Geri Dön

Family as the source of terror in Patrick Mcgrath's new gothic novels

Patrick Mcgrath'ın yeni gotik romanlarında dehşetin kaynağı olarak aile

  1. Tez No: 666968
  2. Yazar: ONUR IŞIK
  3. Danışmanlar: DR. ÖĞR. ÜYESİ GAMZE SABANCI UZUN
  4. Tez Türü: Doktora
  5. Konular: Amerikan Kültürü ve Edebiyatı, Batı Dilleri ve Edebiyatı, İngiliz Dili ve Edebiyatı, American Culture and Literature, Western Linguistics and Literature, English Linguistics and Literature
  6. Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
  7. Yıl: 2020
  8. Dil: İngilizce
  9. Üniversite: İstanbul Aydın Üniversitesi
  10. Enstitü: Lisansüstü Eğitim Enstitüsü
  11. Ana Bilim Dalı: İngiliz Dili ve Edebiyatı Ana Bilim Dalı
  12. Bilim Dalı: İngiliz Dili ve Edebiyatı Bilim Dalı
  13. Sayfa Sayısı: 167

Özet

Bu tez modern çağın gotik edebiyat geleneklerini nasıl alt üst ettiğini ve Patrick McGrath'ın Yeni Gotik eserlerini tartışmanın odak noktasına alarak onun gotik türe katkısını açıklamaya çalışacaktır. Patrick McGrath sadece roman ve kısa öyküler yazarak değil, aynı zamanda The New Gothic: A Collection adlı eserinin önsözünde kullandığı“Yeni Gotik”terimiyle de edebiyata büyük katkıda bulunmuştur. Oluşturduğu modern ortam içerisinde aile, hastane gibi en güvenilir kurumların ve baba, doktor gibi karakterlerin güvenilmezliğini göstererek, McGrath dehşet yaratmanın farklı bir yolunu sergilemiştir. Gotik edebiyat, diğer türlere kıyasla her zaman küçümsenmiştir. Gotik Edebiyattaki eserlerin doğaüstü temaları, karakterleri ya da yaratıkları okuyucuların dikkatini çekmesine rağmen, bunların akademik olarak kayda değer görüldüğünü iddia etmek çok iyimser bir yaklaşım olur. Horace Walpole'dan Edgar Allan Poe'ya kadar Gotik'in romantizm ve korkunun bir sentezi olduğu ifade edilebilir. Poe'nun dâhil olmasıyla Gotik'in kaderi çok daha karanlık ve acımasız bir hal almıştır. Karakterlerin iç dünyasına odaklanarak, Poe kendinden öncekilerden farklı bir şekilde dehşeti ortaya koymuştur. Poe'ya kadar, Gotik'in doğaüstü söylemler tarafından etki altında tutulduğu iddia edilebilirdi. Ancak, Poe'nun doğaüstü güçleri saf dışı bırakmadan üzerine psikolojiyi eklediği de unutulmamalıdır. Dolayısıyla, Edgar Allan Poe'nun çalışmaları Gotik Edebiyatta çok önemli bir dönüm noktası olarak görülebilir. Poe'nun, kendisinden sonra gelen yazarlar üzerindeki etkisi elbette inkâr edilemez. Onun sesi, Patrick McGrath gibi çağdaş dönem yazarlarından bugün bile duyulabilmektedir. McGrath, kendisini modern bir Edgar Allan Poe yapan karanlık, kötümser, grotesk ve aşırıya kaçan çalışmaları ile bilinir. Son zamanlarda, dehşet sembolleri dışarıdan içe doğru bir değişim yaşamıştır. Artık, dehşeti vahşi bir canavar formunda betimlemeye gerek kalmamıştır. 20. ve 21. yüzyıllarda, gotik edebiyat kendine özgü dehşet temasını etkin bir şekilde anlatmak için bu tür gelişmelerden yararlanmıştır. Bu tez, psikanalitik yaklaşımın gözünden, aileyi dehşetin kaynağı olarak ele alan dört Patrick McGrath romanını, yani Asylum, Spider, Port Mungo ve Trauma'yı inceleyecektir. Asylum romanında, aile içerisindeki dehşet, kendini bir akıl hastanesinde göreve başlayan Doktor Max Raphael'in eşi merkezinde kendini gösterir. Stella Raphael, eşinin yanında, oldukça saygın ve steril bir çevresi olmasına rağmen, tutkusunun peşinde gitmekten kendini alamaz ve bir hastayla ilişki yaşamaya başlar. Adı Edgar olan bu hasta ve Stella roman boyunca hem fiziksel hem de simgesel birçok sınırı aşarlar. Bu da onların uyumsuzluklarının bir göstergesi olur. Spider, Dennis adındaki bir çocuğun şizofreniye benzer bir zihinsel hastalık sebebiyle oluşan“Örümcek”ismindeki alt benliğinin onu sürüklediği travmatik olaylar silsilesini anlatır. Bu roman Dennis'in annesini öldürmesiyle Anti-Oedipal bir örnek teşkil etmektedir. Port Mungo, ünlü olmak isteyen ressam Jack ve onun sınırı aşan aile içi cinsel istismarına yoğunlaşan bir romandır. Jack'in, özellikle Peg'e uyguladığı sistematik cinsel istismar, Jack'in derinlerde yatmakta olan düşsel kırıklıklarının ve başarısızlıklarının bir sonucudur aslında. Jack'in diğer kızı, Anna'nın Jack'e meydan okumasıyla roman sona erer ancak Jack'in peşinden koştuğu kişinin aslında kendisi olduğu son yaptığı resimle açıklanabilir. Jack'in resminde androjen bir insan figürü vardır: bu hem kendisi hem Peg, hem de Anna'dır aslında. Trauma, kendisini iyileştirebileceğine inanan Freudyen psikiyatrist Charlie'nin sonu başından belli umutsuz bir serüvene çıkmasını konu alır. Charlie, hiçbir zaman annesinin gözünde bir değer kazanamamıştır. Bu durum Charlie'yi psikolojik açıdan yıpratmış ve yetişkinliğinde onulmaz yaralara yol açmıştır. Eşiyle olan ilişkisi halihazırda bozuk olan Charlie, kayınbiraderinin ölümüne istemeden de olsa dolaylı bir şekilde katkıda bulunur ve annesinin ona silah çekmesinden sonra ikinci bir travma yaşar. Charlie'nin travmaları ve onun bunlarla baş etmeye çalıştığı yöntemler hayli ilginçtir; çünkü yazar okuyucunun yorum yapmasına çok az olanak sağlar. Okuyucu yorum yapamadan Charlie kendi teşhisini koyar. Yukarıda bahsedilen tüm romanların ortak özelliği hepsinin güvenilmez anlatıcı tarafından anlatılması ve hepsinin bir şekilde aile ile ilişkili olmasıdır. Bu tezin tartışmak istediği asıl nokta, McGrath'ın bu seçilmiş eserlerinde aileyi hangi yoldan alt üst edip gotikleştirerek korkunun merkezine koyduğudur. Yazarın tersyüz etmiş olduğu aile, sadece bir toplum parçası olarak değil, güvenilir kurumların tümünün bir temsili olarak görülmelidir. Bu yıkıcı tutum, Gotik Edebiyat'ın sadece doğaüstü güçlerin yardımıyla ayakta durmadığını kanıtladığı gibi, korkunun ve dehşetin kaynaklarının da ne denli çeşitli olabileceğini göstermektedir. McGrath, öncüllerinden kopmadan, ama üstüne de koyarak, ortaya benzeri az bulunan bir tarz çıkarmıştır. Bu tezin konusunu oluşturan eserler, en az dört yüz yıllık bir“tür”ün geçirdiği evrimin son hâlini yansıtmaktadır.

Özet (Çeviri)

This thesis will attempt to explain how the modern age subverted the conventions of gothic literature and Patrick McGrath's contribution to the gothic genre by taking his New Gothic works as the focal point to discuss. Patrick McGrath not only contributed to literature by writing novels and short stories but also with the term“New Gothic”that he coined in the preface of The New Gothic: A Collection. By adding a modern setting and showing the unreliability of the most trusted institutions such as family, hospitals, and characters such as father and doctor, McGrath brings a different way to create terror. Gothic literature, compared to other genres, has always been underestimated. Although its supernatural themes, characters, or creatures got attention from readers, it would be naïve to claim that academically it has been seen noteworthy. It can be suggested that from Horace Walpole to Edgar Allan Poe, the Gothic was a mixture of romanticism and horror. With Poe's arrival, the destiny of the Gothic changed to a darker and more brutal direction. Poe introduced terror in a different way from his predecessors by focusing on the inner world of the characters. It might be claimed that until him, the Gothic had been occupied by the supernatural. Nevertheless, it should be noted that Poe did not leave the supernatural behind but added psychology to it. Hence, Edgar Allan Poe's works can be taken as a crucial point in Gothic Literature. Poe's impact upon the following writers is undeniable. Even today, his voice can be heard from contemporary authors such as Patrick McGrath. McGrath is known for his dark, pessimistic, grotesque, and transgressive works, which make him a modern Edgar Allan Poe. The symbols of terror have had a metamorphosis from outside to within in recent times. There is no more need to present terror as a wild beast. In the 20th and 21st centuries, and gothic literature took advantage of such improvements in order to narrate its particular theme of terror adequately. This thesis will analyze four Patrick McGrath novels Asylum, Spider, Port Mungo, and Trauma, which take family as the source of the terror from the lenses of the psychoanalytic approach.

Benzer Tezler

  1. Zonguldak bülent ecevit üniversitesi hastanesi'nde çalışan araştırma görevlisi doktorlarda mobbing algı düzeylerinin incelenmesi

    Investigation of mobbing perception levels in residents working in Zonguldak Bülent Ecevit University Hospital

    ÖMER SABRİ YILMAZER

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2023

    Aile HekimliğiZonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi

    Aile Hekimliği Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. NEJAT DEMİRCAN

  2. 'Vatan için ölmek': Türkiye'de şehit asker kültünün sosyo-politik inşası ve şehit aileleri dernekleri

    'Dying for the motherland': The socio-political construction of martyr soldier cult and martyr family associations in Turkey

    ŞAFAK AYKAÇ

    Doktora

    Türkçe

    Türkçe

    2022

    DinGalatasaray Üniversitesi

    Siyaset Bilimi Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. BİROL CAYMAZ

  3. Ziya Gökalp ve Erol Güngör çizgisinde Türk sosyolojisi

    Turkish sociology in line with Ziya Gökalp and Erol Güngör

    SAADET BERNA OCAKCIOĞLU

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    1999

    SosyolojiMarmara Üniversitesi

    Sosyoloji ve Antropoloji Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. ZEKİ ARSLANTÜRK

  4. Diyarbakır halkının geleneksel ve dini değerlerdeki değişime yaklaşımı üzerine sosyolojik bir inceleme (1990-2013)

    A sociological study on Diyarbakır people's perspective on the change of traditional and religious values (1990-2013)

    MEHMET YANMIŞ

    Doktora

    Türkçe

    Türkçe

    2015

    SosyolojiUludağ Üniversitesi

    Felsefe ve Din Bilimleri Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. ABDURRAHMAN KURT

  5. Ceza yargılamasında tanıklık

    Witness in criminal proceedings

    DERYA KURT

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    2014

    HukukNiğde Üniversitesi

    Kamu Yönetimi Ana Bilim Dalı

    YRD. DOÇ. DR. MUSA SAĞLAM