Through the eye of the microphone in Stockhausen's Mikrophonie I
Stockhausen'ın Mikrophonie I eserine mikrofonun perspektifinden bakış
- Tez No: 697356
- Danışmanlar: DR. ÖĞR. ÜYESİ MANOLİS EKMEKTSOGLOU
- Tez Türü: Yüksek Lisans
- Konular: Müzik, Music
- Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
- Yıl: 2021
- Dil: İngilizce
- Üniversite: İstanbul Teknik Üniversitesi
- Enstitü: Lisansüstü Eğitim Enstitüsü
- Ana Bilim Dalı: Müzik Ana Bilim Dalı
- Bilim Dalı: Müzik Bilim Dalı
- Sayfa Sayısı: 79
Özet
Mikrophonie I (1964) döneminde devrim niteliğinde bir beste olma özelliği taşır. Mikrofon, tarihte ilk kez bir eserde üzerine müzik bestelenebilir bir enstrüman olarak kullanılmıştır. Şimdiye kadar mikrofon pasif bir ses alıcı ya da yükselticiyken Stockhausen mikrofonu aktif bir müzik enstrümanı olarak kullanmak istedi. Stockhausen'ın döneminde -1950'lerden itibaren- tüm besteciler yeni fikirler bulmak, ses kayıtlarını manipüle etmek ve sentezleyicilerle yeni sesler yaratmaya çalışmak için stüdyolarda deneyler yapmışlardır. Stockhausen, insanların mikrofonu algılayışını kökten değiştirerek mikrofonu bir enstrüman olarak ortaya koydu ve bu da müzik endüstrisi için yepyeni bir dünyanın kapılarını araladı. Çünkü, mikrofonun bir enstrüman olarak görülmeye başlanması, onun dinleyici üzerindeki, besteciler üzerineki hatta müzik üzerindeki etkisini tamamen değiştirecekti. Bu çığır açan konsept, bir enstrüman olarak mikrofon için çalınabilir hareketler tasarlama, notasyon yazma ve çalma teknikleri geliştirme gibi olasılıkların önünü açtı. Stockhausen, ilk defa kendisinin keşfettiği mikrofonu bir enstrüman olarak kullanma fikrini geliştirebilmek için elindeki teknik fırsatlarla deneyler yaptı. Deney süreci için kendi evinin arka bahçesine 4.5 metrelik bir tam-tam yerleştirdi. Dönemin yeni teknolojileri ile çalışabilmek için Batı Alman Radyosu Elektronik Müzik Stüdyosu'ndan (WDR)'dan bandpass filter (bant geçiren süzgeç) ve potansiyometre ödünç aldı ve beraber çalışabilmek için Jaap Spek' i davet etti. Tam-tam'ı mutfak gereçleri, taş, silgi gibi müzikal olmayan aletlerle vurmak, tırmalamak, sürtmek, fırçalamak gibi yöntemler sureti ile çalmaya başladı. Daha sonra kulaklarını 4.5 metrelik tamtamın yüzeyine yaklaştırıp dinlediğinde bir stetoskop gibi tam-tamın farklı noktalarında farklı frekansların rezone olduğunu ya da normalde duyulamayacak kadar düşük sesin kucağını yaklaştırdığında duyulabilir olduğu ve hareket ettikçe de bu tınıların mikro ve makro oranda değiştirdiğini farketti (Stockhausen, 1964). Stockhausen deneyin ikinci aşamasında çıkardığı sesleri, directional microphone (yöneltmeli mikrofon) aralığı ile üzerinde belirli frekansları kesmek için zıt yönlerde hareket ettirilebilen düğmeleri olan bir filtreden geçirerek kaydetmek istedi. Filtreyi kontrol eden Jaap Spek aynı zamanda sesin yüksekliğini kontrol eden bir potansiyometre de kullanıyordu. Kayıt sırasında Stockhausen müzik aleti olmayan aletlerle tam-tamdan çeşitli tınılar yaratırken ve öteki eliyle de mikrofonu tam-tamın üzerinde gezdirip çalım noktasına ya da tam-tamın yüzeyine yakınlaştırıp uzaklaştırırken, Jaap Spek' ten filtre ve potansiyometrenin başına geçip duymadan sesin frekanslarını ve ses yüksekliğini rastgele bir şekilde değiştirmesini istedi. Kayıdı dinlediklerinde ortaya çıkan sonuç beklenmedik ve heyecan vericiydi. Daha sonra Stockhausen bu tınıları vahşi hayvan seslerine benzetecekti. Tam-tamdan çeşitli malzemeler ve çalma teknikleri ile üretilen en mikro seslerden en makro seslere kadar çok geniş bir tını paleti oluşturulmuş oldu. Stockhausen bu şekilde bestenin deney aşamasını tamamladı (Stockhausen, 1964). Stockhausen, tam-tam için bir tını paleti oluşturdu ve tınılara“aslan kükremesi”gibi belirli kelimeler atadı. Bu kelimelerin karşılığı olan sesi yaratmayı da icracıya bıraktı. İcracı kendi kültüründe erişebildiği nesneler ve o kelimelerin dildeki ve kültürdeki anlamlarına göre bu sesi yaratabilecekti. Eserin merkezinde yer alan mikrofon hareketlerini tasarlamak ve notasyona dönüştürmek için ise grafik notasyonu kullandı. Aynı zamanda Mikrophonie I'in formu için Moment Form' u kullandı. Yani müzikal anlar tasarladı ve icracı bu anları kendi müzikal yaklaşımına göre sıralayıp çalabiliyordu. (Stockhausen, 1964). Stockhausen, mikrofon için tasarladığı notasyonda mikrofonun tam-tam yüzeyinde çalım noktasına uzaklığını yakın, orta yakınlıkta ve uzak olmak üzere üç kademeye böldü. Aynı zamanda mikrofonun tam-tama olan uzaklığını da çizgilerin kalınlığı ile belirledi. Buna göre çizgi kalınlaştıkça mikrofon tam-tama yaklaşacak ve çizgi inceldikçe mikrofon tam-tamdan uzaklaşacaktı. Mikrofon hareketinin yönü tam-tama olan uzaklığı ve tam-tam üzerinde çalım noktasına olan yatay uzaklığı olarak ikiye ayrılmış oldu. (Stockhausen, 1964). Stockhausen aynı zamanda hareketin hızını sürekliliğini de tasarladı. Mikrofon ile yumuşak, keskin, ani, düzenli, düzensiz, ritmik, aritmik, giderek hızlanan, giderek yavaşlayan hareketler tasarladı. Dinamik öğeler ise mikrofonun doğası gereği uzaklaştırıp yakınlaştırdıkça artıp azalıyordu. Filtre için de grafik notasyonu kullandı. Frekans aralığını dokuz parçaya bölüp grafik notasyonla hangi aralığın filtreleneceğine karar verdi. Daha sonra Mikrophonie I eserini son haline getirdi. Buna göre Mikrophonie I, belirli kelimelerin verildiği ve bu kelimelere karşılık gelen sesi çıkarması beklenen tam-tam çalıcısı, hareketleri ve çalması notaya alınmış bir mikrofon çalıcısı ve sesin belirli frekansları belirlenen kompozisyona göre filtreleyen bir filtre çalıcısından oluşur. Tam-tamın diğer tarafında ise birinci grup tarafından üretilen sesi bozan ve destekleyen ikinci bir grup bulunur. (tamtam çalıcısı, mikrofon çalıcısı ve filtre çalıcısı) Mikrophonie I' de mikrofona ve mikrofonun etkisine bakış tamamiyle değişmesi beklenir. Mikrofon, sesi yükselten veya alan bir nesne olmak yerine, perde, tını, dinamikler ve uzamsallık gibi ses parametrelerini değiştiren bir enstrümana dönüşmüştür. Mikrofon, armonik, melodik ve ritmik olarak müziğe katkıda bulunarak müziği şekillendiren bir enstrümana dönüşmüştür. Artık, bir enstrüman olan mikrofonun kalitesini, biçimi ve türü, çalım kapasitesi ve ses aralığını belirler. Ayrıca, mikrofonun varlığı, kompozisyonu canlı bir elektronik parçaya dönüştürerek, aksi takdirde fark edilmeyecek sesleri ortaya çıkarmaya başlamıştır. Aynı zamanda, tam-tamın sesi mikrofon aracılığı ile kaynağından ayrılmış olur ve tam-tam bir ses kaynağına dönüşür. Bununla beraber, mikrofon eseri canlı elektronik müziğe dönüştürmüş olur. Bu özelliklerin her biri önemlidir ve eserde mikrofonun yerini analiz ederken çok boyutlu bir yaklaşımın kollarını oluşturur. Takao Umemoto' nun“Müziğin Psikolojik Yapısı”adlı makalesinde müzikal boyut ilkelerinden yararlanarak bu çok boyutluluğu dört bölüm altında değerlendirdim ve eseri mikrofonun gözünden analiz edip buna göre inceledim ve tezi yapılandırdım. Bir enstrüman olan mikrofonun gözünden bakılmaya başladığımız andan itibaren her şey değişmeye başlar ve mikrofon artık müziği şekillendiren ya da yaratan bir besteleme öğesine dönüşür. Bu şekilde mikrofonu hareket ettirmek bir müzik aleti çalmaya eşdeğer hale gelir. Mikrofon hala tam-tamın sesini alan ve yükselten bir araç olmasına rağmen, algıdaki ve uygulamadaki bu yeni keşif alanı ve mikrofonu algılayış biçimimizdeki bu geniş olasılık yelpazesi, eserde mikrofonun yerini çok boyutlu bir şekilde analiz etmemin önünü açmış olur. Bu tezde, Mikrophonie I'de mikrofona bakışın çok boyutluluğunu, Umemoto' nun“Müzikal Boyutlar”konsepti yardımıyla bir yapı oluşturularak açıkladım. Umemoto' nun sistemini kullanarak, mikrofonu, ses oluşturan, hareketli ve bestelenebilir bir enstrüman, mevcut teknik özellikleriyle bir alıcı veya verici, bir fikir veya bir nesne olarak eserdeki tüm yönlerini analiz edebildim. Umemoto' nun“Müzikal Boyutlar”konsepti, müzik parçalarını en küçük parçadan en büyük parçaya kadar hiyerarşik bir şekilde düzenler. Bu çok boyutluluğu dört farklı kategoride şu başlıklar altında inceledim; fikir olarak mikrofon, yapı olarak mikrofon, nesne olarak mikrofon ve ses olarak mikrofon. Umemoto' nun yaklaşımından faydalanarak parçayı mikrofonun merceğinden analiz edebildim. Tezimde mikrofonun eserdeki çok boyutlu rolüne odaklanarak ve sesi, fikri, kompozisyonun yapısını nasıl etkilediğini gözlemledim. Analiz kısmında, Mikrophonie I' in kaydedilmiş iki versiyonunun spektrogramını incelemek için Stockhausen'in bizzat çaldığı Mikrophonie I' in prömiyeri olan Brüksel versiyonunu (1964) ve daha yeni bir çalım olan Switch Ensemble versiyonunu (2013) seçip karşılaştırdım. Switch Ensemble ile yaptığım görüşmelerde, Brüksel versiyonuyla aynı notasyon düzenini (moment form) kullanarak çaldıklarını öğrendim. Ayrıca Switch ensemble ile yazışmamda, Switch ensemble'in filtre için Max Msp kullandığını ve bunu da Max ve Mira'lı bir Ipad kullanılarak dijital olarak kontrol ettiğini fark ettim. Bu görüşmeler sonucunda edindiğim yeni bilgiler konuyla ilgili analizimi geliştirdi ve derinleştirdi. Ayrıca, iki ayrı döneme ait kayıtları seçmek, mikrofon ve ekipmanlardaki teknolojik gelişmelerin sesi nasıl etkilediğini görmemi sağladı. Mikrophonie I' deki çalım tekniklerine yakından bakıldığında, Stockhausen'in bunları ileri geri, yuvarlak, keskin, pürüzsüz, kesik kesik ve uzun kararlı hareketler olarak tasarladığını görürüz. Buna göre, mikrofon ileri geri ve tam-tam yüzeyinde çalma noktasından uzaklığına bağlı olarak yatay hareket olmak üzere iki hareket yönünü takip eder. Ayrıca, Mikrophonie I' de mikrofonun hareketinin hızı ve sürekliliği de tasarlanmıştır bunlar ritmik yapılar oluşturur ve sesin uzunluğunu da belirleyebilir. Araştırmamın sonucunda, mikrofon hareketlerinin çeşitli melodik ve polifonik tepkiler ürettiğini gözlemledim. Özellikle tam-tam üzerindeki yatay hareketin tınıyı etkilediğini ve rezone olan bazı frekansları ortaya çıkardığını, ileri geri hareketin darbe etkisi yarattığını ve bütün frekans aralığını etkilediğini gözlemledim. Mikrofon, tam-tam üzerinde duyulmayan bazı frekansları veya çok küçük sesleri duyulabilir bir hale getirmek suretiyle yeni sesler ortaya çıkardığını ve belirli hareketlerle dinamiği, melodiyi, ritmi ve tınıyı kontrol ettiğini analizlerim sonucunda söylemek mümkün. Stockhausen Mikrophonie I ile birlikte mikrofona bakışı ve mikrofonun müzikteki yerini kalıcı bir şekilde değiştirmiş ve daha sonra gelecek bestecilere ve tüm müzik türlerine ilham olmuştur.
Özet (Çeviri)
Mikrophonie I (1964) was a revolutionary composition at the time. It is the first time in history that a microphone has been used to compose music as an instrument. Stockhausen worked with the conditions at his disposal to build this non-existent system, looking had yet to be discovered. During this time, all composers were experimenting in studios to develop new ideas, manipulate sound recordings, and attempt to create new sounds with synthesizers. The concept of turning the microphone into an instrument by radically changing our perception of it opens up a whole new world. It alters the significance of the microphone's effect on the listener. This ground-breaking concept opens up the possibility of composing structural movements and creating playing techniques for the microphone as an instrument. Mikrophonie I is made up of a tam-tam player that is provided certain words and is expected to make the sound that corresponds to those words, a microphonist whose movements and playing are notated, a filter player which enables certain frequencies of the sound to transfer through to the loudspeaker as well as a second group (a tam-tam player, a microphonist, and a filter player) who distorts and supports the sound that the first group produces on the other side of the Tam-tam. The microphone in Mikrophonie I, instead of being an object that amplifies or receives sound, has evolved into an instrument that modifies sound parameters such as pitch, timbre, dynamics, and spatiality. Harmonically, melodically, and rhythmically, it contributed to music. The capacity, range, and ability of a microphone are determined by its quality, form, and kind as an instrument. Furthermore, its presence transformed the composition into a live electronic piece, revealing sounds that would otherwise go unnoticed. Tam tam's sound is separated from its source by a microphone, which transforms it into live electronic music. Each of these characteristics is significant in and of itself, and they combine to create musical multidimensionality. I evaluated it under four different sections utilizing Takao Umemoto's musical dimension principles in his article“The Psychological Structure of Music”to analyze and interpret it through the eyes of the microphone. If one looks through the eyes of the microphone as an instrument, everything has begun to change, and in accordance with it, the microphone starts to shape the sound. Moving the microphone has become equivalent to playing a musical instrument. Although the microphone is still an instrument that takes up the sound of Tam-tam, the microphone's broad range of possibilities allows people to understand the entire concept in a multidimensional manner. It is possible to explain multidimensionality by creating a structure with the help of Umemoto's“Musical Dimensions.”When I utilized Umemoto's system, I was able to deal with all aspects of the microphone, from the concept of using it as an instrument to its present technical attributes as a receiver or transmitter, and finally as a moveable and composable instrument that forms sound. The“Musical Dimensions”concept by Umemoto arranges the musical parts in a hierarchical manner, from the tiniest fragment to the largest. I analyzed this multidimensionality in four different categories, which are; the microphone as an idea, the microphone as a structure, the microphone as an object, and the microphone as a sound. I implemented this concept to analyze the piece via the lens of the microphone. I did it by focusing on the microphone's multidimensional role in the piece and observing how it affects the sound, the idea, the structure of the composition. In the analysis, I examined the spectrogram of two recorded versions of Stockhausen's Mikrophonie I. I chose the Switch Ensemble version (2013) and the Brussels version (1964) which was also the premiere of Mikrophonie I played by Stockhausen himself. In my discussion with the Switch ensemble, I discovered that they followed the same moment form order as the Brussels version. In addition, according to my correspondence with the Switch ensemble, it used a Max patch and controlled digitally using an Ipad with Max and Mira for the filter. These discoveries enhanced and deepened my understanding related to the topic. Furthermore, choosing recordings from two separate eras allowed me to see how technological advancements in microphones and equipment affected the sound. Looking closely at the playing techniques in Mikrophonie I, Stockhausen designed them as back and forth, round, sharp, smooth, staccato, and long stable movements. Back and forth movement and movement of the microphone on the tam-tam's surface based on its distance from the excitation point are the two primary types of movements. In addition, in Mikrophonie I, the speed and continuity of the microphone's movement create rhythmic structures and may also determine the length of the sound. My research revealed that microphone movements, particularly those on the surface, produce a variety of melodic and polyphonic responses. In other words, we play the microphone dynamically, melodically, rhythmically, and spatially by performing certain movements with a microphone.
Benzer Tezler
- Ratlarda deneysel olarak oluşturulan kornea alkali yanıklarının tedavisinde amniyon sıvısının etkinliğinin araştırılması
Investigatıon of the efficacy of amniotic fluid in the treatment of experimental alkaline burns generated experimentally in rats
KEMAL KARABULUT
Yüksek Lisans
Türkçe
2018
Veteriner HekimliğiFırat ÜniversitesiCerrahi (Veterinerlik) Ana Bilim Dalı
PROF. DR. CİHAN GÜNAY
- The İstanbul image in the novels of: A.S. Byatt, Vanessa Mcmahon, Roddy O'Connor, Michael Pearce and Jenny White
Yabancı yazarlar A.S. Byatt, Vanessa Mcmahon, Roddy O'Connor, Michael Peacre ve Jason White'ın romanlarında İstanbul imgesi
NAZİRE NİLDA BÖRÜ SEYHAN
Yüksek Lisans
İngilizce
2010
Batı Dilleri ve EdebiyatıSelçuk ÜniversitesiEğitim Bilimleri Bölümü
YRD. DOÇ. DR. YAĞMUR KÜÇÜKBEZİRCİ
- Prusyalı bir subayın gözüyle 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı (Binbaşı Richard Graf Von Pfeil'ın hatıraları)
1877-1878 Ottoman-Russian War through the eye of a Prussian officer (Major Richard Graf Von Pfeil's memoirs)
METİN IŞIK
- Geç Ortaçağ seyyah ve coğrafyacılarının gözüyle Endülüs
Andalusia through the eyes of Late Medieval itinerants and geographers
METE SAĞLAM
Yüksek Lisans
Türkçe
2019
TarihBilecik Şeyh Edebali ÜniversitesiTarih Ana Bilim Dalı
PROF. DR. ABDULHALİK BAKIR
- Koruyucu aile'de yetişen çocukların gözüyle koruyucu ailelerin değerlendirilmesi
Evaluation of protective families with the eye of children growing in protective family
HATİCE NURPERİ SAYIN
Yüksek Lisans
Türkçe
2019
Sosyal Hizmetlerİstanbul Aydın ÜniversitesiAile Danışmanlığı Ana Bilim Dalı
PROF. DR. UĞUR TEKİN