Geri Dön

Prolaktinoma tanılı hastalarda serum asprosin düzeyinin insülin direnci ile diğer metabolik ve hormonal parametrelerle ilişkisinin araştırılması

Investigating the relationship between serum asprosin level with insulin resistance and other metabolic and hormonal parameters in prolactinoma patents

  1. Tez No: 661546
  2. Yazar: ESRA AYYILDIZ
  3. Danışmanlar: DOÇ. DR. FARUK KILINÇ
  4. Tez Türü: Tıpta Uzmanlık
  5. Konular: Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları, Endocrinology and Metabolic Diseases
  6. Anahtar Kelimeler: Prolaktinoma, insülin direnci, asprosin, Prolactinoma, insulin resistance, asprosin
  7. Yıl: 2021
  8. Dil: Türkçe
  9. Üniversite: Fırat Üniversitesi
  10. Enstitü: Tıp Fakültesi
  11. Ana Bilim Dalı: İç Hastalıkları Ana Bilim Dalı
  12. Bilim Dalı: Belirtilmemiş.
  13. Sayfa Sayısı: 63

Özet

Prolaktin (PRL) hormonunun normalden daha yüksek miktarda salınımı olarak adlandırılan hiperprolaktinemi endokrinolojik tetkikler sırasında en sık rastlanılan patolojik durumdur. Hormon hipersekresyonuna neden olan hipofiz adenomlarının en sık karşılaşılan tipi prolaktinomalardır. Dolaşımdaki prolaktinin, glikozla uyarılan insülin sekresyonunu ve insülin direncini modüle ederek glikoz homeostazını değiştirdiği bilinmektedir. Deneysel çalışmalar PRL'nin adipoz dokusunda adiponektin ve IL-6 üretimini inhibe ederek gıda alımı, vücut ağırlığı artışı ve insülin direncini etkilediğini göstermiştir. Adipokinler adipoz dokudan salınan, tüm vücut homeostazında önemli rol oynayan biyoaktif moleküllerdir. Açlıkta hepatik glukoz çıkışını sağlayan ve oreksijenik etkili yeni bir adipokin olan asprosin, insülin direnci ile ilişkilidir. Çalışmamızın amacı; prolaktinoma tanılı ve sağlıklı bireylerde serum asprosin düzeylerinin metabolik belirteçlerle ilişkisini araştırmaktır. Çalışmaya Fırat Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları poliklinikliniğine başvuran 18-65 yaş aralığında prolaktinoma tanısı olan 30 kişilik vaka grubu ve kronik hastalık öyküsü olmayan 30 kişilik kontrol grubu alındı. Tüm bireylerde açlık serum asprosin düzeyleri ile biyokimyasal parametreler, antropometrik ölçümler ve kan basınçları incelendi. Çalışmamızda serum asprosin düzeyleri vaka ve kontrol gruplarında benzer tespit edildi. Vaka ve kontrol grupları arasında asprosin düzeylerinde istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık bulunmadı (p=0,911). Antropometrik ölçümlerde vaka grubunun boyun çevresi kontrol grubunun boyun çevresinden anlamlı şekilde yüksek bulunmasına rağmen (p=0,041) vaka grubu ve kontrol grubu arasında vücut kitle indeksi (VKİ) ve bel çevrelerinde anlamlı bir fark saptanmadı (p>0,05). Sonuç olarak tedavi altındaki prolaktinomalı bireylerde sağlıklı bireylere benzer düzeyde serum asprosin tespit edilmesinin tedaviyle prolaktin düzeylerinin düşmesi gibi metabolik belirteçlerde de iyileşme olabileceğini düşündürmektedir. İnsan metabolizmasının kompleks yapısından dolayı daha geniş gruplar ve daha çok parametrinin incelendiği çalışmalara gereksinim vardır.

Özet (Çeviri)

Hyperprolactinemia, which is known as the oscillation of the prolactin hormone (PRL) higher than normal, is one of the most frequently encountered pathological condition among endocrinological examinations. The most frequently encountered type of pituitary adenomas which cause hormone hypersecretion are prolactinomas. It is known that the prolactin in the circulation changes the glucose-stimulated insulin secretion and glucose homeostasis by modulating the insulin resistance. Experimental studies have shown that PRL in adipose tissue affects the intake of food, the weight of the body and insulin resistance by inhibiting adiponectin and IL-6 production. Adipokines are bioactive molecules released from the adipose tissue and they play a crucial role in whole body homeostasis. Asprosine, a new adipokine with orexigenic effect that provides hepatic glucose output when hungry, is associated with insulin resistance. The purpose of our study is to investigate the relationship between serum asprosine levels and metabolic markers in healthy individuals with prolactinoma. The study includes a 30-person case group with a diagnosis of prolactinoma between the ages of 18-65 and a 30-person control group without a chronic disease history who applied to the Fırat University Medical Faculty Hospital Endocrinology and Metabolic Diseases Outpatient Clinic. Fasting serum asprosin levels, biochemical parameters, anthropometric measurements and blood pressure were examined in all individuals. In our study, serum asprosine levels were found to be similar in the case and control groups. There was no statistically significant difference in asprosine levels between the case and control groups (p=0.911). Although the neck circumference of the case group was significantly higher than the neck circumference of the control group in anthropometric measurements (p=0.041), there was no significant difference in body mass index and waist circumference between the case group and the control group (p> 0.05). In conclusion, determination of serum asprosin in individuals with prolactinomas under treatment at a level similar to healthy individuals suggests that there may be improvement in metabolic markers such as decrease in prolactin levels with treatment. Due to the complex structure of human metabolism, studies that examine larger groups and more parameters are needed.

Benzer Tezler

  1. Prolaktinoma tanılı hastalarda otoimmün tiroid hastalığı sıklığının incelenmesi ve prolaktin düzeyinin tiroid disfonksiyonu üzerine ilişkisi

    The frequency of autoimmune thyroid disease in patients diagnosed with prolactinoma and the relation of prolactin levels with the thyroid disfunction

    HAYRETTİN SEVER

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2020

    Endokrinoloji ve Metabolizma HastalıklarıSağlık Bilimleri Üniversitesi

    İç Hastalıkları Ana Bilim Dalı

    DOÇ. DR. FEYZA YENER ÖZTÜRK

  2. Prolaktinomalı hastalarda serum Omentin-1 düzeyleri ve aterosklerotik risk faktörlerinin değerlendirilmesi

    Evaluation of serum omentin-1 levels and atherosclerotic risk factors in patients with prolactinoma

    ZÜLEYHA CAN ERDİ

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2021

    İç HastalıklarıSağlık Bilimleri Üniversitesi

    İç Hastalıkları Ana Bilim Dalı

    DOÇ. DR. ÇİĞDEM ÖZKAN

  3. Son on yılda kliniğimizde takip edilen hipogonadotropik hipogonadizm olgularının gözden geçirilmesi

    The review of patients with hypogonadotropic hypogonadism followed up at our clinic in last ten years

    FATİH KÜRŞAT YILMAZEL

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2014

    ÜrolojiAtatürk Üniversitesi

    Cerrahi Tıp Bilimleri Bölümü

    PROF. DR. İSA ÖZBEY

  4. Polikistik over sendromlu hastalarda serum YKL-40 düzeylerinin insülin direnci ile ilişkisi

    The relationship between serum YKL-40 levels in pcos patients with or without insulin resistance

    ESRA KOÇ

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2023

    Kadın Hastalıkları ve DoğumSağlık Bilimleri Üniversitesi

    Kadın Hastalıkları ve Doğum Ana Bilim Dalı

    DR. ÖĞR. ÜYESİ MÜŞERREF BANU YILMAZ

  5. Prolaktinomalı hastalarda artmış plazma parathormon ilişkili peptid düzeyi ve kemik mineral yoğunluğu ilişkisi

    The relationship of increased plasma parathormone related peptid level and bone mineral density in patients with prolactinoma

    ARZU OKYAR BAŞ

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2019

    Endokrinoloji ve Metabolizma HastalıklarıAnkara Üniversitesi

    İç Hastalıkları Ana Bilim Dalı

    DOÇ. DR. ÖZGÜR DEMİR