Mülkiyet hakkı bağlamında gümrük kaçakçılığı suçlarına uygulanan tedbir ve yaptırımlar
Measures and sanctions applied to crimes of customs smuggling within the context of the right to property
- Tez No: 723203
- Danışmanlar: DOÇ. DR. ÖZEN ÜLGEN ADADAĞ
- Tez Türü: Yüksek Lisans
- Konular: Hukuk, Kamu Yönetimi, Law, Public Administration
- Anahtar Kelimeler: Gümrük Kaçakçılığı Suçu, Elkoyma, Müsadere, Mülkiyet Hakkı, Bireysel Başvuru
- Yıl: 2022
- Dil: Türkçe
- Üniversite: Galatasaray Üniversitesi
- Enstitü: Sosyal Bilimler Enstitüsü
- Ana Bilim Dalı: Kamu Hukuku Ana Bilim Dalı
- Bilim Dalı: Belirtilmemiş.
- Sayfa Sayısı: 157
Özet
Devletler, gümrük kaçakçılığı suçu ile mücadele kapsamında önleyici ve cezalandırıcı birçok idari ve adli düzenlemeler yapmakta, yine bu çerçevede kaçak eşyaya elkonulması, kaçak eşyanın naklinde kullanılan taşıma aracının alıkonulması, kaçak eşyanın tasfiyesi ve müsaderesi gibi tedbir ve yaptırımlara başvurmaktadırlar. Ceza Hukuku'nun da konusu olan söz konusu tedbir ve yaptırımlar, 1982 Anayasası ile Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi tarafından müştereken koruma altına alınan temel hak ve özgürlüklerden birisi durumundaki mülkiyet hakkının kullanımını sınırlandırmaktadırlar. Suç ile mücadeleye yönelik olarak kamu makamlarınca uygulanan tedbir ve yaptırımlar neticesinde, mülkiyet hakkına müdahale edilen kişilerce Anayasa'ya ve AİHS'ne aykırı davranıldığı ve mülkiyet hakkının ihlal edildiği iddiası ile bireysel başvuru yoluna gidilebilmektedir1. Çalışmanın ilk bölümünün birinci kısmında gümrük kaçakçılığı suçunun tanımı yapılmaya çalışılacak, ikinci kısımda ise ayrıca elkoyma, taşıma aracının alıkonulması, tasfiye ve müsadere tedbir ve yaptırımları açıklanacaktır. Ayrıca gümrük personeline tanınan ve yine bir koruma tedbiri niteliğinde olan arama işlemine de yer verilecektir. Dinamik bir yapıya sahip olan gümrük kaçakçılığı suçu, ekonomik nitelikte bir suçtur. Suçun eşya ile ilgili olması ve parasal bir değer ifade etmesi, suçu şiddet içermeyen ekonomik bir suç haline getirmektedir. Gümrük kaçakçılığı suçu, dış ticarete konu olan her türlü eşya ile ilgili olarak gümrük idaresinin yanıltılması veya eşyanın hiç beyan edilmeksizin gümrük idaresinden gizlenmesi suretiyle tarife ve tarife dışı önlemlerden kaçınmaya yönelik fiil ve hareketlerdir. Suçun konusu, ticarete konu olan herhangi bir eşyadır. Çalışmada gümrük kaçakçılığının kavramsal tanımının yapılması amaçlanmaktadır. Ayrıca, vergi kaçırmaya ya da vergi dışı diğer önlemleri aşmaya yönelik fiillerin kabahat yahut suç olarak tasnifinin ne şekilde yapılması gerektiği belirlenmeye çalışılacaktır. Gümrük kaçakçılığı suçu söz konusu olduğunda özel hayata müdahale niteliği taşıyan“arama”tedbiri de ayrı bir önem kazanmaktadır. 21.03.2007 tarihli ve 5607 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu'nda2 gümrük personeline arama konusunda geniş bir yetki tanınmış ve kaçak eşya, her türlü silah ve uyuşturucu madde bulunduğundan şüphe edilen kap, ambalaj veya taşıma aracı ile kişilerin üzerinde arama yapılabileceği hüküm altına alınmıştır. 5607 sayılı Kanun uyarınca arama tedbiri, 04.12.2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu3 hükümlerine istinaden yürütülecektir (5607 s. Kanun, m.9/1). Elkoyma, 5271 sayılı Kanun'un 116 vd. maddelerinde arama tedbiri ile birlikte düzenlenmiş geçici nitelikte bir tedbir iken müsadere, 26.09.2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun4 54 ve 55 inci maddelerinde bir güvenlik tedbiri olarak düzenlenmiştir. 5607 sayılı Kanun, gümrük kaçakçılığı suçu şüphesine istinaden uygulanacak elkoyma tedbirinin 5271 sayılı Kanun hükümleri (5607 s. Kanun, m.9/1) ve müsaderenin 5237 sayılı Kanun hükümleri uyarınca uygulanacağını hüküm altına almıştır (5607 s. Kanun, m.13). Çalışmada gümrük kaçakçılığı suçları kapsamında uygulanan tedbir ve yaptırımlar örnek yargı kararları eşliğinde açıklanacaktır. Çalışmanın ikinci bölümünün birinci kısmında mülkiyet hakkının kavramsal tanımı yapılacak ve Anayasa'da ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nde düzenlenişi ele alınacaktır. İkinci kısımda gümrük kaçakçılığı suçlarına istinaden uygulanan tedbir ve yaptırımlara ilişkin mülkiyet hakkı ihlaline yol açtığı iddiası ile yapılan bireysel başvurulara dair Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin örnek kararları irdelenecektir. 1982 Anayasası'nın 35 inci ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin Ek (1) no.lu Protokol'ünün 1 inci maddeleri ile müştereken koruma altına alınan mülkiyet hakkı, malik ile sahip olduğu şey arasındaki bağdır5 . Mülkiyet hakkı, hukuk düzeni sınırları içerisinde kalmak şartıyla malike eşyasını dilediği gibi kullanma, ondan dilediği gibi yararlanma ve üzerinde dilediği gibi tasarrufta bulunma yetkisini vermektedir6 . Mülkiyet hakkı, 1982 Anayasası'nda ve AİHS'de benzer şekilde düzenlenmiş ve normatif yapısı gereği hak üç sütun üzerine kurulmuştur; 1- Mülkiyete saygı ilkesi, 2- Mülkiyetten yoksun bırakma ve 3- Mülkiyetin kontrolü. Anayasa'nın ve Sözleşme'nin birinci cümlelerinde yer verilen mülkiyete saygı ilkesi, herkesin mülkiyet hakkına sahip olduğunu ve malikin eşyası üzerinde sahip olduğu mülkiyet hakkına devlet ve diğer herkes tarafından saygı gösterilmesini ifade etmektedir. Bu kural ile mülkiyet hakkı güvence altına alınmıştır7 . Anayasa'nın ve Sözleşme'nin ikinci cümlelerinde bahsedilen mülkiyetten yoksun bırakma, malikin eşyası üzerindeki mülkiyet hakkından kesin bir şekilde ve herhangi bir süreye tabi olmaksızın mahrum bırakılması anlamında kullanılmaktadır8 . Anayasa'nın ve Sözleşme'nin üçüncü cümlelerinde bahsedilen mülkiyetin kullanımının kontrolü, malik için mülkiyet hakkının kullanımını ortadan kaldırmamak şartıyla sınırlayan her türlü işlemi içermektedir9. Çalışmada, mülkiyet hakkına yapılan müdahaleler üzerine yapılan bireysel başvurular sonucunda verilen örnek kararlar incelemek suretiyle üç ilkenin anlam ve sınırlarına dair tespitlerde bulunulması amaçlanmaktadır. Mülkiyet hakkına müdahale edilen herkes, hakkın ihlal edildiği iddiası ile bireysel başvuru yoluna başvurabilmektedirler. Bireysel başvuruya ilişkin yapılan idari ön inceleme neticesinde başvurunun komisyona havalesine karar verilmesi halinde, başvuru kabul edilebilirlik incelemesine tabi tutulmakta ve bu aşamada başvurucunun bireysel başvuru yoluna gidebilme yetisine sahip olup olmadığı, bireysel başvurunun ikincil bir yol olduğu kuralına uyulup uyulmadığı ile başvuru hakkının kötüye kullanılıp kullanılmadığı denetlenmektedir. Bireysel başvurunun kabul edilebilir olduğuna karar verildikten sonra başvurunun esastan incelenmesine geçilmektedir. Bu aşamada cevap aranan sorular şu şekilde belirtilebilir: 1- Anayasa ve Sözleşme uyarınca tanınan bir mülk varlığı söz konusu mudur? 2- Mülkiyet hakkına müdahale edilmiş midir? 3- Müdahale hangi kural kapsamında değerlendirilmelidir? 4- Müdahale hukukilik/kanunilik ilkesine uygun mudur? 5- Müdahale kamu yararı amacına yönelik midir? 6- Müdahale ölçülü müdür?10 Mülkün varlığının tespitinde başvuruya konu olayda başvurucunun 1982 Anayasası ve AİHS tarafından korunan mülkiyet hakkı kapsamında bir mülkünün olup olmadığı araştırılmaktadır. Anayasa ve AİHS tarafından koruma altına alınan mülkiyet hakkı mevcut olan mal, mülk ve varlıkları kapsamaktadır. Bunun istisnaları ise belli hallerde bir“ekonomik değer”veya icrası olanaklı olan“alacağı”elde etmeye yönelik meşru beklentilerdir11. Mülkün varlığının tespitinden sonra müdahalenin varlığı ve türü incelenmektedir. Müdahalenin varlığının tespiti ile müdahalenin mülkiyete saygı ilkesi, mülkiyetten yoksun bırakma ve mülkiyetin kontrolü kurallarından hangisi kapsamında ele alınacağı belirlenmektedir. Müdahalenin ihlal oluşturup oluşturmadığı sırasıyla üç ölçüt kapsamında teste tabi tutulmaktadır; 1- Hukukilik/Kanunilik İlkesi, 2- Meşru Amaç İlkesi ve 3- Ölçülülük İlkesi. Mülkiyet hakkına yapılan müdahalenin ihlale neden oluşturmaması mutlak olarak hukukilik/kanunilik ilkesine riayet edilmesine bağlıdır12. Anayasa Mahkemesi, mülkiyet hakkına müdahalenin mutlak surette bir kanuna dayandırılmış olmasını aramakta iken Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kanuni düzenleme ile birlikte içtihat haline gelmiş yargı kararlarının da mülkiyet hakkının sınırlandırılmasında müdahaleye dayanak oluşturabileceğini kabul etmektedir. Mülkiyet hakkına yönelik müdahaleler meşru amaç ilkesine uygun şekilde gerçekleştirilmelidir. 1982 Anayasası'nda ve AİHS'de müdahalenin meşru amacı kamu yararının sağlanması olarak belirtilmiştir. Bu sebeple mülkiyet hakkına yönelik müdahalelerin kamu yararı amacı dışında herhangi bir saik ile gerçekleştirilmesi söz konusu değildir13 . Ölçülülük ilkesi uyarınca mülkiyet hakkına yönelik müdahalenin kabul edilebilir olması müdahalenin kamu yararı amacını gütmesinin yanında ayrıca kamu yararının gereklilikleri ile bireyin temel hak ve özgürlüklerinin korunmasına yönelik menfaati arasındaki adil dengenin sağlanmasına bağlıdır14 . Ölçülülük ilkesi“elverişlilik”,“gereklilik”ve“orantılılık”olmak üzere üç alt ilkeden oluşmaktadır.“Elverişlilik”müdahalenin ulaşılmak istenilen amacı gerçekleştirmeye müsait olmasını,“gereklilik”müdahalenin zorunlu olmasını ve“orantılılık”müdahale ile bireyin menfaati ve kamu yararı arasında adil bir dengenin gözetilmesi gerekliliğini ifade etmektedir15 . Gümrük kaçakçılığı suçlarına istinaden mülkiyet hakkına yapılan müdahalelerde birey aleyhine olacak şekilde orantısız bir külfet yüklendiğinin tespiti mülkiyet hakkının ihlali kararının verilmesine neden olmaktadır. Çalışmada gümrük kaçakçılığı suçlarına ilişkin uygulanan tedbir ve yaptırımlar neticesinde ihlal iddiası ile yapılan başvurulara istinaden Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi tarafından müdahalelerin ilkeler ışığında değerlendirilmesi irdelenecek ve ihlallerinin engellenmesine yönelik çözüm önerilerinde bulunulacaktır.
Özet (Çeviri)
States make many preventive and punitive administrative and judicial regulations within the scope of combating the crime of customs smuggling, and in this context, they apply to measures and sanctions such as seizure of smuggled goods, detention of the transport vehicle used in the transport of smuggled goods, liquidation and confiscation of smuggled goods. The aforementioned measures and sanctions, which are also the subject of the Criminal Law, limit the use of the right to property, which is one of the fundamental rights and freedoms that are jointly protected by the 1982 Constitution and the European Convention on Human Rights. As a result of the measures and sanctions implemented by the public authorities for the fight against crime, individual applications can be made with the allegation that the people whose property rights are interfered with are acting in violation of the Constitution and the ECHR and that the right to property is violated. In the first part of the first chapter of the study, the definition of the customs smuggling crime will be tried to be made, and in the second part, the seizure, detention of the transport vehicle, liquidation and confiscation measures and sanctions will be explained. In addition, the search process, which is given to the customs personnel and which is also a protection measure, will also be included. The customs smuggling crime, which has a dynamic structure, is an economic crime. The fact that the crime is related to the goods and has a monetary value makes the crime a non-violent economic crime. The subject of customs smuggling crime is any commodity that is tradable. Crime is the acts and behaviors aimed at avoiding tariff and non-tariff measures by misleading the customs administration regarding all kinds of goods subject to foreign trade or by concealing the goods from the customs administration without any declaration. In the study, it is aimed to make the conceptual definition of customs smuggling. In addition, it will be tried to determine how the acts aimed at evading tax or circumventing other non-tax measures should be classified as misdemeanors or crimes. When it comes to customs smuggling crime, the“search”measure, which is an intervention to private life, gains a special importance. In the Anti-Smuggling Law No. 5607 dated 21.03.2007, customs personnel have been given wide authority to search and it is stipulated that people can be searched with containers, packages or transport vehicles suspected of containing smuggled goods, all kinds of weapons and drugs. Pursuant to Law No. 5607, the search measure will be carried out in accordance with the Criminal Procedure Law No. 5271 dated 04.12.2004. While the seizure is a temporary measure, confiscation is regulated as a security measure in Articles 54 and 55 of the Turkish Penal Code dated 26.09.2004 and numbered 5237. Pursuant to Law No. 5607, the seizure measure to be applied on suspicion of customs smuggling crime will be applied in accordance with the provisions of Law No. 5271 and confiscation in accordance with the provisions of Law No. 5237. In the study, the measures and sanctions applied within the scope of customs smuggling crimes will be explained with sample judicial decisions. In the first part of the second chapter of the study, the conceptual definition of the right to property will be made and its arrangement in the Constitution and the European Convention on Human Rights will be discussed. In the second part, exemplary decisions of the Constitutional Court and the European Court of Human Rights will be examined on individual applications made with the allegation that the measures and sanctions applied for customs smuggling crimes result in a violation of property rights. The right to property, which is jointly protected by Article 35 of the 1982 Constitution and Article 1 of Protocol No. 1 to the European Convention on Human Rights, is the link between the owner and what he owns. The right to property gives the owner the authority to use his property as he wishes, to benefit from it as he wishes, and to dispose of it as he wishes, provided that it remains within the limits of the legal order. The right to property is regulated in similarly in the 1982 Constitution and the ECHR, and due to its normative nature, the right is built on three pillars; 1- The principle of respect for property, 2- Deprivation of property, and 3- Control of property. The principle of respect for property, which is included in the first sentences of the Constitution and the Convention, states that everyone has the right to own property and that the property right of the owner on his belongings is respected by the state and everyone else. With this rule, the right to property is guaranteed. The deprivation of ownership mentioned in the second sentences of the Constitution and the Convention is used to mean the deprivation of ownership of the owner's property in a definite manner and without being subject to any period of time. The control of the use of property mentioned in the third sentences of the Constitution and the Convention includes any action that limits the use of the property right for the owner, provided that it does not abolish it. In the study, it is aimed to determine the meaning and limits of the three principles by examining the sample decisions made as a result of individual applications on the interventions to the right to property. Anyone whose right to property is interfered with can apply for an individual application claiming that the right has been violated. If the application is decided to be referred to the commission as a result of the preliminary administrative examination in the individual application, in the admissibility examination, it is checked whether the applicant has the ability to resort to the individual application remedy, whether the individual application is a secondary remedy, whether the rule is complied with, and whether the right of application is abused. After it is decided that the individual application is admissible, the application starts to be examined on the merits. The questions to be answered at this stage can be stated as follows: 1- Is there a property recognized in accordance with the Constitution and the Convention? 2- Has the right to property been interfered with? 3- Under which rule should the intervention be evaluated? 4- Is the intervention in accordance with the principle of legality? 5- Is the intervention for the purpose of public interest? 6- Is the intervention measured? In the determination of the existence of the property, it is investigated whether the applicant has a property within the scope of the property right protected by the Constitution and the ECHR in the event subject to the application. The right to property, which is protected by the Constitution and the ECHR, covers the existing possession, property and assets. Exceptions to this are legitimate expectations of obtaining an“economic value”or enforceable“receivable”in certain circumstances. After determining the existence of the property, the existence and type of intervention is examined. With the determination of the existence of the interference, it is determined which of the principles of respect for property, deprivation of property and control of property will be dealt with. Whether the interference constitutes a violation is tested under three criteria, respectively; 1- The Principle of Legality, 2- The Principle of Legitimate Purpose, and 3- The Principle of Proportionality. The fact that the interference with the right to property does not cause a violation depends on the absolute observance of the principle of legality. While the Constitutional Court seeks that the interference with the right to property should be based on a law, the European Court of Human Rights accepts that the judicial decisions that have become case-law together with the legal regulation can also form a basis for the interference in the limitation of the property right. Interferences with the right to property must be carried out in accordance with the principle of legitimate purpose. The legitimate purpose of the intervention is stated in the 1982 Constitution and the ECHR as the provision of the public interest. For this reason , it is out of question that interventions to the right to property are carried out with any motive other than the purpose of public interest . In accordance with the principle of proportionality, the admissibility of an interference with the right to property depends on the establishment of a fair balance between the requirements of the public interest and the interests of the individual for the protection of fundamental rights and freedoms, as well as pursuing the purpose of public interest. The principle of proportionality consists of three sub-principles:“suitability”,“necessity”and“proportionality”.“Suitability”means that the intervention is suitable for achieving the aim to be achieved,“necessity”means that the intervention is necessary, and“proportionality”means that a fair balance should be observed between the intervention and the interest of the individual and the public interest. The determination of disproportionate burden on the individual in the interventions to the property right due to customs smuggling crimes, leading to a violation decision. In the study, the evaluation of the interventions by the Constitutional Court and the ECHR in the light of principles, based on the applications made with the claim of violation as a result of the measures and sanctions applied regarding the customs smuggling crimes, will be examined and solution proposals will be made for the prevention of violations.
Benzer Tezler
- Tasarım Hukukunda ürün tasarımı açısından benzerlik kavramının irdelenmesi
A study on the concept of similarity in product design in Design Law
ERKUT ERYAYAR
Sanatta Yeterlik
Türkçe
2008
Endüstri Ürünleri TasarımıMarmara ÜniversitesiEndüstri Ürünleri Tasarımı Ana Sanat Dalı
PROF. DR. ŞERMİN ALYANAK
- Küreselleşme sürecinde Kırgızistan ekonomisinde rekabet gücü oluşturma ve geliştirme sorunları
Ааламдашуу процессинде кыргызстандын экономикасында атаандаштык чөйрө түзүү жана өнүктүрүү маселеси
KIYALBEK AKMOLDOEV
Doktora
Türkçe
2013
EkonomiKırgızistan-Türkiye Manas Üniversitesiİktisat Ana Bilim Dalı
PROF. DR. JUSUP PİRİMBAEV
- Vergilendirmeden kaynaklanan uyuşmazlıklarda yatırım tahkimi
Investment arbitration in tax-related investment disputes
ALEYNA KALENDER
Yüksek Lisans
Türkçe
2024
HukukGalatasaray ÜniversitesiÖzel Hukuk Ana Bilim Dalı
DR. ÖĞR. ÜYESİ BALCA ÇELENER
- Biyoteknolojik buluşların korunması
Legal protection of biotechnological inventions
NÜKET EVRİM KARATURP
Doktora
Türkçe
2018
HukukDokuz Eylül ÜniversitesiÖzel Hukuk (Ticaret Hukuku) Ana Bilim Dalı
DR. ÖĞR. ÜYESİ YAŞAR CAN GÖKSOY
- Contribution a la recherche d'un cadre juridique pour un droit international de laconcurrence plus efficace
Daha etkin bir uluslararası rekabet için hukuki çerçeve arayışı
ALİ CENK KESKİN
Doktora
Fransızca
2009
HukukGalatasaray ÜniversitesiKamu Hukuku Ana Bilim Dalı
PROF. DR. JEAN MARC SOREL
PROF. DR. HALİL ERCÜMENT ERDEM