Geri Dön

Akşehir Nasrettin Hoca Mezarlığı'nda bulunan beylikler dönemi mezar taşları

Tombstones from the priority period in Akşehir Nasrettin Hoca Cemetery

  1. Tez No: 676544
  2. Yazar: BAŞAK BAŞBAY
  3. Danışmanlar: PROF. DR. REMZİ DURAN
  4. Tez Türü: Yüksek Lisans
  5. Konular: Sanat Tarihi, Art History
  6. Anahtar Kelimeler: Mezar taşı, Mezar Kültü, Türk Sanatı, Türk-İslam Sanatı, İslam Sanatı, Anadolu, Selçuklu, Beylikler, Osmanlı, Konya, Akşehir, Nasrettin Hoca Mezarlığı, Tezyinat, Figür, Kitabe, Süsleme Sanatı, Tombstone, Grave Cult, Turkish Art, Turkish-Islamic Art, Islamic Art, Anatolia, Seljuk, Principalities, Ottoman, Konya, Akşehir, Nasreddin Hodja Cemetery, Ornament, Figure, Inscription, Decoration Art
  7. Yıl: 2021
  8. Dil: Türkçe
  9. Üniversite: Selçuk Üniversitesi
  10. Enstitü: Sosyal Bilimler Enstitüsü
  11. Ana Bilim Dalı: Sanat Tarihi Ana Bilim Dalı
  12. Bilim Dalı: Sanat Tarihi Bilim Dalı
  13. Sayfa Sayısı: 121

Özet

Türk-İslam sanatında mezar taşı geleneği Türklerin var oldukları dönemden itibaren önem taşımıştır. Mezar yerlerinin kaybolmaması, kolay bulunabilmesi için dikilen mezar taşları Türk kültürü ve geleneği ile birleşerek ortaya en güzel örneklerin çıkmasına yol açmıştır. İslamiyet öncesi Türklerde mezar kültü, ölümden sonraki yaşamın devam edeceği yönündeki düşüncelerle gelişmiştir ve bu düşünceyi destekler nitelikte mezarlar yapmışlardır. Kurgan denilen bu mezar yapıları, Hun dönemiyle başlayıp, Göktürk ve Uygur devrinde de varlığını sürdürmüştür. Ölen kişiler için özel olarak açılmış odalardan oluşan kurganlara, kişiler eşyalarıyla birlikte gömülmüşlerdir. Hayatındaki statüsüne göre oda sayıları değişiklik gösterebilmekteydi. Bununla birlikte ölen kişiye sonraki hayatında hizmet etmeleri için 'Balbal' denilen heykelcikleri mezarların başına veya çevresine dikmişlerdir. Türklerin İslamiyet'i kabul etmeleriyle anıtsal mezar yapma geleneği türbe olarak devamlılığını sağlamıştır. Mezarlara erken dönemlerde dikilen basit kaya parçaları, yerleşik hayata tamamen geçilmesiyle yerini daha sanatsal taşlara bırakmışlardır. Anadolu'da sanatın her alanında olduğu gibi, mezar taşlarındaki üç boyutluluk yer yer heykel görünümü de alarak sanatsallıkta farklı bir boyuta ulaşmıştır. Her sanat eserinde olduğu gibi mezar taşları da dönemin özelliklerini yansıtan belirleyici unsurlar haline gelmiştir. Atalar kültü gibi eski geleneklere bağlı kalınarak devam eden mezar taşı yapma geleneği, farklı dönemlerde değişikliklere uğrayarak devamlılığını korumuştur. Anadolu'nun her bir köşesinde zengin örneklerini görebilmemiz oldukça mümkündür.

Özet (Çeviri)

The tombstone tradition in Turkish-Islamic art has been important since the existence of the Turks. The tombstones, which were erected in order not to lose the burial places and to be easily found, combined with the Turkish culture and tradition, leading to the emergence of the most beautiful examples. In the pre-Islamic Turks, the tomb cult developed with the idea that life after death would continue, and they built tombs to support this thought. These tomb structures, called Kurgan, started with the Hun period and continued their existence in the Gokturk and Uyghur periods. People were buried with their belongings in the kurgans, which consisted of specially opened rooms for the deceased. The number of rooms could vary according to his status in his life. However, they erected figurines called 'Balbal' at or around the graves to serve the deceased in their next life. With the acceptance of Islam by the Turks, the tradition of making monumental tombs continued as a mausoleum. The simple rock pieces erected in the tombs in the early periods were replaced by more artistic stones with the complete transition to settled life. As in every field of art in Anatolia, the three-dimensionality of the tombstones has reached a different dimension in art by taking the appearance of sculpture from time to time. As in every work of art, tombstones have become the determining elements that reflect the characteristics of the period. The tradition of making tombstones, which continues by adhering to old traditions such as the cult of ancestors, has preserved its continuity by undergoing changes in different periods. It is quite possible that we can see rich examples in every corner of Anatolia.

Benzer Tezler

  1. Akşehir Nasreddin Hoca Arkeoloji ve Etnografya Müzesi'ndeki Roma Dönemi Mezar Stelleri

    The Roman Grave Steles in Aksehir Nasreddin Hodja Archaeology and Ethnography Museum

    SAADET ÖZKADİF

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    2019

    ArkeolojiSelçuk Üniversitesi

    Arkeoloji Ana Bilim Dalı

    DOÇ. DR. MEHMET TEKOCAK

  2. Konya ve çevresindeki müzelerde bulunan Osmanlı Dönemi tütün kültürüne ait etnografik objeler

    The ethnographic objects regarding the Ottoman-Period tobacco culture at the museums in Konya and nearby

    FATİH MEHMET TANRIVEREN

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    2015

    El SanatlarıSelçuk Üniversitesi

    Sanat Tarihi Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. REMZİ DURAN

  3. Akşehir'in coğrafyası

    Geography of Akşehir

    MUSTAFA UZANÇ

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    2002

    CoğrafyaAtatürk Üniversitesi

    Coğrafya Ana Bilim Dalı

    DOÇ.DR. KENAN ARINÇ

  4. Akşehir'in ekoturizm potansiyelini ve SWOT analizini belirlemeye bir yönelik bir araştırma

    A study on Akşehir's ecotourism potential and swotanalysis

    MELTEM ERMİŞ

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    2018

    Turizmİzmir Katip Çelebi Üniversitesi

    Ekoturizm Ana Bilim Dalı

    DOÇ. DR. ZEHRA NURAY NİŞANCI

  5. Konya turizm değerleri ve politikaları üzerine (1959-1980)

    On toursim values and politics (1959-1980).

    HÜLYA ÇAĞLAR

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    2019

    El SanatlarıSelçuk Üniversitesi

    Tarih Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. NECMİ UYANIK