Geri Dön

The Legacy of the hippodrome at Constantinople

İstanbul hipodrumundan geriye kalanlar (2 cilt)

  1. Tez No: 64948
  2. Yazar: GÜNDER VARİNLİOĞLU
  3. Danışmanlar: DR. ALESSANDRA RİCCİ
  4. Tez Türü: Yüksek Lisans
  5. Konular: Arkeoloji, Sanat Tarihi, Archeology, Art History
  6. Anahtar Kelimeler: public space, entertainment, imperial ceremony, circus design, sphendone, brick, building tradition, urban memory
  7. Yıl: 1998
  8. Dil: İngilizce
  9. Üniversite: İhsan Doğramacı Bilkent Üniversitesi
  10. Enstitü: Sosyal Bilimler Enstitüsü
  11. Ana Bilim Dalı: Belirtilmemiş.
  12. Bilim Dalı: Belirtilmemiş.
  13. Sayfa Sayısı: 397

Özet

oz ISTANBUL HİPODROMUNDAN GERİYE KALANLAR Varinlioğlu, Günder Yüksek Lisans, Arkeoloji ve Sanat Tarihi Bölümü Tez Yöneticisi: Dott. Alessandra Ricci Haziran 1998, cilt I: 197 sayfa, cilt II: 163 sayfa Hipodromlar İ.ö. yedinci yüzyıldan I. s. VI. yüzyıla değin Roma uygarlığının en sevilen eğlence yapılan arasında yer almıştır. Öncelikle atlı araba yarışları için tasarlanmışlarsa da, hipodromlar dinsel, tecimsel ve törensel işlevler de üstlenerek, kentin kamu yaşamıyla sıkı sıkıya ilintili olmuştur. Geç İmparatorluk ve özellikle de tetrarki dönemlerinde, Roma günlük ve politik yaşamında daha da önemli bir yer tutmuşlardır. Bu son dönemde, imparatorluk sarayıyla fiziksel olarak da ilişkilenen hipodromlar, imparator ve halk arasındaki görsel ve sözlü bağlantının gerçekleştiği ana mekan (uzam) görevini üstlenerek, tetraki merkezlerinin vazgeçilmez bir öğesi olmuştur. İ.s. 196'da Septimius Severus'un yapımına başladığı ve İ.s.330 yılında Konstantin'in tamamladığı İstanbul hipodromunun, Roma hipodromları arasında özel bir yeri vardır. Bunun nedeni, Doğu Roma İmparatorluğunun simgesel hipodromu violması, öte yandan, zaman içinde imparatorluk törenleriyle içice geçen atlı araba yarışları geleneğini onikinci yüzyıla değin sürdürmüş olmasıdır. Dahası, Büyük İmparatorluk Sarayına bitişik olan bu yapı, aynı zamanda dinsel, yönetsel, tecimsel, törensel ve eğlence merkezi olan, kentin ana kamu mekanını simgelemektedir. Bugün Sultan Ahmet Camii ile Türk İslam Eserleri Müzesi arasında kuzeybatıdan güneydoğuya doğru yarım kilometrelik bir alanı kaplayan Atmeydanı, adında hâlâ araba yarışlarının izlerini taşımaktadır. Bu alanda hipodromdan geriye kalan anıtlar, yarış pistinin uzun orta ekseni üzerinde yer alan iki dikilitaş ve bir sütun (Thedosius obeliski veya dikilitaş, yılanlı sütun ve Konstantin Porfırogenitus sütunu) ile, yapının sfendone adlı yarım daire biçimli güney kesiminin, tuğla ve moloz taştan yapılmış anıtsal temelleridir. Bu denli önemli bir yapı, yüzyıllar boyunca yazarlarca ve gezginlerce betimlenmişse de, ne yapının yapım aşamaları ne de mimari özellikleri tam olarak saptanabilmektedir. Bu çalışma, İstanbul hipodromuyla ilgili iki ana soruyu ele almaktadır. Öncelikle açılışından bugüne değin, hipodromun kamusal yaşam ve kent belleğindeki yeri irdelenmektedir. Bu inceleme ikinci el kaynakların, yazar ve gezginlerin notlarının ve yüzyıllar boyunca üretilmiş görsel gereçlerin (minyatürler, gravürler, haritalar, fotoğraflar) yorumlanması üzerine kuruludur. İkinci olarak, bu yapının Roma hipodrom tasarım geleneği içindeki yerini bulabilmek için geç Roma dönemi hipodromlarından elde edilmiş veriler karşılaştırılmalı biçimde incelenmektedir. Bu çalışma aynı zamanda daha önce yapının kalıntılarında yürütülmüş kazı ve yüzey araştırmalarının sonuçlarıyla, 1997 yılında sfendone'nin temellerinde yürüttüğümüz yüzey araştırması ve belgeleme çalışmasının değerlendirilmesinden oluşmaktadır. Böylece, ayakta kalmış vııoz ISTANBUL HİPODROMUNDAN GERİYE KALANLAR Varinlioğlu, Günder Yüksek Lisans, Arkeoloji ve Sanat Tarihi Bölümü Tez Yöneticisi: Dott. Alessandra Ricci Haziran 1998, cilt I: 197 sayfa, cilt II: 163 sayfa Hipodromlar İ.ö. yedinci yüzyıldan I. s. VI. yüzyıla değin Roma uygarlığının en sevilen eğlence yapılan arasında yer almıştır. Öncelikle atlı araba yarışları için tasarlanmışlarsa da, hipodromlar dinsel, tecimsel ve törensel işlevler de üstlenerek, kentin kamu yaşamıyla sıkı sıkıya ilintili olmuştur. Geç İmparatorluk ve özellikle de tetrarki dönemlerinde, Roma günlük ve politik yaşamında daha da önemli bir yer tutmuşlardır. Bu son dönemde, imparatorluk sarayıyla fiziksel olarak da ilişkilenen hipodromlar, imparator ve halk arasındaki görsel ve sözlü bağlantının gerçekleştiği ana mekan (uzam) görevini üstlenerek, tetraki merkezlerinin vazgeçilmez bir öğesi olmuştur. İ.s. 196'da Septimius Severus'un yapımına başladığı ve İ.s.330 yılında Konstantin'in tamamladığı İstanbul hipodromunun, Roma hipodromları arasında özel bir yeri vardır. Bunun nedeni, Doğu Roma İmparatorluğunun simgesel hipodromu vi

Özet (Çeviri)

ABSTRACT THE LEGACY OF THE HIPPODROME AT CONSTANTINOPLE Varinlioğlu, Günder M.A., Department of Archaeology and History of Art Supervisor: Dott. Alessandra Ricci June 1998, volume I: 197 pages, volume II: 163 pages Circuses were among the most popular Roman entertainment buildings from the early seventh century BC up to the sixth century AD. Although they vvere prirnarily designed for chariot races, circuses remained closely tied to the public life of a city by incorporating a number of religious, commercial and ceremonial functions. Their role in Roman daily and political life further increased in the late Empire and especially under the tetrarchy when the circus, which was by then physically connected to the imperial palace, has become the majör arena for the visual and verbal contact betvveen the emperor and the public, and a sine qua non component of tetrarchic centers. The Hippodrome of Constantinople believed to be started by Septimius Severus at the end of the second century and completed by Constantine in 330 AD, had a peculiar place among Roman circuses, because it was the circus par excellence of the üiEastern Roman Empire. On the other hand, up to the twelfth century, it kept alive the tradition of chariot races which gradually became intenvoven in imperial cereraonies. Furthermore, the Hippodrome adjunct to the Great Palace of the emperors, represented the fundamental public space of the city which was also a religious, administrative, commercial, ceremonial and entertainment center. Today, the Atmeydanı (the place of horses), spanning almost half a kilometer from the Northwest to the Southeast between Sultan Ahmet Mosque and the Museum of Turkish and Islamic Arts (former İbrahim Paşa Palace), stili recalls the memory of chariot races through its name. The site bears the surviving remains of the structure, limited to two obelisks and a column, namely the Theodosian Obelisk, the Serpent Column and the Column of Constantine Porphyrogenitus, located on the longitudinal middle axis of the arena and the monumental brick and rubble substructures of the semicircular southern end (sphendone) of the Hippodrome. Although such an important building has been continuously mentioned and described by writers and travelers throughout the centuries, neither the constructional history nor the architectural characteristics of the Hippodrome have been securely reconstructed. This paper encounters two broad questions about the Hippodrome at Constantinople: First, it investigates the role of the Hippodrome in the public life of the city and in the urban memory, from its inauguration up to the twentieth century. This fırst study is based on the interpretation of the secondary sources, the accounts of ancient authors and chroniclers as well as the pictorial material (miniatures, engravings, maps, photographs ete.) that was handed över throughout centuries. Second, it attempts to locate the Hippodrome in the tradition of circus building through a comparative ivanalysis of the available data on a number of late Roman circuses. This second study consists of the evaluation of the archaeological excavations and surveys previously carried out on the site in comparison to the field survey and documentation work we have undertaken at the substructures of the sphendone in 1997, in order to discuss the earliest and subsequent building phases of the surviving remains and thus locate it in a building traditıon. Reassessing the urban and constructional value of the Hippodrome in the past and its legacy in the present, we aim at drawing attention to the urgent need of preservation and presentation of the remains to the general public.

Benzer Tezler

  1. İstanbul Hipodromu, mimarlık tarihi içindeki yeri ve önemi

    Istanbul Hipodromu,architecture in the history of the place in the and the importance of the

    TANER KARA

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    2010

    MimarlıkTrakya Üniversitesi

    Mimarlık Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. GÜLÇİN KÜÇÜKKAYA

  2. Bizans'tan Osmanlı'ya şenlikler, törenler ve Cihat Burak resmine yansıması

    Festivals and ceremonies from the Byzantines to Ottomans and their reflection to Cihat Burak's paintings

    HATİCE IŞIL ŞAPÇI

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    2014

    Sanat TarihiIşık Üniversitesi

    Sanat Kuramı ve Eleştiri Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. ZEYNEP SAYIN

  3. Argo Gemisi efsanesi

    Legend of Argo Shi̇p

    ÜMİT KUMARGAL

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    2019

    ArkeolojiAtatürk Üniversitesi

    Arkeoloji Ana Bilim Dalı

    DOÇ. DR. KORKMAZ MERAL

  4. The legacy of Martin Luther King Jr: Montgomery bus boycott(1955-1956),the beloved community and nonviolent resistance

    Martin Luther King Jr'ın mirası: Montgomery otobüs boykotu (1955-1956), muteber toplum ve pasif direniş

    GAZİ ÖMEROĞLU

    Yüksek Lisans

    İngilizce

    İngilizce

    2022

    TarihOrta Doğu Teknik Üniversitesi

    Tarih Ana Bilim Dalı

    DOÇ. DR. BAHAR GÜRSEL