Akut böbrek hasarında serum ve idrar anjiyotensinojen düzeyleri ile hastalığın prognozu arasındaki ilişki
The relationship between serum and urine angiotensinogen levels and the prognosis of the disease in acute ki̇dney i̇njury
- Tez No: 649270
- Danışmanlar: DR. ÖĞR. ÜYESİ AYŞE KEVSER DEMİR
- Tez Türü: Tıpta Uzmanlık
- Konular: İç Hastalıkları, Internal diseases
- Anahtar Kelimeler: Akut Böbrek Hasarı, Kreatinin, Üriner Anjyotensinojen, NGAL, KIM-1, IL-18, Acute Kidney Injury, Creatinine, Urinary Angiotensinogen, NGAL, KIM-1, IL-18
- Yıl: 2020
- Dil: Türkçe
- Üniversite: Tokat Gaziosmanpaşa Üniversitesi
- Enstitü: Tıp Fakültesi
- Ana Bilim Dalı: İç Hastalıkları Ana Bilim Dalı
- Bilim Dalı: Belirtilmemiş.
- Sayfa Sayısı: 80
Özet
Amaç: Akut böbrek hasarı(ABH) yüksek morbidite ve mortalite ile seyreden heterojen bir hastalıktır. ABH tanısında kullanılan serum kreatinin değeri böbrek hasara uğradıktan sonra artış göstermektedir. Kreatinin artışının geç olması ABH tanısında gecikmelere neden olabilir. Ayrıca renal fonsiyonlar kötü olduğu halde kreatinin düzeyinin hastalığın şiddeti ile paralel olmaması takip ve tedavide gecikmelere neden olmaktadır. Bu çalışmada ABH tanısı alan hastalarda, tanı ve takipler esnasında serum ve idrar anjiotensinojen düzeylerinin renal fonksiyonların prognozu ile ilişkisinin irdelenmesi planlanmaktadır. Bu sayede, ABH gelişen hastalardan daha riskli olanların belirlenmesi ve bu hastaların daha sıkı takip ve tedavisinin yapılması amaçlanmaktadır. Gereç ve Yöntem: Bu çalışmaya Gaziosmanpaşa Üniversitesi İç Hastalıkları Kliniği tarafından takip ve tedavisi yapılan ABH tanısı almış, 18 yaş üstü hastalar dahil edildi. ABH gelişen hastalarda, etyoloji araştırılması ve komplikasyonların değerlendirilmesi amacı ile rutin olarak çalışılan serum BUN, kreatin, elektrolitler, idrarda kreatinin kayıt altına alındı. Hastalardan ABH tanısı konulduğu esnada serum ve idrar örneklerinden artan numulerde serum ve idrar anjiyotensinojen düzeyleri ölçüldü. Takibi yapılan hastalardan 15. gün ve 30. gün idrar anjiyotensinojen düzeyleri bakıldı. Başlangıç tarihinden itibaren takibi yapılabilen hastalar 3 ay sonra tekrar değerlendirildi ve renal fonksiyonların durumu serum kreatinin düzeyi ölçülerek kayıt altına alındı. Çalışma için rutin tetkikler amacıyla alınan serum ve idrar örneklerinden artan numuneler kullanıldı. Çalışmaya gebeler, tanı anında anjiyotensin konverting enzim inhibitörleri ve anjiyotensin reseptör blokeri, aldesteron reseptör antagonisti ilaç kullanımı olan hastalar, postrenal ABH gelişen hastalar, malignite tanısı olan, kronik karaciğer hastalığı veya multiorgan yetmezliği olan hastalar, sepsis tanısı olan hastalar dahil edilmedi. Bulgular: Çalışmaya 79 ABH gelişen hasta dahil edildi. Bu hastaların 44'ü (%56) erkek, 35'i (%44) kadın idi. 54 hasta KDIGO evre 1, 17 hasta KDIGO evre 2 ve 8 hasta KDIGO evre 3 idi. Çalışma süresince vefat eden hasta sayısı 46 (%58) idi. Çalışmamızda, ABH tanı anında bakılan idrar anjiyotensinojen/idrar kreatinin düzeyleri (İAGT/İKr), KDIGO evre 3 hastalarda evre 1 ve 2 hastalara göre istatiksel olarak anlamlı derecede yüksek saptandı (p0,05). Tanı anında bakılan İAGT/İKr düzeyi ile 3. ay bakılan kreatinin arasında pozitif yönde korelasyon olduğu görüldü (r= 0,408, p=0,053) Sonuç: Çalışmamızın sonuçları idrar anjiotensinojen düzeylerinin ABH şiddetinin bir göstergesi olarak kullanılabileceğini düşündürmektedir. İdrar anjiyotensinojenin ABH olgularında erken tanı ve prognostik önemini belirlemek için çok sayıda olgunun dahil edildiği klinik çalışmalara ihtiyaç vardır.
Özet (Çeviri)
Aim : Acute kidney injury (AKI) is a heterogeneous disease with high morbidity and mortality. Serum creatinine value used in the diagnosis of AKI increases after kidney damage. Late increase in creatinine may cause delay in the diagnosis of AKI. In addition, although the renal functions are poor, the creatinine level is not parallel with the severity of the disease, causing delays in follow-up and treatment. In this study, it is planned to examine the relationship between serum and urine angiotensinogen levels and the prognosis of renal functions in patients diagnosed with AKI during diagnosis and follow-up. In this way, it is aimed to identify those who are more risky than patients with AKI and to follow up and treat these patients more closely. Materıals and Methods: Patients over the age of 18 who were diagnosed with AKI who were followed up and treated by Gaziosmanpaşa University Internal Medicine Clinic were included in this study. Serum BUN, creatine, electrolytes, and urine creatinine, which were routinely studied in patients with AKI, were recorded for etiology and evaluation of complications. At the time of the diagnosis of AKI, serum and urine angiotensinogen levels were measured in the increased samples from the serum and urine samples. Urine angiotensinogen levels were measured on the 15th and 30th days of the followed-up patients. Patients who could be followed up from the beginning date were re-evaluated 3 months later and the status of renal functions was recorded by measuring serum creatinine level. For the study, residual samples from serum and urine samples taken for routine tests were used. In this study, pregnant women, patients with angiotensin converting enzyme inhibitors (ACEI) and angiotensin receptor blocker (ARB), aldesteron receptor antagonist drug use at the time of diagnosis, patients with postrenal AKI, patients with malignancy, chronic liver disease or multiorgan failure, patients with a diagnosis of sepsis patients were not included. Findings: Seventy nine patients with AKI were included in the study. Of them, 44 (56%) were male and 35 (44%) were female. When the patients were divided according to the stage of KDIGO, 54 patients were stage 1, 17 patients were stage 2, and 8 patients were stage 3. The number of patients who died during the study period was 46 (58%). In our study, urinary angiotensinogen/urinary creatinine (UAGT /UCr) levels at the diagnosis of AKI were found to be statistically significantly higher in KDIGO stage 3 compared to KDIGO stage 1 and 2 patients (p 0.05). It was observed that there was a positive correlation between UAGT/ UCr level at the diagnosis and creatinine level at 3 months (r = 0.408, p = 0.053). Results: The results of our study suggest that urinary angiotensinogen levels can be used as an indicator of acute kidney injury severity. In order to better demonstrate the early diagnosis and prognostic importance of urinary angiotensinogen in acute kidney injury, clinical studies involving a large number of cases are needed.
Benzer Tezler
- Renal iskemi-reperfüzyon hasarı oluşturulan ratlarda mannitol ve udenafil'in etkilerinin araştırılması
Investigation of effect of mannitol and udenafil on renal ischemia-reperfusion injury in rat
YUSUF ÖZLÜLERDEN
Tıpta Uzmanlık
Türkçe
2014
ÜrolojiPamukkale ÜniversitesiÜroloji Ana Bilim Dalı
YRD. DOÇ. DR. ALİ ERSİN ZÜMRÜTBAŞ
- Deneysel miyoglobinürik akut böbrek hasarında nekroptozisin rolü
The role of necroptosis in experimental myoglobinuric acute renal injury
LEYLA OKUR
- Allojenik kök hücre nakli sonrası oluşan akut böbrek hasarında erken tanı belirteçleri
Early diagnostic markers for detection of aki in the setting of allogenic hematopoietic stem cell transplantation
SERPİL MUGE DEĞER
Tıpta Yan Dal Uzmanlık
Türkçe
2013
NefrolojiGazi ÜniversitesiNefroloji Ana Bilim Dalı
PROF. DR. YASEMİN ERTEN
- Ratlarda sepsise bağlı akut böbrek hasarının önlenmesinde uzak iskemik önkoşullanma
Remote ischemic preconditioning to prevent sepsis induced acute kidney injury in rats
EYÜP FATİH CİHAN
Tıpta Uzmanlık
Türkçe
2020
Anestezi ve ReanimasyonNecmettin Erbakan ÜniversitesiAnesteziyoloji ve Reanimasyon Ana Bilim Dalı
PROF. DR. ALPER YOSUNKAYA
- Akut böbrek hasarında p-cresyl sülfat sülfat ve indoxyl sülfat düzeylerinin tedavi öncesi ve sonrası değerlendirilmesi
In acute renal failure evalotion of p-cresyl sülfat sulfate and indoxyl sulfate levels before and after treatment
PERİHAN GEYİK
Tıpta Uzmanlık
Türkçe
2021
İç HastalıklarıDüzce Üniversitesiİç Hastalıkları Ana Bilim Dalı
PROF. DR. TANSU SAV