Kronik prostatitli ve prostat kanserli hastalarda renkli doppler ultrasonografik incelemenin tanısal değeri
Başlık çevirisi mevcut değil.
- Tez No: 71227
- Danışmanlar: PROF. DR. ORHAN YURTSEVEN
- Tez Türü: Tıpta Uzmanlık
- Konular: Üroloji, Urology
- Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
- Yıl: 1998
- Dil: Türkçe
- Üniversite: Ege Üniversitesi
- Enstitü: Tıp Fakültesi
- Ana Bilim Dalı: Üroloji Ana Bilim Dalı
- Bilim Dalı: Belirtilmemiş.
- Sayfa Sayısı: 61
Özet
52 ÖZET VE SONUÇ Prostat kanserinin tanısında parmakla rektal muayene, serum PSA değeri ve TRUS diagnostik triad olarak kabul edilmekte ve bu üç incelemenin birlikte kullanılmasıyla tanı değerinin arttığı bilinmektedir.Ancak bu üç tekniğin birlikte kullanılması dahi biyopsiyi gereksiz kılacak derecede yeterli değildir. Son zamanlarda renkli akım görüntüleme yöntemiyle prostatın vasküler yapısının belirlenebileceği, bunun da tumoral oluşumların saptanmasında 4. bir metod olarak tanısal sensitivite ve spesifiteyi geliştirebileceği öngörülmüştür. Radyolojik tanı yöntemlerinden renkli Doppler ultrasonografinin 90'lı yıllarda yaygınlaşması ile vasküler patolojilerin tanısında önemli ilerlemeler kaydedilmiştir. Aynı şekilde tümörlerde oluşan neovaskülarizasyona bağlı patolojik kan akımlarının değerlendirileside mümkün olmuştur. RDUSG'de temel prensip damara belli bir açıyla gönderilen ultrason demetinin frekansının, akım yönüne ve hızına göre kaymasını (shift) saptamaktır. Doppler kayması, transdüserin frekansı, kan akımının hızı ve ses demetinin damar duvarı ile açısı ile ilgilidir. RDUSG'de görüntü oluşturulurken kullanılan parametre ortalama Doppler kayma frekansıdır. Tumoral damarlanmayı saptamaya yönelik RDUSG uygulamaları karaciğer, böbrek, meme, over ve rektum kanserlerinde de tarif edilmiştir. Son yıllarda prostat kanseri tanısında RDUSG'nin TRUSG'ye ilave katkıları konusunda çok sayıda çalışma yapılmıştır. Transrektal ultrsonografi eşliğinde 85 hastaya yapılan 8 kadran biyopsi sonrası toplam 63 prostat kanseri ve 22 kronik prostatitli olgu saptanmıştır. Gri skala ultrasonografi ve RDUSG'de kanser saptanan 57 hastada lezyona yönelik ilave biyopsiler alınmıştır. PSA değerleri normalin üstünde ancak gri skala USG ve RDUSG ile lezyon saptanmayan 12 hastada ise 8 kadran sistematik biyopsi yapılmıştır. RDUSG ile inceleme sonucunda prostatitli olgularda %86, prostat kanserli olgularda %83, 1 ve 2. dereceden kanlanma görülmüştür. Prostatitli ve prostat Ca'lı hastaların saptanmasında ve aralarındaki ayırıcı tanıda RDUSG'nin gri skala USG'ye ilave katkısı bulunmamıştır. Ancak gri skala USG ile kuşkulu lezyonların manifest hale gelmesinde katkıda bulunduğu gözlenmiştir. Prostat kanserlerinin Gleason skorları ile kanlanma dereceleri arasında önemli bağlantılar dikkati çekmiştir. Kanlanma dereceleri ile ortalama Gleason skorlarının doğru orantılı olduğu gözlenmiştir. Kötü ve orta diferansiye kanserlerde daha çok belirgin (2. derece) kanlanma dikkati 5253 çekerken, iyi diferansiye kanserlerin çoğunda kanlanma saptanmamış ya da minimal kanlanma (1. derece) izlenmiştir. Bizim çalışmamızda; prostatitli olgularda prostatitin ciddiyetiyle renkli doppler akımın derecesi arasındaki ilişkiyi göstermek amaçlanmadı. Böyle bir korelasyonu göstermek için post masaj prostat sıvısı örnekleri alınan ve klinik gidişi izlenen semptomatik hastalar üzerinde bir çalışma yapmanın gerekli olacağı kanısındayız. Çalışmamızda % 12 oranında izoekojenik prostat kanseri saptanmıştır. Bu nedenle biyopsiler sadece gri skala USG' ya da RDUSG ile tespit edilen odaklardan değil tüm kadranları içerecek şekilde yapılmalıdır.İzoekojenik prostat kanserlerinin tümü iyi ya da orta derece diferansiye grupta yer almaktadır. Ortalama Gleason skorları ve ortalama PSA düzeyleri diğer eko özelliklerindeki kanserlere göre en düşük değerlerdedir. Bu nedenle izoekojenik kanserlerin malignite potansiyelleri en düşük, mikst ekojenitedeki kanserlerin ise en yüksek değerlerdedir. Hipoekojenik ve mikst ekojenik kanserlerin çoğunda belirgin (2. derece kanlanma) saptanmıştır. İzoekojenik tümörlerin hiçbirinde RDUSG ile kanlanma gözlenmemiştir. Ayrıca Seminal veziküllere invazyon yapan prostat kanserlerinin retrospektif değerlendirmesinde, bu kanserlerin diğerlerine göre sonografik olarak daha malign özellikler taşıdığı ve Gleason skorlarının da daha yüksek olduğu bulunmuştur. 53
Özet (Çeviri)
Özet çevirisi mevcut değil.
Benzer Tezler
- Prostat kanseri, benign prostat hiperplazisi ve kronik prostatitli hastalarda bazı mikroRNA'ların dolaşımdaki düzeylerinin araştırılması
Investigation of circulating levels of some microRNAs in patients with benign prostatic hyperplasia, chronic prostatitis and prostate cancer
YAKUP DÜLGEROĞLU
Doktora
Türkçe
2019
BiyokimyaBilecik Şeyh Edebali ÜniversitesiMoleküler Biyoloji ve Genetik Ana Bilim Dalı
DR. ÖĞR. ÜYESİ ONUR EROĞLU
- Prostat spesifik antijen yüksekliği nedeniyle ampirik antibiyotik tedavisi verilen hastalarda prostat biyopsisi sonuçlarına göre sistemik inflamatuar belirteçlerin diagnostik önemi
Diagnostic significance of systemic inflammatory markers according to prostate biopsy results in patients receiving empirical antibiotic treatment due to HiGH prostate specific antigen
ERDEM SOBACI
Tıpta Uzmanlık
Türkçe
2021
ÜrolojiSağlık Bilimleri ÜniversitesiÜroloji Ana Bilim Dalı
PROF. DR. ÖNER ODABAŞ
- Prostat kanseri şüphesiyle biyopsi planlanan hastalarda işlem öncesi çekilen multiparametrik manyetik rezonans görüntüleme bulgularının 'prostate ımaging reporting and data system (pı-rads) ile skorlanması ve histopatolojik korelasyonu
Evalution of multiparametric mri findings of the patients with suspicion of prostate cancer using prostate imaging, reporting and data systemtm (pi-radstm) before the patients undergo planned biopsy and histopathologic correlation
ALİ AKMAN
Tıpta Uzmanlık
Türkçe
2016
Radyoloji ve Nükleer TıpCumhuriyet ÜniversitesiRadyoloji Ana Bilim Dalı
PROF. DR. CESUR GÜMÜŞ