Geri Dön

Geç prematüre bebeklerde solunum sıkıntısı ile diyastolik disfonksiyon ve beyin natriüretik peptid ilişkisi

Correlation between respiratory distress, diastolic dysfunction and brain natriuretic peptide in late preterm newborns

  1. Tez No: 720006
  2. Yazar: AYSİMİN AKÇAKAYA KORAMAN
  3. Danışmanlar: PROF. DR. HÜSNÜ FAHRİ OVALI, DOÇ. DR. ÖYKÜ TOSUN
  4. Tez Türü: Tıpta Uzmanlık
  5. Konular: Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları, Child Health and Diseases
  6. Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
  7. Yıl: 2022
  8. Dil: Türkçe
  9. Üniversite: İstanbul Medeniyet Üniversitesi
  10. Enstitü: Göztepe Prof. Dr. Süleyman Yalçın Şehir Hastanesi
  11. Ana Bilim Dalı: Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı
  12. Bilim Dalı: Belirtilmemiş.
  13. Sayfa Sayısı: 90

Özet

GİRİŞ: Geç prematüre bebeklerde de solunum sıkıntısı önemli bir klinik sorundur. Sağlıklı term bebeklere kıyasla, prematüre bebeklerde diyastolik disfonksiyon daha sıktır ve bebek ne kadar küçükse o kadar fazladır. Bu disfonksiyon; preload artışına ve sonunda pulmoner venöz basıncın artmasına ve solunum sıkıntısının gelişmesine neden olur. Erken preterm bebeklerde görülen kronik akciğer hastalığında diyastolik disfonksiyon önemli bir rol oynar ancak geç preterm bebeklerde görülen solunum sıkıntısı ile diyastolik disfonksiyon arasındaki ilişki şimdiye kadar araştırılmamıştır. AMAÇ: Bu çalışmadaki amaç, solunum sıkıntısı gelişen ve gelişmeyen geç prematüre bebeklerde, ekokardiyografik (EKO) inceleme ve Beyin/B tipi natriüretik peptid (BNP) analizi ile, solunum sıkıntısına diyastolik disfonksiyonunun katkısını incelemektir. GEREÇ VE YÖNTEM: Çalışmaya son adet tarihine göre 340/7 – 366/7 gebelik haftaları arasında doğan geç prematüre bebekler dahil edildi. Bu bebekler, kontrol ve çalışma grubu şeklinde 2 gruba ayrılarak araştırıldı. Çalışma grubu; solunum sıkıntısı nedeniyle solunum desteği (entübe edilerek mekanik ventilasyon yapılan veya nazal sürekli pozitif havayolu basıncı (CPAP) alan bebeklerden oluşmaktayken kontrol grubu olarak; hastaneye herhangi bir neden ile yatışı yapılmamış, 2000 gramın üzerinde, belirgin sağlık problemi olmayan ve 72 saatten önce eve taburcu eden bebeklerden seçildi. Çalışma ve kontrol gruplarına 35'er bebek dahil edildi. BULGULAR: Kontrol ve çalışma gruplarında 35'er bebek araştırıldı. İki grup arasında demografik veriler arasında istatistiksel fark yoktu. Ekokardiyografik incelemelerde hemodinamik olarak anlamlı olmayan patent duktus arteriozus varlığı ve bunların boyutları arasında anlamlı olarak fark bulunmadı. M-Mod incelemede ejeksiyon fraksiyonu, kısalma fraksiyonu, sol atriyum/aort kökü oranları, sol ventrikül diyastol sonu çapları arasında anlamlı fark saptanmadı. Doku Doppler incelemelerinde sağ ve sol kapak E, A, S, ortalamaları E′, A′, S′ velositeleri arasında istatistiksel olarak anlamlı farklılık gözlenmedi. E/E' oranı; çalışma grubunda kontrol grubuna göre sağ kapak için istatistiksel olarak anlamlı derecede yüksek bulundu (p=0,048) ancak sol kapak E/E' ortalamaları numerik olarak yüksek olsa da istatistiksel olarak anlamlı farklılık gözlenmedi (p=0,831). Kontrol ve çalışma gruplarının triküspit annüler düzlem sistolik hareketlerinin ölçümü (TAPSE) ortalamaları arasında istatistiksel olarak anlamlı farklılık gözlenmedi (p=0,402). Çalışma grubunun Beyin Natriüretik Peptid (BNP) değerleri 345,73±542,19 pg/ml iken kontrol grubunun 108,2±135,25 pg/ml olarak bulundu ve bu yükseklik istatistiksel olarak anlamlıydı (p=0,002). BNP ve sağ E/E' değerleri arasında (r=0,142 p=0,416) ve BNP ile sol E/E' değerleri arasında (r=0,457 p=0,006) pozitif yönde istatistiksel olarak anlamlı korelasyon gözlendi. SONUÇ: Yenidoğanlarda doku Doppler inceleme, diyastolik fonksiyon bozukluğunu erken dönemde ortaya koyması nedeniyle çok değerlidir. Bunun yanı sıra, kardiyak natriüretik peptidler klinik pratikte kullanımları gittikçe artan biyokimyasal parametrelerdir. Bu çalışmada BNP yüksekliğinin artmış solunum sıkıntısı ile ilişkili olduğu bulundu. Ayrıca solunum sıkıntısı nedeniyle takip edilen hastaların doku Doppler incelemelerinde kontrol grubuna göre özellikle diyastolik disfonksiyon ile ilişkili parametrelerde bozukluk olduğu görüldü.

Özet (Çeviri)

BACKGROUND: Respiratory distress is an important clinical problem in late premature babies. Compared to healthy term infants, diastolic dysfunction is more common in premature infants and the younger the infant, the greater it is. This dysfunction causes an increase in preload and eventually an increase in pulmonary venous pressure and leads to respiratory distress. Diastolic dysfunction plays an important role in chronic lung disease in early preterm infants, but the relationship between respiratory distress and diastolic dysfunction in late preterm infants has not been investigated so far. AIM: The aim of this study was to examine the contribution of diastolic dysfunction to respiratory distress by echocardiographic examination and BNP analysis in late premature infants with and without respiratory distress. MATERIALS AND METHODS: The study includes late premature babies who were born between 340/7 – 366/7 gestational weeks due to estimated date of delivery. These babies were investigated by dividing into 2 groups as control and study groups. The study group included newborns who received respiratory support due to respiratory distress (either intubated and received mechanical ventilation or received nasal continuous positive airway pressure) whereas the control group included healthy newborns who did not receive any respiratory support and/or who did not have any other health problems. RESULTS: There were 35 infants in the study and control groups each. There were no statistical difference in demographic data between two groups. In echocardiographic examinations, no significant difference was found between the presence of hemodynamically insignificant patent ductus arteriosus and their dimensions. In M-Mode examination, no significant difference was found between ejection fraction, shortening fraction, left atrium/aortic root ratios, and left ventricular end-diastolic diameters. In tissue Doppler examinations; no statistically significant difference was observed between E, A, S, and E′, A′, S′ velocities in both tricuspid and mitral valves. E/E' ratio was found to be statistically significantly higher in the study group's tricuspid valve (p=0.048), but no statistically significant difference was observed in mitral valve even though E/E' averages were numerically higher (p=0.831). No statistically significant difference was observed between the mean tricuspid annular plane systolic movements (TAPSE) of the control and study groups (p=0.402). While the Brain Natriuretic Peptide (BNP) values of the study group were 345.73±542.19 pg/ml, those of the control group were found to be 108.2±135.25 pg/ml in the control group, and this difference was statistically significant (p=0.002). A statistically significant positive correlation was observed between BNP and right E/E' values (r=0.142 p=0.416) and between BNP and left E/E' values (r=0.457 p=0.006). CONCLUSION: Tissue Doppler imaging in newborns is very valuable for revealing diastolic dysfunction in the early period. Also the use of cardiac natriuretic peptides in clinical practice is increasing. In this study, it has been shown that increased BNP values are related to respiratory distress. In addition to this, it has been observed that, tissue Doppler imaging of newborns with respiratory distress in is associated with disturbance of diastolic dysfunction parameters.

Benzer Tezler

  1. Geç prematüre bebeklerdeki neonatal morbidite ve mortalitenin term bebeklerle karşılaştırılması

    Comparision of neonatal morbidity and mortality amongst late preterm and term babies

    ÖZLEM KALYONCU

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2008

    Çocuk Sağlığı ve HastalıklarıOndokuz Mayıs Üniversitesi

    Çocuk Sağlığı Bölümü

    DOÇ. DR. CANAN AYGÜN

  2. Yenidoğan yoğun bakım ünitesinde izlenen geç preterm bebeklerin maternal risk faktörlerine bağlı morbiditelerinin değerlendirilmesi

    The effects of maternal risk factors on the morbidity of late preterm infants in the neonatal intensive care unit

    EMRAH ÇIĞRI

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2016

    Çocuk Sağlığı ve HastalıklarıBaşkent Üniversitesi

    Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı

    DOÇ. DR. AYŞE NUR ECEVİT

  3. 30 hafta ve altındaki solunum sıkıntısı olan preterm yenidoğanlarda kafein kullanımının surfaktan sentezi üzerindeki etkilerinin değerlendirilmesi

    Evaluation of the effects of caffeine usage on surfactant synthesis in premature newborns with breathing troubles of 30 weeks and older

    NİLÜFER OKUR

    Tıpta Yan Dal Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2017

    Çocuk Sağlığı ve HastalıklarıSağlık Bilimleri Üniversitesi

    Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı

    DOÇ. DR. ŞERİFE SUNA OĞUZ

  4. Prematüre yenidoğanlarda eritrosit süspansiyonu transfüzyonu ile nekrotizan enterokolit ilişkisi

    The association of red blood cell transfusions with necrotizing enterocolitis in premature infants

    ASLI DURMUŞ

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2017

    Çocuk Sağlığı ve HastalıklarıTrakya Üniversitesi

    Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. RIDVAN DURAN

  5. Geç prematüre bebeklerdeki neonatal morbidite ve mortalitenin term bebeklerle karşılaştırılması

    Comparision of neonatal morbidity and mortality among late preterm and term babies

    FEYZA USTABAŞ KAHRAMAN

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2011

    Çocuk Sağlığı ve HastalıklarıSağlık Bakanlığı

    Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı

    DOÇ. DR. ZÜLEYHA AYSU SAY