Sinema ve Yüce: Semih Kaplanoğlu sineması örneği
Başlık çevirisi mevcut değil.
- Tez No: 714299
- Danışmanlar: DR. ÖĞR. ÜYESİ ÖZGE ÖZYILMAZ YILDIZCAN
- Tez Türü: Yüksek Lisans
- Konular: Radyo-Televizyon, Sahne ve Görüntü Sanatları, Radio and Television, Performing and Visual Arts
- Anahtar Kelimeler: Tarifsiz, Yüce, Bilinemez, Aşkın, İmaj, Kant, Burke, Sanat, Felsefe, Auteur, Karşılaşma, İmge, Gerçek-üstü, Sıkıntı, Tekinsizlik, Belirsizlik, Teknolojik Yüce, Semih Kaplanoğlu, Buğday, Film analizi, Innefiable, Sublime, Uncertain, Transcendent, Image, Kant, Burke, Art, Auteur, Encounter, Surreal, Nuisance, Uncanny, Uncertainty, Technological Sublime, Semih Kaplanoglu, Grain, Film Analysis
- Yıl: 2022
- Dil: Türkçe
- Üniversite: Marmara Üniversitesi
- Enstitü: Sosyal Bilimler Enstitüsü
- Ana Bilim Dalı: Radyo Televizyon ve Sinema Ana Bilim Dalı
- Bilim Dalı: İletişim Bilimleri Bilim Dalı
- Sayfa Sayısı: 128
Özet
Sinemada aşkın ve soyut imajların birbirine geçtiği süreçleri gözlemlemek ve üzerine bir tartışma yapmak bu çalışmanın esas meselesidir. Sinemada, gerçek-üstücülüğün ve yücelik vasfına ait imgelerin birbiriyle ilişkisi Semih Kaplanoğlu sinemasına odaklanılarak ortaya konmuştur. Sinemada aşkınlığa ulaşmak için yücenin kullanımına iyi bir örnek olduğu düşünülen Yusuf üçlemesi olarak bilinen; Yumurta (2007), Süt (2008), Bal (2010) ile Buğday (2017) filmleri üzerinden tartışma yürütülmüştür. Araştırmanın ilk boyutu, kendisiyle soyut alanlar arasına kalın bir çizgi çeken modern insanın, tarif edilemeze (ineffable) ilişkin algısından doğan yüceye odaklanarak, bunu aşkınlıktan ayırmaktır. Bu açıdan ilk olarak yüce (sublime) kavramının kendisi müstakil bir kavram olarak ele alınmıştır. Yüce duygusu bir karşılaşmadır, insanın tarifsiz imajlarla ilk karşılaşmada verdiği zihinsel bir tepkimenin adıdır. Yüce duygusu anıların yetersiz çağrışımlarından doğar ve bir takım tam tanımlanamamış türde olaylar, durum ya da imgelerle açığa çıkar. İmmanuel Kant ve Edmund Burke'un büyük oranda kavramsallaştırdığı bu kavramın genel çerçevesi oturtularak, dünden bugüne sanat ve felsefe yoluyla değişen, gelişen potansiyeli ortaya konmuştur. Ardından yücenin sinemadaki temsillerine, aşkınla (transcendent) ilintisine ve bu temsillerin dünya sinemasındaki dünden bugüne karşılıklarına değinilmiştir. Özelde İslam sanatında aşkınlık ve yücenin kullanımına da odaklanılmış, bunun bir auteur yönetmen olarak kabul edilen Semih Kaplanoğlu sinemasındaki yansımaları ortaya konmuştur. Son olarak, aşkın olan imgenin yüce aracılığıyla nasıl bir niteliğe kavuştuğu, insanın bilinemez (uncertain) olanla ilk karşılaşmasında nasıl bir duyguyla karşılaştığı, görünmez olan imgelerin nasıl görünür kılındığı meselesi üzerinde durularak, insanın mutlak ötekisi ve gerçek-üstüyle ilişkisi bakımından yönetmenin Yusuf üçlemesi filmleri ve Buğday filmi kritik edilmiştir. Yusuf üçlemesinde yüceyi, tekinsizlik, belirsizlik ve sıkıntı duygularına eşlik eden bir atmosfer takip ederken, Buğday filminde ise kullanılan teknoloji bakımından oldukça gelişmiş ileri dünya tasviri yapmak suretiyle, ihtişamlı nesneler üzerinden yüce bir etki oluşturulmaktadır. Yusuf Üçlemesinde psikolojik daralmaların, ruhsal bölünmelerin, içsel hezeyanların yüceyi tetikleyici unsurlar olarak kullanıldığı görülebilmektedir. Buğday filminde ise, aşkın olanı duyumsatmak için çok da alışık olmadık bir şekilde teknolojik yüceye başvurulmuştur. Bir nevi yüce karşısında duyulan korku, tekinsizlik, tedirginlik ve huşu duygusunun açığa çıkardığı duygu ile seyirci tarifsizin sınırlarında dolaştırılmıştır. Bu filmlerdeki karakterlerin ve seyircilerin olası yüce karşılaşmaları analiz edilerek, yönetmenin kurduğu sinema dilinin buna katkısı ortaya konmuştur.
Özet (Çeviri)
Observing and discussing the processes in which transcendent and abstract images are intertwined in cinema is the main subject of this study. The relationship between images of supernaturalism and sublimity in cinema is propounded by focusing on Semih Kaplanoğlu's cinema. Known as the Yusuf trilogy, which is thought to be a good example of the use of the sublime to reach transcendence in cinema; Discussions were conducted on the films Egg (2007), Milk (2008), Honey (2010) and Grain (2017). The first dimension of the research is to separate it from transcendence by focusing on the sublime arising from the perception of the indescribable by modern man, who draws a thick line between himself and abstract spaces. In this respect, firstly, the concept of sublime has been handled as a separate concept. The feeling of the sublime is an encounter, the name of a mental reaction that a person gives at the first encounter with indescribable images. The feeling of the sublime arises from the inadequate associations of memories and is revealed by some undefined type of events, situations or images. The general framework of this concept, which was fully conceptualized by Immanuel Kant and Edmund Burke, has been established and its changing and developing potential has been revealed through art and philosophy from past to present. Then, the representations of the sublime in cinema, its relation to the transcendent and the equivalents of these representations in world cinema from past to present are mentioned. In particular, the use of transcendence and sublime in Islamic art was also focused on, and its reflections in the cinema of Semih Kaplanoğlu, who is considered an auteur director, were propounded. Finally, the Yusuf trilogy films and Grain has been criticized in terms of man's relationship with the absolute other and the surreal, emphasizing the issue of how the transcendent image attains a quality through the sublime, what kind of emotion one encounters in the first encounter with the uncertain, and how invisible images are made visible. In the Yusuf trilogy, the sublime is followed by an atmosphere that accompanies the feelings of uncanny, uncertainty and distress, while in the movie Grain, a sublime effect is created through magnificent objects by depicting the advanced world in terms of technology used. In the Yusuf Trilogy, it can be seen that psychological contractions, spiritual divisions and inner delusions are used as triggers for the sublime. On the other hand in Grain, the technological sublime is used in a very unusual way to make the transcendent feel. With the feeling of fear, uncanny, uneasiness and awe felt in the face of the sublime, the audience was wandered around the borders of the indescribable. The possible sublime encounters of the characters and the audience in these films were analyzed and the contribution of the cinema language established by the director to this matter was revealed.
Benzer Tezler
- Yeni bir siyasal iletişim alanı: Genç seçmenlerin siyasallaşma aracı olarak Twıtch.tv kullanımı
A new area of political communication: The use of Twitch.tv as a politicization tool of young voters
NURHAK ATAR
Yüksek Lisans
Türkçe
2023
Siyasal BilimlerGalatasaray ÜniversitesiRadyo Televizyon ve Sinema Ana Bilim Dalı
DOÇ. DR. ÖZLEM DANACI YÜCE
- 'Kimsenin Müslüman Kadınları' Müslüman kadınların alternatif medya platformları aracılığıyla karşı kamusal alan oluşturmaları: Türkiye ve Almanya örneği
'Nobody's Muslim Women' construction of Muslim women's counter public sphere through alternative media platforms: The case of Turkey and Germany'
SÜMEYRA SOYDAŞ
Yüksek Lisans
Türkçe
2023
Siyasal BilimlerGalatasaray ÜniversitesiRadyo Televizyon ve Sinema Ana Bilim Dalı
DOÇ. DR. ÖZLEM DANACI YÜCE
- Televizyon üzerinden dindar/mütedeyyin kadınları anlamak: Dindar kadınların televizyonu alımlama ve kullanım biçimleri
Understanding religious/pious women through television: Religious women's reception and usage of television
ERGEN DEVRİM KARAGÖZ
Doktora
Türkçe
2022
Radyo-TelevizyonGalatasaray ÜniversitesiRadyo Televizyon ve Sinema Ana Bilim Dalı
DOÇ. DR. ÖZLEM DANACI YÜCE
- Metin Erksan sinemasında düş ve gerçeklik olgusu
The Fact of dream and reality in Metin Erksan's cinema
ZEYNEP ALPHAN ZELAN
Yüksek Lisans
Türkçe
2006
Güzel SanatlarGazi ÜniversitesiRadyo Televizyon ve Sinema Ana Bilim Dalı
DOÇ. HALE KÜNÜÇEN
- Türkiye'de birey-devlet ilşkisinin sosyal liberalizm çerçevesinde eleştirisi olarak Sinan Çetin sineması iki film: Propoganda ve Komser Şekspir
The analysis of indivitual-state relationship in Turkey and according to social liberal critics two films by Sinan Çetin: Propoganda and Komser Şekspir
MURAT SOYDAN
Yüksek Lisans
Türkçe
2005
Sahne ve Görüntü SanatlarıEge ÜniversitesiRadyo Televizyon ve Sinema Ana Bilim Dalı
DOÇ. DR. GÜLİZ ULUS AKSUN