Geri Dön

Le cancer medullaıre de la thyroıde traıtement chırurgıcal en premıere ıntentıonà propos de 41 observations

Medüller tiroit kanserinin primer cerrahi tedavisi: 41 olgunun retrospektif analizi

  1. Tez No: 710053
  2. Yazar: KAMER TOMAOĞLU
  3. Danışmanlar: PROF. DR. JEAN LOUIS PEIX
  4. Tez Türü: Tıpta Uzmanlık
  5. Konular: Genel Cerrahi, General Surgery
  6. Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
  7. Yıl: 1996
  8. Dil: Fransızca
  9. Üniversite: İstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa
  10. Enstitü: Cerrahpaşa Tıp Fakültesi
  11. Ana Bilim Dalı: Genel Cerrahi Ana Bilim Dalı
  12. Bilim Dalı: Cerrahi Bilim Dalı
  13. Sayfa Sayısı: 84

Özet

Uzmanlık Tezi Özeti BAŞLIK: MEDÜLLER TİROİT KANSERİNİN PRİMER CERRAHİ TEDAVİSİ: 41 OLGUNUN RETROSPEKTİF ANALİZİ GİRİŞ: Tiroitin medüller kanseri klinik bir antite olarak ilk kez 1959 yılında HAZARD ve arkadaşları tarafından tanımlanmıştır. C hücreleri veya parafolliküler hücrelerin tümörü olup iyot tutmazlar ve TSH tarafından regüle edilmezler. C hücreleri kalsitonin salgılarlar, bu durum tümör varlığında selektif markır olarak gerek ameliyat öncesi ve gerekse ameliyat sonrası değerlendirmede önem kazanır. Nöral kaynaklı bu hücreler APUD ( Amine Precursor Uptake Decarboxylation) sisteminin bir parçası olup, tiroit dokusunda yayılmış olan nöroendokrin hücrelerdir. C hücreleri en sık olarak süperior loblarda bulunurlar. C hücreleri gibi sürrenal medullada bulunan kromafil hücreler de aynı zamanda nöral krestten kaynağını alır ve aynı şekilde APUD sisteminin bir parçasıdır. Tiroit meduller kanseri ile feokromasitomanın birlikteliği MEN II ye karşılık gelir. MEN II iki fenotipe ayrılır: Tip IIa veya Siple sendromu, aynı zamanda paratiroit glandları ile ilişkilidir. Tip IIb veya Gorlin sendromu, tiroitin meduller kanseri ve feokromositomanın birlikte görülmesine ek olarak submüköz nöromaların birlikte görülmesi şeklinde tanımlanır. MATERYAL VE METOD: Çalışmamız Eylül 1985 ve Haziran 1996 tarihleri arasında, medüller tiroit kanseri nedeniyle (sporadik, familial veya MEN II sendromu kapsamında) Antiquaille Hastanesi genel cerrahi ve endokrin cerrahi kliniklerinde tedavi edilmiş toplam 41 hastayı kapsayan retrospektif bir çalışmadır. Hasta dosyaları belirli kriterlere göre incelenmiştir. Metotlarımız özellikle bu hastaların tedavi ve post operatif değerlendirilmesi ile ilgilidir. Hasta dosyalarından hastaların ilk ameliyat sırasındaki yaşı, cinsiyeti, kan kalsitonin düzeyleri, tümör lokalizasyonu, metastaz varlığı, uygulanan cerrahi tedavi yöntemi, total olarak çıkarılan ve pozitif lenf nodu sayısı, post operatif erken ve geç komplikasyonlar, takip süreleri, ameliyat sonrası uygulanan neoadjuvan tedaviler ve nüks gelişimi verileri kaydedilmiştir. Bu verilerin tamamı değişik tablolarla gösterilmiştir. BULGULAR: Çalışmamızdaki toplam 41 hastanın 18'i erkek (%43,9) ve 23'ü kadındı (%56,1). Hastalarımızda erkek/kadın oranı; 1/1,3 tür. Birinci ameliyat için ortalama yaş 42,1 (6-81 yaş). Yaş ortalaması erkeklerde 39,1 ve kadınlarda 44,4 idi. Hastaların %49'u 4. ve 5. on yıllar arasındaydı. Kan kalsitonin düzeyleri, uygulanan cerrahi tedavi yöntemi, patolojik inceleme sonucuna göre tümör lokalizasyonu, total olarak çıkarılan ve pozitif lenf nodu sayısı, post operatif erken ve geç komplikasyonlar, takip süreleri, ameliyat sonrası uygulanan neoadjuvan tedaviler ve nüks gelişimi verileri sonuçları Tablo 8,9,10 ve 11 ve ayrıca hasta dosyaları bölümünde gösterilmiştir. TARTIŞMA VE SONUÇ: Tiroitin meduller kanserinin tanı belirlenmesi ve tedavisinde agresif bir protokol uygulanması çok önemlidir. Hastalık başlangıç aşamasında lezyonlar klinik olarak henüz küçükken, pentagastrin test sonuçları henüz yeni anormalleşme aşamasındayken ve ganglioner metastazlar henüz yokken teşhis edilmelidir. Total tiroidektomi ile merkezi kompartman lenfatik disseksiyonu vakaların büyük çoğunluğunda tedavi edici olarak uygulanmalıdır. Evreleme döneminde cerrahi olarak çıkartılabilir olan tüm tümorlü dokunun kesin olarak lokalizasyonu çok önemlidir çünkü primer cerrahi girişimin kalitesi iyileşme üzerinde belirgin rol oynamaktadır. Bu nedenle ilk cerrahi girişim iyi olmalıdır. İkincil cerrahi girişimlerin başarısızlıkla sonuçlanacağı aşikardır. Geniş bir cerrahi girişime rağmen hastaların % 20'si iyileşmemektedir. Medüller tiroit kanseri radyoterapi ve kemoterapiye dirençli olduğundan, rezeke edilmeyen veya edilemeyen metastatik tümörlerin ideal tedavisi belirli değildir. MEN IIa ve MEN IIb ve izole familyal formlarda RET proto-onkojen defekti bulunmaktadır. Bu geni taşıyan yüksek riskli aile üyelerinde kalsitonin düzeyine bakılmaksızın total tiroidektomi uygulanmalıdır. Prensip olarak genetik lenfositer ADN ekstraksiyonu testi için tek bir kan alımına ihtiyaç vardır ve yaşam boyu bir defa araştırılması yeterli olmaktadır. Hastalığın tedavisinde koruyucu tiroidektomi uygulaması, tartışmasız majör bir ilerlemedir. Günümüzde tiroidin medüller kanserinin tedavi felsefesi oldukça gelişmiştir. Genetik araştırmalar giderek daha sık yapılmaktadır. Bu testler sayesinde genellikle genç, hatta klinik belirtisi hiç olmayan bir hasta grubu söz konusudur ve bu hastalarda uygulanan koruyucu cerrahi tedavi ile çok iyi sonuçlar elde edilmektedir. Medüller tiroit kanseri tanısı almış hastalarda cerrah, rükürren sinir yaralanmasına neden olmadan, paratiroit hasarı ve buna bağlı sekel oluşumu komplikasyonuna yol açmadan, hastaların iyileşmesini sağlamak için cerrahi girişim sırasında çok dikkatli ve özenli çalışmalıdır. Bu zorunluluklar ve cerrah üzerinde oluşturdukları baskı, böylesi ameliyatların, bu alanda uzmanlaşmış cerrahlar tarafından yapılmasını zorunlu kılmaktadır.

Özet (Çeviri)

Specialization Thesis Summary TITLE: PRIMARY SURGICAL TREATMENT OF MEDULLARY THYROID CANCER: A RETROSPECTIVE ANALYSIS OF 41 CASES INTRODUCTION Medullary carcinoma of the thyroid was first described as a clinical entity in 1959 by HAZARD et al. They are tumors of C cells or parafollicular cells and do not sequester iodine and are not regulated by TSH. C cells secrete calcitonin, which gains importance as a selective marker in the presence of tumor, both in preoperative and postoperative evaluation. These cells of neural origin are part of the APUD (Amine Precursor Uptake Decarboxylation) system and are neuroendocrine cells which are spreaded in the thyroid tissue. C cells are most commonly found in the superior lobes. Like C cells, chromaphyll cells found in the adrenal medulla also originate from the neural crest and are likewise part of the APUD system. The coexistence of thyroid medullary cancer and pheochromocytoma corresponds to MEN II. MEN II is divided into two phenotypes: Type IIa or Siple syndrome is also associated with the parathyroid glands. Type IIb or Gorlin syndrome is defined as the coexistence of submucous neuromas in addition to the co-occurrence of thyroid medullary cancer and pheochromocytoma. MATERIAL AND METHOD: Our study is a retrospective study including 41 patients treated for medullary thyroid cancer (sporadic, familial or MEN II syndrome) in general surgery and endocrine surgery clinics of Antiquaille Hospital between September 1985 and June 1996. Patient files were analyzed according to certain criteria. Our methods are particularly relevant to the treatment and post-operative evaluation of these patients. From the patient files, the age, gender, blood calcitonin levels of the patients, tumor localization, presence of metastases, surgical treatment method, total number of removed and positive lymph nodes, post-operative early and late complications, follow-up periods, postoperative neoadjuvant treatments and relapse development data were recorded. All of these data are shown in different tables. RESULTS: Of the 41 patients in our study, 18 (43.9%) were male and 23 (56.1%) were female. The male/female ratio in our patients; 1/1.3 species. The mean age for the first surgery is 42.1 (6-81 years). The mean age was 39.1 in men and 44.4 in women. 49% of patients were between the 4th and 5th decades. Results of blood calcitonin levels, surgical treatment method, tumor localization according to the pathological examination result, total number of removed and positive lymph nodes, post-operative early and late complications, follow-up times, neoadjuvant treatments applied after surgery, and recurrence data Table 8.9, 10 and 11, as well as in the patient files section. DISCUSSION AND CONCLUSION: It is very important to apply an aggressive protocol in the diagnosis, determination and treatment of thyroid medullary cancer. The disease should be diagnosed in the initial stage when the lesions are still clinically small, pentagastrin test results are still in the stage of new abnormality, and ganglionary metastases are not yet present. Central compartment lymphatic dissection with total thyroidectomy should be used therapeutically in the vast majority of cases. Precise localization of all tumorous tissue that can be surgically removed during the staging period is very important because the quality of the primary surgical intervention plays a significant role in recovery. Therefore, the first surgical intervention should be good. It is obvious that secondary surgical interventions will fail in the majority of cases.. Despite extensive surgical intervention, 20% of patients do not recover. Because medullary thyroid cancer is resistant to radiotherapy and chemotherapy, the ideal treatment for unresectable or unresectable metastatic tumors is uncertain. RET proto-oncogene defect is present in MEN IIa and MEN IIb and isolated familial forms. Total thyroidectomy should be performed in high-risk family members carrying this gene, regardless of calcitonin level. In principle, a single blood draw is needed for the genetic lymphocytic ADN extraction test and it is sufficient to investigate it once in a lifetime. The application of conservative thyroidectomy in the treatment of the disease is indisputably a major advance. Currently, the treatment philosophy of medullary cancer of the thyroid is highly developed. Genetic studies are being performed more and more frequently. Thanks to these tests, there is usually a young patient group, even with no clinical symptoms, and very good results are obtained with the conservative surgical treatment applied in these patients. In patients diagnosed with medullary thyroid cancer, the surgeon should work very carefully and diligently during the surgical intervention to ensure the recovery of patients without causing recurrent nerve injury, parathyroid damage and related sequelae formation complications. These obligations and the pressure they place on the surgeon, such surgeries should be performed by surgeons specialized in this field.

Benzer Tezler

  1. Meme kanseri tanısı almış olgularda memedeki kanser lokalizasyonu ile aksiller lenfadenopati varlığı arasındaki ilişkinin değerlendirilmesi

    Evaluation of the relationship between cancer localization and acsillary lymphadenopathy during breast cancer diagnosis

    HAKAN SİME

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2018

    Radyoloji ve Nükleer TıpSağlık Bilimleri Üniversitesi

    Radyoloji Ana Bilim Dalı

    DR. ÖĞR. ÜYESİ CENNET ŞAHİN

    PROF. DR. AHMET MESRUR HALEFOĞLU

  2. Meme kanseri tedavisi sonrası lenfödem gelişen olgularda eğitimin üst ekstremite fonksiyonlarına etkisi

    The effect of education in upper extremity functions in patients with lymphedema after breast cancer treatment

    NAIL IMAMOGLOU

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    2011

    Fiziksel Tıp ve RehabilitasyonDokuz Eylül Üniversitesi

    Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Ana Bilim Dalı

    DOÇ. DR. DİDEM KARADİBAK

  3. Metastatik meme kanserli hastalarda docetaxel tedavisine cevabın klinik ve moleküler parametreler ile ilişkilendirilmesi

    Başlık çevirisi yok

    ALİ AYKUT

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2004

    OnkolojiAkdeniz Üniversitesi

    İç Hastalıkları Ana Bilim Dalı

    DOÇ. DR. BURHAN SAVAŞ

  4. Pankreas kanseri hücre hattında arum dioscoridis bitki ekstraktının anti-kanserojenik etkilerinin araştırılması

    Investigation of the anti-cancerogenic effects of arum dioscoridis plant extract on pancreatic cancer cell line

    BERMAL BAŞBUĞ

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    2023

    Histoloji ve EmbriyolojiGaziantep Üniversitesi

    Histoloji ve Embriyoloji Ana Bilim Dalı

    DR. ÖĞR. ÜYESİ NURAY BOSTANCIERİ

    DOÇ. REMZİYE AYSUN KEPEKÇİ

  5. GRNN ve MLP metotları kullanılarak geri dönen meme kanser tespiti

    Recurrence breast cancer detection using general regression neural network and multi layer perceptron

    OMAR TAHA AHMED AL-KHALIDI

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    2017

    Bilgisayar Mühendisliği Bilimleri-Bilgisayar ve KontrolTürk Hava Kurumu Üniversitesi

    Elektrik ve Bilgisayar Mühendisliği Ana Bilim Dalı

    YRD. DOÇ. DR. MELTEM YILDIRIM İMAMOĞLU