Aristoteles'in arzu (orexis) kavrayışı üzerine
Aristotle's conception of desire (orexis)
- Tez No: 682013
- Danışmanlar: PROF. DR. HATİCE NUR ERKIZAN
- Tez Türü: Doktora
- Konular: Felsefe, Philosophy
- Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
- Yıl: 2021
- Dil: Türkçe
- Üniversite: Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi
- Enstitü: Sosyal Bilimler Enstitüsü
- Ana Bilim Dalı: Felsefe Ana Bilim Dalı
- Bilim Dalı: Belirtilmemiş.
- Sayfa Sayısı: 200
Özet
Aristoteles canlının mekanda istemli hareketini arzu (oreksis) kavramına başvurarak açıklar. Bitkiler yalnızca beslenme ve büyüme hareketini sergilerken, hayvanlar aynı zamanda duyumsal varlıklar da olmaları sayesinde, bitkilere özgü hareketin yanı sıra, orektik (arzuya dayalı) bir hareketi gerçekleştirme gücüne sahiptir. Dolayısıyla canlılar arasında yalnızca hayvanlar yönelimsel varlıklardır. Zira yönelimsellik bir arzu nesnesini ayırt edebilme (to kritikon) ve ayırt edilen bu nesneye doğru yönelebilme gücüne sahip olmayı gerektirir (RÜ 432a 15 vd.). Hayvanlar ilkin duyumlara, duyumlar arasındaysa ilk olarak en zorunlu, dolayısıyla yaşamsal olana, yani dokunma duyusuna sahip olmaları sayesinde, dış dünyayı haz ve acı veren, arzulanan ya da kaçılan bir şey olarak tasavvur ederler. Aristoteles iştah (epithymia), thymos ve istek (boulesis) olmak üzere üç farklı arzu türünden söz eder ve kimi zaman isteği akli arzu (logistikē oreksis) olarak, iştah ve thymos'u ise akli olmayan arzular (alogos oreksis) olarak nitelendirir. Bu çalışmada üç şey amaçlanmaktadır. Çalışmada ilk olarak, Aristoteles'e göre bir arzuyu akli kılan ölçütün ne olduğunun belirlenmesi amaçlanmaktadır. Çalışma ilerledikçe, arzu ve akıl ilişkisinin çok anlamlılığı belirginleşerek, bir arzunun, arzu ve akıl arasında var olan birden çok ilişki düzeyine işaretle akli olarak nitelendirilebileceği açıklık kazanıyor. Çalışmada, tüm arzuların ruhun akli olmayan yanında yer aldıkları tespitinden hareketle, arzuların ruhun akla sahip yanında yer almaları sebebiyle, akli olarak adlandırılamayacağı savunuldu. Arzuları ruhun hangi bölümünde yer aldıklarına ya da bilişsel hareket ettirici nedenlerine bağlı olarak sınıflandırmak yerine, ruhun arzulayan yanının, besleyici yanından farklı olarak, değiştirilebilir bir doğaya sahip ve akıl aracılığıyla köklü bir şekilde dönüştürülebilir olması sebebiyle akli olduğu öne sürüldü. Savunulan bu görüşe göre, iştah ve thymos akıl tarafından değiştirilebilir olmak bakımından, istek ise alışkanlık ya da kişinin kendi çabası sonucunda akıl tarafından doğurulabilir olmak bakımından aklidir; ilk durumda bir arzu, içsel ya da dışsal akıl tarafından dönüştürülme olanağına sahip olmak bakımından, ikinci durumda ise bu dönüştürücü sürecin ürünü olmak bakımından akli olarak adlandırılabilir. Çalışmanın ikinci amacı arzu ve etkilenimler arasındaki çetrefilli ilişkinin açıklanmasıdır. Aristoteles, aralarındaki ilişkiyi belirginleştirmeksizin, sıklıkla bu iki terimi ilişkilendirir ya da birbirlerinin yerini alacak şekilde kullanır. Çalışmada arzu türlerini etkilenimlerden ayırt etmek için üç ölçüt önerilmiştir ve arzu türleri etkilenimleri doğuran güçler olarak yorumlanmıştır. Çalışmanın üçüncü amacı, her bir arzu türünü detaylı bir şekilde inceleyerek, bu arzuların ayırt edici yanlarına işaret etmek ve farklı etkilenimlerin bu arzularla ilişkilendirilmesine sebep olan birleştirici öğenin sorgulanmasıdır. İştah haz veren şeylere ilişkin olan arzudur. İştahın en başat tezahürlerinin, dokunma duyusuna bağlı olarak ortaya çıkan, açlık, susuzluk ya da cinsellik gibi tensel arzular olduğu görülmektedir. Bununla birlikte bu arzu türünün, cömertlik, yüce gönüllülük gibi karakter erdemlerinin ilişkin olduğu çeşitli pathos'lar ile de ilişki içerisinde olduğunu belirtmek gerekir. Tüm bu farklı arzuların iştah olarak adlandırılmasının ana nedeninin ne olduğu sorusunu yanıtlayabilmek için, bu arzuların yöneldiği hazların ne tür hazlar olduğu konusunun da ele alınması gerekmektedir. Bu soruyu yanıtlamak için çalışmada hazlar kinetik ve energetik olmak üzere ikiye ayrılmış ve kinetik hazlar iştah ile energetik hazlar ise hekseis ile ilişkilendirilmiştir. Thymos ise çoğu yerde bir pathos olan öfke (orgē) ile eşanlamlı olarak kullanılır. Her ne kadar thymos'un kimi zaman öfkeyle eş anlamlı olarak kullanıldığı inkar edilemez bir gerçek ise de, thymos'un cesaret, sevgi gibi öfkeye indirgenemeyecek farklı etkilenimlerle de ilişkili olduğu görülür. İstek ise iyiye ilişkin olan arzudur. Bu arzunun ereğinin alışkanlık aracılığıyla mı yoksa akıl aracılığıyla mı elde edildiği konusunda güncel bir tartışma sürmektedir. Çalışmada entellektüalist ve anti-entellektüalist yorumcuların bu konudaki görüşleri incelendikten sonra, her iki kampın iddialarından beslenen bağdaştırıcı bir yorum savunulmuştur.
Özet (Çeviri)
Aristotle explains the locomotion of living beings in the light of the concept of desire (oreksis). While plants only demonstrate quantitative change, animals, owing to their being perceptual, have the power of local movement in addition to the ability for quantitative change. For animals to move, they must have the power of discriminating (to kritikon) to identify an object of desire and the power of locomotion to access the object desired (De Anima, 432a 15 ff.). Animals by virtue of having senses, and above all, sense of touch, are able to conceive the external world as pleasurable or painful. The process which begins with the cognitive grasp of an object of desire and ends with the local movement of animal, appears to be an instance of his theory of causes. Aristotle divides desire into three species: appetite (epithymia), thymos and wish (boulēsis) and at times classifies appetite and thymos as non-rational desires (alogos oreksis) and wish as rational desire (logistikē oreksis). This study has three objectives. First, it aims to determine what makes a desire rational according to Aristotle. In the course of our work it became clear that a desire's being rational might indicate some different relations between reason and desire. The study will discuss the view that desires are rational due to being in the rational part of the soul. The view is criticized on the grounds that all desires are located in the non-rational part of the soul. Rather than classifying desires in terms of their location in the soul or by specifying their cognitive movers, this study proposes that all desires are rational because the power of desire, unlike the nutritive part, has an alterable nature and can be radically transformed by reason. According to the defended view, appetite and thymos are rational due to being alterable by reason, whereas wish is rational due to being generated by reason either through habituation or agents' own efforts. Therefore, in the former sense, a desire can be called rational for its potential to be transformed by internal or external reason, while in the latter sense, for its being the product of this transformative process. The second objective of this study is to make sense of the thorny relationship between desire and pathē. Aristotle often relates and uses these two terms interchangeably without elaborating on or defining their exact relationship. The study will propose three criteria to distinguish power of desire from pathē and interpret desire as generating powers of pathē. The third objective of this study is to examine each species of desire at length, pointing out their distinctive features and to discover the unifying sense of each of their instances. Appetite is desire for the pleasant. Although appetite is primarily related to bodily pleasures -and more specifically the pleasures of sense of touch- it aims at a wide range of non-bodily pleasures as well. In order to understand better what unites all these desires, we have to first answer the question of at what sort of pleasure they aim. To answer this question, the study will divide pleasures into kinetic and energetic and relate the former to appetites and the latter to hexeis. Thymos appears to be synonymous with anger. Although this view has recently been supported in a compelling way, we believe that thymos has a wider sense and a closer look at it will reveal its relation with other affections such as courage, love etc. Wish, on the other hand, is desire for the good. There is an ongoing debate on whether the object of wish is determined by habituation or reason. Having examined both intellectualist and anti-intellectualist claims, this study will propose an alternate solution to the debate drawing from the arguments of both camps.
Benzer Tezler
- Tiyatroda gerçekçilik sorunu bağlamında Cumhuriyet Dönemi Türk tiyatrosunda gerçekçi dram yapısı üzerine eleştirel bir inceleme
A critical analysis of the realist drama structure of Turkish theatre during Republican era in the context of realism in theatre
BANU ÇAKMAK DUMAN
Doktora
Türkçe
2017
Sahne ve Görüntü Sanatlarıİstanbul ÜniversitesiTiyatro Eleştirmenliği ve Dramaturji Ana Bilim Dalı
PROF. DR. ARZU MEHLİKA KUNT
- Aristoteles ve Spinoza'da duygulanım-akıl ilişkisi
Affection-reason relation in Aristotle and Spinoza
CANDAŞ BOLGÜL
- Aristoteles'te algı kavramı
The concept of perception in Aristotle
VİLDAN BURKAZ
Yüksek Lisans
Türkçe
2016
FelsefeYüzüncü Yıl ÜniversitesiFelsefe Ana Bilim Dalı
YRD. DOÇ. DR. ESRA ÇAĞRI MUTLU
- Antik Yunan felsefesinde anayasal düzen (politeia) ve adalet (dike) kavramları
The concepts of constitutional order (politeia) and justice (dike) in Ancient Greek philosophy
ARZU SOMALI
- İbn sina'da aşk kavramı
The concept of love in Avicenna
HÜSEYİN KÖKSAL
Yüksek Lisans
Türkçe
2007
FelsefeGazi ÜniversitesiFelsefe ve Din Bilimleri Ana Bilim Dalı
Y.DOÇ.DR. FERİT USLU