)
The effects of the recent time reiting measurement system on the media broadcast program (On Acun Ilıcalı learning)
GÖKHAN AYDIN
Yüksek Lisans
Türkçe
2018
Radyo-TelevizyonAvrasya Üniversitesiİşletme Ana Bilim Dalı
YRD. DOÇ. DR. İSMAİL CEM FERİDUNOĞLU